Erdoğan Merçil – Gazneli Mahmûd

XI. yüzyılın ilk yarısının büyük Müslüman – Türk devletlerinden birisi ol.ın Gazneliler’in kuruluşu sırasında Samin.t Devleti (819-1005) ile müşterek bir kaderi mevcuttu, lY.ı devletin içinden çıkmıştı. Devlete adını vermiş olan Gazne şehri, her ne kadar Simini toprakları içinde değilse de, sonradan geliştikleri saha bu devletin mirası üzerinde bulunmaktaydı. Gazne bugün Afganistan Devleti hudutları içinde olup, başkent Kabil’in güııeyindedir. Denizden fJksekliği 2350 metredir ve müstahkem bir şehirdir. Ayrıca Hindistan’a giden tek yol üzerinde olduğu iç� stratejik bakımından önemi büyüktür . Bu şehre hakim oluş Gazneliler tarihine yön vermiş, Hind topluluklarında İslamı kökleştirmek görevi de bu sülileye düşmüştür .Bu devlete «Sebükteginller» denildiği gibi, S:ıltan Mahmud’un lakabı Yern1� r.ü’d-Devle’den dolayı «Yeminiler» adı ile de meşhurdu. X. yüzyılda Maveraünnehir ve Horasan, merkezi Buhara olan Simin1 n.


�leti tarafından idare edilmekteydi. Bu devletin emirleri kendi soylarını Sasanl kahramanı Behram Cubin’e kad!lr çıkaran Soğd menşeli mahalli bir hanedan olup, ailenin ku1 rucusu, Saman-tluda adında Belh bölgesinden bir d i h k a n (mahalli toprak sahibi) idi. Türkler, Arap istilası sırasında esa­ :;en Horasan ve Maveraünnehir’de bulunuyorlardı ve Araplar’ın gelişinden sonra da bu bölgelerde yaşayışlarına devam ettiler. Ayrıca Türkler Abbasi hilafeti zamanından (749-1 258) itibaren_ bu devlette olduğ:J gibi, öteki devletlerin ordusunda ve idari kademelerinde görev almıilardı. Nitekim daha kuruluş devresinden itibaren Samaniler’in hüküm s:.irdüğü bölgelerde Türk şehir!eri Ye nüfusu bulunmaktaydı. 819 yılında Semerkand va1 isi olarak tayin edilen Nuh b. Esed’in arazisi içinde Türk şehirleri vardı. Yine Samaniler’den Y ahya’ya düşen Şaş şehrinin halkı ise, Oğuzlar ve Halaçlar’a mensup Müslüman Türkler idi. Tabiatıyla Samaniler de öteki devletler gibi yaparak Türkleri ordularıına aldılar ve onlara çeşitli askeri ve devlet hizmetinde yer verdiler. Bu şekilde görev alan Taş, Begtüzün, Faikü’l-Hassa, Horasan valiliği yapan ve Kuhistan’ı elinde bulunduran Simcuriler gibi Türk bmandan ve aileler yavaş yavaş önemli mevkilere yükselerek Samani Devleti’nin kaderine hakim olmuşlardı Alptegin ve Gazne Şehrini Ele Geçirmesi İşte bu Türk kumandanlardan birisi de Gazne Devleti’ni kuracak olan Alptegin’dir. Alptegin tahminen hicri 277 (miladt 890-891) yılında doğmuştur. O, Samani emiri Ahmed b. İsmfül (907-914)’e köle (gulam) olarak satılmış ve onun hassa askerleri arasıına dahil edilmiştir. Alptegin, «son derece itimada şayan; vefalı, rey ve tedbiı sahibi, kıtalarını seven, civanmerd, tuzu ve ekmeği bol, Allah korkusu olan birisi idi». Netice olarak o Samaniler’in takdir ettikleri bütün vasıflara sahipti.

Bu sebeple yavaş yavaş temafjz eden Alptegin’i Emir Nasr b. Ahmed (914-943) azat etti. Daha sonra Samaniler’in başına geçen NUh_�. Nasr (943-954), ona bazı birliklerin kumandasını ver2 mıştı. Bundan sonra Alptegin’in mc /kiini·n hacibü’l-hüccablığa (bütün saray idaresinin başı) yükseldiğini göl”liyoruz. Nlıh’un iilüır.ünden soma Samfuni emiri olan genç ya�taki oğ1′:.ı Abdili· melik (954-961) üzerinde onun büyük nüfl’ızu vardı. Artık bu devrede Alptegin, Samani siyasetinde aktif bir rol almaya başlamıştı. Öte tanıftan Hor:ısaıı sipchsaları (Horasan ordusu kum1ndanı) EbCı Sa ‘id B’-·kr b . \Hlik maiyyct.;ndekilere kötü davr.mmış ve onların ihtiyaçlarını t«m obrak karşılamamıştı. Bu �eheple memnun olmayanlar Bekr h. M5lik’e kin bağlayarak Ruhara’ya döndüler ve· Emir Alıdi.

:lmclik’c bu dım::mdan şikayetçi oldular. Bckr b. Malik Ram.1zan 345 (Aralık 956/0cak 957) tarihinde Buhara’ya ça�rılarak öldür:lldii . Onuın öldürülmesinde Alpteg!n önemli bir ro1 oynamıştı. Horasan sipehsalarltğına ise Ebu Mansur �fohamnıed b. Abdürrezak tayin edilmisti. Bu olaydan sonra Emir Abdülmelik’e her istediğini yaptır�bilen Alptegirı, h:.ı sırada vezir olan Ebu Mansur Yusuf b. İshak’ın devlet işlerini kötü i°d:-ıre etriğini ileri siirdü. Emir Abdülmelik , eziri azletti ve onun yerine Ebu Ali Muhammed b. Mt:hammed el-Bel’ami’yi bu göre\’e tayin etti. Bel’ami, İslam t�rihçisi ve müfessiri Taberi (839-923)’nin meşhur tarihi eseri Tar.th el-Ümem ve’l-Müluk’u Farsçaya çe,·iren zattır. Bu tercü:nt: yeni Farsçanın biliınen en eski tarihi eseridir.

Bu sebepten Bd’ami tarihç!ler yönünden de meşhur bir şahsiyettir. Ancak vezirliğe Bel’ami’nin tayininden sonra Emir Abdülmelik’in, ilerde Alptegb ‘:len gelebilecek tehlikeleri sezdiği ve ona karşı davranışının değiştiği anlaşılıyor. Alptegin bu durumu hissetmiş \’e Emir’in meclislerine az gitm�ye başlamı ştır . Nitekim Abdülmelik, onu başkentten uzaklaştırmak maksadıyla, Belh �yaleti amilliğine (amil; \’ergi tahsil eden memur) gitmesini emrttti. Alptegin ise hacibü’lhüccablıktan sonra, daha aşağı rütbedeki bir göre\’i kahul etmeyerek, amil olamayacağını ileri sürd:i. Emir Abdülmelik kendi teklifinin red edilmesi �şı3 sında onu devletin en yüksek askeri mevkii olan Horasan sipehsalarlığına tayin etmeye mech:.ır kaldı. Fakat Alptqtin’in yerine hacib ofarak yine onun bir kölesi (gulamı) getirilmişti. Böylece onun sa raydaki nüfuzu devam ediyordu. Alptegin 20 Zilhicce 349 (10 Şubat 961) tarihinde NişabUr’a gelerek yeni görevine başladı . Alptegin saraydaki nüfuzu sebebiyle devlet merkezinde yapılan işlerden h:ıberdar idi. Ayrıca o, Vez1r Bel’ami ile devlet işlerini yürütmede beraberce hareket etmek hususunda anlaşmıştır. Bel’ami vezirli ğe Alptegin sayesinde getirilmiş olduğundan bu anlaşmaya tam m�nasıyla uyduğu anlaşılıyor. Alptegin yeni görevine başladıktan hir müddet sonra Emir AbdiHmelik attan düşerek öldü (Kasım 961). Vezir Bel’ami derhal Alptegin ‘e bir mektup ynarak durumu bildirdi.

Samani tahtı için en uygun adayın kim olduğunu sordu. Alptegin ölen Abdülmelik’in oğullarından birisiniın tahta geçirilmesini tavsiye etti. Bel’ami buna uyarak Abdülmelik’in oğlu Nasr’ı tahta oturttu is·e de, o ancak bir gün emir olarak kalabildi. Bu sirada Samani sarayında Alptegin ‘in hakimiyetinden ve her işe müdahale eden elinden kurtulmaya karar veren yeni bir gr:.ıp ortaya çıkmıştı . Nitekim Samani harıedan mensupları ve ordu Mansur b. Nuh’a sadakat yemini yaparak tahta geçirdiler. Alptegiın ise kendi adayını zorla tahta çıkarmaya karar verdi. Bu maksatla d� selefi Ebu Mansur Muhgmmed b. Abdürrezak’a bir elçi göndererek, onu Horasan’r. kendi yerine bırakacağıını ve ittifak yapmak istediğini haber verdi. Fakat aradaki fesatçılar da Mansur b. Nuh’a, «Alptegin’i öldürmedikçe, padişahlıkta müstakil olamazsın, fermanın yürümez : Elli yıldır Horasan’a o padişahlık ediyor, servet ve zenginlik yığıyor; askerler, hep onun sözüne kulak veriyorlar. Onu yakalarsan, senin hazinelerin dolar, gönlün huzura kavuşur» demekteydiler. Bu sözler Emtr Mansdr b.

N1ih’un harekete geçmesine sebep oldu. Nitekim Alptegin’in elçisi Ebu Mansur b. Abdürrezzak’ın yanında iken Samint başkenti Buhara’dan gelen bir mektup Alptegin’in görevden azlini 4 ve yerine Ebu Mansur’un tayinini bildirmekteydi. Ayrıca bu mektupta EbU Mansilr’a Alpregin’.i Ceyhun nehrinden geçirmemesi ve icabında savaşması emrediliyordu. Alptegin Zilkade 350 (Aralık 961/0cak 962) tarihinde Nişabur’dan ayrılarak Buhara ii7.erine yürüdü. Ebu Mansur b. Abdürrezak, Alptegin’in peşinden kuvvet gönderdi. Alptegin’in Buhara’da kendisine karşı koyabilecek kuvveti hazırlıksız yakalamak .için hızlı hareket ettiği anlaşılıyor. O Ceyhun kenarına ulaştığı sırada, Buhara’dan Alptegin’in bir gasıb (bir şeyi zor veya hile ile alan) olduğu hakkında emrindeki bazı s-Jbaylarına mektuplar geldi. Alptegin bunları görünce, oı-dusunun içinde de kendisine karşı bir hareket olabileceğini sezdi. Bu sebepten Buhara üzerine yürümekten vazgeçerek kendi has gulamları ile Belh’e çekilerek bu şehri aldı. Alptegin bu smda emrindekilere, Eğer bundan sonra yiyeceğim bir ekmek varsa, geri kalan ömrümü hoş geçireyim, ahir ömriimde kılıcımı Müslümanlara karşı değil, kafirlere karşı çekeyim ki, ahiret sevaıbmı bulayım.

Zira, ben Hindistan ‘� gidip, gaza ve cihat ile meşgul olacağım; eğer öld:jrülürsem şehit olurum: eğer İslamı yüceltmeye muvaffak olursam, cenneti, aziz ve celil olan Tanrı’nın hoşnutluğ:.ınu umarım» demişti. Nitekim o Bdh’e varınca etraf ülkelere haberler göndererek, her kim gaza niyetinde ise toplansınlar diye bir-iki ay orada ikamet etmeye, undan sonra da Hindistan’a doğru yola çıkmaya karar verdi. Ancak Alptegin’e karşı olanlar Samani emiri Mansur’u onu yakalamaları için bir ordu göndermeye ikna ettiler. Emir Mansur onun ardından Eş’as b. Muhammed kumandasında onaltıbin kişilik bir ordu yolladı. Alptegin bu durumda harekete geçerek, Belh ile Hulm arasındaki, Hulm geçitinde yer tuttu. On�.ıır: idaresinde bu sırada ikibinikiyüz Türk gulamı ve gaza için gelen sekizyüz de atlı vardı. Saman1 ordusu ile Alptegin atasındaki savaşı, beraberinde az bir kuvvet bulunmasına rağmen Hulm geçitini başarıyla tutan Alptegin kazandı (Rebiyülevvel 3.51/Nisan-Mayıs 962). Alptegin daha sonra Hindistan’a yapa5 cağı seferler için uygun bir üs olan Gazne şehr.ine yürüdü. Belki de o, bu hareketiyle Samani Devleti’nin güney hudutlarında hakikatte bağımsız, fakat görünüşte Simaniler’e tabi bir grup Türk gulamı örnek almış olmalıdır. Sözgelişi Türk kumandanlarından Karategin ölüm tarihi 933 yılına kadar Büst ve Ruhhac bölgesinde bu şekilde yaşamış ve ölümünden sonra da kölelerinden bir grup Büst’de vali olarak ona halef olmuşlardı.

Alptegin bundaın sonra beraberindeki küçük kuvvetiyle yoluna devam etti. Bu yürüyüşü sırasında o, Bamiyan hakimi Şir Barik’i ve Kaıbil’in Hindu şahi hükümdarını itaat altına alarak Gazne’ye geldi. Alptc:gin buranın hakimi EbU Bekr Levik (veya Enük) ‘i şehrin kalesinde dört aylık bir muhasaradan sonra mağlup ederek Gazne’yi ele geçirdi (13 Zilhicce 351/12 Ocak 963). O bu şehirde kendi hakimiyetini ilan ettliği ·gibi Gazneliler Devleti’nin de temelini atmış oldu. Gazne hakimi Ebu Bekr Levik’ıin Hindu olması muhtemeldir. Ancak bu isim Türkçe «Enük» (hayvaırı yavrusu, arslan, sırtlan, kurt, köpek yavruları) manasında da okunm·.ış ve onun Türk olabileceği ihtimali de ileri sürülmüştür. Ebu .Bekr Levik, Gazne’yi kaybettikten sonra KabUl Şahları’nın yanına sığındı. Gazne şehrinin bulunduğu Afganistan’ın güney bölgesinde Türkler’in mevcudiyetinin, İslamiyetin ilk devresinden daha eski devrelere kadar inmesi mümkündür. Büyük bir ihtimalle Türk oldukları kabul edilen Kuşanlar ve daha sonra Eftalitlcr (Akhunlar) bu bölg�ye hakim olmuşlardı. Kuşanlar M.Ö. 1. yüzyılın ortalarıından itibaren başladıkları Afganistan’a hakim ol· ma mücadelesini tahminen M.

S. 40 yılında kazanmışlardı. Kuşan Devleti topraklarını Hindistan’a kadar genişletmişti. Onların Afganistan’daki üstünlüğü Akhunlar tarafından sonra erdirildi (M.S. V. yüzyılın sonu). İlk İslami devre içinde kuzeyde Toharlstan ve Bedahşan’dan güneydeki Büst’e kadar olan saha içinde Türk an’anesine uyg-.ıın olarak konar-göçer yaşayışlarını 6 devam ettirmiş bulunan Halaç T:irkler.i Eftalitler’in torunları olarak Ceyhun’un kuzeyinden gelmiş sonra da Doğu Afganistin’ıın bu bölgesinde kalını� Türk topluluklarıdır. İslam orduları İran ve Kuzey Hindistan’a doğru ilerledikçe d�ha Emeviler zamanından (661-750) başlayarak Türkler ile karşılaşmışlardı. Emeviler’den Mervi”n’ın halifeliği zamanında (684-685), Sü�tan valiğin’e tayin edilen Abdülaziz b.Ab&.ıllah, Büst ve Kabil’in yerli hükümdarına karşı yaptığı seferde (h.64/ 684)’ onun ordusunda Türklere tesadüf etmişti.

Araplar geldi;’. vaki.t Afganistan’ın batısında Hamun gölü etrafında ve Belucistan hududunda da bazı Türk kabildetli. yaşamakta idi . Tahminen 850 yılına kadar Kabil’de Türk olan Kabul-Şahlar hanedanı hüküm sürmüş ve adı geçen bu hanedan IX. yüzyılın başında Horasan valisi Abdullah b. Tahir’e yıllık harac olarak ik.ibin kişilik Oğuz esirlerinden bir grup göndermişti. Yine Abbasi halifesi Mansur zamanında (754-775), Zabulistan hakimi Zunbil, Sistan’ın Müslüman valisine yıllık harac olarak develer ,Türk çadır ve esirler yollamıştı. Bu örneklerden anlaşılacağı üzere,Gazneliler devrinden önce de Afganistan bölgesinde Tiirk toplulukları b�·­ lunmaktayclı ve Gazneliler Devleti tabii ki,büyük ölçüde bu topluluklara dayanıyordu. Nitekim Halaçlar daha sonra Gazneliler ordusunda önemli bir kuvvet olarak yer almışlardı. Alptegin’in Gazne’yi ele geçirmesinden sonra Samani emtri Man�ur b. Nuh, Ebu Ca’fer kumandasında yirmibeşbin kişilik bir orduyu ona karşı ·gönderdi. Alptekin bu Samim ordusunu Gazne kapıları önünde mağlup etti. Ebu Ca’fer çekilmeye mecbur kaldı.

Emlr Mansur bundan sonra Alptegin ile arasını düzeltmek maksadıyla zaptettiği ıµkelerin idaresini ona veren bir ferman gönderdi. Alpt.egin daha sonra Büst’ü ve KabUl-Şahlar’ın ülkesinin bir kısmını hükümdarlığında zaptetti ve Hmdistan’a seferlere başladı ise de, kendi uzun boylu saltanat süremedi. O, 13 Eylül 963 tarihinde öldü. 7 Ebu İshak İbrahim’in Hükümdarhjı Alptegin’in yerine oğlu Ebu İshak İbrahim geçmişti. Ancak İbrahim Gazneliler Devletini idarede babası kadar kudretli ve b::ı.şarıl ı olamadı. Ordu onun kontrolundan çıkmış, Sebüktegin onun zamanında Halaçlar’ın bir isyanını bastırmıştır. İbrahtm.’in hu zayıf dur:.ımundan yararlanan sabık Gazne hakimi Ebu Bekr Levik, muhtemelen 964 yılı sonunda, Gazne’ye ilerlemiş ve onu mağlub ederek eski ülkes.ni tekrar ele geçirmişti. İbrahim Bu-· hara’ya kaçmak Ye Saml:1i em!ri Mansur b. Nuh’dan yardım istemek zorunda kaldı. İbrahim Samaniler’den istediği yardımı alarak büyük bir kuvvetle geri döndü.

Bu kez Gaznc’yi terke mecbur kalan Ebu Bekr Levik olmuştu (26 Eylül 965). İbrahim tekrar Gazne’ye girdi. Ancak bu yardım suretiyle Samantler b-� bölge üzerinde, hiç olmazsa ismen, hakimiyet kurmuş oldular. İbrahim de Gazne’de uznn müddt-t hüküm süremedi ve 12 Kasım 966 ‘da öldü. Bilgetegin’jn Hükümdarlığı İbrahim’.ia1 yerini alacak oğlu yoktu. Türk emir ve kumand�nlar Alptegin’in bir kölesi, hacibi ve muhafız kuvvetinin kumandanı olan Bilgetegin’i kendilerine hükümdar olarak seçtiler. O, Samaniler’in merkezi Buhara’ya haber gönderdi ve bağlılığını bildirerek T:irkler’iın reyi ile seçilmiş olduiunu ifade etti. Ancak Buhara’daki Samani kumandanlarından Faiık, Gazne’de bağımsızlık içinde bırakılmış olan Türkler’in bu topluluğana şiddetle karşı idi. Bu bakımdan doğrudan doğruya kontrolü ele geçirmek için Gazne üzeriıne bir ordu gönderdi. ıBilgetegin bu Samôni ordusunu mağlup etti ve hir daha da Buhara’dan Gazne’ ye ordu gönderilmedi. Bilgetegin meşhur bir askerdi. o’ özel hayatının temizliği ve adaleti dolayısıyla halkının saygısını ka:-· zanmıştı. On yıllık bir saltaınattan son�a Gerdtz kalesi kuşat8 masıyla meşgul b-.ılunduğu bir sırada .

kaleden atılan bir okun cm alıcı bir noktaya gelmesi. Bilgetegin’in ölümüne sebep oldu (97′). Böritegin’in Hükümderlıjı Bilgetegin’in ycriıne Alptegin’in diAer bir kölesi Böritegin geçti. Ancak çok geçmeden o halkı keıldisinden nefret ettirecek bir idare şekli gösterdi. Bu sebepten Ga�ne halkı Levik’i kendi hükümdarları olmak üzere davet ettiler. Levik, KabU1- Ş3hlar ‘dan yardt.m alarak derhal Gazne üzerine ilerledi. Sebüktegin bu sırada , muhtemelen, Hindukuşlar üzerinde müstahkem bir dağ kalesi olan Pervan’da bulunmaktaydı ve kumandası altındaki beşyüz gulam ile istiJacıları karşılayarak mağlup etti. Ebu Bekr Levtk esir alınarak öldürül&j. Devleti yönetmekte başarısız kalan Böritegin ise görevinden uzaklaştırıldı. Onun yerine yioie Türkler ‘in seçimiyle Sebüktegin Gazne’de tahta �·ıkarıldı (20 Nisan 977).

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir