Ayşe Kaygusuz Şimşek – Aydede ile Ateş Mahallede

Uzaklarda bir kasabanın yoksul bir mahallesi vardı. Bu mahallede çocukların, bir varmış bir yokmuş, diye başlayan masal kitapları da yoktu. Ama yine de anneler çocuklarda görmek istedikleri güzel davranışları, onlar alışkanlık edinsin diye masal gibi anlatırlardı çocuklarına. Bu mahallede komşular birbirine, bir ekmek, bir tutam çay, bir kaşık yağ gibi birçok yiyeceği, içeceği ödünç alıp verirdi. “Komşu komşunun külüne muhtaç.” der, kavgasız gürültüsüz hep iyi geçinirlerdi. Bayramlarda küçükler ev ev dolaşıp şeker toplar, büyüklerin ellerini öper, büyükler de onlara az da olsa harçlık verirdi. 4 5 6 7 Bu mahallede herkes çalışırdı. Yaşlı nineler çorap, patik örer ya da dantel dokur, yemeni kenarı çevirirlerdi. Kadınlar ise ilkbaharda şeker pancarı ve bostan çapasına gider; yazın nohut, mercimek yolmak için işçilik yaparlar; sonbaharda elma toplamaya giderlerdi. Bir de kendi ekmeklerini kendileri pişirir, hiçbir iş için erinip üşenmezlerdi. Erkeklerin çoğu işsizdi. Şanslı olanlar ise şeker fabrikasında mevsimlik işçiydi. Gün, sabah erkenden başlardı mahallede. Bir tas çorba ya da çökelekle yapılmış bir dürümle birlikte, bir bardak çay içtikten sonra amele pazarının yolunu tutardı erkekler.


İster inşaat işi olsun isterse bağ bahçe işi, fark etmezdi onlar için. Hepsinin umudu aynıydı. O gün çalışıp eve ekmek götürebilmekti. 6 7 Çocukların dünyası ise bambaşkaydı. Onların oyuncakları Sindy bebekler, uzaktan kumandalı arabalar, su fışkırtan tabancalar değildi. Biraz toprak, biraz su, biraz da kumla onlar kendi oyuncaklarını kendileri yapardı. Bir de taşlarla oynadıkları çizgi oyunları vardı. Hangi oyun olursa olsun, hepsinde de çok yoğun duygularla mutlu olurlardı. Oyun alanlarıysa mahallenin orta yerinde bulunan, büyük bir arsaydı. Arsanın içinde yaştan yağmurdan, güneşin sıcağından kavrulup dökülen çimentosu, çatlayan duvarlarıyla eski bir evin temeli vardı. Bu temelin etrafında kare, dikdörtgen ve çok şekilli irili ufaklı taş yığınları vardı. Burası onların parkı gibiydi. Burada herkes kendi çamurunu kendisi karardı. Sonra pırıl pırıl 8 9 8 9 10 11 düşünceler içinde kocaman kocaman düşler büyürdü. Yoğrulan çamur, keyifl e düşlere göre biçimlenirdi küçücük ellerde.

En iyi şekli verinceye kadar çamuru bozarlar yaparlar, bozarlar tekrar yaparlardı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir