Lucy Monroe – Masum Bakire

Rachel annesinin mezarından dönerken kendini çok garip hissediyordu.Tüm duyguları adeta uyuşmuştu.Yunanistan’a has sıcak havada burnuna toprağın nemli kokusu geliyordu. Annesi Andrea Demakis öldüğünde henüz kırk beş yaşındaydı ve hiçbir şey hissetmiyordu.Ne bu genç yaşta ki ölüme isyan edebiliyor,ne yalnız kalmanın acısını ve ne de geleceğin neler getireceğinin kaygısını duyuyordu. Hiçbir şey hissetmiyordu.Etrafında ki karmaşa bile yüzünde ki duygusuz ifadeyi silemiyordu.Ayakları sanki ona ait değilmiş gibi onu mezarlıktan sürükleyip uzaklaştırdı.Cenaze töreni oldukça uzun sürmüş ve yaslı kalabalık dağılmıştı.Sadece bir kişi hariç! Sebastian Kouros büyük amcasının mezar taşının karşısında dalgın ve üzgün bir ifadeyle dikilmekteydi.Tabuta ilk toprağı o atmıştı.Parlayan güneşin altında bakışları sert ve iri vücudu dikti. Genç kız kararsızca genç adamın yanında durdu,fakat ne diyeceğini bilmiyordu.Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu.Kouros ailesi annesini hor görmüştü.


Bu günkü cenaze töreninde bu aşağılayıcı bakışlar genç kızı ezip geçmişti.Bu bakışlarda ki “işte şerefsiz kadının kızı” ifadesi onu yaralamıştı.Sadece Sebastian,annesine karşı alınan bu tavırları genç kıza yansıtmamıştı.Ona karşı her zaman kibar ve korumacı bir tavırla yaklaşmıştı.Büyük amcasını üniversite konusunda Rachel’e destek olması konusunda da o ikna etmişti.Acaba bu anlayış ve kibarlığı bu çirkin ölümden sonra da devam edebilecek miydi? Yaşlı adamın ölüm sebebi düşünülürse bu çok zor görünüyordu.Yanlış bir kadınla evlenmişti ve bundan pişman olması olanaksızdı.Onun yüzünden ölmüştü.Evliliklerinin altı yılı boyunca Andrea onun yaşının kaldıramayacağı bir hayat tarzı ile yaşlı adamı yormuştu.Onun yarı yaşında ki bir erkek bile bunca çılgınlıklarla dolu bir hayata dayanamazdı.Andrea’ya olan tutkusu yüzünden yaşlı adam onun her isteğine boyun eğmişti.Ölüm sebebi de alkollü araç kullanırken kaza yapmasıydı.Bu sırada karısıyla yaptığı korkunç münakaşanın tansiyonunu yükseltmesi de buna etken olmuştu. Genç karısını yatakta başka bir erkekle yakalamıştı yine. Partide herkesin gözü önünde şiddetle kavga etmişlerdi.

Rachel’in sonradan öğrendiğine göre annesi partiyi onunla birlikte terk etmek istememiş,fakat Mattihias onu beş kuruş vermeden boşayacağını söyleyerek tehdit etmesinden sonra onunla birlikte gitmeyi kabul etmişti.Ve ikisi de kazada feci bir şekilde can vermişlerdi. Rachel şu anda acı çekmekte olan bu adama ne diyebilirdi ki? Babasının erken ölümünden sonra onu baba şefkatiyle büyüten amcasını kaybetmek genç adam için çok büyük bir şok olmuştu.Genç kız çekinerek titreyen elini Sebastian’a uzattı. “Sebastian?” Genç adam elin sıkan küçük parmakları hissettiğinde içinde ki içinde ki acı ve öfkeyi dışarı vurma isteği duydu.Fakat genç kızın ürkek gözlerini görünce yumuşadı.Öylesine ufak tefekti ki ona şefkat duymamak mümkün değildi. “Ne var pethi mou?” Ona hep böyle seslenirdi. “Onu özleyeceksin,üzgünüm.” Genç kızı süzdü.Kestane rengi gür saçlarını büküp topuz yapmıştı.Cildi soluk ve pürüzsüzdü.Yosun yeşili gözleri hüzünlü ama sakindi. “Annemle asla evlenmemeliydi.” “Fakat bu senin hayatını değiştirdi öyle değil mi?” Genç kızın yüzü kızardı.

Başını sallayarak onayladı. “Evet bunu inkar edemem.” “Ama sen bunun karşılığında Amerika da çalışmayı seçtin.Yunanistan’a senede birkaç hafta geliyordun.” “Ben onların hayatına uyum sağlayamadım.” “Denedin mi?” Sebastian’ın bu soğuk ses tonu genç kızın gözlerinin şaşkınlıkla açılmasına neden oldu. “Bunu istemedim.Annemin çılgın sosyal hayatına hiçbir zaman ayak uydurmayı istemedim.” “Peki senin için bunca iyilik yapmış adama karşı da hiç sorumluluk duymadın mı? Annenin bencil davranışlarının etkilerini azaltmak için hiç çaba sarf etmedin” Genç kız elini alev gibi yanan avuçtan çekip uzaklaştı. “Başkasının hayatını kolaylaştırmak için yaşayamazsın.” “Gerçekten mi?” İçinden bir parça genç kızın haklı olduğunu söylüyordu.Kendisi büyük amcasını bu felaket kokan evlilikten kurtarmak için çok uğraşmıştı.Fakat başarılı olamamıştı.İçinde ki derin acı bu ölümü kabul edemiyordu. “Bu evlilik sana kazanç sağladı.

En azından anneni yıkıcı tutumuna karşı uyarabilirdin.” “Hiçbir şey yapamazdım.” Rachel’in ses tonu net ve kararlıydı.Fakat yüzünde suçlılık duygusu belirmişti. “Belki de denemek bile istemedin.” Genç adamın gözleri ateş püskürüyordu.Sesinde ki suçlayıcı ton genç kızı ürkütüyordu. “Ben annemin hayatına müdahale etmekten çok uzun süre önce vazgeçtim.” Genç kızın sesinden duygusal olarak ne kadar kırıldığı anlaşılıyordu.Sebastian bir an titremekte olan o dolgun dudakları öpüp teselli etmemek için kendini zor tuttu.O güzel dudakları hüznün yerini tutkunun alacağı ana kadar öpmek ne güzel olurdu. Kahretsin!Şu an düşünülecek şey miydi bu?Kalbinde böyle bir isteğe yer olmamalıydı.Ne zaman böylesine güzel korunmasız bir kıza yaklaşsa böyle hislerle aklı karışıyordu.Yunan mantığı annesinden böyle nefret ederken kızına bu sıcak ilgiyi duymasına karşı çıkıyordu. Aslında böylesine aşağılık bir kadının kızı olduğu için Rachel’i hor görmeliydi.

Rachel son derece erkeksi bir zevkle döşenmiş çalışma odasına korku ve endişe ile girdi.Burası Mattihas Demakis’in özel olarak satın aldığı Yunan adası üzerine inşa edilmiş geniş bir Akdeniz villasıydı.Aslında buraya malikane demek daha doğru olurdu. Bu zengin kütüphanesi ve kırmızı deri koltuklarla döşenmiş odada Mattihas Rachel’e eğitimi için Amerika’ya yollayacağı haberini vermişti.Şimdi ise vasiyetin okunması için bekliyordu.Dünkü cenaze merasiminden sonra Sebastianla bu malikaneye gelmiş ve bütün günü odasında geçirmişti.Kouros ve Demakis aileleri vasiyetnamenin okunması için bekliyorlardı.Genç kız ne ağlıyor ne de kızgınlık duyuyordu.İçi buz gibi kaskatıydı.Sebastian’ın onu annesinin günahlarından sorumlu tutması onu fazlasıyla yaralamıştı.O Rachel’in dünyada arzuladığı ve güvendiği tek erkekti.Fakat ne yazık ki Sebastian ondan nefret ediyordu.Bu nefret genç kızı annesinin ölümünden bile fazla kederlendirmişti.Yirmi üç senedir Andrea gibi bir annenin kızı olmanın cezasını fazlasıyla çekmişti.Annesi öldüğü halde çekmeye devam mı edecekti? Beyaz saçlı avukat genç kıza doğru seslendi.

“Bayan Long oturmayacak mısınız?” Rachel kimse ile göz göze gelmemeye çalışarak pencere kenarında ki koltuğa ilişti.Ellerini kucağında birleştirdi ve sıkıntı ile parmaklarını sıktı. Philippa Kouros,Sebastian’ın annesi ve kuzenleri de kanepe de genç adamın yanında yerlerini almışlardı.Nihayet avukat vasiyetnameyi okumaya başlamıştı.Annesinin vasiyetnamesi birkaç sürpriz detayla doluydu.Andrea tüm mal varlığını kocasına bırakmıştı.Onun ölümü halinde is tüm malları kızı Rachel’e kalacaktı.Böylece Andrea’nın kocasını kızından daha çok önemsediği ortaya çıkmıştı.Fakat Mattihas Demakis’in vasiyeti tam bir süprizdi.Bir kaç manevi değri olan parçayı ailesi ve Rachel’e bırakmasına rağmen tüm mal varlığını yeğeni Sebastian’a bırakmıştı.Buna malikane ve adada dahildi.Vasiyetnamesinde genç karısından hiç söz edilmemişti.Böylece karısının çıkarmış olduğu tüm skandallara cevap vermiş oluyordu.Bu Andrea’ya verilecek en büyük cezaydı.Onu yok saymak.

Avukat elinde ki belgeleri okumasını tamamladıktan sonra bakışlarını Rachel’e çevirdi.Bunun üzerine tüm gözler genç kızın üzerine çevrildi.Rachel huzursuzca kıpırdandı. “Araba kazasında ilk kimin öldüğü şüpheli olduğundan sanırım aile üyeleri Rachel’in annesinin mallarına sahip olmasına karşı çıkmazlar.” Sebastian bunu hemen başıyla onayladı. Rachel hala hiçbir şey hissetmiyordu.Hele annesinden ona kalan mallar onu hiç mutlu etmemişti.Artık annesinin kötü şöhreti de onunla beraber mezara gitmişti. “Babasının kimliği” annesi bunu ondan hep saklamıştı. Kapı çalındığında Sebastian masasından başını kaldırıp bakışlarını kapıya çevirdi.Kapı açıktı ama Rachel içeri girmemişti.Yüzü koridorda yanan soluk ışık yüzünden gölgede kalmıştı.Bu yüzden yüz ifadesini tam algılayamadı.Ona eliyle girmesini işaret etti.Bu ziyareti bekliyordu.

Ne de olsa Andrea’nın kızıydı ve onun gibi aç gözlü olması onu hiç şaşırtmazdı. “Girsene.Koridorda durmak istemezsin herhalde.” Genç kız ürkek adımlarla içeri girdi. “Seni rahatsız etmek istemezdim.” “Rahatsız edilmek istemesem kapı kapalı olurdu.” “Elbette.” Rachel derin bir nefes aldı.Bakışlarını genç adamdan kaçırıyordu.Küçük ellerini yumruk yapıp sıkmıştı. “Birkaç dakikan var mı? Sana danışmak istediğim bazı şeyler var.” Sebastian başıyla koltuğu işaret etti.Rachel vasiyetnamenin okunduğu gün gibi koltuğun ucuna ilişti. “Evet seni dinliyorum.Aslında ne hakkında konuşmak istediğini tahmin ediyorum.

Sanırım uygun bir çözüm bulabiliriz.” Rachel gerçekte annesinden hiçbir şeyin kalmadığının haberini almıştı.Andrea zengin kocasından büyük bir servetin kalacağını düşünerek bu vasiyetnameyi hazırlamıştı.Genç adam kızın hayal kırıklığına uğradığını tahmin etti.Üvey babasından kalan antika Helen Uygarlığına ait kitap seti birkaç bin dolardan fazla etmezdi. Asında Rachel’e bu altı yıllık sıkandallarla dolu evlilikte gazetecilerden uzak durduğu,annesi ve üzey babası ile ilgili röportaj tekliflerini reddetmesinden dolayı borçlu bile sayılırdı.Koltuk öyle heybetliydi ki Rachel orada otururken küçük bir kız çocuğuna benziyordu.Yada bir masal prensesine.Vücudunun seksi kıvrımlarıyla bir erkeği baştan çıkaracak cazibeye sahipti.Daha seneler önce havuzda yüzerlerken bu küçük kızın genç bir kadına dönüştüğünü fark etmişti. Bakışlarını başka bir tarafa çevirmişti.O da annesi gibi zehirli bir güzelliğe sahipti.Bu masumiyetin ne kadarı gerçekti? En iyisi birazdan tartışacakları konuyu kısa kesmeliydi. “Beni beklediğine şaşmamalıyım.Her zaman başkalarının görmezden geldiğini sen fark edersin.

” “En azından amcamdan daha temkinli ve ileriyi gören bir yapım var.” Rachel’in porselen gibi pürüzsüz yüzünde acı bir tebessüm belirdi. “Buna hiç şüphem yok.” “Sanırım benimle konuşmak istediğin konu bununla ilgili.” “Bir bakıma evet.Ben bir an evvel işimin başına dönmek istiyorum.” “Evet.” “Anneme ait bazı eşyaların gönderilme işi var.” “Bu konuda hizmetçilere yetki verdin mi?” “Hayır.Bu doğru olmazdı.Fakat beni bu konuda aydınlatmanı istiyorum.Ne yapmalıyım?” “Bu senin vermen gereken bir karar.” “Şey,ben annemin giysilerini ve mücevherlerini bir hayır kurumuna vermeyi planlıyorum.Fakat bunlar Mattihas’ın aile yadigarı olabilir.Bunların yabancılara verilmesini hoş karşılamayabilirsin.

” İşte ilk atış gelmişti. “Ve sende bunları senden satın almamı istiyordun.Doğru tahmin etmiş miyim?” Rachel şaşkınlıkla yerinden fırladı. “Saçmalıyorsun.Senden sadece mücevherlere bakıp aile yadigarlarını ayırmanı isteyecektim.Eğer vaktin yoksa bunu annenden de rica edebilirim.Her neyse ailen bir an önce bununla ilgilensin.” “Bana aile mücevherlerini geri vereceğini mi söylüyorsun?” “Evet” Bu Sebastian için yeni bir deneyimdi,neredeyse gülümsemişti.Rachel sert bir tonda sözlerine devam etti. “Kargo şirketinden taşıyıcılar gelmeden aileden birini eşyalara göz atsa iyi olur.Böylece manevi değeri olan eşyalar ayrılabilir.” “Taşıma şirketi mi dedin?” “Geliri bakıma muhtaç çocuklara ayrılan uluslar arası bir şirketle irtibat kurdum.Annemin eşyalarını açık artırmayla satmayı kabul ettiler.” Konuşma Sebastian’ı hiç beklemediği bir yönde gelişmekteydi.Genç adamın zeka pırıltısı dolu gözleri Rachel’in sözlerini sindirmeye çalışıyordu.

“Yani annene ait hiçbir şeyi istemiyorsun,öyle mi?” “Evet aynen öyle.” “Fakat bu nasıl olur?Sadece gece elbiseleri milyonlarca dolar değerinde.” “Bu açık artırmada çok kazanacağız anlamına gelir.Çocuklar adına çok sevindirici bir rakam.” “Fakat sana bir kuruş bile kazandırmayacak.” Genç adam inanamıyordu.Böylesine bir rakamı nasıl kolaylıkla rededebiliyordu? “New York da ki apartman dairesini de mi hayır kurumuna bırakacaksın?” Rachel’in yüzünde sevinç yerine sıkıntılı bir ifade belirdi. “New York da apartman dairesi mi vardı?” “Sanırım bunu da hayır kurumuna bağışlayacağını söyleyeceksin.” “Elbette hayır.” “Ben de öyle düşünmüştüm.” “Eğer imzalanacak bir senet varsa onu da hükümete bırakmaya hazırım.” Sebastian öfke ile sandalyesinden fırladı.Bu kadarı da fazlaydı. “Ne çeşit bir oyun oynuyorsun? Rachel hiç kıpırdamadı.Son derece sakindi.

“Hiçbir şey oynamıyorum.Belki annemin davranışlarından ben de sorumluyum.Onu durdurmaya hiç çalışmadım.Bu ölümden kendimi sorumlu görüyorum ve ömrüm boyunca vicdan azabı çekeceğim.Bu yüzden de hiçbir kişisel kazancı kabul etmemekte kararlıyım.” Sebastian genç kızı dikkatle süzdü.Ya sözlerinde son derece samimiydi yada çok iyi rol yapıyordu. “Kendini bundan sorumlu hissetmen çok yanlış bir davranış olur.İkisi de olgun insanlardı ve kimse onları değiştiremezdi.” Genç adam altı yıllık evlilikleri boyunca Mattihas’ın karısına hediye ettiği malların listesini gösterdi.Bunların arasında iki spor araba bir de sürat teknesi yer alıyordu.Ünlü ressamlara ait tablolar ve değerli vizonlar ve etoller ise listenin alt sıralarında yer almaktaydı.Rachel bunların hiç birini istemiyordu.Bunlar Andrea’nın bu evlilikten elde ettiği kazançlardı. “Bu konuda avukatlarının görüşlerini alıp tüm bu malların hayır kurumlarına veya devlete bağışlanmasını sağlayalım.

” “Bunu yapmana asla göz yummam.Amcamda hayatta olsa bunu yapmana izin vermezdi.” Genç kız yerinden kalkıp pencereye doğru yürüdü.Genç kız döndüğünde gözlerinde ki derin anlam ve sesinde ki yumuşacık ton genç adamı derinden etkiledi. “Beni şaşırttın Sebastian.İşlerin hep senin istediğin gibi olmasını istiyorsun.” “Demek böyle düşünüyorsun?” “Evet.Kendinden son derece eminsin ve benim kararlarıma karşı çıkıyorsun.Bana emrediyorsun.” Genç kızın dudakları alaycı bir şekilde kıvrılmıştı. “Bunu komik buluyorsun öyle mi?” “Tam olarak değil.Hala farkına varmadın ama Andrea ile ilgili son kararı ben vereceğim.Beni durdurmak için hiçbir şey yapamazsın.Annemden kalan hiçbir şeyi istemiyorum.” “Bunun için çok geç.

Onun genlerini taşıyorsun.” Sebastian düşünmeden söylediği bu sözler üzerine kendine yunanca küfretti.Rachel’in yüzü öfkeden alev alev yanıyordu.Yüzünde ki acı ve öfke açıkça görünüyordu. “İmzalanacak gerekli belgeleri Yunanistan’dan gitmeden önce yetiştiremezseniz,Amerika’ya faxlarsınız.” Bunu söyledikten sonra hızlı adımlarla odayı terk etti.Sebastian onu durdurmak için bir hamle yaptı fakat geç kalmıştı.Hayal kırıklığı ile arkasından bakakaldı. Kahretsin!Nasıl da düşüncesizce konuşmuştu.Genç kızın bu asilce düşünceleri karşısında ondan şüphelenmiş,bir de üstelik onu aşağılamıştı.Ona karşı büyük haksızlık yapmıştı.En son ne zaman bir kadından özür dilemişti?Ama Rachel’e bir özür borçluydu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir