Deepak Chopra – Gölge Etkisi; Işığın Gücüyle İçindeki Karanlığı Dağıt

Kim olduğumuz ve kim olmak istediğimiz arasındaki çatışma insanoğlunun süregelen en büyük mücadelesi olmuştur. Gerçekte, ikilik insanın doğasında var olan bir olgudur. Yaşam ve ölüm, iyi ve kötü, ümit etme ve vazgeçme her insanın içinde birlikte var olmuşlar ve güçlerini hayatlarımızın her anında ortaya koymuşlardır. Eğer bizler cesaretin ne olduğunu biliyorsak bunu korku duygusunu tatmış, dürüstlüğü fark edebiliyorsak bunu da sahtekarlıkla karşılaşmış olmamıza borçluyuz. Fakat çoğumuz sahip olduğumuz ikili doğamızı ya inkar eder ya da görmezden geliriz. Eğer insan niteliklerinin sınırlı spektrumunun içinde ve sadece iki yol arasında seçim yapabileceğimiz varsayımı üzerinde yaşıyorsak, o zaman çoğumuzun şimdiki hayatımızdan neden tam anlamıyla mutlu olmadığını sorgulaması gerekir. Bu kadar çok bilgeliğe ulaşabilme imkanına sahipken güçlü seçimler yaparak iyi niyetle hareket etmek için neden yeterli güç ve cesareti bulmakta başarısız oluyoruz? Ve en önemlisi, neden bizi biz yapan kendi değerler sistemimizle çelişen bir şekilde davranmaya devam ediyoruz? İddia ediyoruz ki tüm bu soruların cevabı bizim irdelemediğimiz yaşamımızda yani karanlık, sahiplenmediğimiz gizli gücümüzün yattığı gölge benliklerimizde bulunuyor. İşte tam burası, hayallerimizi, mutluluğumuzu, gücümüzü ve özlemini çektiğimiz hayatı 7 Gölge Etkisi yaşayabilme yetimizi özgür bırakacak anahtarı bulabileceğimiz yerdir. Bizler gölge benliklerimizden ve hayatın gölgeli tarafından korkmaya şartlandırılmışız. Kendimizi karanlık bir şeyi düşünürken veya kabul görmeyeceğini hissettiğimiz bir davranışı sergilerken yakaladığımızda, tehlikeden kurtulmak için deliğine doğru koşup saklanan bir dağ faresi gibi kaçar ve ortaya yeniden çıkmadan önce bu düşüncelerin yok olması için dua eder dururuz. Bunu neden yaparız? Çünkü ne kadar çok çabalarsak çabalayalım içimizdeki bu karanlık tarafımızdan asla kaçamayacağımızdan korkarız. Belirli kurallar içinde karanlık tarafımızı baskılamaya veya bu tarafımızı görmezden gelmeye çalışırız. Fakat şaşırtıcı gerçek şudur ki gölgeden kaçmak onun gücünü artırıp yoğunlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Onu inkar etmek daha fazla fiziksel ve psikolojik acı çekmemize, pişmanlığa ve boyun eğmeye yol açar. Eğer sorumluluk almakta ve bilinçli akıllarımızın derinliklerinde saklanan bilgeliği çıkarmakta başarısız olursak, gölge bu sorumluluğu bizim yerimize hemen üstlenir.


Böylece biz onun üzerinde kontrol gücüne sahip olacakken, gölge tepkime zincirini harekete geçirerek bizi kontrol etmeye başlar. İşte o zaman karanlık yönümüz bizim yerimize kararlar almaya başlar. Bu ister ne yiyeceğimiz, ne kadar harcama yapacağımız, isterse ne tür bir maddeye bağımlı olacağımız konusunda olsun, gölge bizleri seçme özgürlüğümüzden mahrum bırakır. Gölgemiz bizi yapmayı hayal bile edemeyeceğimiz davranışları sergilemeye, kötü alışkanlıklar ve tekrarlanan davranışlarla yaşam enerjimizi harcamaya teşvik eder; kendimizi tam olarak ifade etmekten, gerçekleri söylemekten ya da gerçek bir hayat yaşamaktan alıkoyar. Bizleri alt edebilecek potansiyel davranışlardan kurtulmanın tek yolu ise içimizdeki ikililiği kucaklamaktır. Eğer bütünüyle kim olduğu8 Giriş muzu kendimize dürüstçe itiraf edemiyorsak, gölge etkisi tarafından avlanmış olduğumuz garantidir. Gölge etkisi her yerdedir. Onun istilacı kimliğinin delilleri hayatımızın her sahasında görülebilir. Bu etkiyi internetteki haberlerde okuruz, ana haber bültenlerinde izleriz, arkadaşlarımızın, ailemizin ve sokaktaki yabancıların davranışlarında görürüz. Ve belki de en önemlisi, onu kendi düşüncelerimizde yakalayabilir, davranışlarımızda görebilir ve başkaları ile olan iletişimlerimizde hissedebiliriz. Karanlık yönümüzün spot ışıkları altında ortaya birden bire çıkarak bizi utandırmasından, hatta en kötü kabusumuzun sebebi olmasından endişe duyar ve kendi içimize baktığımızda göreceğimiz şeylerden çok korkarız. Böylece başımızı kuma gömüp içimizdeki gölge yönlerimizle karşılaşmayı reddederiz. Fakat bu kitap üç farklı hayat değiştirici yaklaşımla yeni bir gerçeklik sunuyor: Yaşamaktan korktuğumuz şeyin zıddı aslında vardır ve biz genellikle bu zıt duygu veya davranışları sergilemeyi tercih ederiz. Örneğin, utanç yerine şefkati hissetmeyi, korkak olmak yerine cesur olmayı, sınırlar yerine ise özgürlüğü tercih ederiz. Gölge eğer açılmadan bırakılırsa, değer verdiğimiz ve sevdiğimiz her şeyi mahvedebileceğinden korktuğumuz Pandora’nın sırlarla dolu kutusu gibidir.

O kutuyu açmayı başardığımızda ise içimizde olan şeylerin hayatımızda radikal ve pozitif anlamda değişiklikler yapabilecek güce sahip olduğunu keşfederiz. Ancak o zaman bizleri etkisi altına alan karanlığımızın yanılsamasından dışarı adımlar atmaya başlayabilir ve dünyayı yeni bir ışıkla görebiliriz. Kendimiz için keşfettiğimiz merhamet kalbimizi etrafımızdakilere açtığımız için cesaretimizi ve özgüvenimizi ateşleyecektir. Aydınlığa çıkardığımız güç, bizleri her şeyden mahrum bırakan korkularımızı yenmemizde ve en üst seviyedeki potansiyelimize ulaşmamızda bize şüphesiz yardım 9 Gölge Etkisi edecektir. Korkmadan gölgemizi kucaklamak bizi tam olarak bir bütün ve gerçek yapar. Asıl gücümüzü geri kazanmamıza, tutkumuzu zincirlerinden kurtarmaya ve hayallerimizi gerçekleştirmeye olanak sağlar. Bu kitap gölgenin hayat değiştiren büyük gücünü ortaya çıkarma isteğinden doğdu. Takip eden sayfalarda üç ayrı öğretmen gibi her birimiz konuya kendi benzersiz bakış açılarımızla yaklaşacağız. Gayemiz gerçek doğanızın içindeki yetenekleri keşfetmeniz için gölgenin içinizde nasıl doğduğuna ve hayatınızı nasıl etkilediğine dair sizlere farklı bakış açılarıyla geniş kapsamlı bir kavrayış sağlamaktır. Söz veriyoruz, siz bu kitabı okuduktan sonra gölgenize bir daha asla aynı gözle bakamayacaksınız. Birinci bölümde, Deepak Chopra ikili doğamıza geniş kapsamlı genel bir bakış sunarak bütüncül doğamıza geri dönmemiz için gereken reçeteyi verecektir. Chopra, öğretileriyle milyonlarca hayatı değiştirmiş, akıl ve beden sağlığı alanında çığır açmış bir öncüdür. Chopra’nın gölgenin parçalara ayrılmış doğasına olan bütüncül yaklaşımı hem bilgilendirici hem de aydınlatıcıdır. İkinci bölümde, Gölge Süreci ile ilgili dünya çapında yaptığım neredeyse on beş yıllık öğreticilik ve liderlik deneyimlerimle gölgenin doğuşu ile ilgili derin fakat erişilebilir araştırmaları, onun hayatımızdaki yansımalarını ve gerçek doğamızdaki dahiliğe ve büyük güce yeniden nasıl sahip olacağımız ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum. Üçüncü bölümde, Marianne Williamson gölge ile ruh arasındaki bağlantıya kışkırtıcı bir keşif gezisi yaptırarak kalplerimize ve zihinlerimize dokunuyor.

Ünlü bir spritüel öğretici olan Marianne, elimizden tutup bizleri sevgi ve korku arasında süregelen savaşın tehlikeli sahasına götürüyor. 10 Giriş Her birimiz yıllarca edindiğimiz tecrübeler ve içten duygularla gölgeyi tek seferde ve sonsuza dek aydınlatacağımız düşüncesine kapılırız. Gölgemize cevap verip onun bilgeliğini kendi bilgeliğimizle bütünleştiremezsek, o daima yaşamlarımızı ve dolayısıyla dünyamızı mahvetmeye devam edecek korkunç bir güce sahip olur. Zayıflıklarımızı ve kötü davranışlarımızı itiraf etmekte başarısız olduğumuzda, tam da kişisel veya iş hayahmızda bir dönüm noktasındayken kendimizi sabote etmemiz kaçınılmaz olur. İşte o zaman kazanan siz değil gölge olur. Çocuklarımızla öfke nöbeti içinde konuştuğumuzda, sevdiklerimizi aldattığımızda, gerçek doğamızı kabul etmeyi reddettiğimizde veya yüksek benliğimizin ışığını insani dürtülerimizin karanlık tarafına ulaştıramadığımızda kazanan yine o olur. Kendimizi aydınlık ve karanlık olan iki yanımızla bir bütün olarak kabul edene kadar gölge etkisi mutluluğumuzu engelleyecek güce sahiptir. Kabul edilmezse gölge bizi bir bütün olmaktan alıkoyar; en iyi kurgulanmış planlarımızı hayata geçirmemizi engeller ve bizi yaşamamız gereken hayatın sadece yarısını yaşamaya mahkum eder. Bu kitabı yazmaktaki amacımız sizlere ışığınızın gölgenizi nasıl aydınlatacağını öğretmektir. Gölgeyi aydınlığa çıkarmak, görülmesi ve açıklanması zor olan şeyi sonunda anlayabilmek ve bu bağlamda yeni bir sözlük oluşturmak için bundan daha iyi bir zaman daha önce hiç var olmadı. Bu kitapta tanımlandığı gibi gölge çalışması psikolojik bir süreçten ya da entelektüel bir laklaktan daha fazlasını sizlere sunmaktadır. Bu çalışma çözümlenmemiş problemlere yerleşik bir çözüm sunuyor. Bu herhangi bir psikolojik teorinin ötesinde hayat değiştiren bir yolculuktur. Çünkü biz burada karanlık tarafı insanın doğal bir parçası olarak ele alıyoruz. Şayet tam anlamıyla ifade edebileceğimiz bir yaşam sürmek istiyorsak, gölge bizim hayat sürecinde kesinlikle çözmek zo11 Gölge Etkisi runda olduğumuz bir problemdir.

Böylece derimizin rengine, yetiştiğimiz çevreye, tahsilimize, cinsel eğilimimize, genetiğimize ve geçmişimize bakmadan neden daha iyi ya da daha kötü olmadığımızı sonunda anlayabiliriz. Dünyada gölgesi olmayan kimse yoktur. Ciddiye alındığında ve anlaşıldığında gölge kendimizi şu an nasıl hissettiğimizi, çocuklarımıza nasıl ebeveynlik yaptığımızı, toplumun üyeleriyle ve diğer milletlerle iletişim şekillerimizi değiştirebilecek yeni bir gerçeklik meydana getirebilir. Gölgenin bizlere sunulmuş içimizde öylece keşfedilmeyi bekleyen bir armağan olduğunu düşünüyorum. Carl Jung, gölgeyi fikir çatışmasına girdiğimiz bir partner olarak tanımlıyor. O, hatalarımızı dışa vuran ve yeteneklerimizi keskinleştiren içimizdeki karşıt güçtür. O, gerçek ihtişamımızı ortaya çıkaracak olan öğretmenimiz, antrenörümüz ve rehberimizdir. Gölge çözülmesi gereken bir problem ya da yenilmesi gereken bir düşman değildir. Bilakis o ekilmesi gereken verimli bir arazidir. Onun zengin toprağını ellerimizle kazdığımızda, orada en çok olmak istediğimiz kişinin potansiyel tohumlarına dokunuruz. Sizleri bu yolculukta nelerin beklediğini bildiğimiz için bu nefes kesen yolculuğa çıkmanızı en içten duygularla diliyoruz.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir