Ernest Renan – İsa

Ernest Renan 1823 de Farnsa’nm Bretagne eyaletinde, Treguier kasabasında doğdu. Ticaret gemilerinde kaptanlık eden babası bir deniz kazasında öldüğü zaman Ernest henüz pek küçüktü. Çocuk, şefkatli ve dindar bir kadın olan büyük anası ile kendisinden on iki yaş büyük olan ablası Henriette tarafından büyütüldü. Henriette, Renan’m düşüncelerinin gelişiminde belki zannedildiği kadar müessir olmamışsa da, herhalde küçük kardeşini kendine evlât bilmiş, onu koruyucu ve basiretli bir kardeş sevgisi ile büyütmüştür. Treguier kolejinde tahsilini bitiren Renan rahiplik mesleğine girmek istediği için 1838 de Paris’e gelerek papas mekteplerine devama başlamış, fakat 1845 de içinden doğan bir isyan neticesinde rahiplikten vazgeçerek son girmiş olduğu Saint-Sulpice seminerinden çıkmıştır. Renan o devirde ablasından para yardımı gördüğü halde, geçinmek için nezaretçi veya öğretmen yardımcısı gibi vazifelerle bir iki öğretim kurumuna girer. Bir taraf­ tan da öğretmen olabilmek için gereken bakkalorea, lisans ve agregasyon imtihanlarını hazırlar ve 1848 de felsefe agrejesi olur, aynı zamanda 1852 de müdafaa edeceği doktora tezini (Averroes et Avrerro’isme) [îbn-i Rüşt ve îbn-i-Rüsçülük] hazırlar. 1849 da vazife ile İtalya’ya giderek orada sekiz ay kalır; 1851 de Millî Kütüphane’ye tâyin edilir. 1860-1861 de bir arkeoloji vazifesi ile Fenike’ye gider, orada, Cübeyl civarındaki bir evde, Yahudiye ve Galile bölgeleri manzaralarının kuvvetli tesir ve intibaı altında «İsa’nın Hayatımı yazar. Yanında bulunan ablası Henriette orada ölür. 1862 de College de France’ın İbranî dili profesörlüğüne getirilir; «İsa’nın Hayatının yayınlanması yüzünden uğradı hücumlar karşısında, bir sene sonra bu vazifesinden affedilerek gene Millî Kütüphane’ye tâyin edilirse de bunu kabul etmez. 1870 de İmparatorluk hükümetinin devrilmesi üzerine College de France’taki kürsüsüne iade edilir. 1869 ve 1876 da sırasiyle milletvekiliğine ve âyan âzalığma adaylığını koyar, fakat kazanamaz. 1883 de College de France’m başına geçer, ve sırasiyle 1856 ve 1876 da girmiş olduğu «Academie des Inscriptions» ve «Academie Française» üyesi olarak 1892 de Paris’te ölür. Her şeyden önce büyük bir üslûpçu olarak tanınan Renan’m tarihçi, filozof, filolog, tiyatro yazarı ve mütercim olmak üzere muhtelif cepheleri ve kırk ciltten fazla eseri vardır.


Bizi burada ilgilendiren cephesi tarihçiliği ve felsefesi olduğu için, Renan’m bu alanlardaki orijinalliğini birkaç satırla belirtmek istiyoruz. Renan’m en tanınmış felsefî eseri «Bilimin Geleceği»dir. Bellibaşlı tarih eserleri ise, büyük endeksi ile birlikte 8 ciltlik bir seri halinde yayınladığı «Hıristiyanlığın Menşeleri» ile «İsrail Kavminin Tarihi»dir- «İsa’­ nın Hayatı», sözü geçen serinin ilk kitabım, «Umumi Endeks» son kitabı teşkil eder. Serinin öteki kitapları şunlardır: Havariler; Aziz Pavlus; Deccal; İnciller ve İkinci Hıristiyan Nesli: Hıristiyanlık Âlemi; Marcus Aurelius; Kadim devirlerin Sonu. Renan, kendisine önce yalnız ilâhiyatçıların uğraştığı bir konu olan dinler tarihini Tarih alanına sokmakla bu sahayı genişletmiş oldu. Dinler tarihini tamamiyle lâik ve ilmî bir anlayışla ilk ele alan o olmuştur. «İsa’nın Hayatı»ndeki yenilik ve cüret, bu büyük peygamber simasına Genel Tarih alanında yer vermesi olmuştur. Ancak Renan’m bu kitapta İsa’ya karşı duyduğu sonsuz hayranlık, onun insanlık vasıflarını ölçüsüz derecece yükseltmesine mukabil tanrılık vasıf­ larını kaldırdığı için, kitap katoliklerin pek şiddetli bir tepkisine yol açmış ve bundan doğan tartışmalar bugüne kadar devam edegelmiştir. Renan filozof olarak orijinal bir sistem yaratmış değildir. Fakat insan oğlunun merakını tahrikeden bütün toplumsal konuları, sırası geldikçe keskin bir zeka ve derin bir görüşle ele alır. Netekim, eserlerinin muhtelif yerlerine serpilmiş vaziyette, yükseklikten yoksun olmıyan büyük bir dünya görüşü bulunur. Renan’a göre kâinat sürekli bir cehit halindedir; bu cehit onu «yokluk» tan madde ve hayat şeklindeki «varlık» a geçirmiş olduğu gibi insan zekâsı vasıtasiyle de tam «şuur» haline getirecektir. Diğer taraftan, kâinat insan vasıtasiyle «zekâ» ya ulaştığı gibi gene onun aracılığı ile mânevi tekâmülü idrâk edecektir. Buna göre, ilk hilkat sadece bir taslaktan ibaret kalmıştır, asıl hilkat idealin gerçekleşmesiyle kaabil olacaktır. Kenan’ın: «Tanrı yoktur, fakat günün birinde belki var olacaktır», demesinin mânası budur.

Mademki Tanrı «atm idrâk» ve «tam fazilet» olarak tarif olunuyor, o ancak, insanlığın kâinat kanunlarını hakkiyle tanıdığı ve cemiyeti ahlâk kurallarına göre düzenlediği zaman var olacaktır. Renan, dinle bağlı olmaması ve bilginin geleceğine olan imanı ile, mensubolduğu po- zitivist neslin ruh haletini pek iyi temsil eder. Fakat o, pozitivisme, birer vakıa olan ve ezeli endişeyi ve ruhların tabii temayülünü ifade eden «esrar» duygusu ile ideal ihtiyacını ilâve etmiştir. Bundan dolayıdır ki, dine karşı dar müsamahasızlık ve saygısız istihzadan ibaret olan «Voltaire esprisi» ne karşüık olarak, samimî imanm her şeklini hoş görmesinden başka, yüzyıllar boyuca insanların kalbine İlâhî bir teselli vermiş olan ve en basit insanlara bile namütenahinin ufuklarım açan dine karşı bir nevi hürmetkâr sevgi besliyen «Renan esprisi» gösterilir. Renan’m siyasi düşünceleri daima bir olmamıştır; ancak, bu kitapta, hıristiyanlığı yahudiliğin tereddiye uğramış şekliyle mukayese ettiği sırada, birincisinin üstünlüğünü daima, demokratik kelimesiyle vasıflandırılan esaslarda arar ve gösterir. Renan’m Fransız edebiyatı tarihindeki seçkin yerini bilhassa onun büyük yazarlık vasıfları sağlar. Düşünüş tarzının en şiddetli muarızları bile, onun sadelikle zerafeti, kuvvetle kıvraklığı mezceden üslûbu ile Fransa’nın en kudretli muharrirlerinden biri olduğunu teslim etmekte birleşirler.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir