Ali Sevim – Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleymanşah

Bugün üzerinde bağımsız bir devlet halinde yaşamakta olduğumuz hu Ülkenin Fatihi (Anadolu Fatihi) olma şerefini kazanmış olan Kutalmışoğlu N asırüddin Ehulfevaris Rüknüddin Gazi Süleymanş ah, şüphesiz milli tarihimizin Büyük Asker ve Devlet Adamları’ndan birisidir. O, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Melikş ah tarafından Anadolu’nun fethine başkumandan olarak atandıktan sonra, birkaç yıl içinde, Orta-Anadolu ile Marmara Denizi kıyılarına değin uzanan bölgeleri, aralıksız sürdürdüğü askeri hareketler sonucunda, fethetmeyi başarmış ve 1075 yılında, Bizans başkenti lstanbul’un hemen yanıhaşında, tarihi bir Bizans kenti olan büyük ve sağlam surlarla çevrili lznik’i fethederek burasını, kurduğu Türkiye Selçuklu Devleti’nin başkenti yapmıştır. Böylece Süleymanş ah, esasen Selçuklu akıncılarının Doğu-Anadolu’dan Marmara ve Adalar Denizleri kıyılarına değin harekatta bulundukları bütün Anadolu’yu fethetme planlarını başarıyla uygulamıştır. Hatta onun, Bizans başkenti lstanbul’u da alıp Rumeli yakasına geçerek fetihlerini orada da sürdürmeyi planlamış olması mümkündür. Büyük Selçuklu Devleti’nin fetih planlarına uygun olarak S üleymanşah, Anadolu’nun fethedilen doğu bölgesinden başka orta, güney, kuzey ve batı bölgelerinin de tamamen fethini gerçekleştirme mücadelesini sürdürmüş, böylece Türk fetih hareketlerini bütün Anadolu’ya yayma imkanını sağlamıştır. Aynca o, Bizans’la başarılı siyasi ilişkiler de kurarak devletinin sınırlarını genişletmeyi başarmış, özellikle Dragos Suyu Antlaşnıası’yla da Bizans’a, Türkiye Selçuklu Devleti’nin varlığını k�hul ettirmiştir. İşte onun hu siyasi ve askeri haşarıları sonucunda, Azerbaycan’dan kalabalık Türkmen kitleleri, Anadolu’ya adeta büyük bir sel halinde akmaya haşlamıştır; dolayısıyla hu ülkede, Türk nüfusunun çoğalması gerçekleştirilmiştir. Süleymanş ah, uyguladığı ekonomik politika ve özellikle toprak rejimi sonucunda, Anadolu’da, Türk ve Türk olmayan halkların toprağa bağlanıp, üretici durumuııa gelmeleri ve dolayısıyla milli birlik ve beraberliğin sağlanmasını başarmıştır. Bu önemli sonuçlardan başka, S üleymanşah’ın Anadolu’da gerçekleştirdiği fetihler, Türklerin, Adalar Denizi ve Akdeniz’e ulaşmalarını ve dolayısıyla Avrupa milletleriyle ilişki kurmaları ve- hatta Avrupa ortalarına değin fetihlerini sürdürmüş olan Osmanlı Devleti’nin fetih planlarına öncülük etmiş olması bakımlarından da büyük bir önem taşımaktadır. Genel bir sonuç olarak belirtmek yerinde olur ki, Türkiye Selçuklu Devleti’nin ilk hükümdarı olan Kutalmışoğlu S üleymanş ah’ın sahip olduğu Türklük bilinci, büyük azmi ve bitip tükenmeyen mücadeleleri sonucunda, Türk ve Dünya tarihi bakımından büyük önem taşıyan Anadolu, bir Türk Yurdu, bir Türkiye haline getirilmiştir. Bu nedenle ve her şeyden önce, büyük bir Asker ve Devlet Adamı olan Ulu Türk Hükümdarı Kutalmışoğlu S ül eymanş ah’ı, milletçe en İçten duygularla anıp hatırasını gururla yaşatmak, biz Türkler için asla ihmal edilmemesi gereken milli bir görev olmalıdır. Bu küçük eserimizde onun Anadolu’daki fetihleri ve hu ülkede Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurma faaliyetleri, konuyla ilgili belli başlı araştırma ve kaynaklardan faydalanılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ağır bilimsel ifade ve münakaşalardan uzak bir biçimde hazırladığımız hu eseri, yüce milletimizin istifadesine sunmakla kendimi sonderecede mutlu hissettiğimi belirtmeliyim. K utalmış o ğlu Süleym anş ah’ın Anadolu’da, Türkiye Selçuklu Devletini kurmasından önce, Orta-Doğu’da, büyük devlet olarak Büyük Selçuklu ve Bizans lmparatorlukları ile Bağdat Abbasi ve J\!lısır Fatımi Halifelikleri ve Büveyhoğullan devleti görülmektedir. Bu büyük devletlerden haşka Kakuyeoğulları (Isfahan ve Hemedan’da), Aplıaza ve Gürcüler (Kafkaslar’da), Ziyaroğulları (Hazar Denizi’nin güneyinde), Şeddadoğulları (Erran’da), Mervanoğulları (Diyarbakır ve yörelerinde), Uk_ayloğulları (Musnl-ve çevresinde) ve Mirdasoğulları (Haleb ve yörelerinde) gibi birtakım küçük emirlikler bulunuyordu.


Fakat Selçuklular, bütün lslam alemine ve dolayısıyla Orta-Doğu’ya hakim olduktan sonra bütün bu küçük siyasi kuruluşlar, onların yüksek hakimiyetleri altına girdiler. Selçuklular, 23 Mayıs 1040’da, Gaznelilere karşı kazandıkları ünlü Dandanakan Meydan Savaşı’ndan sonra Horasan’da bağımsız devlet kurdular. Türk ve dünya tarihi bakımından çok büyük ve önemli sonuçlar doğuran hu zaferden sonra Selçuklular, Merv kentinde topladıkları Biiyül� Kurultay’da, Türklerin çok eski devirlerden beri sahip oldukları Dünya hakimiyeti ülküsü uyarınca, gerek doğuda, gerekse batıda biiyük fetihlere girişmeyi kararlaştırdılar. İlk Selçuklu sultanı Tuğrul B ey’in önderliğinde, batı yönünde yapılan fetihler, dünya, özellikle Orta-Doğu tarihi bakımından büyük değer kazanmıştır. Gazneli sultan M esu d’un tahta geçmesinde biiyük rol oynayan ve kaynaklarda Balhan, Irak ve Nô,vekiyye adlarıyla anılan Türlrmenlerin, onun ihanetine uğramaları sebebiyle Boğa, Göktaş, D an a, Oğuzoğlu M ansur, Anasıo ğlu vs. gibi beylerin yönetimleri altında Horasan’dan batıya hareket ettiler. Bunlardan bfr bölüğü, Acem Irakı (Hemedan-lsjahan arasında)’na, başka bir bölüğü de Azerbaycan’a gelerek bura hakimi Vehsu da n’ın hizmetine girdiler. Bunun]a birlikte Vehsudan’ın onlardan kuşkulanması ve dolayısıyla bazı beylerini öldürtmesi sonucunda, bunlardan bir kitle, Urmiye Gölü taraflarına gelerek buradaki soydaşlarına katıldılar. Böylece sayıları daha da artan bu Türkmenler, Azerbaycan’daki diğer Türkmenlerle birlikte Anadolu sınırlarını aşıp Hakkari yörelerine geldiler; çok geçmeden Batman, Garzan, Zap ve Bolan sularındaki engebeli araziyi istila ettiler. Daha sonra onlar, Müslüman Mervanoğulları beyliğinin yönetimindeki Diyarbakır, Silvan, Mardin, Cizre ve yörelerine akınlar yaptılar. Fakat Cizre Mervanlı emiri Süleyman’ın ihanetine uğramaları sebebiyle buradan ayrılıp Musul’a yöneldiler. Kendilerine karşı harekete geçen bura emlri K arvaş’ı yenilgiye uğrattılar (1042). Bir yıl sonra, yani 1043 yılında, K arvaş’ı ikinci kez yenilgiye uğratıp, Musul’u elegeçirdiler ve yörelerine akınlar yaptılar. Türkmen beyleri, elegeçirdikleri il ve ilçe camilerinde, kendisine tabi olduklarını göstermek ve dolayısıyla, bu istila hareketlerine meşruluk vermek amacıyla, Selçuklu sultanı Tuğrul B ey adına hutbe okutmuşlardır. Bununla birlikte memleketleri istilaya uğrayan emirler, Tuğrul B ey’e başvurarak “Türkmen istilasını durdurtmasını” dilediler; o da onlara “Bu isteklerini yerine getireceğini” bildirdi.

Fakat bu sıralarda Musul emiri K arvaş, komşu emirlerden de yardım alarak Musul ve yörelerindeki Türkmenleri Nisan 1044’de bozguna uğrattı. Bunun üzerine bu Türkmenler, kuzeye Diyarbakır yörelerine çekildiler. Sultan Tuğrul, onlara bir ulak göndererek “lslam memleketlerine akınlar yapmamalarını, Azerbaycan’da yerleşip, Bizans’a akınlar yapacak olan Selçuklu komutanlarına katılmalarını” bHdirdi. Tuğrul B ey’in buyruğu üzerine bu Türkmenler, M an sur, Göktaş ve Anasioğlu beylerin yönetimleri altında, kendilerine engel olan Van Gölü Bizans valisi S te fanos’u yenilgiye uğrattıktan (1045) sonra Azerbaycan’a geldiler. Daha sonraki yıllarda bu Türkmenler, Tuğrul B ey’in buyruğu gereğince, Bizans’a (Anadolu) karşı düzenlenen bütün askeri hareketlere katıldılar. Sultan Tuğrul, devletin başkentini Nişapur’dan Rey (Tahran yakınlarında) kentine naklettikten sonra, beraberinde bulunan Selçuklu şehzadeleri Ku talm ış, Resultekin, İ brahim Y mal, Has an ve Yaku ti’yi özellikle batı yönündeki ülkelerin fethiyle görevlendirdi. Bu Selçuklu şehzadeleri birkaç yıl içinde, Hemedan, Isfahan, Hazar Denizi bölgesi, Azerbaycan ve Doğu-Anadolu bölgesinden Güney-Kafkaslara kadar olan yerleri istila ettiler. Bu yeni Selçuklu harekatı üzerine Bizans imparatoru IX. Konstantin Mono mak’ın, Liparit komutasında sevkettiği kuvvetler, Müslüman Şeddadogulları beyliğinin başkenti Dovin’e kadar olan yöreleri istila etti (1045). Bunun üzerine Tu ğrul Bey’in emriyle harekete geçen Ku talmış, Gence önlerinde Liparit’i ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu zafer, Bizans’a karşı kazanılan ilk Selçuklu haşarısı idi. Öte yandan şehzade Hasan, Van Gölü bölgesine akınlar yapmakta iken Ka takalon ve Aar on kumandasındaki Bizans ordusu ile Büyük Zap Suyu yörelerinde, 1047 /48 yılında, giriştiği savaşta yenilgiye uğradı ve şehit oldu. Bu yenilgi üzerine Tuğrul B ey, İbrahim Y ınal’ı Azerbaycan Genel Valiliğine atayarak ona “Kut almış ‘la birlikte Anadolu fetihlerine devam etmesini” bildirdi. Derhal harekete geçen Selçuklu ordusu, Erzurum’u fethettikten sonra Liparit, Ka takalon ve Aaron komutasındaki Bizans ordusunu Pasin ovasında, Hasankale (Kapetru Kalesi) önlerinde, ağır bir yenilgiye uğrattı (Eylül 1048), başkomutan Liparit de tutsak alındı. Böylece şehzade Hasan’ın intikamı alındığı gibi, çok sayıda tutsak ve ganimet elegeçirildi.

İbrahim Y ınal, tutsak Liparit ve değerli ganimetleri başkent Rey’de bulunan T uğrul Bey’e bizzat götürüp takdim etti. Peçenek Türkleri’nin batı yönünden Bizans’ı ciddi şekilde tehdlt etmeleri sebebiyle ve özellikle Pasin yenilgisinden sonra imparator Monama k, Anadolu’da Selçuklularla yeni bir mücadeleye girişmeyi göze alamadı. Bu sebeple eski vasalı Mervanlı emiri N asruddevle Ahmet aracılığıyla sultan Tuğrul’a barış önerisinde bulundu. Tuğrul B ey, tutsak Lip arit’in salıverilmesi için kurtuluş akçası ve değerli armağanlarla gelen Bizans elçi heyetini huzuruna kabul ile, kurtuluş akçasını almaksızın Lip arit’i serbest bıraktı. Daha sonra T u ğrul B ey, Ş erif E bulf azl N asıruddin başkanlığında lstanbul’a bir elçi heyeti gönderdi. Yapılan müzakereler sonucunda “Emevıler devrinde lstanbul’da yapılan ve harap bir durumda olan camiin tamiri, mihrabının üzerine eski Türk hakimiyet simgesi olarak kullanılan ve Tuğrul B ey’in de mühründe bulunan ok ve yay işaretinin konması, l’vf ısır Fatımi halifeliği adına okunan şii hutbesinin, sünni Abbasi Halifeliği ve Selçuklu Sultanlığı adına değiştirilmesi” kararlaştırıldı; fakat “Bizans’ın Selçuklu devletine yıllık vergi ödenmesi” maddesi kabul edilmedi (1049 /50). Sultan Tuğrul, ülke içindeki bazı huzursuzlukları ortadan kaldırıp devletin merkeziyetçi kudretini hakim kıldıktan sonra Anadolu fetih harekatına başladı. O, 1054 yılında Anadolu sınırlarını aşarak Van Gölü’nün kuzey-doğusundaki A-furadiye (Eski adı: Bergiri) ile Erciş’i fethetti; daha sonra Malazgirt’i kuşattı. Sultan, bir yandan Bizans muhafızı Vasil’in savunduğu kaleyi büyük bir mancınıkla dövdürürken, bir yandan da surların dibinden lağımlar kazdırdı. Selçuklu askerlerinin öğle vakti, çadırlarında bulundukları sırada, bir Norman fedaisi petrol-kükürt karışımından oluşan maddeleri fırlatarak tahta Selçuklu mancınığını ateşe verdi. Norman askeri derhal takip edildi ise de yakalanamadı; böylece Malazgirt kuşatmasına bir süre ara verildi. Bununla birlikte sultan Tuğrul’un üç kola ayırdığı ordu birlikleri, bir yandan Kafkas, Canik ve Sasun dağlarına ve nihayet Erzincan’a kadar ilerlerken, bir yandan da Çoruh vadisi ötesindeki memleketleri istila ettiler ve bu harekat sırasında, Bizans kuvvetleriyle birçok kez çarpışmalarda bulundular; bu arada general Gagik’in yönettiği Bizans birlikleri tamamen yok edildi. Bizzat Tuğrul Bey’in başında bulunduğu kuvvetler, Kars’ı kuşattıktan sonra Pasin ovasına kadar ileri hareketlerini sürdürdüler; hiçbir Bizans kuvveti kendilerine karşı koymaya cesaret edemedi. Daha sonra Tuğrul B ey, yeniden Malazgirt kalesini kuşattı; surların bazı yerleri delindi ise de kale yine alınamadı. Sultan T uğrul, kış mevsiminin yaklaşması dolayısıyla ilkbaharda yeniden harekata başlamak üzere, elegeçirilen tutsak ve ganimetlerle Anadolu’ dan ayrıldı; hu dönüş sırasında Adilcevaz da fethedildi.

Tuğrul B ey’in ayrılmasından sonra onun buyruğuyla Anadolu’ da çeşitli kumandanların yönettiği Selçuklu kuvvetleri, istila ve fetih hareketlerine devam ettHer. Bu cümleden olarak Çağrı B ey’in oğlu Y akuti, 1057 yılında, beraberinde emir S ah uk (S andak veya S al tuk olabilir), Doğu-Anadolu’ya başarılı akınlar yaptı. Kendisine karşı gönderilen Bizans generali N i kep hor o s B ryennios, onunla giriştiği bütün çarpışmalarda yenilgiye uğradı. Şehzade Yakuti’nin gönderdiği başka bir Selçuklu birliği, Kars ve Anı kalelerini kuşattı ise de elegeçiremedi. Yine hu kuvvetler, Pasin ovası ve yörelerindeki kent ve kaleleri kuşatıp sıkıştırdılar ve Ügümi’yi fethettiler. Yakuti’nin Azerbaycan ve Erran’dan sevkettiği Türkmen birlikleri ise, Erzıırunı, Erzincan ve Kemah’a kadar harekatta bulunarak buraları elegeçirdiler, Harput yörelerine de akınlar yaptılar. Yakuti’ye bağlı başka bir Selçulclu kuvveti, Şebinkarahisar’ı fethetti.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir