Kategori: Felsefe

Karl Popper – Jean Baudouin

Karl Popper, Protestanlığı sonradan kabul edecek ve onun bilim ve sanatın çok çeşitli dallarına yakın ilgisini uyandıracak bir Musevi ailesinin çocuğu olarak 1902’de, Viyana’da dünyaya geldi. Bir süre müzik eğitimine ilgi duyduktan ve bir süre de Avusturya’nın güçlü sosyal demokrat partisinin bir militanı olduktan sonra, orta öğretime matematik ve fizik öğretmeni yetiştiren bir üniversitede öğrenime […]

Jacques Derrida – Edebiyat Edimleri

Varlık deneyimi, ne az ne çok, metafiziğin kenarında, edebiyat belki de her şeyin kenarında durur, kendisi de dahil neredeyse her şeyin ötesinde. Dünyadaki en ilginç şeydir bu, belki de dünyadan daha ilginç ve bu yüzden bir tanımı yoksa, edebiyat adı altında ilan edilen ve reddedilen şey, başka herhangi bir söylemle tanımlanamaz. Jacques Derrida (S 50)1 […]

Richard Stauffer – Reform – Cep Üniversitesi

Reform her ne kadar 16. yüzyılda ortaya çıktıysa da, Hıristiyanlık Dünyası, Kilise bünyesinde bir yapı değişikliği gereksinimini yukarı Ortaçağdan itibaren duymaya başlamıştı. Kanıt olarak De Consideratione ve De Moribus et Offıcio Episcoporum gibi eserlerinde din kurumunda yenilik hareketinin temellerini atmaya çalışmış olan Clairvauxlu Aziz Bernard’m adını anmak yeterlidir. Kendisine hedef olarak Kilise’yi “Baştan Aşağı” yenilemeyi […]

Paul Faure – Cep Üniversitesi – Rönesans

Rönesans sözcüğü ilk anlamda, dinsel sözcükler dağarcığına girer. Notre-Dame Mucizesinden itibaren (14. yüzyıl) yaşamını yitirmiş bir kişinin ikinci kez doğuşu anlamına gelir. Yunan teolojisindeki Palingenesis’in (yeniden doğuş) eşi gibidir. Bundan bir yeniden dirilme ya da hayata dönme anlamı çıkarılmamalı, yeni temellerden yola çıkıTarak yeniden başlamak anlamına alınmalı. Özellikle, mistik kullanımda yeniden doğuş (Rönesans) ve yenileşme, […]

Cenevieve Rodis-Lewis – Descartes ve Rasyonalizm

“Ve nihayet Descartes geldi…” Malherbe klasisizmin Fransız edebiyatında Boileau’yla doıtmuş olduğ}ınu belirtmiştir. Aynı şekilde aydınlık düşüncenin bu öncüsü de, çajtımn geçerli düşüncelerine yönelttiği sistemli eleştirilerinde göze çarpan özgün gücünün bilincine ermiş çoitu kişi nezdinde aydınlık düşüncenin doıtuşunu temsil etmektedir. Discours de la Methode’un üç yüzüncü yıldönümü 1937’de bütün dünyada ve bir felsefi eser için istisnai […]

Henri Arvon – Özyönetim

Özyönetim kavramı, Fransa’ya, ademi merkeziyetçi ve anti-bürokratik bir girişim olan Yugoslav denejdmini adlandırmak üzere, 1960’ların sonlarına doğru sokuldu. Yine de pek uygun bir kavram seçilmiş sayılmazdı. Yönetim (gestion) sadece ekonomik verimliliği çağnştıran bir kavram olduğu için, özyönetim (autogestion) a priori “bir işletmenin, bir kollektivitenin çalışanları tarafından yönetimiyle’* sınırlanmış oluyor (Robert’in tanıttıı). Oysa, kavramın Anglo-sakson eşdeğeri, […]

Deleuze – Nietzsche ve Felsefe

Nietzsche’nin genel tasarısı felsefeye duygu ve değer kavramlarını yerleştirmeye çalışmaktadır. Şüphesiz çağdaş felsefe büyük ölçüde Nietzsche’den beslendi ve besleniyor ama bu pek de onun istediği biçimde olmasa gerek. Nietzsche duyular ve değerler felsefesinin bir eleştiri olması gerektiğini hiç saklamadı. Kant gerçek eleştiriyi getirmedi çünkü eleştiriyi bir “değerler sorunu” olarak “değerler”in kendisine yöneltmedi. Nietzsche’nin felsefesinin devindirici […]

Vladimir İlyiç Lenin – Seçme Yazılar Devrim, Demokrasi, Sosyalizm

Lenin’in Toplu Eserler’inin ilk basımı, 1920’li yıllarda, Lenin’le uzun yıllar boyunca birlikte çalışmış deneyimli bir Bolşevik olan Lev Kamenev’in editörlüğü altında başlatıldı. Kamenev, Sovyetler Birliği’ni sarmaya çoktan başlamış olan ve hayatta olsa eski yoldaşını hasta edecek ve dehşete düşürecek olan Lenin kültüne kendi tarzında karşı çıkarak şöyle yazıyordu: “‘Proleter devriminin nasıl yapılacağı hiçbir kitapta yazmaz’ […]

Vladimir İlyiç Lenin – Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi

BUGÜNKÜ DEVRİMDE PROLETARYANIN GÖREVLERİ [1] ANCAK 3 Nisan gecesi Petrograd’a varabildiğim için, 4 Nisandaki toplantıya, devrimci proletaryanın görevleri konusundaki raporumu, yetersiz hazırlığımı da göz önünde tutarak, doğal olarak ancak kendi adıma sunabildim. Kendim için olsun, bana iyi niyetle karşı çıkanlar için olsun, çalışmaları kolaylaştırmak üzere yapabildiğim tek şey, tezleri yazılı olarak hazırlamak oldu. Bu yazdıklarımı […]

Vladimir İlyiç Lenin – Ne Yapmalı

günümüzde yeniden okumak V.İ. Lenin’in “Ne Yapmalı?” adlı eseri, Marksist literatürün adı en çok bilinen eserlerinden biridir. Bu eserin bilinen ve akılda kalıcı olan yanlarından biri de “Ne Yapmalı?” ifadesinin yalın iki sözcükten oluşmasıdır aynı zamanda. Ama daha önemlisi, “Ne Yapmalı”nın, yeni bir sorun karşısında yeni bir başlangıç yapmak için ne yapılacağının tartışmaya açılması, yeni […]

Vladimir İlyiç Lenin – Materyalizm ve Ampiryokritisizm

Marksist geçinen bazı yazarlar, bu yıl, marksist felsefeye karşı gerçek bir kampanyaya giriştiler. Altı aydan kısa bir zamanda, esas olarak ve hemen hemen sadece diyalektik materyalizme saldıran dört kitap çıktı. Bunların, ilki ve en önemlisi, Bazarov, Bogdanov, Lunaçarski, Bermann, Hellfond, Yuşkeviç ve Suvorov’un yazılarından derlenen Marksist Felsefe Üzerine (? – “karşı” denseydi daha doğru olurdu) […]

Karen Armstrong – Tanrı’nın Tarihi

Çocukken, bir dizi güçlü dinsel inancım oldu fakat Tanrı’ya pek iman edemedim. Bir dizi önermeden oluşan bütüne inanmakla, onlara kendimizi verme anlamını içeren iman arasında fark vardır. Tanrı’nın varlığına tamamıyla inanıyordum ayrıca İsa’nın Gerçek Varlığı’na ve Komünyon’a, ayinlerin yararlı etkisine, ezeli lanetin geleceğine ve Arafın nesnel gerçekliğine de inanmaktaydım. Ama nihai gerçeklik hakkındaki bu dinsel […]

Konfüçyüs – Konuşmalar

Lun-yü (Konfüçyüs’ün Konuşmaları), Konfüçyüs’ün öğrencileriyle yaptığı konuşmaları toplayan, Konfüçyüsçülerin kullandığı en önemli el kitabı ve Çin’in en önemli felsefe yapıtlarından biridir. (*) Burada, devletin yönetimi, ahlak ilkeleri, toplumsal düzen, dinsel törenler ve sonra ülküsel [ideal] bir insanın ve toplumun nasıl olması gerektiği, belirli terimlerle anlatılmıştır. Konfüçyüs bir bilgin, bir devlet adamı, bir düzeltimci (reformcu) olduğu […]

Konfüçyüs – Erdemin Ardından Git

Konfüçyüs (K’ung tez) Çin’in en büyük düşünürü ve siyaset kuramcısı. Çin halkı, Konfüsyüsçülük adıyla anılan yaşam biçimine, değerler bütününe ve dinsel inançlara iki bin yıldır bağlı yaşıyor. Konfüçyüs’ün yaşamına ilişkin bilgiler yetersiz olmakla birlikte elde bulunanlar onu az çok doğru bir bağlam ve zaman çerçevesine konumlandırmakta yardımcı olabilir. Konfüçyüs, Lu Dükü Hsıang saltanatının yirmi ikinci […]

Kolektif – Marksist Klasikleri Okuma Kılavuzu

Düşünce tarihinde devrim yapmış eserlerin nasıl okunması gerektiği her zaman sorun olmuş, farklı yaklaşımlara, değişik yorumlara yol açmıştır. Ne var ki 19. yüzyılda Marx ve Engels gibi dünyayı “anlamak”la yetinmeyip, onu “değiştirmeye” çalışan düşünürler ortaya çıkınca, sorun yeni bir boyut kazanıyor ve artık bu eserleri “nasıl okumalıyız?” olmaktan çıkarak “neden okumamalıyız!” şekline dönüşüyordu. Aslında bu […]

Kolektif – Emek, Din ve İnsan

İnsanın soyutlama yetisinin gelişimi, dünyayı usdışı yollardan açıklama(!) çabası, doğaüstüne inancın, yani dinin ortaya çıkışında temel işlevi gördü. Yaşam koşulları, doğaüstüne inanca uygun zemin yaratarak, insanın kendi korkuları altında ezilmesini de beraberinde getirdi. Zor ve toplumsal adaletsizlikler karşısında başkaldıran insan, kölelik zincirleri üzerindeki din denen yapma çiçekleri, bir ölçüde sıyırıp atmış demektir. Bilinen bir gerçektir […]