Ali Şeriati – Kapitalizm Uyanıyor Mu

“…Yoksulluk ve kompleksi oluşturan esas unsur tüketim olayıdır. Yetersiz tüketimi hissettiren unsur başkalarının, içinde yaşadığımız toplum üyelerinin tüketim düzeyleridir. Bu pratik gerçek normal pazarlarımızda da farkedilebilir Kapitalistler, pazar yaşamını ahlaki ve dini normlarla kurdukları halde, gerçekte kapitalist kamulaştırmanın köklü bir hayat tarzı olan din’le hiçbir alakası bulunmamaktadır…” Kapitalizm bir ekonomik ve sosyal sistem olarak varlığını muhafaza edebilmektedir. Onu; adi bir sosyal ve ekonomik düzen olarak tanımlayanlar olduğu gibi, insan onuruna, şeref ve haysiyetine en saygılı bir düzen olarak tanımlayanlar da bulunmaktadır. Ancak kapitalizm’in insan ve eşya tabiatına zıt bir sosyal ve ekonomik sistem olduğunu pratiği göstermiştir. Çünkü kurtarıcı bir ekonominin en basit ilkelerine bile sahip değildir. însan emeğine ve alın terine saygısız olduğundan insanın güvenini kazanamamış ve kazanamaz da. Menfaati putlaştıran, kişisel çıkarı ilahlaştıran acımasız ve vahşi bir kültürün ürünüdür. Fakirleri hem patronların hem de sermayenin kullan haline dönüştüren bir ekonomik ve sosyal sistem olan kapitalizm, altın ve kuvvet ilahları tarafından üretilen fakat halka tükettirilen şeytani bir toplumsal örgütlenme şeklidir. Sefiller, açlar ve kimsesizler üreten fabrikalar kümesi, tağutlann çağdaş dilidir bu sistem. Evet bu sistem: İnsanın üstün değerlerini çiğnemiş, ahlâk ve vicdanı bozmuş, adaleti ayakta tutan her şeyi altüst etmiş, devletle halk arasındaki zaruri dayanışmayı ortadan kaldırmış, sıkıntıyı alabildiğine yaymış, huzuru silip süpürmüştür. Kapitalizm’de işçi; hakkını dövüşe dövüşe, bileğinin hakkıyla alır patrondan. Kapitalist proleterya ilişkisinde insani bir köprü, bir bağ yoktur. İlişkiler; sadece mide ve cep veya işkembe ve yem ilişkisidir Kapitalizm’de her iş paraya dayanır, para ise kapitalistlerin elindedir. Devlet ise, para babalarının dilediklerini alabilmeleri için didinir.


Çünkü devlet servet sahiplerini temsil etmektedir. Ancak kapitalist devletin bütçesi zenginlerin ödemesi gereken vergilere değil, fakirlerin ödediği vergilere dayanmaktadır. Kapitalist işletme, sanayi teknisyenini, iktisat bilginini, kültür adamını ve hukukuçusunu kendi yaratır. İktisadi inkaşafla kültürel inkişaf aynı temel gelişmenin iki ayrı yönünden ibarettir. Üniversite sanayinin elindedir. Entelektüellerden beklenen iş; teknik bilgilere dayanarak hakim sınıfın çıkarlarını korumak, düşman ideolojilere karşı Onun ideolojisini güçlendirmek ve ayakta tutmaktır. Çünkü sömürgeler çağında psikiyatristler; Afrikalıların aşağılıklarını ispat için bilimsel teoriler kurmuşlardı. Psikiyat rislere göre, sömürge halkının beyni gelişmemiş, onlar sadece görünüşte insandılar. Ancak zamanla “yeryüzünün lanetlileri” çelişkileri görmeye ve yeni çözümler bulmaya başlayınca, şuurlanan burjuvazinin yeni bir ideolojiye ihtiyacı oldu. Bu dünya görünüşünü rahipler değil, pratik bilgi uzmanları kuracaktı. Kanun adamları, edebiyatçılar, matematikçiler, hekimler v.s. rahibin yerine geçecek ve filozof adını benimseyeceklerdi.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir