John Bellamy – Kapitalizmin Malileşmesi ve Kriz

Eşitsiz ve sınıf-temelli gelir dağılımının, tüketimin ve yatırımın belirleyici bir öğesi olması kapitalist ekonominin kaçınılmaz bir gerçeğidir. Tüketim mallarına ne kadar harcamada bulunulacağı işçi sınıfının gelirine bağlıdır. lşçiler gelirlerinin tümünü ya da tamamına yakınını kaçınılmaz olarak tüketime harcarlar. Nitekim Birleşik Devletler’de gelir dağılımının en alttaki yüzde 60’ını oluşturan haneler açısından, ortalama kişisel tüketim harcamaları 2003 yılında ortalama vergi-öncesi gelire eşit ya da onu aşan bir düzeydedir; bu arada nüfusun bunlann hemen üzerinde yer alan dilimi, vergi-öncesi gelirlerinin altıda beşini tüketime harcamıştır (geriye kalanın önemli bir kısmı ise kuşkusuz vergilere gitmiştir).nı Tersine, gelir piramidinin tepelerinde yer alanlar; yani kapitalist sınıf ve onlann göreceli olarak iyi durumdaki asalakları, gelirlerinin çok daha küçük bir yüzdesini kişisel tüketime harcarl) ‘Bkz. U.S. Departınent of Uıbor. Bureau .:ıf Lıbor Sta\istics, Consumer Expenditures 1003, Haziran 2005, tabl� l, hnp:!lwww.bls.gov/cex/içinde. 8 JOHN BELLAMY FOSTER !ar. Kapitalistlerin gelirlerinin (bu düzeyde, gerçekleşmemiş sermaye kazançlannı da içerecek biçimde genişletilmelidir) ezici bir yüzdesi ya tınma aynlır. Bundan çıkan sonuç, artan gelir ve servet eşitsizliğinin kapitalizmin asırlık bilmecesini; yani, bir yandan ekonomik büyüme ve yatınmlan desteklemek için nihai olarak ücret-tenıelli tüketime yaslanırken, diğer yandan da ücretleri düşük tutmaya bağımlı olan bir birikim (tasarruflar ve yatının) sürecini yaratmasuun beklenebileceğidir.


Yirminci yüzyıl başındaki ABD’li iktisatçılardan J. B. Clark tarafından ileri sürüldüğü gibi yapmak, yani “sürekli olarak daha fazla değirmenler üretecek olan değirmenler inşa etmek”; bu değirmenler tarafından yaratılan ürünlere yönelik yeterli tüketici talebinin yokluğunda, mümkün değildir.cıı Tüketimin ve nihai olarak da yatırımın, gelir akışının en altında yer alanların harcamalarına ağır biçimde bağımlı olduğu bu koşullar altında, gerçek ücretlerdeki bir durgunluk ya da düşüş.ün. ekonomi için, toplam tüketim harcamalarını sınırlandırmak suretiyle kriz-eğilimleri yaratacağı doğal olarak varsayılabilir. Ücret-temelli gelirler üzerinde artan basınç k0:nusunda hiçbir kuşkuya gerek yoktur. Gerçek ücretler, 1990’lann sonundaki küçük bir yükselmenin dışında, on yıllardır hareketsizdir. Tipik (orta-gelirli) aile bu durumu hane başına düşen işleri ve çalışma saatlerini anırarak tazmin etmeye çalıştı. Yine de, tipik hanenin gerçek (enflasyona uyarlanmış) geliri, 2004’e kadar geçen beş yıl içinde sürekli olarak düştü. Gelir diliminin en alttaki yüzde 9S’i, 2003-2004 içinde gerçek analama hane gelirlerinin gerilemesine tanık oldu (en üstteki yüzde 5 ise, keskin kazançlar elde etti). 2005’te gerçek ücretler yüzde 0.8 oranında düştü.c” 2) Paul M. Sweezy.

Th� Thtory of Capita/ısı Devdopmcnı (New ·York: Monthly Revi.ew Press.1970). 168·69 içinde alıntı y;ıpılandark. 3) ‘Economy Up. People Down,” 31 Ağustos 2005 ve “Real Cı.:ımpens:.tion Down as Wage Squeeze Continues.” 31 Oc:ık 2006, Economic Policy !nstitute. http//www.cpi.org. KAPlrAllZMIN MALILESMESI VE KRiZ 9 Yine de, toplam tüketim düşmekten ziyade tırmanmaya devam etmiştir. Aslında, ABD ekonomik büyümesi, ilk bakışta tüketimdeki durdurulamaz anışlar olarak görünen duruma bugüne dek hiç olmadığı kadar bağımlı bir haldedir. Tfıketim, 1991 ile 2004 arasında milli gelirden daha hızlı arttı, kişisei ·üketim harcamalarının payı GSYlH içinde yüzde 67’den yüzde 1o·e yükseldi.

(41 Bu paradoks, yani düşen gerçek ücretler ve fırlayan tüketim nasıl açıklanmalıdır? Mayıs 2000 tarihinde (yani bir önceki iş devresi genişlemesinin sonlarına doğru) aynı sorun üzerinde yorumda bulunarak şöyle sormuştuk: Ancak durum buysa [durgunlaşan ilcretler], bütün bu tü.hetim nereden kaynaklanıyor? Sermaye çemberi kırmayı; yani aynı anda acretleri aşağıda tutarken bir yandan da tüketimi hızla artımıayı bir şekilde başardı nn? Açık seçik olan yanıt; ya da en azından yanıtın bir bölümü, emekçi insanlann, durgunlaşan ücretlerin hakim olduğu bir dönemde, ihtiyaçlannı karşılamak üzere (ya da, bazı hallerde, yaşam standartlannı yahalamaya yönelik unıutsuzca bir çaba içinde) borçlanarak, giderek artan biçimlerde gelirlerinin üzerinde yaşamakta olduklandır. Mevcut ekonomik genişleme, dikkate degt:r bir ölçüde, tüketici borçlan tarafından satın alınmaktadır. Eğer altı yıl önce, son ekonomik inişin hemen öncesindeki durum bu idiyse, bugün bu durum çok daha geçerlidir ve çok da4) Yannm, hükümel ve ihracat paylıın 1994 vt: 2004’te, sırasıyla yüWc 16, 19 ve 20 olmak üzere aym kalırken, (GSYlH’dan eksiltilen) ithalat paylan yüzde 12’den yıızde l’.i’e &ğişti. U-S. Depattmenı of la bor. Bureau of U.bor Stııtistks, Oı:cupaıimıa1 OuıJook .Qıı.­ artcr1y 49, no. 4 (Kış ZOOS–06): 42, http://www.b!s.gov/opub/ooq/ZOOSIWİJ!.ter/conterıts.

lıtm/. 10 JOHN BEtLAMY Fosn:R –��., . ����—::– ·�–:- ·ı . r i,l;b!n l. :ı Vor”‘hflahilir ı::li.ı lLt ‘f11ulı:<.:i l}ti;: alnıı Fcdcrol Resorvo fLıııe .Borç Eö.iz(�ri ve .’lfo.(j \’iikiiıu(iilllk Oraııfarı ‘”rikri ile (oıag”laki tahlolarda kulhınıLı.n) Tükcıiti !(,,….,., Ara,unııaoı içiııdeki vrrilrr do�rudnıı kıru•lnnahilir dri;iJdir.

Buradolti veriler aşağıdaki ıahl<>lar giloi anoşlırma v<>rilcriııe değil. ıopl•m ırıkcıici looı-t:unuıı ınıılnm ılil«ıı;ci harcanabilir �cllrinc olan oranıua ıW.yanılu�lmışıır. K.}·nak: Brnırd of Governor•, Fc-.lcral Ro,,.,r•c Brnırd, Houoelıold l>obı Ser,·ie.- •nd l’inanci.l Ohlig.oti<>n• R•Iİ<>•, . -ww.reılernlreoerv�.�,·/rekasr->ib<>11>edebı/. 1990’ların analarında başlayarak yaln1zca hafif kesintilerle beraber bugüne dek sürmüştür. Ancak, bu türlü toplam veriler, bu çeşit borçlann farklı gelir grupları (sınıflar) üzerindeki etkileri hakkında fazla bir şey söylemezler.

Bu konudaki bilgiler içlı1 Federal Reserve !ABD Merkez Bankası; ç.n.] Kurulu’nun, her üç yılda bir yapılan Tüketici Finansı Araştınnası’na dönmek gerekir. Tablo 2, gelir dilimleri üzerinden “aile borç yükü” (harcanabilir gelir yüzdesi olarak borç faiz ödemeleri) diye bilinen verileri sunmaktadır. Aile borç yükü, (2001 araştırması tarafından kapsanmış olan) en son darallllfl sırasında, hemen tüm gelir düzeyleri için düşmfiŞ olmakla birlikte, sonuncu mıymıntı genişleme dönemi sırasında kes- 12 )OHN 8ELLAMV fOSTER Gellı 1995 1998 2001 2004 Dilimi 20’den az 19. ı 18.7 16.l 18.2 20-39.9 17.0 16.5 15.8 16.7 40-59.9 15.

6 18.6 17.l 19.4 60-79.9 17.9 19.1 16.8 18.5 80-89.9 16.6 16.8 17.0 17.3 90-100 9.5 10.

3 8.1 9.3 Kaynak: Board of Govemors of ıhe Federal Reserve System, “Rı-cent Changes in U.S. fillllily Finances: Rı-sults from the 2001 md 2004 Sı.ırvey of Consumeı- Finanı:es.” Federal Resen·e Bulleıin (2006). wwwJe&ralreseTYt:.gov/pubs/bulleıirı/l006/fıruıncesurvey.pdf!.• • Tnketid Finall5 Arasnrması’ndaki “aile” (bekar haneleri bile “aıle” terimi altında ıoplayarak) haneye yakın bir anlam taşımaktadır. Yani. mevcut makalede bu iki terim de yer yer kullanılmıştır. Araş.umıanın sonuçlarını sunan Federal Reserve Butletin makalesinde de belirtildiği gibi: “Bu makale boyunca kulbnılan ‘aile’ tanımı diğer hükümeı çalışmalannda tipik olarak kullanılanlardan farklılaşmakıadır.

SCF’de, bir hane birimi ‘temel ekonomik binm’ (?EU); aile ve hanedeki diğer herkes. olmak üzere ikiye bölünür. PElJrun ekonomik hakhnlyeti olan bekar ya da {isıer evli isterse bil’lıktı: yaşa-yan) çiftle, hanedeki, ekonomik olarak bagımh kişiyi ya da haneyle mali açıdan karşılıklı bagımlıbk içinde olan tüm dığer kişilen kapsadığı varsayılır”. (A36) kin biçimde artmıştır. Borç yükü şimdi, orta gelir dilimindeki (40.0-59.9) aileler için, tüm 1995-2004 dönemi bakımından zirve noktalanna ulaşmış durumdadır. Bu ailcler, borç faiz ödemelerinin harcanabilir gelirlerinin yüzdesi olarak 1995’ten bu yana yaklaşık yüzde 4 artarak, tüm diğer gelir gruplarından daha yüksek olan, neredeyse yüzde 20’ye ulaşmasına tanık oldular. Harcanabilir gelirin yüzde lO’undan daha aşağıda olan en düşük borç yükü, doğal olarak, en yüksek gelir diliminde (90- 100) görülmektedir. Bütün bunlar hane borçlannın dağılımının sınıfsal tabiatına KAPlTALIZMIN MAtlLESMESI VE KRiZ 13 Gelir Dilimi 1995 1998 2001 2004 20’den d�ük 27.5 29.9 29.3 27.0 20-39.9 18.

0 18.3 16.6 18.6 40-59.9 9.9 15.8 12.3 13.7 60-79.9 7.7 9.8 6.5 7. 1 80-89.9 4.

7 3.5 3.5 2.4 90-100 2.3 2.8 2.0 1.8 Kaynak: Tablo Z’nin noturta bılkınu:_ işaret etmektedir. Bu durum, olağanüstü yüksek borç yüklerini taşımakta olan ve borç faiz ödemelerini altmış günden daha fazla geciktirmiş olan borçlu ailelere bakıld1ğında daha da açıkça görülmektedir. Tablo 3, yüzde 40’ın üzerinde aile borç yüküne sahip olan borçlu ailelerin gelir dilimlerine göre yüzdesini göstermektedir. Bu türden mali sıkınular gelirle ters orantılıdır. En yoksul borçlu ailelerin dörtte birden fazlası; ki bunlar tüm aileler içindeki en düşük beşinci dilimde yer almaktadır, bu tür ağır borç yüklerine sahiptir. Bu diliınin üzerindeki ikinci beşte birlik dilimde, yani 20.0-59.9 gelir diliminde yer alan aileler, 1995’ten bu yana bu tür aşırı borç yükü taşımakta olan borçlu aile yüzdesinin artışına tanık olmuştur; ki bu borç tuzağına yakalanmış olan borçlu aile sayısı ikinci en düşük dilimde yüzde 19’a ve otta dilimde yüzde l 4’e ulaşmaktadır.

Tersine, en yüksek gelire sahip olan ailelerin yüzde 40’ı için, bu tür mali sıkıntılara maruz olan aile yüzdesi 199S’ten bu yana azalmıştır. Yani ödenmemiş borcun harcanabilir gelir içindeki hızlı artışıyla beraber, mali sıkıntılar çok daha sağlam bir biçimde düşük gelirli işçi sınıfı ai- 14 JOHN BELLAMY FOSTER Gelir dilimi 1995 1998 2001 2004 20’den düşük 10.2 12.9 13.4 15.9 20-39.9 10.1 12.3 11.7 13.8 40-59.9 8.7 10.0 7.9 10.

4 60-79.9 6.6 5.9 4.0 7.1 80-89.9 2.8 3.9 2.6 2.3 90-100 LO 1.6 1.3 0.3 Kaynak: Tablo 2’ye bakınız leleri içinde yerleşiklik kazanmıştır. Fırlayan aile borç yükü doğal olarak ödeme güçlüklerine ve iflaslara giden yolu açmaktadtr.

Birinci G. W. Bush yönetimi dönemindeki kişisel iflaslar yaklaştk beş rnilY.ona ulaşm1ştır ki, bu Beyaz Saray’daki tüm yönetim dönemleri için bir rekordur. İflaslann sayısı Kongre’nin 2005’te kabul ettiği katı .iflas yasalanna bağlı olarak, yakın zaman önce, en azından kısa vadede düştü. Ancak ailelerin kendilerini aşın borç yükünden kurtarmalarını daha da zorlaştıran bu durum, elbette temelde “modem-zamanlann borç kölesi” durumunda olan daha fazla sayıda işçi yaratacaktır.(�’ Tablo 4, herhangi bir borç faiz ödemesini altmış gün ya da daha fazla geciktirmiş olan her bir gellr kategorisindeki borçlu ailelerin yüzdesini göstermektedir. Gelirdeki 80. dilimin altında yer alan aileler için bu kategoriye giren borçlu aile yüzdesi l 99S’ten bu yana keskin biçimde anmıştır. Tersine, 80. dilim ve üzerindeki aileler, borç faiz ödemesini geciktiren borçlu ai1eler yözdesinde düşilş yaşamıştır. Yine, Birleşik Devletler’de bugıin S) Kt’:in Phillips, Amcrican Theıxracy (New York: Viking, 2006), }24-25. KAPİTALİZMiN MALlLESMESi VE KRİZ 15 büyümekte olan mali sıkıntıların işçi sınıfı ailelerinde odaklandığını görüyoruz

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir