Alim Ekiz – Tavsan ile Kaplumbaga

Günün birinde bir köpek, sokakta dolaşıyormuş. Konuşup dertleşecek bir dost arıyormuş. Fakat kendisine uygun bir dost bulamamış. Birçok hayvana dost olmayı teklif etmiş. Fakat köpeğin teklifine olumlu cevap veren olmamış. Köpek, dost bulamamanın üzüntüsünü yaşıyormuş. Başı önünde, üzgün bir şekilde dolaşırken horoza rastlamış. Köpek, ümitsizce: – Horoz kardeş, benimle dost olur musun? Boş zamanlarımızda birlikte gezer eğleniriz, demiş. Aslında, horozun da yalnızlıktan canı sıkılıyormuş. O da konuşacak bir dost arıyormuş. Horoz: – Olur köpek kardeş. Zaten benim de yalnızlıktan canım sıkılıyordu. Ben güzel sesimle şarkı söylerim, sen de beni kötü niyetli hayvanlardan korursun, demiş. Köpek, horozla dost olacağı için çok sevinçliymiş. Böylece horoz ile köpek, dost olmuşlar.


Birlikte gezmişler, sohbet etmişler. Yine bir gün, iki dost, birlikte gezmeye karar vermişler. Şarkılar söyleyip kırlarda dolaşmışlar. Gezip dolaşırken vaktin nasıl geçtiğini anlayamamışlar. Gece olduğunu bile fark edememişler. Horoz: – Ben, sabahleyin ötüp ev sahibimi uyandırmalıyım. Bu benim görevim. Eyvah, ben şimdi ne yapacağım, demiş. Köpek de: – Gece eve yabancı kişiler gelebilir. Ben de evi korumalıyım, demiş. Ama yapabilecekleri bir şey de yokmuş. İki dost, geceyi ormanda geçirmeye karar vermişler. Büyükçe bir ağaç bulmuşlar. Horoz, ağacın dallarına tünemiş; köpek de ağacın kovuğuna girmiş. Uykuları gelinceye kadar sohbet etmişler.

Anılarını anlatmışlar, uykuları gelince de uykuya dalmışlar. Ertesi gün, Güneş doğmak üzereymiş. Bizim horoz, kendini kümeste sanmış ve ötmeye başlamış. Bu güzel sesi duyan tilki durur mu? İyi bir kahvaltılık bulmanın sevinciyle hemen sesin geldiği yöne doğru koşmaya başlamış. Tilki, kendi kendine: – Ne yapar ederim, horozu kandırıp mideme indiririm, demiş. Soluğu horozun yanında almış. Tilki: – Günaydın horoz kardeş! Bu ne güzel bir ses, bütün ormanı neşelendirdin! Seni tebrik ederim. Bu sabah kulaklarımın pasını sildin. Benim böyle güzel bir sesim olsa bu ormanın sultanı olurum. İn aşağıya da seni tebrik edeyim, demiş. Horoz: – Geçen gün de aynı şeyleri söylemiştin. Köpeklerin geldiğini duyunca kaçıp gittin. Sen, hep kötü niyetlisin. Sana nasıl inanayım, demiş. Tilki: – Horoz kardeş, kalbimi kırdığının farkında mısın? Ben hiç kötü niyetli olur muyum? Kötü niyetli olanlar, başka tilkilerdir.

Başkasının suçunu benim üzerime atma lütfen, demiş. Horoz, tilkinin huyunu bildiği için oyuna gelmemiş. Horoz: – Sen şu ağacın kovuğuna yaklaş. Ben buradan atlayacağım. Sen de beni yakalarsın. Aşağıya gelince sana güzel şarkılar söylerim. Kulağında kir pas kalmaz, demiş. Horozun bu sözleri tilkiyi fazlasıyla memnun etmiş. Tilki, yavaş yavaş ağacın kovuğuna doğru yaklaşmaya başlamış. Horoz da yukarıdan kurnaz tilkinin kovuğa yaklaşmasını seyrediyormuş. Ağacın kovuğunda bulunan köpek, bütün konuşmaları dinlemiş. Köpek de tilkinin kötü niyetli bir hayvan olduğunu biliyormuş. Tilki, kovuğa iyice yaklaşınca köpek, tilkinin üzerine atlamış. Tilki, neye uğradığını şaşırmış. Canını zor kurtarmış.

Tilki, giderken: – Horoz kardeş, ne güzel şarkılar dinleyecek, sohbet edecektik. Sen de her zaman şu köpekleri üzerime salmasan olmaz sanki! Alacağın olsun, demiş. Ormanın derinliklerine doğru yol almış. Horozla köpek, iyi bir dayanışma örneği sergiledikleri için mutlu olmuşlar. İki dost bir daha gezmeye gidince geç kalmamaya çalışmışlar. Horoz da tilkilere karşı hep uyanık olmuş. Tilkinin tuzağına düşmemiş. Tabi, bu konuda en iyi yardımcısı, dostu köpekmiş

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir