Jean Bottero – Mezopotamya (Yazı Akıl ve Tanrılar)

Nisan (Mart-Nisan) Mezopotamya yılının ilk ayıdır, ve Teşrit (Eylül-Ekim) on iki aydan yedinci aydır. 158. satırda yazman öncelikle içindekilerde o ana kadar numaralanmı§ tabietierin toplam sayısını belirtir: Ay tutulmalanyla ilgili önceki tek bölümde yalnızca 8 tablet sayılmasına kar§ılık, toplam olarak 22 tablet vardır. Yazman daha sonra son 8 tabietin temel içeriğini özetler. Daha sonra da hesapIann ve sağlamaların yapıldığının altını çizerek bitirir, kopyanın tam olduğuna dair garanti verir. 12. satırda, ünlem i§areti bir düzeltmeyi belirtir: Metinde 1200 sayısı vardır, ama hatalı olduğu açıktır. Fotoğraf: Louvre Müzesi, Paris. Yazma: François THUREAU-DANGIN, Tablettes d’Uruk (Uruk Tabletleri, Paris, 1922), X XIX. levha. II BiR KRALLIK Y AZITlN IN R ÖPRODÜKSİYONU Bu yazıt, de§ifresinden sonra yayımlanan çiviyazılı belgelerin en eskilerindendir. İsin kralı İsıne-Dagan’ın (1953-1935) Sümer dilinde, tuğla üzerine kazınmı§ yazıtı; H. C. RAWLINSON-E. NORRIS, The cuneiform Inscriptions o[Westem Asia, I’ de (Batı Asya’nın Çiviyazılı Yazıdan I, Londra 1861) bakır üzerine kazındığını belirtir, 2.


Levha, no: V. 156 (varsayımlar, ba§lık altında): Ay ak§am hemen kararusa 85 (ba§lık altında): Ay tutulması boyıınca gökyüzü kapanusa 82 (ba§lık altında): 14 Nisanda, ak§am bir ay tutulması meydana gelirse, [ … ] 10 92 (ba§lık altında): T esrit ayında tutulma olursa 80 (ba§lık altında): Kararına ak§am meydana gelirse ve bir gün öncesine kadar devam ederse ve de o zaman kuzey rüzgarı çıkarsa 120! {ba§lık altında): 15 Nisanda tu tu lma olduğunda, eğer Venüs [ … ] (ba§lık altında): 15 Nisanda tutulına olduğunda eğer Gökyüzü 60 Kuzeyde kapalıysa ve eğer [ … ] (ba§lık altmda): Yıl ba§mda, 15 Nisanda eğer bir A[y tutulması 68 meydana gelirse] Toplam (§imdiye kadar) 2065 satırlık 22 tablet. Ay tu tu lmaları ile ilgili gözlemler ve bu gözlemlerden elde edilen kehanet!er, ayın ( devinimlerinden hareketle) elde edilen kehanetler. (Tekmili) birden. APOGRAFİ* 156 summa Sin ihmutam-ma ba-ra-ar it-t [a-‘]-dar 85 summa attalu iSsakan-ma umu irı2p 82 summa ina arah Nisanni um XN. KAM ina baranti attalu issakanma [ … ] 92 summa ina arah Te5nti attalu ina baranti [iSsakan] 80 summa ina baranti a-dir maşşarta ig-mur u il[tanu illik] 120! summa ina arah Nisanni um XIV. KAM attalu iSsakan-ma Dilbat [ … ] 60 summa ina arah Nisanni um XN. KAM attalu issakan-ma ina suti mm-ma ina [ … ] 68 summa ina res satti ina arah Nisanni um xv. KAM attalı [Sin sitkun] 15 naphar 22 tuPPi 2065 MU.SID.BI tamarte attale purusse atta[le] u tereti sa Sin ZAG.TIL.LA.BI.SE KRALLIK Y AZITI diSm-me-dDa-gan u.

a Nibruki sag.u5 Unmki.ma u4.da gub Eriduki.ga en Unugki.ga lugal kalag.ga lugalİ.si.inki.na lugal Ki.en.gi Ki.uri dam.ki.aga dİnanna.

ka İsıne-Dagan Nippur’u besleyen Ur’ u destekleyen Eridu’nun ebedi rahibi Uruk’un ba§ rahibi Güçlü kral İsin kralı Sümer ve Akad kralı İnanna’nın sevgili e§i Batının Doğu�u LaNaissance de Dieu’de (Tanrının Doğu§u) uygarlığımızın, dü§üncemizin ve bilincimizin İncil’deki İsrail ve Eski Yunan gibi bilinen ve daha genel anlamıyla yeniden ke§fedilen kaynaklarının ötesinde çok daha eski bir kaynağin, uzaklarda, Tarih’in en uç noktasında bir kaynağın var olduğunu sezdirmi§tim (i§te §imdi de köken ara§tırmalarına kaptırdım kendimi. ); bu kaynak diğer ikisini ayn biçimde etkilemi§tir, ancak §imdiye kadar bu kaynağa ba§vuranlar hatta hakkında basit ve sade bir bilgiye sahip olanlar az konu§an, gizemli profesyoneller olmu§tur: Bu kaynak Eski Mezopotamya, Sümer ve Akad ülkesi, Babil ve Ninova’dır1• 1) Burada tarihe sahne olan yeri adlandırmak için en iyi sözcük Mezopotamya’dır (buranın eski sakinleri kısaca “Ülke” derlerdi: Sümercede ka lam, Akad dilinde ise maıu): Sözcüğü sözcüğüne “Nehirler-Arası”; bu sözcük zamanında daha kısıtlayıcı bir anlama sahip olmu§ olsa da, günümüzde bugünkü Irak topraklannı kapsamaktadır. Sözcüğü kitapta ister istemez sık sık yineleyeceğiz, ki ondan daha iyisini de bilmiyorum. Bir zaman bu sözcüğün yerine Babil’i kullandığım oldu, zira bu kent yakla§ık olarak 1750’den itibaren siyasal ba§kent, sonra da ülkenin kültür metropolü haline gelmi§tir; bununla birlikte Babil sözcüğünü çok daha uzun süren önceki dönem için kullanmak anakronizme dü§mek olur. Babil ülkesi genellikle Il. binyılın ortalarından itibaren sadece Mezopotamya’nın güney bölümünü ifade etmi§tir. Kuzey bölgesi olan Asur ülkesi, siyasal durumu ne olursa olsun yine aynı dönemden itibaren, sırasıyla ba§kentleri Asur, Kalhu ve Ninova ile birlikte her zaman kültürel açıdan Babil ülkesine bağımlı kalmı§tır. Bu 16 MEZOPOTAMYA Bu kitabı bu konuya adamakta beni iyi dilekleri, yardımları ve destekleriyle cesareti endirenler yine P. Nora ve M. Gauchet oldu; öncelikle onlara en içten minnettarlığımı sunmaktan gerçekten sevinç duyuyorum2• Konuyu tam bir sentez biçimine dönüştürmek istemedim, bir sentezin bütün özelliklerine sahip görünse, hatta öyle olmaya çalışsa bile. Evet öyle, çünkü bu konunun yakasını bırakmadım ve yanın yüzyıldan bu yana ölçüp biç tim; uzaklarda kaybolmuş, iyi araştırılmamış, iyi araştırılabilir olmayan ve büyük bir bölümü tarih öncesinin sislerine gömülmüş, görünen bölümü ise bizim için her zaman belirsiz ve anlaşılmaz olarak kalan bu sınırsız, değişik ve eski kıtanın Baedeker gezi rehberini çıkarttığım hissine kapılmadım. Anlayabildiğimiz yarım milyon belge ve bunun birkaç katı miktarda, olağanüstü canlılığıyla en azından üç bin yıl boyunca varlığını koruyabilmiş, ama iki bin yıllık bir karanlık dönemin bizden ayırdığı alabildiğine zengin, yoğun, karmaşık ve orijinal kültürel kalıntı sayesinde, amiyane deyişle “kendini kanıtlanmış” bir uygarlığın portresini çizdiğimi nasıl söyleyebilirim? Daha destekli dokunuşlarla, daha az tehlikeli ve belki daha kesin, en azından bu kültürle ilgili daha ayırıcı, daha beklenmedik ve kimi kez bize daha değerli görünen bazı hatlan belirlemek için, bu kültürün naçizane bir siluetini çıkarmayı daha uygun gördüm, zira burada bazı farklılıklara karşın ve uzaktan da olsa kültürümüzün en arkaik biçimini görürüz: Bize ait Batı’nın ilk doğuş anlarıdır bunlar. anlamda çoğunlukla yapıldığı gibi iki adı birle§tirip buraya Asur-Babil ülkesi denilmesi kolaylık sağlar, ama aldatıcıdır. Sümer adından olabildiğince kaçındım: Bu ad eskiden sadece A§ağı Mezopotamya’nın güneyini (diğer taraf olan kuzey ise Akad olarak adlandınlıyordu) ifade ediyordu, yoksa, uzun süren baside§tirici ve safdil bir modanın yarattığı ve hala da süren kanıya göre, bağımsız ve bu adla ayrı tutulabilecek bir Sümer kültürünü ifade etmiyordu. Sümer dilinin varlığı sayesinde teminat altında olan bu kültürün varlığı hiçbir ku§kuya yer vermiyor, ama Tarih’ten öncedir ve her halükarda belgelerimizin dışında’dır.

Bu belgelerin en eskilerinde bir tek tutarlı uygarlık vardır ve bu da önce aralannda herhangi bir ili§ki olmayan iki koldan, bir yanda Sümerler ve diğer yanda ise Samiler, “Akadlar”dan olu§maktadır; elbette burada yine tarihöncesine ait olan ama haklannda hemen hemen hiçbir §ey bilmediğimiz diğer kavim ve kültürler de vardı. Bu yüzden bir tarihçi olarak Sümerlerden, Sümer kültüründen, dü§üncesinden, dininden ve hatta edebiyarından söz etmekten uzak duracağım. Eski Mezopotamya’da bir tek karma kültür vardır, elbette, ve bu denedenebilir de: Bir ı:ek dü§ünce, bir ı:ek din vardır; bunlarda çözümleme, kar§ıla§tırma, tahmin yoluyla belirlenebilecek Sümer kökenli hususlar, Sami kökenli unsurlar olabilir; ayrıca zamanla deği§en oranlarda, bir yerde Sümerce, diğer yerde Akadca yazılmı§ bir tek edebiyat vardır. En fazla bir Sümer-Akad dünyasından söz edilebilir, ama ben bu ağır ikili adı pek tutmuyorum … 2) Bu kitabın titiz ve zahmetli elyazmalannı hazırlama i§inde gösterdikleri özen, dikkat ve cefakarlıktan ötürü Helene Monsacre’ye, Nicole ve Louis Evrard’a ve Marie-Christine Regnier’ye burada okurtarla birlikte te§ekkür etmek istiyorum.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir