Osho – Beden ile Zihni Dengelemek

Beden gözle görünen ruhtur ve ruh gözle görünmeyen bedendir. Beden ve ruh hiç ayrılmaz, birbirinin parçasıdır, bir bütünün parçalarıdır. Bedeni kabullenmelisin, bedeni sevmelisin, bedene saygı duymalısın, bedene minnettar kalmalısın… Beden varolan en karmaşık mekanizmadır – tam anlamıyla bir şaheserdir! Ve bu şahesere tapanlar kutsanmıştır! Hayranlık duymaya kendi bedenin ile başla, çünkü sana en yakın olanı o. Doğanın en yakınına geldiği, varoluşun en yakınına yanaştığı yer bedenindir. Bedeninde okyanusun suları var, bedeninde yıldızların ve güneşin ateşi var, bedeninde hava var, bedenin topraktan yoğrulmuş. Beden gözle görünen ruhtur ve ruh gözle görünmeyen bedendir. Beden ve ruh hiç ayrılmaz, birbirinin parçasıdır, bir bütünün parçalarıdır. Bedeni kabullenmelisin, bedeni sevmelisin, bedene saygı duymalısın, bedene minnettar kalmalısın… Beden varolan en karmaşık mekanizmadır – tam anlamıyla bir şaheserdir! Ve bu şahesere tapanlar kutsanmıştır! Hayranlık duymaya kendi b Sana bedenini sevmeyi öğretmeyen bir eğitim sistemi bedenine merhamet duymayı, onun gizemlerine erişmeyi ve kendi bilincine ulaşmayı da öğretmez. Beden bir kapıdır – beden eşiktir ve beden ile bilinç konusuna değinmeyen bir eğitim sistemi sadece eksik değil aynı zamanda zararlıdır da, çünkü yıkıcı olmaya devam eder. Oysa o bilinç sende müthiş bir yaratma dürtüsü oluşturur – dünyada daha fazla güzellik yaratmak, dünyada daha fazla konfor yaratmak için. İnsanın daha iyi bir bedene, daha sağlıklı bir bedene ihtiyacı var. İnsanın daha uyanık, tetikte bir varlık olmaya ihtiyacı var. İnsanın varoluşun ona sunmaya hazır olduğu birçok lüks ve konfora ihtiyacı var. Varoluş sana burada hemen şimdi cenneti sunmaya hazır, ama sen onu hep erteliyorsun – ta ölümden sonrasına. Sri Lanka’da çok önemli bir mistik ölüm döşeğindeydi.


Binlerce insan ona saygı duyuyordu ve çevresini sarmışlardı. Gözlerini açtı: bu kıyılarda alacağı birkaç nefes kalmıştı ve sonra gidecekti ve sonsuza dek yok olacaktı. Herkes onun son sözlerini duymak için sabırsızlanıyordu. Yaşlı adam dedi ki, “Tüm yaşamım boyunca size neşeli olmayı, coşkunluğu, tefekkürü öğrettim. Şimdi öbür kıyıya gidiyorum. Artık sizinle olamayacağım. Beni dinlediniz, ama size anlattıklarımı hiç uygulamadınız. Hep ertelediniz. Ama şimdi ertelemenin bir anlamı kalmadı, ben gidiyorum. Aranızda benimle gitmeye hazır olan var mı?” Her yeri sessizlik bürüdü. İnsanlar bir birlerine bakıp şöyle düşündüler: “Şu adam, onun kırk yıllık müridi…o hazırdır belki.” Ama o adam da diğerlerine bakmakla yetindi – kimse ayağa kalkmadı. Sadece odanın gerilerinden birisi elini kaldırdı. Mistik, “Sonunda cesur birisi çıktı,” diye düşündü. Ama adam dedi ki, “Lütfen niye ayağa kalkmadığımı ve sadece elimi kaldırdığımı size açıklamama izin verin.

Diğer kıyıya nasıl gidileceğini bilmek istiyorum, çünkü bugün tabii ki hazır değilim. Hala yapılmamış pek çok iş var. Bir konuğum geldi, oğlum evleniyor ve bugün gidemem. Siz diğer kıyıdan geri gelemeyeceğinizi söylüyorsunuz, ama bir gün, mutlaka bir gün, ben gelip sizinle buluşacağım. Eğer bize bir kez daha açıklayabilirseniz – tüm yaşamınız boyunca açıklamış olsanız bile bir kerecik daha – diğer kıyıya nasıl ulaşılıyor? Ama lütfen şu anda gitmeye hazır olmadığımı unutmayın. Sadece hafızamı tazelemek istiyorum, böylece doğru zaman gelince…” O doğru zaman asla gelmez. Bu sadece o zavallı adamla ilgili bir hikaye değil, bu milyonlarca insanın, hatta neredeyse herkesin hikayesi. Hepsi doğru zamanı, yıldızların doğru dizildiği anı bekliyor… Astrolojiye dalıyor, falcıya gidiyor, yarın neler olacağını öğrenmek için değişik yöntemlere başvuruyorlar. Yarın hiçbir zaman olmaz – hiç olmadı. Bu sadece aptalca bir erteleme stratejisi. Olanlar hep bugün olur. Doğru bir eğitim sistemi sana – herkese – şimdi burada yaşamayı, cenneti bu dünyada yaratmayı öğretir. Sana ölümün gelmesini beklememeyi ve ölüm mutsuzluğunu noktalayana dek mutsuz olmayı kesmeni öğretir. Bırak ölüm gelsin seni dans ederken ve eğlenirken ve severken bulsun. Eğer insan hayatını cennetteymişçesine yaşarsa ölüm bu deneyimden hiçbir şey çalamaz.

Benim yaklaşımım sana buranın cennet olduğunu, başka hiçbir yerde cennet olmadığını ve mutlu olmak için herhangi bir hazırlığın gerekmediğini öğretmek. Sevecen olmak için disipline gerek yok; biraz uyanıklık, biraz dikkat, biraz anlayış yeterli. Eğer eğitim sana bu azıcık anlayışı veremiyorsa, o eğitimden sayılmaz. Doktorlar ve bilim insanları son zamanlarda sağduyumuzun bize hep söylediğini tekrarlar oldular; buna göre beden ile akıl arasında derin bir bağ var ve bu da sağlığımızı temelden etkiliyor. Araştırmalarda fiziksel rahatsızlıklarımızın neredeyse yarısının strese bağlı olduğu keşfedildi. “Placebo etkisi” – insanlara ilaç verildiği ya da tedavi edildikleri söylenerek sadece bir şeker verildiği halde, buna inanan insanların iyileşmeleri hakkında birçok kayıt bulunuyor. “Hepsi kafanın içinde” – çoğumuz herhangi bir fiziksel veya duygusal rahatsızlığımızdan bahsettiğimizde hayatımızda en az bir defa bu sözleri duymuşuzdur. İnkar etsek bile içimizde gizlice doğru olduğundan şüphelenmişizdir. Sorun, hepsinin “kafamın içinde” olduğunu entelektüel düzeyde anlamamın bir işe yaramamasında. Osho’nun konuşmalarında çoğu kez değindiği gibi, bilincimizin ince katmanı (aklın bir şeyi entelektüel düzeyde anlayan kısmı) gerçekliğimizin sadece onda biridir. Bilinçaltı katmanları çok daha geniştir ve onlarla temas halinde değilsek etkileri çok daha güçlü olur. Osho, 1989’da geliştirdiği devrim yaratan tekniği ile işte bu ilişkilere – beynin bilinçli ve bilinçaltı katmanlarının arasındaki ilişkiler ile onların bedenimiz ve genel sağlığımıza etkileri – ışık tutar. Bu süreç, omuzu ona çok acı verdiğinde kendi bedeni ile bir deneye giriştiğinde başlar. O sırada sekreterinin aldığı notlara göre Osho ağrıya “omuzumdan düş” komutu verir ve o da gerçekten düşer ve önce koluna sonra bacağına inerek yok olur. Ama o deneylerini sürdürür ve başkalarını da beden ile konuşarak acıdan vazgeçmesini, ona artık ihtiyaç olmadığını ve gittikten sonra geri gelmesine gerek kalmayacağını söyleyen bir teknik geliştirmeye davet eder.

Bundan sonraki birkaç haftada “Kendinize Beden-Zihin ile Konuşmak için Gerekli Kayıp Lisanı Hatırlatmak” adlı eser ortaya çıkar. Bu şimdi Hindistan’ın Pune şehrindeki Osho Meditasyon Merkezi’nde ve eğitilmiş kişiler tarafından dünyanın çeşitli yerlerinde birer saatlik seanslardan oluşan yedi günlük bir kür şeklinde sunuluyor. Bu kitabın yayınlanması sayesinde bu süreç onu kendi kendilerine uygulayabilecek bireyler ve hastalarına önerebilecek sağlık sektöründeki profesyoneller ile danışmanlar için de ulaşılır hale geliyor. Kitap, Osho’nun çeşitli konuşmalarından bir derleme yapılarak hazırlandı ve beden ve onunla ilişkimiz hakkında farkında olmayabileceğimiz düşüncelere bakarak başlıyor. Hemen hepimiz yaşam karşıtı tavırlar ve bedene karşı şartlanmalar ile yetiştirildik. Ve öğretmenlerle ebeveynlerin çocukları “medenileştirmek” ve topluma kazandırmak adına giriştiği iyi niyetli çabalar çoğu kez onların doğal neşe ve canlılığını, duyularının keskinliğini, kendi bedenleri hakkındaki doğal meraklarını bastırmakla sonuçlanıyor. Yetişkinler olarak kendi geçmişimizi ve yetiştiriliş tarzımızı değiştiremeyiz – ama o yetiştirilişin üstü kapalı öğelerinin ve onların bizi nasıl etkilediğinin farkına varabiliriz. Farkında olma sürecindeki esas sihirli taraf, daha önce bilinçsizce uyguladığımız tavırların üzerimizdeki etkisini yitirmesinde ve kendimiz için yepyeni, hayata olumlu bakan seçimler yapmaya başlayabilmemizdedir. Bu yeni temel atılınca bedene ve onun ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı olduğumuzu, bizim adımıza yaptığı mucizevi çalışmalara karşı minnettar kaldığımızı, ona karşı değil onunla birlikte çalıştığımızı, kendimize koyduğumuz hedeflere ulaştığımızı görürüz. Fiziksel ve psikolojik sağlık yakından ilintili ve birbirine bağımlıdır. BEDENLE ZİHNİ DENGELEMEK, bedenle zihin arasındaki bu ortaklığı desteklemek için gerekli olan bilinçli anlayışı ve pratik yöntemleri birlikte sunuyor. Ekteki meditasyon CD’sini nasıl kullanacağınıza dair bilgi alabilmek için kitabın son bölümüne bakabilirsiniz.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir