Bertrand Russell – Mistisizm ve Mantık

M etafizik ya da düşünm e yoluyla evrenin tüm ünü kavram a çabası, insanlarda süregiden iki ayrı itkinin birleşm esi ve çatışm asından oluşm uş ve geliştirilm iştir. B u iki ayrı itkinin birisi insanları gizemciliğe iter, öteki bilime. K im i kişiler bu itkilerin yalnızca birisi ile büyüklüğe erişm işlerdir; örneğin, Hum e’ da bilim sel itki alabildiğine egem endir; Blake’de ise bilime karşı yoğun bir düşm anlık ergin bir gizemcilikle birlikte süregider. Ancak, en büyük kişiler, düşünürler, filozoflar, hem bilimin hem de gizem ciliğin gerekliliğini duym uşlardır: ikisini uyuşturm a çabaları da yaşantılarını çizmiştir. K im i kişilere göre, yine aynı çaba felsefeyi, güçlüklerle dolu bellisizlikleri içinde, bilimden de dinden de, her zam an için, üstün yapm alıdır. Bilim sel ile gizemci itiklerin kesin tanım ­ larını vermeden önce, büyüklükleri, elde ettikleri en uygun karışım da yatan iki filozof- 6 MİSTİSİZM VE MANTIK tan örneklerle açıklam alarını yapacağım . Sözünü ettiğim iki filozof Herakleitos ile Eflatun’dur. Herakleitos, hepim izin bildiği gibi, evrensel akış’a inanırdı: Zam an herşeyi kurar ve yıkar. B ugün elimizde bulunan birkaç parçadan düşüncelerine nasıl ulaştığını anlam ak pek kolay değil; ancak, bilimsel gözlemciliği kaynak aldığını öneren birtakım özdeyişleri var. «E n çok değer verdiğim görülebilen, işitilebilen ve öğrenilebilen şeylerdir,» der. Gerçeğin tek güvencesi gözlemdir, diyen görgücülerin (em pirist) dilidir bu. «Güneş hergün yenidir» de başka parçadan bir deyiştir; düşünüyü, çelişik niteliğine karşın, bilimsel bir görüşün esinlediği açıktır. Güneşin geceleyin yeraltından yolunu bulup, batıdan doğuya nasıl gittiğinin çözümü güç görünm em iştir ona. Gerçek bir gözlem asal öğretisini önermiş olmalı: Ateş tek sür el özdür, görülen tüm nesneler de onun geçici evreleridir. Y anm ada nesneleri tüm üyle değişm iş görürüz, alevleri ile sıcaklıkları havaya yükselip, yok olur.


«Herkes için aynı olan bu dünyayı,» der, «ne bir tanrı ne de bir insanoğlu yaratm ıştır. MİSTİSİZM VE MANTIK 7 Kendi y asasın a göre yanıp, sönerek süregelm iş ve süregidecek, sonsuz bir A teştir o.» «Ateşin dönüşüm ü herşeyden önce denizdir; denizin de y an sı karadır yarısı kasırga.» Bu, bugün bilim in onaylayam ıyacağı bir kuram sa da, özünde bilimseldir. E flatu n ’un bize aktardığı ünlü özdeyişi de yine bilim esinlem iş olacak: «Aynı ırm aklara iki kez adım atam azsınız; çünkü yeni sular durm aksızın üzerinizden akıp gider.» Artık, bugün elimizdeki parçalar arasında bir başka özdeyiş de buluruz: «Aynı ırm aklara hem gireriz, hem girmeyiz; hem varız, hem yokuz.» Bu gizemci özdeyiş ile E flatun un aktardığı bilimsel özdeyişin karşılaştırm ası, iki eğilimin H erakleitos’un düzeninde birbiriyle çok yakından kaynaştığını gösterir. Gizemcilik, özünde, evrene ilişkin inançlar, üzerine belirli bir duygu derinliği ile yoğunluğunun biraz daha fazlasıdır; bu tür bir duygu da Herakleitos’u, bilimi temel alarak, yaşam ile dünyaya değgin yadırgatıcı keskinlikte şu tür özdeyişlere götürür: «Zam an dam a oynayan çocuktur; krallara değgin güç, çocuğunkidir.» B ir çocuğun sorum suz uçarılıklar ile Za­ 8 MİSTİSİZM VE MANTIK m anı dünyanın zorba efendisi olarak sunan, .şiiri yaratan hayal gücünün sonucudur, bilim in değil. H erakleitos’u karşıtların özdeşliğini savunm aya götüren de, yine gizemciliktir: «İyi ile kötü birdir,» der; sonra da, «T anrı açısından her şey iyi, dürüst ve haklıdır; ancak, insanlar kimi şeyleri yanlış, kimini doğru sayarlar.» H erakleitos’un ahlâkının ardında büyük ölçüde gizlemcilik yatar; «İnsanoğlunun kişiliği onun yazgısıdır,» sözü olsa olsa bilimsel gerekirci (determ inist) bir tutum u belirler; buna karşılık, yalnızca bir gizemci, «Her hayvan çayıra döve döve sürülür» diyebilir; sonra, «Kişinin yüreğinin isteğiyle savaşm ak güçtür; elde etm ek istediğini ruhu bahasına alır,» der; sonra yine, «Bilgelik tektir. Her şey arasından her nesneye yön verecek düşünceyi bilm ektir bu,» (1) diyebilir. Örnekler çoğaltılabilir; ancak, verilenler (1) Yukarıdaki tüm aktarm alar Burnet’in Early Greek Philosophy’sindendir, ( 2. baskı, 1908), s.

146 – 156, MİSTİSİZM VE MANTIK 9 de H erakleitos’un kişiliğini belirlemeğe yeterlidir: bilmıin gerçekleri, ona göründüğü kadarıyla, ruhundaki alevi beslemiş, ışığında da ateşi delip geçen kendi dansının yansım asıyla dünyanın derinliklerini görm üştür. B u tür bir kişilikte bir gizemci ile bir bilimcinin gerçek birleşm esini görüyoruz… bana göre, düşünce dünyasında ulaşılabilecek en yüce aşam adır bu. E flatu n ’da da aynı ikili itki vardır, gizemci itki açıkça ağır b assa ve ikisi arasındaki çatışm a artınca üstünlük onda k alsa bile… E flatu n ’un m ağara tasviri, gerçeğe ve bilgiye olan inancın duygulara olan inançtan daha gerçek, daha doğru olduğunun klasik bir an ­ latımıdır. «Girişi boydan boya aydınlığa açık, m ağaraya benzer bir yeraltı kovuğunda yaşayan insanlar düşünün (1). Çocuklarından beri ayaklarından ve boyunlarından zincirle bağlanm ış in san lar… K ım ıldam aksızm oturup, karşıya bakm ağa zorunlular; çünkü zincirleri başlarını döndürmelerini engellemektedir. (1) Republic (Devlet), 514, çeviri: Davies ile Vaughan. 10 MİSTİSİZM VE MANTIK Sonra, arkalarında, dışarda, tepede yanan parlak bir ateş düşünün. Ateş ile m ağaradakiler arasın da yüksek bir yol, yol boyunca uzanan bir duvar olsun, tıpkı hokkabazların seyircinin önüne koyup üzerinde oyunlarını gösterdikleri perdeler gibi. — Anladım, diye karşılık verdi . — B u duvarın ardında yürüyen insanlar düşün. T aştan , tahtadan insan heykelleri, hayvan görüntüleri ile türlü gereçler taşıyan insanlar… Taşıdıkları nesneler duvarın üstünde görünsün; gelip geçenlerin kimi konuşacak, kimi de susacak kuşkusuz. — G arip bir sahne, garip tutuklular ta svir ediyorsunuz. — Bize benziyorlar, dedim. — Şim di düşünün; günün birinde zincirlerinden kurtarılır, aptallıklarına son verilirse, ne olur? Bunun şöyle olduğunu varsayalım : içlerinden birisinin zincirleri çözülsün, birden ayağa kaldırılsın, sonra döndürülüp; gözleri ışığa bakarak yürütülsün. Yine varsayalım ki, bütün bu eylemleri acı çekerek yapıyor, önceleri gölgelerini gördüğü nesnelerin göz kam aştırıcılığı karşısında da, kavram a gücü yetersiz kalıyor.

Birisi, ona eskiden salt MİSTİSİZM VE MANTIK 11 anlam sız görüntüler seyrettiğini, oysa şim di gerçeğe daha yakınlaştığını, daha gerçek nesnelere döndüğünü, daha doğru gördüğünü anlatacak olursa, ne tür bir karşılık vermesini um arsınız? Bunların da ötesinde, geçen bir kaç nesne gösterilip, ne olduklarının söylenm esi istenilirse şaşırm asını beklemez m isiniz? Eskiden gördüklerini, görm eğe zorlandığı bu yeni nesnelerden daha gerçek saym az mı? — öyle, çok daha gerçek… — Bu nedenle, üst dünyadaki nesneleri algılam ası için alışm ası gerekecektir. Önce, gölgeleri ayırdedebilecek; sonra, insanla öteki nesnelerin sudaki yansılarını görecek; daha da sonra, gerçekleri görüp anlıyacaktır. B unların ardından, gözlerini kaldırıp, aya, yıldızlara bakacaktır. Gökyüzünü geceleyin incelemenin, gündüz güneş ile güneş ışığında incelemekten daha kolay olduğunu görecektir. — Kuşkusuz. — E n sonunda da, güneşin niteliğini, suda ya da yabancı yerlerde göründüğünce değil, yerinde olduğunca gözlemleyip, üzerinde düşünebilecektir, sanırım . — Öyledir. — Bundan sonra artık sonuç çıkaracak­ 12 MÎSTÎSÎZM VE MANTIK tır. Mevsimlerle yılların yaratıcısı, görünen dünyadaki tüm nesnelerin koruyucusu, m ağarada arkadaşları ile birlikte gördüklerinin nedeninin hep güneş olduğu sonucuna varacaktır. — Bu sonuca varacaktır doğal olarak… — Şim di, dostum Glaucon, bu hayalî olayı az önce söylediklerime tüm üyle uygulam alısınız; gözün açığa çıkardığı yöreyi tutukluların m ağarası ile, oradaki ateşin ışığını da güneşin gücü ile karşılaştırarak yapmalısınız, bunu. Y ukan ya yükselip, ü st dünyayı düşünerek ruhun düşünceler yöresine erişeceği sonucuna varırsanız, öğrenmek istediğiniz inancımın yönelim ini anlarsınız; doğru m u, yanlış mı, onu da T anrı bilir yalnızca. Ancak, benim görüşüm şu yoldadır; bilgi dünyasında «îyi»nin temel ieda’sı araştırm alarım ızın sınırıdır ve kolay algılanam az; algılandığında da, onun bütün aydınlık ve güzel şeylerin kaynağı olduğunu anlarız – görülen dünyada ışığın yaratıcısı, bilgi dünyasında da doğrunun ile aklın yetkili dağıtıcısıdır. Özel yaşantısında ya da toplum sal yaşantısında bilgece davranan bir kişi, bu «îy

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir