Etiket: Arthur Schopenhauer

Arthur Schopenhauer – Istencin Ozgurlugu Uzerine

İstencin Özgürlüğü Üzerine adlı ödüllü eser, Schopenhau-er’m, ana kitabı İstenç ve Tasarım Olarak Dünya’dan yirmi yıl sonra, 1839’da Norveç Krallık Bilimler Akademisi’ne sunduğu ve en önemli eserleri arasında yer alan uzun bir makaledir. Danimarka Krallık Bilimler Akademisi’nin ödülünü almaya hak kazanamayan makalesi “Ahlakın Temeli” ile birlikte 1841 yılında Ahlakın İki Temel Problemi adı altında birleştirilerek […]

Arthur Schopenhauer – Yaşam bilgeliği Üzerine Aforizmalar

Yaşam bilgeliği kavramını burada bütünüyle içkin anlamda, yani yaşamı olabildiğince rahat ve mutlu bir biçimde sürdürme sanatı anlamında alıyorum, ki bu sanatın kılavuzu mutluluk öğretisi olarak da adlandırılabilir: Buna göre bu kavram mutlu bir varoluşun yolunun gösterilmesi olurdu. Bu varoluş da yine, arı, nesnel bir gözle incelendiğinde ya da daha çok (burada öznel bir yargı […]

Arthur Schopenhauer – Varolmanın Acısı

Schopenhauer’e göre dünya, bedenimizde yer almakla birlikte kökeni transzendental (aşkın) bir alanda yatan “iradenin” eseridir. Gerçeklik, bu iradenin fenomenlerinden biri olan beynimizin “tasarımlarından” ibarettir. Biricik amacı türü koruyup sürdürmek olan “irade”, bireyi aldatarak onu kendi hedefinin hizmetine koşar. Öyleyse yapılması gereken, “iradeye” ‘hayır’ demek, hayatı “olumsuzlamaktır”. Azizce, keşişçe, nihilist bir hayat sürmek, iradenin esaretinden kurtulmak […]

Arthur Schopenhauer – Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine

Dünyanın herhangi bir yerinde elde edilebilecek çok fazla bir şey yoktur. Dünya sefalet ve ıstırapta doludur; ve eğer bir insan bunlardan yakasını kurtarırsa, bilsin ki can sıkıntısı her köşe başında pusuda beklemekledir. Hatta daha da fazlası; genellikle galip gelen kötülüktür; ve gürültü ve şamatayla sesini en fazla duyuran budalalıktır. Talih insafsız ve acımasızdır, ve insanlık […]

Arthur Schopenhauer – İsteme ve Tasarım Olarak Dünya

Schopehauer’in başyapıtı “İsteme ve Tasarım Olarak Dünya”nın (Die Wellt als Wille und Vorstellung) Türkçede olmaması, birçok kişi gibi benim için de kanıksanmış bir eksiklik gibiydi. Düşünürün önemini Jung okumalarım sırasında daha iyi fark edip kitabı çevirmeye yöneldim. Ne ki, metindeki dipnotların, eski çağ, orta çağ düşünürlerinden, yeni çağ kaynaklarından yapılan alıntıların çok fazla olduğunu gördüm. […]

Arthur Schopenhauer – Cinsel Aşkın Metafiziği

Bu bölüm, dört bölüm arasında sonuncusudur ve bir ölçüde ikincil bir bütünsellik oluşturmaları nedeniyle, birbirleriyle olan değişik ve karşılıklı ilişkileri, benim onları hatırlatmak ve kendilerine atıfta bulunmak için araya girmemi gereksiz kılacak şekilde, dikkatli bir okuyucu tarafından derhal fark edilecektir. Şairlerin, temelde cinsel aşkın tanımıyla ilgili olduklarını görmeye alışığız. Bir kural olarak, bu, ister Avrupalı […]

Arthur Schopenhauer – Aşkın metafiziği

Arthur Schopenhauer ile birlikte felsefe, 19. yüzyılda önemli sonuçları olan bir dönüşüm yaşar. İnsanın gerek kendi bireysel tabiatını gerekse de bütün bireylerin paylaştıkları dünyayı tek, uyumlu bir bütün olarak kavrama ve öğrenme yeteneğinin en ilk kaynağını, kendisinden önceki idealist felsefelerde olduğu gibi, doğrudan insanın kafasının içinde, onu düşünme faaliyetinin ürünü olarak görmeyip bu kaynağı insanın […]

Ahmet Aydoğan – Schopenhauer

Eğer 19. yüzyılın filozoflarını kendi zamanlarında müstakilen icra ettikleri tesire ya da eserlerinin içinde barındırdıkları tabii değere göre değil de, yanızca tek bir ölçüte, yani aradan geçen zamana karşın halen hangi ölçüde dikkat çekebildiklerine göre değerlendirirsek, hiçbiri Arthur Schopenhauer kadar müessir görünmez. O çağdaşı öğretmenlerin eserleri kütaphanelerin raflarında tozlanmaya terk edildiklerinde kitaplarının yaşayacağını öngörmüştü ve […]

Arthur Schopenhauer – Eristik Diyalektik

Haklı Çıkma Sanatı Eristik Diyalektik1 tartışma sanatıdır, mutlaka haklı çıkmak amacıyla tartışma sanatı; yani perfas et nefas [hem haklıyken hem de haksızken].2 Örneğin insan belli bir konuda objektif olarak haklıyken, izleyenlerin gözünde ve hatta bazen kendi gözünde de, haksız kabul edilebilir. Bu durumda karşımdaki tartışmacı benim kanıtımı çürüttüğünde, aslında belki başka kanıtlar da olabileceği halde, […]