Platon Bir Gün Bir Ornitorenkle Bara Girer – Thomas Cathcart – Daniel Klein

DIMITRI: Dünyayı Atlas taşıyorsa, Atlas’ı ne taşıyor? TASSO: Kaplumbağa. DIMITRI: İyi de, kaplumbağa neyin üstünde duruyor peki? TASSO: Bir diğer kaplumbağanın. DIMITRI: Peki, o kaplumbağa neyin üstünde? TASSO: Sevgili Dimitri, ondan sonrası ta dibine kadar hep kaplumbağa işte! Bu kadim Yunan diyalog parçası, felsefede sonsuz gerileme denilen kavramı ne de güzel örnekliyor. Yaşamın, evrenin, uzay ve zamanın, en önemlisi de bir Yaratıcının ilk nedenini sorduğumuzda kendimizi birdenbire sonsuz bir sürecin içinde buluruz. Sorunun mantığına göre, Yaratıcıyı da bir şey yaratmış olmalıdır; bu neden zincirini ne Yaratıcı durdurabilir ne de kaplumbağa. Her son yaratıcının gerisinde başka bir yaratıcı, her son kaplumbağanın gerisinde başka bir kaplumbağa bulunur. Aşagı yukarı doğru birbiri ardına hiç durmadan Yaratıcılar kaplumbagalar) sıralanır. İşte bu sonsuz gerilemedir. yakalar. Daha Morty bir şey demeye kalmadan Lou yataktan fırlar ve “Bir şey söylemeden önce cevap ver eski dostum” der, “bana mı inanacaksın, gördüklerine mi?” Burada Lou duyusal deneyimin üstünlüğüne meydan okuyarak şu sorularla bizi karşı karşıya bırakıyor: Hangi veriler kesindir ve niçin? Dünya hakkında bilgi toplamanın bir yoluna (mesela, görmeye) diğerinden (mesela, Lou’nun anlatacağına inanmaya) daha mı fazla güvenmek gerekir? İşte size, bu kez “iki sonuç benzerse nedenleri de benzer olmalıdır” ilkesine göre işleyen Analojiye Dayalı Kanıtlama’ya dair bir felsefespri örneği: Doksan yaşında bir adam doktora gider ve “Doktor,” der, “on sekiz yaşındaki karım hamile” Doktor,“Size bir öykü anlatayım,” der.“Adamın birisi ava gitmiş ama yanma tüfeğini alacağına dalgınlıkla şemsiyesini almış. Birden bir ayı saldırınca adam can havliyle şemsiyesini doğrultmuş, ateş etmiş ve ayıyı vuruvermiş.” “Ama imkânsa bu, doktör!” der yaşlı adam.“Mutlaka başkası vurmuştur.” Doktor gülümser: “Ben de onu diyordum” Şimdilerde Akıllı Tasarım (mesela, gözbebeği diye bir şey varsa o halde “Göklerde bir Gözbebeği Tasarımcısı” olmalıdır) tartışmalarında kullanılan felsefi numarayı, yani Analojiye Dayalı Kanıdamayı anlatmak için bundan iyi örnek bulmak zordur.


işte böyle sonsuza kadar gidebiliriz -ve gerçekten de Agnostisizmden Zen’e, Yorumsamadan Sonsuzluğa, gideceğiz. Felsefi kavramların esprilerle nasıl aydınlanabileceğini, ne kadar çok fıkranın büyüleyici felsefi içerik barındırdığını göreceğiz 1 dakika… Bu iki kavrayış yolu, yani felsefe ile espri aynı mı yoksa?Şey, biraz düşünüp sonra söylesek? Felsefe dersine ilk adımını atan öğrenci ne bekler? Öğrenciler hiç de alçakgönüllü değildir. Bir anda her şeyin anlamı üzerine bir bakış açısı kazanma umudu taşırlar. Derken karşılanna biri çıkar, ayn renkte çoraplarıyla biraz çatlak görünüşlü biri, ve “anta’m anlamı üzerine nutuk çekmeye başlayıverir. Her şeyin sırası var, der. Sorular sorular… Küçük büyük fark etmez, bir soruya yanıt vermeden önce sorunun ne anlama geldiğini kavramamız gerekir. Önce gönülsüzce dinleseniz de, bir sûre sonra söyledikleri size son derece ilginç gelmeye başlar. İşte böyledir felsefe, ve filozoflar. Sorular soruları doğur Metafizik adıyla bilinen disiplin “Tüm bunlann anlamı nedir?* sorusuyla boğuşurken, Din Felsefesi “Tann var mıdır?” sorusuvla uğraşır.“Kendime karşı nasıl dürüst olabilirim?” varoluşçuluk ekolüne düşerken, “Yanlış sınıfa mı düştük nedir?** „ sorusunu “Felsefe nedir?” sorusunu soran Meta-Felsefe adlı yeni seki %r ek alır. Ve işte bu böyle, her felsefe küresinin farklı soru ve kavramları ele alışıyla devam eder… Kitabımızı zamandizinsel olarak değil, felsefe sınıfına ilk girdiğimizde aklımızda dolanan bu sorulara ve bu sorularla ilgilenen disiplinlere uygun olarak düzenledik. Tüm bu disiplinlerle aynı kavramsal bölgeyi işgal eden bir avuç şakanın varlığıysa ortada… (Tamamen şans mı? Sahiden Akıllı bir Tasanmcı mı var yoksa?) Ve tüm bunların bunca ortada oluşunun kocaman bir nedeni var: O sınıftan çıktığımızda kafamız karmakarışık ve şaşkındık; tüm bu kafa isteyen dalgalan asla sökemeyeceğimize emindik, işte o sırada son sınıf öğrencilerinden birisi karşımıza çıkıp Morty’nm eve gelişi ve en yakın arkadaşı Lou ile kansmı yatakta yakalayışı fıkrasını anlattı, “İşte bu felsefedir!” dedi. Biz felsefespri dedik. Thomas Cathcart Daniel Klein Ağustos, 2006

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir