Mickey Spillane – Mayk Hammer #3 – Derini Yüzeceğim

Gece sokakta yürüyorsunuz. Yağmur yağıyor. Adımlarınızdan başka hiçbir ses duymuyorsunuz. Aslında kentin gürültüsü sürüp gidiyor, ama sizi hiçbir şey etkilemiyor: Çünkü sokağın ucunda yedi uzun yıldan bu yana beklediğiniz kadın var. Her adımınızda ona biraz daha yaklaşıyorsunuz, adımlarınızın her çıkardığı ses beklemekle geçen ayları, günleri ve saniyeleri biraz daha siliyor. Sonra birdenbire geliyorsunuz; karanlık yüzlü büyük bir yapının önünde buluyorsunuz kendinizi. Bu bir yapıdan çok, eski çağlardan kalma bir taş yığınını andırıyor. Sanki size bakıyor, donuk gözlerini üstünüze dikmiş sizi izliyor gibi. Böylesine ısrarlı bakışlar, sizi tahrik edercesine etkisine alıyor. Neler olacak acaba? diye soruyorum kendi kendime. Hala eskisi kadar güzel mi? Yoksa benim gibi yedi yıl süren bu cehennem hayatının izlerini o da taşıyor mu? Ve saçma sapan bir cinayet girişimi yüzünden öldüğünü sandığım bu güzelim kadına ne diyebilirim? Yedi yıl öncesi ile bugünün arasındaki boşluğu nasıl aşmalı? Kısa bir süre önce, çok sayıda kişi aynı sokaktaki aynı evi bulmak amacıyla bu semte yönelmişti. Ama buraya ulaşan yalnızca benim adımlarım olmuştu. Çünkü benden öncekiler bugün ya ölmüş, ya da ölmek üzere olan kişilerdi. Bu kadın önemli bir kişiydi. Hatta belki de dünyanın [5] en önemli kişisiydi.


Konuştuğu anda, bir düşmanın yok edilmesine yarayacaktı. Ellerimin titremesini önlemek için yumruklarımı ceplerimde sıkıyordum. Ve bir adım attım. Geriye beş adım kalmıştı. Sonra, V şifresi uyarınca giriş kapısının ziline bastım. Kapının kilidi otomatik olarak açıldı. Holün içine daldım; burası hüzün verici sarı bir ışık yayan tek bir ampulle aydınlatılmıştı. Loş bir koridorun ucunda büyük bir kapı vardı… Kapının ardında da yedi yıllık bir geçmiş. Dile kolay ha!… Levhanın üstünü Y harfi oluşturacak biçimde tıkırdatıp bekledim. Sonra yavaşça tekrarladım. Kilit kaydı, kapının kolu döndü ve elinde tabancasıyla karşıma dikildi. Çünkü bu kez yine bir terslik çıkabilirdi. Bu soluk ışıkta bile onun her zamankinden daha güzel olduğunu gördüm. Saçlarının çevrelediği bu yüz, uzun zamandan beri beni tedirgin uykumdan uyandıran aynı yüzdü. İri kahverengi gözleri üstüme dikildiğinde aynı ateşle parıldıyordu.

Dolgun dudakları yine aynı sıcaklık ve aynı çekicilikteydi. Sonra, sanki o yedi yılı hiç yaşamamışız gibi konuştum: -Selam, Velda. Uzun bir süre hiç kıpırdamadan durdu. Ama onun bu duruşundan yalnızca bu anın ne denli önemli olduğunu sezdim. Sonunda, bir müzik gibi çıkan sesini duydum: -Mayk!… Hızla kollarıma atıldı ve yüzünü boynuma gömdü. Ancak adımı tekrarlayabiliyordu; çünkü onu sımsıkı sarmıştım. Canını acıttığımı biliyordum, ama kendimi tutamıyordum; zaten bunu o da istemiyordu. Sarılırken birbirimizin içinde erimek istiyorduk. Ateşimiz, ancak dudaklarımızın vahşice birbirine geçtiği zaman söndü. Onun güzelliğini ve sıcaklığını tadıyordum. Parmaklarım sırtında, kollarında ve omuzlarında izler bırakarak geziniyordu. Vücudunun esnekliğini yeniden keşfeder gibiydim. Az sonra, sessiz bir coşkuyla vücudu kasılmaya, titremeye başladı. [6] Silahı elinden alarak bir iskemleye bıraktım, kapıya bir tekme attım ve elektrik düğmesini arandım. Masanın üstündeki lamba bir sinema projektörü gibi ağır ağır yandı.

Yüzünün güzelliği, göğüslerinin çekici yuvarlaklığı yavaş yavaş belirdi. -Ne haber benim minik kuşum, dedim ve onun gülümsediğini gördüm. Şu an için birbirimize fazla bir şey söyleyemezdik. Çok şeye ihtiyacımız vardı. Fakat bundan sonra buna bol bol zamanımız olacaktı. O ateşli gözleriyle zaten bana gereken her şeyi söylüyordu. Sonra ifadesi yumuşadı, kaşlarını çattı ve alnında küçük kırışıklıklar belirdi. Parmağını yüzüme değdirdi ve beyaz dişleriyle alt dudağını ısırdı. -Mayk… ? -Her şey yolunda canım. -Bir derdin yok ya? Başımı salladım. -Artık bitti, dedim. -Yine de bir şey var ama… Ne olduğunu bilemiyorum… -Yedi yıl Velda. Senin hayatta olduğunu öğrenene kadar berbat bir haldeydim. Bu beni çok etkiledi. Yaşamımda derin izler bıraktı, ama hepsi silinebilir, yavrum.

Gözleri yaşlarla doldu. Öylesine hızlı olmuştu ki, gözyaşlarını tutamadı. -Sevgilim… sana ulaşmam olanaksızdı. Çok önemli, çok ciddi bir nedenim vardı. -Biliyorum yavrum. Hiçbir şey söyleme. Başını salladı ve siyah saçları yana savruldu. -Ama istiyorum. -Daha sonra. -Hayır, şimdi. Beni susturmak için parmağını hafifçe ağzıma bastırdı, ona boyun eğdim. -Yedi yıl sürdü, dedi. O kişinin sırrını ancak yedi yılda çözüp, Doğu Avrupa’dan kaçabildim. Onların seviyesine erişecek, hatta onları geçecek bilgilere sahip olabildim. Daha önce… kaçabileceğimi biliyordum… ama bir [7] seçim yapmak zorundaydım.

-Yaptığın seçim doğruydu. -Sana haber veremezdim. -Biliyorum. -Gerçekten… -Anlıyorum, sevgilim… Beni dinlemiyordu bile. Kendini bağışlatmak isteyen bir sesle konuşuyordu, hatta yalvarıyordu. -Bunu yapabilirdim Mayk… Bir yolunu bulup kaçabilirdim, ama bu tehlikeyi göze alamazdım. Milyonlarca insanın hayatı söz konusuydu… Bir an sustu, sonra yüzümü yüzüne doğru çekti. -Beni öldü sanıp acı çektiğini biliyorum, diye devam etti. Düşünmekten neredeyse çıldıracaktım, ama başka türlü hareket edemezdim… -Bunu artık bir kenara bırakalım. -Sana ne oldu Mayk? -Ayyaş oldum. -Sen mi? -Evet sevgilim. Yüzü karmakarışık olmuştu. -Ama onlara seni bulmalarını söylediğimde… bunu yalnız senin yapabileceğini söylediğimde… -İçlerinden biri senin adını söyledi ve bu beni değiştirdi canım. Sen yeniden hayata dönmüştün ya, ben de aynı şeyi yapabilirdim artık. -Oh Mayk… Oldukça uzun boyluydu, ama onu kucağıma alırken hiç zorluk çekmedim.

Onu yeniden öperek pencere kenarındaki alacalı renkli moher örtüyle kaplı divana kadar taşıdım. Bütün vücudu titriyordu. Onu yatırdığımda bana gülümsedi, sonra vahşi bir ihtirasla dudaklarımı dudaklarına doğru çekti. Bu bana onun yedi yıllık yalnızlığını ve şu an duyduğu ateşli arzuyu dile getiriyordu -Mayk, ben bakireyim, dedi sonunda. [8] -Biliyorum. -Seni bekledim. Çok uzun sürdü. Ona gülümsedim. -Seni bekletmek meğer ne büyük çılgınlıkmış. -Peki ya şimdi? Artık gülmüyordum. İstediğim zaman o benim olacaktı. Büyük bir aşkla kendini bana verecekti. Şimdi en ufak bir temas büyük bir heyecan yaratıyordu ve küllerin altında tüten bu ateşi söndürmek hiç istemiyordum. Ama sordum: -Biraz daha bekleyebilir misin? -Mayk? Gözlerinde gördüğüm kederin yerini şaşkınlık aldı. -İyi olmasını istiyorum canım.

Şimdiye kadar her şeyi berbat ettim. Bu kez mükemmel olmasını istiyorum. Ona cevap verme fırsatı bırakmadan saldırdım: -Sakın bunu tartışmayalım, hatta hiç konuşmayalım bile. Bir süre daha bekleyelim, çok büyük bir zevk duyacağız. Ama önce, her şeyin gerektiği gibi olması için şu evlilik formalitesini halletmeliyiz. -Bunun o kadar önemi yok, dedi. Her şeyden önce seni istiyorum. Her zamankinden daha fazla hem de. -Sen büyük bir çılgınsın. Sonra dudaklarımız, yenilginin yer almadığı bir kavgaya tutuştu. Elimi, kadife yumuşaklığındaki omuzlarına kaydırırken vücudunun ürperdiğini hissettim. Velda daha sıkı sarılmak için biraz kıpırdadı ve birlikte şimdiye kadar erişemediğimiz bir haz duyduk. -Güzel, dedi kapının oradan bir erkek sesi. Bayağı güzel. Kemerimdeki 45’lik hala duruyordu, ama ona ulaşma şansım hiç yoktu.

Velda bana sımsıkı sarılmış olduğundan hareketlerim yavaşlamıştı. Oysa adam elindeki polis tabancasını bize doğru yöneltmişti ve durumumuz hiç de iç açıcı değildi, dostlar. Çünkü adamın gözlerinde o çok iyi tanıdığım vahşi bakışlar vardı ve onu gıcık edecek en ufak hareketimde tetiğe basabilirdi. -Dalganıza bakın, diye sürdürdü sözünü. Benim yüzümden rahatsız olmayın. Ben bu tür manzaralara tav olurum. Ona yalancıktan bir gülücük atarak kendimi Velda’nın [9] kollarından kurtardım ve divanın kenarına çöktüm. İçim fokur fokur kaynıyordu… kaynıyordu ama kelek gibi apansız yakalanmanın verdiği şapşal bir hava takınarak hareketsiz duruyor ve bir şeyler uydurmak için zaman kazanmaya çabalıyordum. – Burada bir kıllı bulacağımı hiç düşünmüyordum, ama böyle bir fıstığın yanında birinin olması da pek doğal. Silahını üstüme doğrulttu hergele. -Bula bula bu çarpık herifi mi buldun, fıstık? Velda’nın sesi tamamen değişmişti.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir