Askim Kapismak – Askimin Beden Dili

Aslında bedenimizin her parçası konuşuyor desem, ağzımızla en iyi yaptığımız şey, gerçekleri saklamak desem… İletişim denilen şeyin sadece konuşmak olmadığını artık birçoğumuz biliyoruz. Kelimelerimiz düşüncelerimizin bir kısmını oluşturuyor, içimizden geçenleri bir filtreden geçirip kelimelere döküyoruz, yani dışımızdakiler elenmiş düşüncelerimizi duyuruyorlar. Elekten geçirilmeyen düşünceler kaybolmuyor, hepsi teker teker beden yoluyla konuşuyor. Kimi kelimeleri ayaklarımız, kimisini gözlerimiz, bazılarını ellerimiz, hatta birazını omuzlarımız ve diğer bölümlerimiz konuşuyor. Artık iletişim çağındayız ve bu çağda herkes ağızdan çıkana değil bedenin anlattıklarına odaklanıyor. Çünkü yalan sadece kelimelerle seslendiriliyor. Doğrular ise beden dili ile anlatılıyor. insanlığın ilk çağlarında, yani mağara dönemlerinde fiziksel güç daha önemliydi. Yani, ne kadar güçlü isen o kadar iyi avlanıyordun, avlanan insan, yani en iyi avlanan insan iletişimi elinde tutuyordu… Onun istekleri oluyordu. Mağara dönemlerinden sonra insanlar biraz daha topraktan beslenmeye, ekmeye ve biçmeye başladılar. Bu süreç toprağı fazla olanı daha zengin kıldı. Ve toprağı fazla olan, toprağı fazla işleyen insanlar bu yerleşik düzende iletişimi kullanmaya başladı. Artık onların söyledikleri, onların istedikleri, onla­ 16 A şk ım Kapışmak rın beden dilleri gerçekti. Ve önemseniyordu, aradan yıllar yıllar geçti, bir süre sonra toprak savaşları için yönetim ihtiyacı doğdu ve krallıklar oluşmaya başladı. Burada iletişimi elinde bulunduran kişiler ise ordusu güçlü olan, cephanesi fazla olan insanlardı.


Güç artık ordu ve cephaneyle kendini gösteriyordu, bir süre sonra sanayi dönemi geldi. Parası olan, iş açan, fabrikası olan insanlar iletişimi ellerinde bulundurmaya başladı. Kimse bir başkasının nasıl konuştuğunu nasıl davrandığını önemsemiyordu. Sözü geçen insanlar sadece güçlü olan, parası olan insanlardı. Ama öyle bir yüzyıla geldik ki artık bu yüzyılda ne kadar gücünüzün olduğu fiziksel anlamda önemli değil, ne kadar paranızın olduğu çok önemli değil artık. Ya da toprağınız, ektiğiniz biçtiğiniz bir yere kadar, artık iletişim çağındayız. Birçok düşünürün, birçok uzmanın ve birçok din adamının da anlattığı gibi son yüzyıllara doğru yaklaşıyoruz. Ve bu iletişim çağında, yani şimdi yaşadığımız yüzyılda iletişim gücünü elinde bulunduran kişi kendini en iyi ifade eden kişidir. Artık kendinizi nasıl ifade ediyorsunuz, beden dilinizi nasıl kullanıyorsunuz herkes buna bakıyor, çünkü insanlık iletişim sınavından geçiyor ve samimi insanlar ve samimi toplumlar ayakta durmaya ve güçlü olmaya başladı. En iyi politikacıları, en beğendiğiniz sanatçıları, yanında en çok huzur bulduğunuz ve sözüne güvendiğiniz arkadaşlarınızı ve dostlarınızı düşünün, çalışma arkadaşlarınızı aklınıza getirin. En son olarak etkileyici bulduklarınıza bakın. Öyle insanlar var ki etrafınızda, onların siyaset konuşmaları sizi çok etkiliyor. Kimse onun altyapısına ve daha önce ne yaptığına bakmıyor. Artık iletişimi en iyi kullanan kimseler, beden dilini en iyi kullanan insanlar arasından çıkıyor. Aşkımın BecJen Dili 17 Hepimiz siyasi haber bombardımanı altında yaşıyoruz, sürekli siyasetçilerin konuşmaları ve halka verdikleri mesajlarla iç içeyiz.

Ve dikkat edersiniz ki en ideal insan, bedenini en iyi kullananlar arasından çıkıyor. Aslında biz gücü, etkiyi karşımızdaki insanın konuşmasından değil, onu nasıl anlattığından, nasıl ifade ettiğinden ve bedeni nasıl kullandığından anlıyoruz. İletişim çağı, yani beden dili çağındayız. Başkalarıyla iletişim kurarken, yani düşüncelerimizi ve duygularımızı iletirken üç kural uyguluyoruz aslında. Bunlardan bir tanesi kelimeler. Kelimeler cümlemizi oluşturan süreçler ve bizi dinleyen insanlar biz konuşurken yüzde 10 kelimelere odaklanıyor. Kendimizi, yani iletişimimizi yüzde 100 olarak düşünürseniz bunun yüzde 10’luk dilimi kelimelerle karşı tarafa geçiyor. İkincisi ise ses tonu, yani bir duyguyu, bir düşünceyi, bir kelimeyi karşı tarafa -karşımızda bir insan da olabilir bir kitle de- hangi ses tonuyla ilettiğimiz. Karşımızdaki insan samimiyetinizi, üzüntünüzü, dürüstlüğünüzü nefretinizi, öfkenizi kurduğunuz kelimelerden değil daha çok o kelimeleri hangi ses tonuyla söylediğinizden anlıyor. Bu da yüzde 30. Yüzde 10 kelimelerdi, yüzde 30 ses tonuydu; geriye yüzde 60’lık bölüm kaldı, bu da beden dili. Bu bölüm de mimiklerimiz, beden duruşu, bakışlarımız, karşımızdaki insanlarla aramıza koyduğumuz mesafeler ve daha birçok şeyi kapsıyor. Bizim dışımızdaki insanlar bizim hissettiğimiz, bizim düşündüğümüz her şeyi bu üç kanaldan alıyorlar. Ve unutmayın ki karşımızdaki insanın da bir algılama mekanizması var, o da daha çok yüzde 60’lık bölümle alabiliyor. Yani beden dilinden algılıyor bizleri.

İS Aşkım Kapışmak Şimdi sizinle küçük bir oyun oynayalım: Bu kitabı nerede okuduğunuzu şu an net olarak bilmiyorum. Ama sadece birazcık düşünmem gerekirse ya evdesiniz, ya işyerindesiniz, ya otobüstesiniz, ya da dışarıda parkta bir bankta okuyorsunuz. Belki de bir arkadaşınızın evinde veya sevdiğinizin yanında bilemiyorum ama nerede okuduğunuzun çok önemi yok. Dediğim gibi, küçük bir oyun oynayacağız sizinle şimdi. Bulunduğunuz yerde tanıdık biri varsa eğer -aslında çok özgüvenli olanlar tanıdık olsun olmasın herkesle bu oyunu oynayabilirler ama ben yine de başımıza çok kötü şeyler gelmesini istemiyorum- şu bölüme, yani okuduğunuz bölüme bir ayraç koyun. Ayağa kalkın, omzunuzu aşağı doğru indirin. Eller kapalı olarak bacaklarınızın üzerine teğet bir şekilde dokunsun. Başınızı çok az bir şekilde aşağı doğru eğin. Dudaklarınızı büzün. Gözlerinizi hafifçe kısın. Bu hareketle odadaki diğer kişinin yanma gidin. Karşısında durun. Ve bu beden dili ile bir dakika durun. Siz bu beden dili ile durduğunuzda karşı taraftaki insanın size bir şey söylemesine gerek yok. Bu beden dili ile karşı tarafa verdiğiniz mesaj “canınızın bir şeye çok sıkıldığı” ya da “bir şeyin sizi çok üzdüğü ve mutsuz olduğunuz.

” Oradan alacağınız tepki şu olacak: “Hayırdır ne oldu?” “Yine ne var?” “Yine ne istiyorsun?” Bakın aslında beden dili ile anlatıyoruz her şeyi, bunu başka nasıl yapabilirdik? Beden dilini kullanmadan karşısına çıkıp hiç mimik vermeden, “Canım çok sıkkın, mutsuzum. Beni dinle…” derdik, öyle değil mi? Ama en etkili iletişim hangisi derseniz ilkidir. Yani bedeninizle gerçekten karşı tarafa istediklerinizi anlatabiliyorsunuzdur. Beden dilimizde en önemli ilkelerden bir tanesi, beden ve zihin arasında bir uzantı olduğudur. Bakın sağlıklı insanla­ Ç Aşkımın Beden Dili rın bedenleri ve zihinleri arasında çok güçlü bir uzantı var, yani neyi çok düşünüp neyi çok tutarsak, bir süre sonra, hatta bazı durumlara göre hemen bedenimizde yansıma bulur ya da bedenimizle yaptığımız tekrar edilen davranışlar bir süre sonra zihnimizde inandığımız düşünceler oluşturmaya başlar. Yani düşündüklerimiz bedenimize, bedenle yaptıklarımız da düşüncelerimize dönüşmeye başlıyor. Bu iletişim sağlıklı insanlarda olan bir şey. Bazı zihinsel engelli dostlarda ve kardeşlerde sizin de gözlemlediğimiz kadarıyla beden ile zihin arasında çok fazla uzantı olmuyor. Aslında biz ne kadar saklarsak saklayalım, duygularımızı ve düşüncelerimizi karşımızdakiler kesinlikle alıyorlar, hissediyorlar, duyuyorlar, görüyorlar. Ama tabii ki sosyal yaşamda birbirimizi kırmamak adına gerçekleri saklıyoruz. Bazen hissettiklerimizi karşımızdaki insana çok fazla yansıtmayız. Yaptığımız hatalardan bir tanesi de şudur: Gerçekte hissettiğimiz şeyleri muhatabına değil de başka birine anlatarak rahatlarız. Bu tabii ki istenmeyen sonuçlar doğuruyor hayatımızda. Burada anlatmaya çalıştığım süreç karşımızdaki insanın bütünlüğümüzü görebilmesini sağlamaktır. Yani zihnimizde hissettiklerimizle bedenimiz arasındaki ilişkinin sağlıklı olması gerekiyor.

Beden ile zihin arasındaki farklılıklar artarsa samimiyetsiz, sözüne inanılmaz, güvenilmez insanlar olmaya başlarız. Unutmayın ki, iletişim çağında, yani yüzyılımızda insanları en çok rahatsız eden şey samimiyetsiz kimselerin varlığıdır. NEDEN AŞKIMIN BEDEN DİLPNİ YAZDIM? Yaptığım televizyon programlarında ve verdiğim seminerlerde izleyicilerden sürekli aynı talebi alıyordum. Anlattıklarınızı okuyabileceğimiz tekniklere ulaşabileceğimiz bir kitap istiyoruz diye. Türkiye’de ve Avrupa’daki seminer ve eğitimlerimizi takip eden tüm dostlar Aşkımın Beden Dili sayesinde pratik beden dili ve yüz okuma tekniklerine ulaşabilecekler. Bu eserdeki bilgileri sadece özel hayatınızda değil aynı zamanda iş, aile ve sosyal hayatınızda da kullanabilirsiniz. Aslında, uzun zamandır düşünüyordum ama işlerimin yoğunluğundan konsantre olamıyordum. Galiba itici bir güce de ihtiyaç duyuyordum. Meğer Destek Yayınları da bu projeyi düşünüyormuş. Yayınevinin koordinatörü canım arkadaşım Yelda Cumalıoğlu’yla bir gün Taksim’de buluştuk. Cemil İpekçiyle yapacağımız bir dizi projesi için toplantıya gidiyorduk. Yelda’nın projesi olan bu komedi dizisi için buluştuğumuzda heyecanla Cemil Bey’in atölyesine daldık. Uzun süren toplantıda bayağı yoğunlaşıp motive olmuşken Yelda’nın gözlerinden başka şeyleri de düşünmeye başladığını hissediyordum. Çünkü, dizi hakkında konuşurken, ben de yapılabilecekler hakkında fikirlerimi söylerken Yelda’nın gözleri sağ yu- 2 2 A ş l ım Kapışmak karı doğru kalkıyordu. O anda görsel planlar yaptığını anlamıştım.

Farkında olmadan yaptığı saniyelik plandan hoşnut olup dudak ve göz kenarları kırışıyor, tebessüm ediyordu. Gözbebeklerinin büyüdüğü anlarda heyecanlandığını anlamıştım. Heyecandan bedeni sürekli hareket halindeydi ve sık sık çay alabilir miyim diyordu, yani enerjisi artmaya başlamıştı. Hızlı ve çabuk düşünebildiği için etrafındaki her şey ona yavaş geliyordu. Bu yüzden çayını hızlı içiyor, konuşmalarındaki kelimeler azalıp zihninde tasarılar yapıyordu. Toplantımız bitti ve Cemil Bey’in atölyesinden çıktık. Yolda bedeniyle yanıma yaklaşınca bir şeyler söyleyeceğini anladım, onu konuşturmak için o sihirli cümleyi sesli söyledim: “Yelda, aslında çok güzel şeyler yapabiliriz.” Yelda: “Aşkımın beden dili.” “Ne?” “Aşkımın Beden Dili kitabını yazabilirsin.” Bir cümleyle yoğunlaşmam gereken projeyi adlandırdı ve karar verdik. İşte AŞKIMIN BEDEN DİLİ ellerinizde.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir