Dünyanın herhangi bir yerinde elde edilebilecek çok fazla bir şey yoktur. Dünya sefalet ve ıstırapta doludur; ve eğer bir insan bunlardan yakasını kurtarırsa, bilsin ki can sıkıntısı her köşe başında pusuda beklemekledir. Hatta daha da fazlası; genellikle galip gelen kötülüktür; ve gürültü ve şamatayla sesini en fazla duyuran budalalıktır. Talih insafsız ve acımasızdır, ve insanlık […]
Kategori: Bilim
Arthur Schopenhauer – İsteme ve Tasarım Olarak Dünya
Schopehauer’in başyapıtı “İsteme ve Tasarım Olarak Dünya”nın (Die Wellt als Wille und Vorstellung) Türkçede olmaması, birçok kişi gibi benim için de kanıksanmış bir eksiklik gibiydi. Düşünürün önemini Jung okumalarım sırasında daha iyi fark edip kitabı çevirmeye yöneldim. Ne ki, metindeki dipnotların, eski çağ, orta çağ düşünürlerinden, yeni çağ kaynaklarından yapılan alıntıların çok fazla olduğunu gördüm. […]
Arthur Schopenhauer – Cinsel Aşkın Metafiziği
Bu bölüm, dört bölüm arasında sonuncusudur ve bir ölçüde ikincil bir bütünsellik oluşturmaları nedeniyle, birbirleriyle olan değişik ve karşılıklı ilişkileri, benim onları hatırlatmak ve kendilerine atıfta bulunmak için araya girmemi gereksiz kılacak şekilde, dikkatli bir okuyucu tarafından derhal fark edilecektir. Şairlerin, temelde cinsel aşkın tanımıyla ilgili olduklarını görmeye alışığız. Bir kural olarak, bu, ister Avrupalı […]
Arthur Schopenhauer – Aşkın metafiziği
Arthur Schopenhauer ile birlikte felsefe, 19. yüzyılda önemli sonuçları olan bir dönüşüm yaşar. İnsanın gerek kendi bireysel tabiatını gerekse de bütün bireylerin paylaştıkları dünyayı tek, uyumlu bir bütün olarak kavrama ve öğrenme yeteneğinin en ilk kaynağını, kendisinden önceki idealist felsefelerde olduğu gibi, doğrudan insanın kafasının içinde, onu düşünme faaliyetinin ürünü olarak görmeyip bu kaynağı insanın […]
Henry David Thoreau – Nerede ve Ne İçin Yaşadım
İzleyen satırları, daha doğrusu büyük kısmını yazarken Concord Massachusetts’teki Walden Gölü’nün kıyısında bir ormanda, en yakın evden bir mil uzaklıkta, kendi inşa ettiğim kulübemde yaşıyor, yaşamımı yalnızca el emeğimle kazanıyordum. İki yıl, iki ay yaşadım orada. Şimdi yine konuğum uygar yaşamda. Hiç öyleymiş gibi görünmese de bana, kimilerinin “uygunsuz” diye adlandırdığı ama koşulları dikkate aldığımda, […]
Martin Heidegger – Düşüncenin Çağrısı
Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Sürekli ihtimamla ona dönük yaşamak, günlerin deveranına göre aslın asliyeti içinde değişik imkânlara açık kalmasını […]
Martin Heidegger – Nedir Bu Felsefe
Alman düşünürü Martin Heidegger (1889-1976) Edmund Husserl’e (1859-1938) adadığı 1927 yılında tamamlanmadan yayımlanan tek sistematik yapılı Varlık ve Zaman (Sein und Zeit) adlı ünlü yapıtının başına ön deyim olarak Platon’un “Sophistes” diyalogundan şu alıntıyı koyar: “varolan kavramını kutlanırken onunla ne demek istediğinizi belki uzun zamandır bilmektesiniz: biz de daha önceleri bunu bildiğimizi sanıyorduk, ancak şimdi […]
Hegel – Tinin Görüngü bilimi
Bir yapıta alışılageldiği gibi bir önsözde önceden değinmek, yazarın saptadığı amaç ve çalışmanın nedeni üzerine, aynı konuda önceki ya da çağdaş başka çalışmalarla kurduğuna inandığı ilişki üzerine önceden söz etmek — bu, felsefi bir çalışma durumunda, yalnızca gereksiz değil, ama, olgunun doğası nedeniyle, giderek uygunsuz ve amaca aykırı görünür. Çünkü bir önsözde felsefe üzerine yerinde […]
Hegel – Tarihte Akıl
Baylar! Bu derslerin konusu felsefi dünya-tarihidir. Gene dünya- tarihinin kendisini izleyeceğiz; konumuz tarihten çekip çıkaracağımız ve içeriğine örnekler gösterebileceğimiz genel düşünceler değil, dünya-tarihinin kendisinin içeriğidir. Buna temel olacak bir ders kitabı gösteremiyorum; -ayrıca benim “Hukuk Felsefesinin İlkeleri”inde §341 den §360’a (son) kadar bu türlü bir dünya-tarihinin daha kesin kavramını, ele alınışında göz önünde bulundurulması gereken […]
Hayrettin Ökçesiz – Düşündüşlem Deyişler
Kitap, yaklaşık yirmi yıldan beri kağıda döktüğüm düşüncelerimi kendi biçiminde içeren yazılardan oluşuyor. Burada dile gelen bakışın duygu, düşünce evine tüm bu sözcük bileşimlerinden oluşan bir keçiyolunu izleyerek geldim. Siz de gelin, kalın, gidin sağlıcakla… Bu deyişlere, zaman içerisinde yayımlanırken ”El’li Söz”, “Flu(x)us – Bir Denizin Kıyısından Bir Avuç Çakıl Taşı” gibi adlar taktım. Şimdi […]
Hayreddin Karaman & Mustafa Çağrıcı & İbrahim Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş – Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir
Hayreddin Karaman & Mustafa Çağrıcı & İbrahim Kâfi Dö& Sadrettin Gümüş – Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Muhammed aleyhisselâmın yirmi iki yıldan fazla süren (610-632) peygamberliği zarfında aldığı vahiyleri ihtiva etmektedir. Hz. Muhammed’in (a.s.) peygamberliğinin ilk dönemlerinden beri Kur’an, müslümanlar tarafından, yalnızca ilâhî kelâmın yaşanan tarihe bir müdahalesi olarak değil, aynı […]
Mustafa İslamoğlu – Hayat Kitabı Kuran Gerekçeli Meal Tefsir 2
ûre adını, Kur’an’ın en sembolizmi en yoğun âyeti olan 35. âyetinden alır. Nûr, “kaynağı görünmeyip hedefini görünür kılan ilâhi ışık” anlamına gelir. Daha ilk neslin dilinde bu adla anılmıştır. Sûre Medine’de parça parça inmiştir. Konu farklılıkları bu sonucu verir. Zina ile ilgili ilk âyetleri 3. yılda inmiş olmalıdır. Zira bu âyetlerin inişine neden olan olayın […]
Hasan Ali Toptaş – Harfler Ve Notalar
Sana mektup yazmak bugüne kadar aklımın ucundan bile geçmemişti. Geçseydi ve daha önce oturup yazabilseydim, herhalde her iki satırdan birini senin için boş bırakırdım. Ya da, senin için, içleri harflerle dolu çeşitli boşluklar yaratırdım sayfaların yüzünde. Senin için de değil aslında, bunu, mektup dediğimiz metnin metin olabilmesi için yapardım. Bir bakıma, seni düşünmeksizin senin için. […]
Stefan Zweig – Üç Büyük Usta (Balzac, Dickens, Dostoyevski)
On yıllık bir zaman dilimi içinde ortaya çıkmalarına rağmen Balzac, Dickens ve Dostoyevski hakkındaki bu üç denemeyi bir kitapta toplayan şey rastlantı değildir. Bunun tek amacı, bana göre on dokuzuncu yüzyılın bu en büyük üç roman yazarını kişiliklerindeki karşıtlık bakımından birbirini tamamlayan ve belki de epik anlatıcılar kavramını, yani romancıyı belirgin bir biçime yükselten kişiler […]
Stefan Zweig – Montaigne
Bir karşılaşma: Montaigne ve Zweig Edebiyat ve düşünce tarihinde kimi karşılaşmalar vardır, çok güçlü bir patlamadan farksızdır. Bu patlamanın sonucunda ortaya iki dev düşünce evreninden kaynaklanma, yepyeni ve çok şiddetli düşünce fırtınaları çıkar. Bu fırtınalar, hemen her zaman insanlık tarihinin dönüm noktalarıdır ya da “yıldızın parladığı anlar”dan biridir; sonuç, farkına varabilirse eğer, insanlığın, gözlerini neredeyse […]
Stefan Zweig – Kendileriyle Savaşanlar
Bir yeryüzü çocuğu ne kadar zor özgürleşirse, İnsanlığımıza o kadar güçlü dokunur. Conrad Derdinand Meyer Bu kitap da bir önceki üçleme, Üç Büyük Usta gibi üç yazar tablosunu içsel bir ortaklık anlamında bir araya getiriyor; ama bu içsel birlik mecazi düzlemde bir karşılaşmadan daha fazla bir şey olarak görülmesin. Zihinsel olanın formüllerini aramıyorum burada, bilakis […]