John Dickson Carr – Kanli Oyun

25 yaşlarında, güzel, cana yakın bir kız olan Viki, iki sene evvel,”Fan ve Randal., firmasının müdürü Artur Fan ile evlenmişti. Viki, kocasının bir cani olduğunu öğrendiği andan itibaren onu sevmediğini anlamıştı. Hiç olmazsa, bu darbeye dayanabilecek kadar sevmediği muhakkaktı. Evde cereyan edenlere vakıf olduğundan beri, kocasına bir yabancı gözüyle bakmağa başlamıştı. Bu cinayetin işlendiğine hiç şüphesi yoktu. Kendisi, bu korkunç sırrın tamamanı bir defada öğrenmiş değildi. Bunlara yavaş yavaş, teker teker vakıf olmuştu. Hakikatler meydana çıktıkça, bu vakadan bir kişinin daha haberdar olduğunu anlamıştı. Bu şahıs ta, oturdukları ” Şeltenham”daki evlerinde,nisandan beri onlarla beraber oturan kocasının amcası Hubert’ti. Bir yaz gecesi, Artur Fan, 19 yaşlarında bir kız olan Poli Alen’i öldürmüştü. Kocası için bu kız,muvakkat bir eğlenceden başka birşey değildi. Fakat Poli Alen, aşık olmak bedbahtlığına düşmüştü. Evlenmek istedi ve aksi halde skandal çıkaracağını söyledi.Şeltenham’da bir skandalın ne demek olduğunu herkes bilir.


Bundan başka Artur Fan,müdürü bulunduğu firmanın şerefini de düşünmek mecburiyetindeydi. Bu suretle, karısı ve amcası Hubert’in evde bulunmadığı bir sırada kızı davet etmeye muvaffak oldu. Güzel saatler geçireceğini ümit eden Poli, daveti. memnuniyetle kabul etti, fakat evden sağ olarak çıkamadı. Artur, onu kendi atkısı ile boğarak öldürdü.Gecenin karanlık olmasından istifade ederek, cesedi otomobiline koydu ve “Lekhampton Hil tarafına götürerek kayalıkların arasına sakladı. Mazisi meçhul olan kızın,Şeltanham’da kısa bir zamandan beri bulunduğu için, tanıdıkları yoktu. Akrabaları da mevcut değildi. Buna göre, onu kimsenin aramıyacağı kolayca anlaşılan bir keyfiyetti. Hakıkaten anı kayboluşu da kimsenin nazarı dikkatini celbetmemişti. Ertesi gün Viki,tesadüfen, bir sandalyenin altında, üzerinde ‘Poli’ ismi işlenmiş olan bir mendal bulunca,onun yerinde olacak her kadın gibi o da şüpheye düştü, Fakat kocasınn bu hiyanetinin üzerinde en ufak bir tesir bile yapmadığını hayretle anladı. Bunun sebebini de, esasen tabiatinde mevcut olmıyan kıskançlıkta değil, kocasının kendisine artık bir yabancı olduğunda buluyordu. Hizmetçi Deyzi’nin eline geçmemesi için mendili yaktı.Bundan sonra, rakibine ait birşeyler öğrenmek maksadile. gizlice tahkikata başladı ve Poli’nin şehri terkettiğini duydu.

Şayet kocası Artur Fan, geceleri uyurken konuşmıya başlamamış olsaydı, mesele bukadarla kapanmış olacaktı. Viki, kocasını her gece dikkatle dinliyordu. Şimdi artık 15 temmuzdan beri evlerinde olan değişikliklerin sebebini an1amıya başlamıştı. Zannına göre, amcanın da bu vakadan muhakkak haberdar olması icap ediyordu. Hubert Fan, Nisanda evlerine geldiği zaman, şunları söylemişti: -Sizi sadece ziyaret etmeye geliyorum çocuklarım. Kısa bir zaman kalıp gideceğim. Bu adam, müstemlekelerden birinde bulunmuş ve zengin olarak döndüğü için, yeğeni Artur tarafından güler yüzle karşrlanmıştı, Fakat Mayıs ayı geldiği halde. kendisinde hiç te gitmek niyeti besliyen bir adam hali yoktu. Bilakis, üstelikte Artur’dan para çekmeğe başlamıştı. Her defasında da : -Bir çek yazabilecek kadar borcum toplanınca hepsini birden öderim, diyordu. Haziranda. Artur artık bu işlerden bıkmıştı.Temmuz ayında ise amcası Hubert’i evden çıkarmayı düşünüyordu.Fakat 15 Temmuz gecesi. herşeyi yeniden değiştirdi.

Bugünden sonra Hubert amcaya, pencereleri yeşilliklere bakan güneşli bir oda tahsis edildi. Bundan başka, para da daha sık verilmiye başlandı. Yemek hususunda da Artur’a birşey söylediği takdirde, Viki, derhal bu arzuyu yerine getirmek mecburiyeti karşısında bırakılıyordu. Bütün bunlara rağmen Viki, Hubert amcaya bir şantajcı gibi bakmıyor,bilakis onu herkes gibi o da seviyordu. Hubert, kırsaçh, sevimli, ellilik bir adamdı.Vikı’nin gözüne,bir hilekar, fakat gayet nazik ve iyi kalpli bir hilekar olarak görünüyordu. Daima iyi giyinirdi. Gezmiş,okumuş ve herkese karşı nazik davranmasını bilen bir adamdı. Meramını gayet seçme. şatafatlı kelimelerle anlattığı halde, yine herkes tarafından alaka ile dinlenirdi. Hatta,Şeltenham’da fazlasile bulunan emekli subaylar bile onu zevkle dinlerlerdi Onlar kadar değilse bile, az çok askerlikten anladığı için, dikkat ve ilgi toplayan harp hikayeleri anlatırdı. Herkesin fikri, Hubert amcanın çok cana yakın bir adam olduğu merkezinde idi. Rubert amcanın herşeyden haberdar olduğu, Viki için itiraz kabul etmez bir hakikatti. Zaten bunu ondan sorduğu vakit te müspet bir cevap almıştı. Ağustos sonuna doğru, sıcak bir gün, bu mevzu üzerinde konuşmuşlardı.

Bütün pencerelerin açık bulunmasına rağmen, odanın havası gayet ağırdı. Hubert amcayla beraber, Poli Alen’in boğulduğu arka salonda karşı karşıya oturmuşlardı. Viki yavaşça – Fakat bu cinayet, diye söylendi. Hubert amca,Viki’nin sesini bastırmaktan ziyade,bu kelimenin üzerinde tesir yapması için yüksek sesle: – Şşşşt . Dedi. Sonra da itiraf etti : – Evet, çok korkunç bir gündü. Fakat böyle birşey herkesin başına gelebilir. Viki. ona hayretle baktı. Söze yine Hubert başladı: – Zannedersem. bu iş hakkında Artur’la konuşmak istemişsinizdir. – Artur’la konuşmak mı? Bunu hiçbir vakit yapmam ve yapamam da. – Fakat kızım, herhalde zabıtaya müracaat etmek niyetinde değilsinizdir. Sonra aile şerefimiz ne olur? – Aile şerefi mi Sen sadece kendi işini düşünüyorsun. Uzun zamandan beri Artur’dan para sızdırdığını bilmiyor muyum zannediyorsun? Bunu inkar edemezsin herhalde … Hubert amcanın yüzünden fena halde kırıldığı belli oluyordu.

Bu anda o kadar perişan görünüyordu ki, başka şerait dahilinde Viki ona acırdı. – Bana haksızlık ediyorsun kızım. Hakikaten haksızlık ediyorsun. Artur’un istikbalinin mahvolmasını istemediğim içindir ki bunları söyledim. Yoksa burada para işi mevzubahs değildir. Viki, biran düşündükten sonra: – Đnanıyorum, dedi. Zaten ikinizin de paraya ihtiyacı yok zannedersem. – Teşekkür ederim kızım. Şayet bunları istihza ile sôylediysen, anlamamazlığa gelecek kadar terbiyem vardır. Teşekkür ederim. – Fakat bu vakayı nasıl öğrendiğinizi merak ediyorum doğrusu? – O akşam seni annenin yanına göndermesi ve aşçı ile hizmetçiye izin vermesi, nazarı dikkatimi celbettiği için bunun sebebini merak ettim. Bana tiyatro için bir bilet verdikten ve hatta geç kaldığım takdirde otel paramı dahi temin etmesi, şüphelerimi daha fazla artırdı, Bütün bunlardan sonra, geç vakte kadar yazıhanesinde çalışacağını söylemesi tuhafıma gitti Yaratılış itibarile hiç te mütecessis olmamakla beraber, yeğenimin birşeyler yapmak niyetini beslediği fikri, içimde yer edinmişti. O akşam tiyatroya gitmedim. Biraz dolaştıktan sonra tekrar buraya döndüm. – Ve bunun üzerine herşeyi gördünüz? – Evet, fakat … – Araya da girmediniz ne demek? Hubert amca, biraz şaşırır gibi oldu.

Fakat buna rağmen sesinde ikna edici bir ton vardı. – Sevgili kızım, bu vaziyette ne yapabilirdim?dedi. Artur’un ne düşündüğünü bilemezdim ki. Gayet tabi!. Evet gayet tabii birşey olacak zannettim,Bunu da alaka ve merakla beklediğimi itiraf edeyim. Korkunç vaka o kadar çabuk cereyan etti ki, araya girecek vakit dahi bulamadım. Đşte orada, senin oturduğun yerde bulunuyorlardı. Viki, cereyana kapılmış gibi yerinden fırladı. Hubert, sözüne devam etti: – Bundan sonra, Artur’u daha fazla şaşırtmamak için hiç sesimi çıkarmadım. Anlıyorsun değil mi kızım? Viki,kendi kendine düşünüyordu.Bu doğru değildi.bu doğru olamazdı. Üşüyormuş gibi kollarını kavuşturdu ve odanın içersinde dolaşmıya başladı. Đçinde bulundukları oda, açık renk mobilyaları,tapetleri. ve parkesi ile eski malum odaydı.

Vıki, bütün bunlara. hayretle bakıyordu. Herşey eskisi gibi olmakla beraber, gözüne bambaşka görünüyorlardı . Çünkü Artur,burada bir kızı boğmuştu. Ne tuhaf.Hatırına gelen ilk şey bu oldu. Bütün bunlar ne kadar tuhaf. Fakat hakikatte bu kadar tuhaf mıydı? Aklına Artur geldi. Karanlık yüzünü ve nadir gülüşünü hatırladı. Onu iyi tanımayanlar gayet cana yakın bulurlardıFakat hakikatte tamamen başka türlü bir tipti. Đnceliği yoktu ve bir kadının, verdiğinden fazla şeye ihtiyacı olduğunu anlamazdı. Başkasının hislerini, düşüncelerini nazarı itibara almaksızın, haşin ve hatta kaba davranırdı. Bu hakikat bazı feci neticeler doğurabilirdi. Đki senelik evlilik hayatlannda Viki sadece geçirdiği genç kızlık günlerini hatırlamaktan başka birşey yapmamıştı. Şayet iyi ellere düşmıüş olsaydı?.

Mesela, Frank Şarples. Zabıtaya bir tek kelime söylese … Viki, bu fikri zihninden derhal attı. Kendi kendinden utanıyordu. Böyle birşey düşünmemesi icap ederdi? Artur’a evli değil miydi? Hiçbir alaka duymadığı bir insanla iki sene, yirmi dört ay müddetle yaşanılabilir, aynı evde, aynı odada durulabilir miydi? Ne olursa olsun, kocasının yanıbaşında durması lazımdı. Hakikaten, onunla neden evlendiğini bilmiyordu. Bütün bunlar o kadar ani ve beklenilmedik olmuştu ki! Tehlikeli düşünceler yerine zehir gibi beynini doldurmaya başladı. Hubert Fan, hayretle Viki’ye bakıyordu. – Sarardın çocuğum. dedi. Sıcak hava sana yaramıyor galiba? Viki, boş ocağa doğru gitti. ve yavaşça gülmeğe başladı. Hubert, onu dikkatle tetkik ediyordu. Gülmeğe nihayet verdiği vakit. – Müsaade edersen, pek te hoşuna gitmiyecek bir noktaya temas etmek istiyorum, dedi. Zaten bu işi nasıl olsa konuşmamız icabediyordu.

– Şimdi konuştuğumuzdan da mı hoşa gitmeyecek birşey? – Bu oldukça basit hadisenin. bütün varlığınızı yıkmasının neden icabettiğini hiç te anlamıyorum. – Kapının her çalınışında … Viki, sözünü bitiremedi. Hubert, biran düşündükten sonra: – Hayır zannetmem, diye cevap verdi. Artur, kendisine has intizam ve dikkatle hareket etmiştir. Fakat ne söylemek istiyordum. Evet. sevgili kızım ihtiyarladıkça, anlıyacaksın ki, rahat yaşamanın sırrı işleri gidişine bırakmaktadır. – Polisin de aynı fikirde olmasını temenni ederim. Hubert, hiçbir heyecan eseri göstermeden sözüne devam etti: – Đhtiyar birarnca gibi seni tetkik ederek, evlendikten sonra, haricen mesut göründüğünü, fakat kendine göre düşüncelerin olduğunu farkettim. Viki, susuyordu. – Genç bir kadın olduğun için bazı kimselerin ahbaplığı hoşuna gidiyordu. Mesela Yüzbaşı Şarples . Viki, Hubert’e arkası dönük duruyordu. Böyle olması isabet olmuştu.

Çünkü aksi halde amca yüzunün kızardığını farkedecekti. Kabahatli olduğu için değil. fakat bu ihtiyar dolandırıcının herşeyi bilmesine kızarmıştı. Şimdi,kendisinden de mi para çekmeye çalışacaktı? Kısa bir aradan sonra Hubert, tekrar konuşmaya başladı: – Aynı şeyi Artur için de söyliyebilirim. Sadece arada şahıs değişiyor. Matmazel. An Brovning’i gayet cazip ve cana yakın bulduğunun farkında mısın bilmem? Viki, yine sükut etti. – Evet. Düstur şu olmalıdır. Yaşamak ve yaşatmak. Dışarı sır vermemek şartı ile, bütün olanlara ve hatta Poli Alen vakasına rağmen niçin saadet ve refah içersinde yaşamadığınızı anlamıyorum. Bütün bunlan mazinin kucağına bırakmak lazımdı!.Bunu düşünmek ve eşmek, düşüncesizlik ve aptallık olur. Kabahatin, affedilir cinsten olduğuna kaniyim. Viki tekrar hiddetlendi : – Sen, herhalde herşeyi affedilir zannediyorsun, diye söylendi.

Çünkü ondan … Hubert, sözünü kesti: – Bukadar heyecanlanma sevgili kızım, dedi.Kendine edersin. Herşeyden evvel, kendini düşünmeli sin ve hiçbirşey olmamış gibi hareket etmelisin. yüzbaşı Şarples ve Matmaze1 Brovning bu akşam gelecekler. Ha, hatırıma gelmişken söyleyeyim. Size sormadan bir misafir daha davet etmek cesaretini gösterdim. – Aman Allahını! – Evet. Bir doktor. Kendisi ruhiyatçıdır. Onunla tanışman. senin lehinedir. Đsmi de, Doktor Rih. Bu adamı senelerce evvel tanımıştım ve bugün tesadüfen karşıma çıktı. Hayatta daima muvaffakıyetsizliğe uğramıştır. Đyi bir yemek hoşuna gidecektir zannederim.

Viki, bu işin hoşuna gidip gitmediğinin esasen bir rol oynamıyacağını düşündü. Pencereye doğru yürüdü ve pervazına dayanarak, dışarıya bakmıya başladı. Zihnini günlük hayatla meşgul etmek istemesine rağmen, önüne mütemadiyen korkunç hayaller geliyordu. Yemeğe bir kişinin daha gelmesinin, ufak bir talimattan başka ne ehemmiyeti olabilirdi? Fakat, Artur bir katildi ve her an bir polisin kapıyı çalması beklenebilirdi. Ansızın arkasını döndü ve : – Hubert amca, dedi. O nasıldı? – Kim, sevgili kızım? – Bu Matmazel, Poli Alen? – Aman ‘kızım artık . – Nasıldı? Hubert, biran tereddüt etti, sonra: – Hakikati istersen, dedi. Biraz, Matmazel An Brovning’i andırıyordu. Đçtimai mevkii hariç tabii. Fakat gösteriş itibarı ile, yakın bir benzerliği vardı, an1ıyorsun değil mi? Son defa gördüğüm vaziyet için birşey söyliyemem, fakat çok güzel olduğunu itiraf ederim. Viki, yumruk1arını sıktı. Düşünceleri bozuk bir plak gibi hep aynı şeye saplanıp kalıyordu: – Ne feci vaziyet! Ne feci vaziyet! Ne feci vaziyet! II Ertesi sabah 23 Ağustos Çarşamba günü, Filip Kurtney ” Viktorya ” otelinden çıktı ve giineş ışığı ile aydınlanan “Recent” sokağı boyunca yürürneğe başladı. Filip Kurtney, bütün dünya ile iyi geçinen ve kimseyle alış verişi olmıyan bir insandı. Saat onbire geliyordu. Kendisi, kahva1tısını bugün geç yapmış ve ilk pipoyu içip, gazetesini gözden geçirmişti.

Akşama kadar kendi kendinin efendisiydi ve bundan sonraki işi de pek yorucu değildi. Đngilteredeki bütün şehirler gibi “Şeltenham” ı da severdi. Geniş, güneşli caddeler, pencerelerdekj. çiçek saksıları, sevimli evler hoşuna gidiyordu. Henüz, birkaç adım. atmıştı ki, arkasında bir ses işitti: – Filip Kurtney, nerden çıktın böyle?

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir