Aziz Nesin – Simdiki Cocuklar Harika

Ben, terbiyeyi, terbiyesizlerden öğrendim. (Ebül’ald Ma’ari 973-1057) Charlie Chaplin -Dinle beni Walt, çocukları akıl ı uslu, büyükleri de çocuk olarak al derdi. (Walt Disney) Bu romanı, salt çocuklar için değil, ana-babalarla öğretmenler için de yazdım. (Aziz Nesin) Bu romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor. Bu romanda, çocuklar, ana babalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor. Bu roman, çocuk eğitiminde gerekli sanılan, günümüzde geçerli bitakım değer yargılarının yanlışlığını anlatıyor. Bu roman, çocukların büyüklerine karşı haklarını ve kendilerini savunmalarıdır. 15 Ocak 1967 günü -Yeni İstanbul-, gazetesinin birinci sayfasında şu haber çıkmıştı: CEZA, ÇOCUĞA BIRAKILIRSA İlkokul ikinci sınıf öğrencileri, -Siz baba olsanız, babanız da çocuğunuz; suç işlediğinde ona ne ceza verirdiniz?- sualini başarıyla cevaplandırdılar. Yaş ortalaması 8 olan çocuklar, öğretmenin, -Babanız çocuğunuz, siz de baba olsaydınız, büyük bir kabahat yaparsa, ona ne ceza, verirdiniz? şeklinde yazılı anketi cevaplandırmaya çalışıyorlardı. Henüz sınav heyecanı bilmeyen, duygularını minicik el eriyle, olduğu gibi kağıda dökmeye çalışan bir yavrunun kurşun kalemi şu kelimeleri sıralıyordu: -Onu bir topal ata bindiririm. Üstüne çadır örterim. Çadırın tepesine bir bıçak asarım. At topal adıkça bıçak kafasına dokunsun, akıl ansın.- Esentepe Gazeteciler Mahal esindeki Mareşal Fevzi Çakmak ilkokulunun ikinci sınıfında yapılan bu anket ailelerin içyüzünü, çocukların muhayyilesini ve kendilerine verilen cezanın ağırlığını bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. Gazeteciler arasında konuşkanlığıyla tanınan ve her fırsatta çocuğuna öğütler veren bir babaya, yer değiştirdikleri takdirde çocuğunun uygulamak istediği ceza; -Ağzına fermuar dikerim-di.


Annesi üvey olan bir kız çocuğu -Gezmeye götürmem-, bir sütçünün oğlu -Eşeklerin yanında yem yesin-; şiddetli baskı altında tutulan bir çocuk, -Olmaz, çocuk da olsa babaya el kalkmaz- diye cevap veriyordu. Okul öğrencilerinin yarısı, gazeteci ailelerin çocukları, yarısı da çevredeki gecekondulardan gelen yavrulardı: Anket, bu iki grup ailedeki görgü ve eğitim ayrımını bütün çıplaklığıyla gözönüne seriyordu. Yaşayış şartları normal olan yavrular; -İyilikle söylerdim; – Poposuna usulca vururdum; -Yemek vermezdim; -İçinde fare olan tuvalete kapatırdım; -İğne yaptırırdım; -Denize atardım, yüzme biliyor- gibi cezaları babalarına layık görürken gecekondu bölgesinde oturan çocukların cevapları çok daha ağırdı: -Bir tencere çorbayı kafasına geçirirdim; – Ayaklarından tavana asardım; -Baltayla keserim; -Kelepçelerim; -Ağaca bağlar, kırbaçlarım; -Yerim; -Pastırma gibi doğrarım; -Eşek sudan gelene kadar döverim; -Kaynar suyla haşlarım. 23 Nisan 1967 «Çocuk Bayramı günü, «Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında şu yazı çıkmıştı: HER ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ ANNESİNDEN MEMNUN DEĞİL Şükran Soner Anneler istedikleri zaman çocukları hakkında fikir yürütmek, onları tenkit etmek, beğendikleri veya doğru bulmadıkları hareketlerini söylemek imkanına sahiptirler. Fakat çocukların, anneleri hakkında fikirlerini rahatça açıklamak imkanına sahip oldukları pek söylenemez. Çocuklar pek tabi olarak sevmeleri ve saymaları gereken anneleri hakkında ne düşünüyorlar? Bu, konuda Gazipaşa ve Sultanselim İlkokul arı öğrencileri arasında yaptığımız ankette ilkokul çağındaki 350 çocuktan 235’i, annelerini çok sevdiklerini, buna rağmen kendi annelerinde ideal annede olması gereken bir takım vasıfları bulamadıklarını belirtmişlerdir. 350 çocuktan yalnız 150’si, kendi anneleriyle hayal erindeki ideal anne arasında bir fark görmediklerini söylemişlerdir. Çocukların samimi olmaları için kağıtlarına isim yazmamaları söylendiği ve yazdıklarını kimsenin bilmeyeceği hatırlatıldığı halde samimi olmaya cesaret edemeyeceklerin bulunabileceği de hesaplanırsa, kendi annelerinde, ideal erindeki annenin vasıflarını bulamayan çocukların sayısının büyük bir çoğunluk olduğu görülür. Üç Soru Gazipaşa ve Sultanselim İlkokulu öğrencilerine: kompozisyon şeklinde sorduğumuz üç soruda, ideal erindeki anneyi, kendi annelerini ve ideal erindeki anneyle kendi anneleri arasındaki farkları anlatmalarını istemiştik. Anket sonunda yapılan tasnifte, çocukların annelerinden en çok arkadaşça bir ilgi bekledikleri anlaşılmıştır: 350 çocuktan 157’si, kendileriyle yakından ilgilenen, 137’si problemlerine arkadaşça eğilen bir anne istediklerini belirtmişler, 11’i ise annelerinin aşırı titizliğinden şikayet etmişlerdir. Çocukların annelerinden en çok şikayet etmelerine sebep olan özel ikle, sinirliliklerdir. 78 çocuk, annesinin çok sinirli olmasından dert yanmış, 73’ü ise ideal annenin sinirli olmamasını şart koşmuştur. Asık Surat Tahminlerin aksine çocukların ideal annede önem verdikleri ve kendi annelerinden şikayet etmelerine yol açan üçüncü konu, güzel ik ve özel ikle güzel giyimdir. Özel ikle kız çocukları, annelerinin giyimine çok geniş yer vermişler, fizik tariflerini uzun uzun yapmışlardır. İdeal annenin güzel giyinmesi gerektiğini ileri süren çocuk sayısı 88’dir.

91 çocuk güzel anne istediğini söylmiş, 38’i annesinin evde çirkin kılıkla dolaşmasından üzüntü duyduğunu, 3 çocuk ise annesini çirkin bulduğunu belirtmiştir. Çocukların en çok birleştikleri başka bir konu, annenin iyi kalpli, güzel yüzlü, çevresine karşı anlayışlı, sevimli bir insan olması gerektiğidir. Annelerinde bu vasıfları görmek isteyen ve asık suratlı annelerden şikayet eden çocukların toplamı 215’tir. HER ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ ANNESİNDEN MEMNUN DEĞİL İlkokul çağındaki çocukların ideal anne tarifinde belirttikleri ve kendi annelerinde bulamadıkları başka vasıflar ise şöyle sıralanabilir: Kültürlü anne (87 çocuk), temiz, çalışkan ve fedakar anne (178 çocuk), gezmeye çocuklarını ve ailesini ihmal edecek kadar meraklı olmayan, çevresindekilerle iyi geçinen, ahlak kural arına bağlı, alkol, sigara gibi alışkanlıkları olmayan anne tipi (181 çocuk), Cumhuriyet – 24 Nisan 1967 BİR, GERÇEK Anneler dikkat! Yukarıdaki yazılardan biri sizin çocuğunuza ait olabilir. Veya sizin çocuğunuzun küçücük kafasından geçen düşüncelerin bir benzeridir. Çünkü bu yazılar ilkokul çağındaki çocukların, isimsiz kağıtlara yazdıkları -İdeal Anne tariflerinden alınmıştır. Ve belki de bu tariflerde, çocuğunuzun sizin şahsınızda görmek istediği ideal anne tipi anlatılmaktadır. Çok ender rastlanan bazı özel durumlar dışında her çocuğun annesini sevmesi çok tabi ve tartışılmaz bir gerçektir. Fakat bir çocuğun annesini sevmesi, hiçbir zaman onu bütün vasıflarıyla beğendiği anlamına gelmez. Anketimize katılan 350 çocuktan 235’inin, annesinde beğenmediği birtakım vasıfların bulunduğunu söylemesi bunun bir delilidir. Anneler, çocuklarınızın hakkında ne düşündüklerini ve hangi vasıflarınızdan dolayı bizden şikayetçi olduklarını öğrenmek istemez misiniz? Çocuğunuzun idealindeki annenin yerini almak istiyorsanız, anketin sonuçlarına göre yapacağınız ilk hareket, sinirlerinize hakim olmaya çalışmaktır. Çünkü çocukların en fazla sizin sinirli olmanızdan şikayet etmektedirler. Ve sinirli olmamayı başardığınız an çocuğunuza yaklaşmaya, ona arkadaşmışçasına yardım etmeye çalışınız. Derslerinde ve tek başına çözemeyecekleri problemleri olduğu zaman muhakkak yanlarında olunuz. Çocuğunuzun en aşağı sizin kadar zengin bir iç dünyası olduğunu düşünerek, onun kişiliğine önem veriniz ve sizi her zaman güzel görmek istediğini unutmayınız.

Evde, taranmamış saçla, düşük çorapla gezmeyeceksiniz. Çocuğunuza bir arkadaş gibi davranmalı, hatta onunla birlikte oyun bile oynamalısınız. Her zaman güleryüzlü, sevimli ve asla fazla ciddi, asık suratlı olmamalısınız. Onun bir çocuk olarak eğlenmek hakkına sahip olduğunu unutmadan, aşırı ciddiyetinizle küçücük yaşlarda yaşama zevkini kaybetmesine sebep olmayınız.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir