Kategori: Hikaye-Öykü

Melek Özlem Sezer – Masal Masal Matitas

“İkinci düşünceler daha iyidir.” demişti Euripides. Eğer bu doğruysa, masal en bereketli düşün eylemi olarak kabul edilmeli. Ağızdan ağza, bir kıtadan öteki kıtaya, bir dilin kıvraklığından diğerinin ağırbaşlılığına yüzyıllarca dolanıp dururken, kaç kişinin ortak üretimi haline geldiğini hayal etmek bile büyüleyici. Masalın rengi de, iletisi de anlatıcısının dilinde yenileniyor. Ama ayrıca dinleyicinin kişiliğinden, birikiminden, masal […]

Dost Körpe – Günah Yiyen

Yaşamımın büyük bir bölümü gelecek endişesi olmadan yaşamak ve günümü gün etmekle geçti. Bu kayıtsızlığın verdiği aşırı güvenle varlığımı ve eylemlerimi sorgulamaya kalkıştığımda ise bütün iç huzurum ve dengem bir anda alt üst oluverdi. Bir daha da kendimi toparlayamadım. Dostlarımın kusursuz budalalar olduklarına inanmaya başlamıştım, ama onların doğal budalalıkları benim yapaylığımdan ve beceriksizliğimden çok daha […]

Marquis de Sade – Dolandırıcılar

Birçok dikkatsiz kadın, kendilerine bir sevgili bulmaksızın ve kocalarını da karşılarına almaksızın, her türlü cilveleşme yöntemine açıktırlar. Ama bu yöntemle kendilerini bekleyen kaşınılmaz sondan daha tehlikeli bir sona sürüklerler. Bu bağlamda, sözünü açtığımız bu konuya en çok uyacak olay ise kuşkusuz Languedovc markizinin başına gelenlerdir. Aklı bir karış havada, delidolu, neşeli ve açık görüşlü nazik […]

Mark Twain – Seçme Öyküler

Yıl 1590’dı – kış. Avusturya dünyadan kopmuş, uykuya dalmıştı, Avusturya’da hâlâ ortaçağ hüküm sürüyordu ve sonsuza dek süreceğine söz vermişti. Bazıları bunun başlangıcını yüzyıllarca yüzyıllarca geriden başlatıyor, zihinsel ve tinsel saate göre Avusturya’da hâlâ İnanç Çağı’nın yaşandığını söylüyorlardı. Ama onlar bunu kötü bir şey olarak değil de övgü olsun diye söylüyorlardı, bu da zaten böyle […]

Mark Twain – Çalınan Taç

Mecaz olarak spor terimlerinin kullanılmasını kuşkuyla karşılayan biri olarak bu yazıya başlarken aynı şeyi yapmaktan her ne kadar kaçınsam, hatta inat ve ısrarla dirensem de (işte, sizler de şahitsiniz nasıl zorlandığıma…); Mark Twain’i hakkıyla tarif edebilmek için yana yakıla doğru sözcükleri ararken, boks term sözcüğünü de eklemek yanlış olmaz sanırım). Küçücük bir kız ya da […]

Mario Levi – En Güzel Aşk Hikayemiz

Bizleri bu yeni kitabınızda da alışkını olduğumuz kimi çok eski izlekler ya da yolculuklarla karşı karşıya bırakıyorsunuz Mario Levi. O ses, o insan, deyiş yerindeyse o özlem, kendince değişik bir biçem denemesiyle bir kez daha aranıyor sanki bu uzun hikâyede. Böylesi bir direnmenin nedenlerini aramızda zamanla oluşabilecek bir söyleşinin kimi uğrak yerlerinde irdeleme olanağını bulabiliriz […]

Maksim Gorki – Bozkırda

Tanıdıklarımdan biri bana şu hikâyeyi anlattı bir gün: Moskova’da öğrenciyken, “malûm kadınlar”dan biriyle, anlarsın ya, komşuluk etmek zorunda kalmıştım. Tereza adında bir Polonyalıydı, tri-yarı, kömür küfesinden çıkmış gibi kara bir kadındı. Birbirine bitişik kaşları, baltayla yontulmuşcasına kaba-saba bir suratı vardı. Karanlık gözlerinin hayvanca parıltısından, kalın ve gür sesinden, külhani tavırlarından, satıcı kadınlara benzer iri gövdesinden […]

Mahir Ünsal Eriş – Olduğu Kadar Güzeldik

Sen o zaman parasız yatılıdaydın. Anlatmadık bunları sana. Annem istemedi. “Aklı bizde kalmasın, dersine çalışsın yavrum, okusun da kurtarsın kendini,” dedi. Sana haftada iki üç kez yazdığım mektuplara koyamadım bunları, diyebilemedim. Doğum haberini verdiğinden beri düşünüyordum ama, anlatayım istiyordum. Bugüne kısmetmiş. Annemin de, babamın da inancı tamdı sana, biliyorsun. Benden pek ümitleri yoktu. Oğlan çocuğu […]

Leyla Erbil – Hallaç

Kendi kendime’yi bozacak yok. Nesnelerin -içinde kişiler de olan- böylesi bir hızla, sürtünmesiz, evet ve hayırlarımla kayıp gideceklerini getirmezdim usuma hiç. Dokuntusuz, sıyrılma. Yıllardır havalandırılmamış bir yatağa girip çıkıyorum. Islak çürümüşlüğüne biçimsizliğim oyulu. Onu güneşlendirmeliydim. Kemiklerim sızlıyor hep. Uykulara sabahları dalıyorum, KUŞ uyandırıyor beni. Camın altından ilkyaz denizi geçiyor. Ilık, tuzsuz. Ilǚ kin yatağı düşünüyorum, […]

Leyla Erbil – Gecede

Benimle yatmalıydın, çoktan yatmalıydık, ilk tanıştığımızda o gece, Nil’de tanışmıştık hani/yatmak ne sağlardı, mutluluk mu? Rasim’e baktım orada oturuyor masanın başında, duymuyor konuştuklarımı. Dışarıya karışabilseydik, istiyor muyum gerçekten bunu? Yooo! Aralarına dönebilsem, yeniden başlayarak kendimizi değiştirmekten. Dün sabah baktım aynaya çırılçıplak, ilk katı vermiş göbeğim, geceleri bacaklarım şişiyor, gözkapaklarımda alkol memecikleri, başında ta başında, kafamıza […]

Lewis Carroll – Alice Harikalar Diyarında

”Alice” dünya edebiyatında başlı başına bir tür oluşturuyor. İlkin Oxfordlu Matematik Profesörü Charles Dodgson’un, bir sandal gezintisi sırasında üç küçük kıza anlattığı masaldan fazla bir şey değilken, 1865 yılında kitap olarak çıkmasıyla ününün dünyayı tutması, hemen birçok dile çevrilmesi bir oldu. Hatta Kraliçe Victoria bile bu kitaptan o kadar hoşlanmış ki, yazardan, başka yapıtı çıkarsa […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – İnsan Neyle Yaşar

Tolstoy, uzun ömrü boyunca “insan”ı ilgilendiren hemen her konuya olduğu gibi pedagojiye ve eğitime de epeyce kafa yormuştur. Öncelikle her yaştan öğrenciyi, sonra da halkın her kesimini hedefleyerek, 1872-1886 yılları arasında yazdığı hikâyeleri dört “okuma kitabı”nda (Ruskiye Knigi Dlya Çteniya) toplamıştır. Bir bölümü halk masallarından, kıssalardan, menkıbelerden esinlenen ve gayet yalın bir dille yazılmış olan […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – İnsan Ne İle Yaşar

Tolstoy 28 ağustos 1828’de Tulainde Yasnaya Polyana’da doğdu. Annesi çok küçükken öldü. Babası ve kardeşleriyle yaşadığı aile topraklarında Rus kırsal yaşamını erkenden tanımış oldu. On beş yaşında Voltaire’i ve üstünde kalıcı bir etki bırakacak olan Rousseau’yu okudu. 1847’de üniversiteden ayrılarak köylülerine yararlı olmak amacıyla dönüp, Yasnaya Polayana’ya yerleşti. Genç Tolstoy, dört yıl süren acılardan ve […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – Hayatın Anlamı

Bir klasik roman yazarı olan Tolstoy’un öyküleri de aynı kuvvetle kaleme alınmış metinlerdir. Bu kitapta yer alan öyküler, onun ne kadar kuvvetli ve kudretli bir gözlemci olduğunun isbatıdır. Dönemin Rusya’sında yaşanan trajedileri yokluk-varlık, zenginlik-yoksulluk, sevgi-sevgisizlik, bağlamında ele alan yazar, görkemli bir edebiyat çatısı kuruyor öyküleriyle. Her biri bağımsız bir hayatı anlatan bu öyküler, kendine yeni […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – Efendi ile Uşağı

1870’lerde bir kış mevsimi geçti anlatacağımız bu olay. Aziz Nikolay Yortusu’nun ertesi günüydü. Yortu köyün kilisesinde topluca kutlanmıştı, ama ikinci sınıf tüccar (*) Vasili Andreyiç Brehunov kiliseyi bir türlü bırakıp işlerinin başına dönemedi. Kilise yönetim başkanı olan tüccar, yortuyu daha sonra bir de evinde kutlayarak akraba ve tanıdıklarını ağırlamak zorundaydı. Ancak evinden son konuklar gider […]

Lev Nikolayeviç Tolstoy – Bir Gencin Dramı

Bir klasik roman yazarı olan Tolstoy’un öyküleri de aynı kuvvetle kaleme alınmış metinlerdir. Bu kitapta yer alan öyküler, onun ne kadar kuvvetli ve kudretli bir gözlemci olduğunun isbatıdır. Dönemin Rusya’sında yaşanan trajedileri yokluk-varlık, zenginlik-yoksulluk, sevgi-sevgisizlik, bağlamında ele alan yazar, görkemli bir edebiyat çatısı kuruyor öyküleriyle. Her biri bağımsız bir hayatı anlatan bu öyküler, kendine yeni […]