Jiddu Krishnamurti – Tam Bilinçlilik & Tam Yaşam – Bilincin Uyanışı

J. Krişnamurti ve Profesör J. Needleman arasında bir konuşma metnidir. Needlemanm- Gençler arasında, özellikle de burada, Kaliforniya’da ruhsal bir devrimden bir hayli sözediliyor. Siz, bu son derece karışık olguda, modern uygarlığın yeniden canlanışı, yeni bir gelişme olanağı adına umut görüyor musunuz? KRİŞNAMURTİ – Yeni bir gelişme olanağı dediğ.mizde, sizce bu hayli ciddi bir şey olmak gerekmez mi? Gösterişli bir eğlenceden bir diğerine atlamaktan öte birşeyler olması gerekmez mi? Kaliforniya’da ya da dünyada yeni bir şey belki ancak şu şekilde gerçekleşebilir: Tüm dünya dinlerini gözden geçirir, organize olmuş yararsızlıklarının farkına varırsınız; sonra da bu algıdan, bu sezgiden hakiki bir berrak birşeyler ortaya çıkar. Oysa benim gözleyebildiğim kadarıyla bahsettiğiniz şeylerde korkarım ciddiyet vasfı, ciddiyet niteliği eksik. Belki yanılıyorumdur. Çünkü bu genç insanları sadece uzaktan tanıyorum; seyirciler arasında oluyor ya da buraya gelip gidiyorlar; sordukları sorular, kahkahaları ya da alkışları bana pek de o kadar ciddi, olgun, içerikli gelmiyor. Ancak doğaldır ki yanılıyor da olabilirim. (I) Jacoh Needleman, San Francisco State College’de felsefe profesörüdür; ‘Tlıe NenReligioııs’ adlı kitabın yazarı olııp Metafizik Kitapları serisinin editörlerindendir. 1 Needleman – Söylediklerinizi çok iyi anlıyorum. Ben sadece şunu sormak istemiştim. Belki bu gençlerin ciddi olmalarını beklemek doğru değildir? KRİŞNAMURTİ – Ben de aynı nedenle bunun gençlere atfedilecek birşey olduğunu sanmıyorum. Gençler arasında böyle olağanüstü birşey nasıl ortaya çıktı, nasıl bu denli önem kazandı bilmiyorum.


Birkaç yıl içinde onların da yaşlı kişiler olma şuaları gelecek. Needleman – Ardında ne yattığına hiç bakmaksızın deneyiistii olmaya -ya da buna hangi ismi verirseniz verin- duyulan bu ilgi, bir çeşit tohum tarlasını andırıyor; öyle ki işin eğlencesinde olanlar ve sahtekarlar bir yana, bu topraklarda istisnai bazı insanlar, belki de bazı ustalar yetişebilecekmiş gibi gözüküyor. KRİŞNAMURTİ – Ben sizin kadar emin değilim; sahtekarlar ve bu işten çıkar sağlayanlar her yanı kaplıyorlar. “Krişna Bilinci” ya da “Transandantal Meditasyon”, ya da sürüp giden diğer anlamsız şeyler; herkes kendini bunlara kaptırmış gibi. Bu bir tür teşhircilik, bir eğlence ve gösteri biçimi. Yeni birşeyin ortaya çıkması için, kendini gerçekten adamış, ciddi, en son noktaya dek gidebilen kişilerden oluşmuş bir çekirdek bulunması gerekir. Herşeyi yaşadıktan sonra “İşte en sonuna dek takip edeceğim birşey” derler. Needleman – O halde ciddi bir kişi dediğimizde, tüm diğer şeylerin yarattığı yanılsamalardan etkilenmeyecek birisini anlıyoruz. KRİŞNAMURTİ – “Ben buna “yanılsamalardan uzak olmak” değil de bir ciddiyet biçimi demeyi tercih edeceğim. Needleman – Peki bunun için bir önkoşul yok mudur? 8 KRİŞNAMURTİ – Hayır, ben umutsuzluk ve kuşkuculuğa götüren yanılsamaları kastetmiyorum. Ben, sözde -dini, sözde- ruhsal olarak adlandırılan bütün şeylerin değerlendirilmesini kastediyorum: Tüm bunlardaki gerçeğin ne olduğunu ya da bir gerçeklik bulunup bulunmadığını araştırmak ve öğrenmekten sözediyorum. Ya da hepsini bir yana atıp yeniden başlamaktan; yani tüm o çetrefil süreçlerden, tüm o karmaşadan geçmek zorunda kalmadan. Needleman – Sanırım benim söylemeye çalıştığım da buydu; ancak şimdi çok daha iyi dile getirilmiş oldu. Kişiler birşeyler denediler ama bu onlara bir yarar sağlamadı. KRİŞNAMURTİ – Burada “diğer kişileri” kastetmiyoruz.

Ben kişinin tüm vaatleri, tüm deneyimleri, tüm mistik atıfları bir yana atmasını kastediyorum. Ben, kişinin kesinlikle hiçbirşey bilmiyormuş gibi yeniden başlaması gerektiği fikrindeyim. Needleman – Bu çok zor birşey olmalı. KRİŞNAMURTİ – Hayır, yanılıyorsunuz; ben zor olduğu düşüncesinde değilim. Sadece, kendilerini başka kişilerin bilgileriyle doldurmuş olanlar için zor olabilir. Needleman – Peki çoğumuz bu durumda değil miyiz? Dün, San Fransisko Eyalet Üniversitesi’nde öğrencilerimle konuşuyordum. Onlara KRİŞNAMURTİ’yle bir mülakat yapacağımı, sormamı isteyecekleri sorular olup olmadığını sordum. Pekçok soru geldi ancak beni ençok etkileyeni genç bir adamdan geldi: “Kitaplarını defalarca ve defalarca okudum’’ dedi “ancak, söylediklerini yapamıyorum.”. Bu ifadede çok berrak birşeyler var; zihnimde bir şimşek çakmış oldu. Bana, bir çeşit incelikli anlamda bu yolla başlanılabilir gibi geldi. Tam bir yeni; taptaze biri olunabilir! 9 KRİŞNAMURTİ – Sanırım yeterince sorgulamıyoruz. Kastettiğimi anladınız mı? Needleman – Evet. KRİŞNAMURTİ – Kabul ediyor, hevesleniyor, yeni deneyimlere özeniyoruz. İnsanlar, sakalı ve vaatleri olan, belli şeyleri yaptıkları takdirde harika tecrübeler yaşayacaklarını söyleyen herkesin dudağından dökülen herşeyi derhal kapıyorlar! Bence kişi şöyle demeli “Hiçbirşey bilmiyorum.

” Başkalarına güvenemeyeceğim de açık. Kitaplar ve gurular olmasa acaba ne yapardım? Needleman – Ama kişiler çok kolayca aldatılıyor. KRİŞNAMURTİ – Birşeyler istiyorsanız, aldatılırsınız. Needleman – Evet, ne demek istediğinizi anlıyorum. KRİŞNAMURTİ – Yani şöyle demek gerek: “Bulacağım, adım adım araştıracağım. Kendimi aldatmak istemiyorum” Aldanma, birşeyler istediğimde, açgözlü olduğumda, “yaşadığım herşey çok berrak; ben esrarlı birşeyler istiyorum” dediğimde ortaya çıkar ve derhal kapılmış olurum. Needleman – Bana kalırsa, anlayış olarak sıradan kişinin çok uzağında kalan bir hal, bir tavır, bir yaklaşımdan sözediyorsunuz. Ben kendimi bunun çok uzağında hissediyorum; öğrencilerim için de aynı şeyi söyleyebilirim. Doğru ya da yanlış, onlar böyle hissediyorlar ve yardıma ihtiyaçları var. Belki yardımın ne olduğunu bile yanlış anlıyor olabilirler. Peki yardım diye birşey var mı? KRİŞNAMURTİ – “Kişi neden yardıma gereksinir” mi demek istiyorsunuz?. Needleman – Şöyle açıklayayım. Kendinizi aldattığınıza 10 dair bir his var içııu.dt ama tam olarak da bilemiyorsunuz… KRİŞNAMURTİ – Bu oldukça basittir. Kendimi aldatmak istemiyorum; öyle değil mi? Aldanışı meydana getiren hareketi, şeyi bulmaya çalışırım.

Bu elbetteki açgözlü olduğum, birşeyler istediğim, doyumsun olduğum zaman şözkonusudur. Ancak, açgözlülük, istek, doyumsuzluğa saldıracak yerde yeni birşeyler isterim. Needleman – Anlıyorum. KRİŞNAMURTİ – O halde, kendi açgözlülüğümü anlamam gerekiyor. Acaba neler istiyorum: Bu dünyaya doydum; kadınlara, arabalara, paraya doydum da yeni birşeyler mi istiyorum acaba? Needleman – Bence, kişi uyarılmak istediği, kendinden uzaklaşmak istediği zaman açgözlülüğe kapılıyor; böylece kendi yoksulluğunu görmemiş oluyor. Ancak ben başka biı şey sormak istiyorum. Konuşmalarınızda bu soruyu birçok defa yanıtlamış olduğunuzu da biliyorum ama neredeyse kaçınılmaz bir biçimde aynı soru sorulmaya devam ediyor: Dünyanın büyük gelenekleri, kendilerinin bugün ne halde oldukları bir yana (farklılaştırıldılar, yanlış yorumlandılar ve yanıltıcı hale geldiler), doğrudan ya da dolaylı olarak sürekli yardımdan söz ediyorlar. Onlar da “guru kendinizden başkası değil” diyorlar, ancak aynı zamanda bir yardımın da varolduğu söyleniyor. KRİŞNAMURTİ – “Guru” kelimesi ne anlama gelir, bilir misiniz? Needleman – Tam olarak bilemiyorum. KRİŞNAMURTİ – “İşaret eden” anlamına gelir. Bir anlamı bu11 dur. Bir başka anlamı da “aydınlanma getiren, yükünüzü hafifleten” şeklindedir. Ama, sizin yükünüzü hafifletmek bir yana kendi yüklerini sizin üzerinize bindirenler de var. Needleman – Korkarım, var. KRİŞNAMURTİ – Guru “Köprüden geçmenize yardım eden” anlamına da gelir; başka anlamları da vardır.

Guru, bildiğini söylediği an, bilmediğinden emin olabilirsiniz. Çünkü bildiği, haliyle geçmişte kalmış birşeydir. Bilgi, geçmiş demektir. Ve guru, bildiğini söylediği zaman, yaşadığı bir deneyimi dünüyordur, bunun önemli bir deneyim olduğu kanısındadır ve bu kanı da önceki bilgilerinden ileri gelir; aksi taktirde bir kanıya sahip olamazdı. İşte bu nedenle, deneyiminin kökleri geçmiştedir. Bu yüzden de gerçek değildir. Needleman – Galiba çoğu bilgiler için durum bu. KRİŞNAMURTİ – O halde, tüm bunlarda neden eski ya da yeni bir gelenek biçimi bulmak istiyoruz ki? Kişi kendi içinde akılalmaz derinliklere ulaşabilir ve her aradığını bulabilir. Tek sorun, kişinin kendi içine nasıl ulaşacağı, bunu nasıl başaracağıdır. Kişi başaramaz ve şöyle der: “Lütfen bana yardımcı olur musunuz?” Needleman – Anlıyorum. KRİŞNAMURTİ – Bir başkası da şöyle yanıtlar: “Size yardım edeceğim” ve kişiyi çok başka biryerlere götürür. Needleman – Evet, soruya yanıt geliyor gibi. Geçenlerde “sat-san” adında bir peyden sineden bir kitap okuyordum. KRİŞNAMURTİ – Ne anlama geliyor, bilir misiniz? 12 Needleman – Bilgelerle bir arada olmak. KRİŞNAMURTÎ – Hayır; iyi kişilerle bir arada olmak.

Needleman • İyi kişilerle! Doğru, haklısınız. KRİŞNAMURTÎ – İyi olduğunuzda bilgeleşirsiniz. Yani, bilge olduğunuzda iyileşirsiniz şeklinde değil. Needleman – Anlıyorum. KRİŞNAMURTÎ – Bilgeliğinizin nedeni iyi olmanızdır. Needleman – Birşeyler ima etmeye çalıştığım sanılmasın ancak kendi adıma, öğrencilerim ve ben, sizi okuduğumuzda ya da dinlediğimizde, bazen şöyle diyoruz fikrindeyim: “kimseye ihtiyacım yok; kimseyle olmak zorunda değilim!” Burada da muazzam bir aldanma sözkonusu. KRİŞNAMURTİ – Elbette. Çünkü konuşmacının etkisinde kalıyorsunuz. Needleman – Evet. Bu Doğru. (Gülüşmeler) KRİŞNAMURTİ – Bakın çok basit biçimde ele alalım. Eğer hiçbir kitap, hiçbir guru, hiçbir öğretmen olmasaydı, ne yapacaktınız? Kişi bir bunalım, bir kafa karışıklığı, bir ikilem yaşıyor diyelim; ne yapacak? Yardım edecek kimse yok; ne uyuşturucu, ne sakinleştirici, ne de kurumsal dinler var. Ne yapardınız? Needleman – Ne yapacağımı kestirmem mümkün değil. KRİŞNAMURTİ – Doğru. Needleman – Belki bu durumda acil ihtiyaç nedeniyle bir çare de ortaya çıkardı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir