Melih Cevdet Anday – Olumsuzluk Ardinda Gilgamis

Dün gece yağmur yağdı kente, Sonra sabah, güneşte ayıklanmış, Bir kahvede düşünüyorum, Sen geleceksin ya, dalgınlık Kopuverdi bir daldan, sallanarak Geçen bayrak açmış bir bulut, Sonra ikindi ve akşam, bakarsın, Uyurken bir daha o yağmur. 9 2 Fal çıktı. Köpükler içinde kaldı deniz, Tepeleme çiçek dolu bir sandal. Eylülün eskil çadırına giriyoruz, İşte, büyücü martının bozgun çağrısı, Uyurgezer yosunlan delirten poyraz, Odalara sığınan ürkü yaprakları, İşte, çırpınan bir kavağın Yalnızlık sanrısı dolaşıyor bahçede. 10 Melez yapraklar, sararması yasaklanmış, Bitimsiz bir zamanın cansıkıntısında, Hatmi alı ışıklarla karıştırılan Huysuz kuşların dağıttığı rüzgâr. Başka bir yüzyılın rengi bu, tikel bir oymağın kurban sunağı, Bunamış bir papağan gibi dilsiz, Eski günler düşünde bir gökyüzü. 11 2 Karanlığın kuştüyleri doluştu Eşzaman balkona. Hüzün çekilmez. Tanıdığım bütün mumlan yakın, Ölülerin bilinciyle arınmış. Ve geleceği onaramıyorum, O bizim sayvan çocukluğumuzdu, Yaşanır yalnız bu aylak güzlerde Gelecekten geçmişe doğru. 12 2 Yaz sonu durdurur sokakta, Tenha bir duvardan sarkıp, nereye böyle, Düşünsene, orda kimse yok, yalnız akşam, Telâşla düşer öne, hadi gitme, Bak işte boşalmış perde, yağmur bu, Rüzgâr çıktı, düşünsene, fırtına, dolu, Lâmbalar yanacak nerdeyse, saat O saat değil, düşünsene. 13 2 Önce küçük rüzgârlar uyanırdı Dört perili kestanelikte, Güneşin ipeğini çözerdi bir tavus, Ama gerçekdışıydı sabah, Doğallığını yitirmiş bir ölüm gibi, Umarsız karşıla ikisini de. Ey perdenin önünde oynanan Dörtleme, Sen zaman değilsin, döne dur! 14 2 Küçük bir inanç yeter bana, Ve güze inanabilirdim, Ama biter mevsim, öteki başlar, Saf değil doğa, oyalandım Ama kanmadım, bana ne isli yağmurdan, Çinko sesinden, hem güvenemem ağaca, Düşünemem oluklardan akıp gideni, De ki, benim zamanım başka. 15 2 Günler kısaldı, mevsimler de, Ve yıl, bir öğrencinin okul defterinde, Dört sayfa resim, öyle yarım yamalak ki, Doğa gibi, bir bakıyorsun kar yağıyor, Elimle bir anda dönüyorum ilkyaza, Bahçe yinelesin dursun kendini, Telepinu değilim, ölüp dirilemem, Okul defterinde bırakın beni. 16 YAŞLI ADAM VE KÖPEK Elini köpeğin başına koydu, Odasında, koltukta, zahmetsizce, Duydu kemiği, tüyü ve kendi elini, Sonra nabzını duydu, atardamar, Ciğerine girip çıkan soluğu, Bir hafiflik ruhunda, uçacakmış gibi, Unuttu odayı, koltuğu ve köpeği, Köpek öyle yanında duruyordu.


17 RÜZGÂR DA VARDI İpin bir ucunu dala bağladı, Kadın, taze, düşleri ve çamaşır, Öteki ucu bıraktı boşluğa, Rüzgâr vardı hafiften, sallanır Durur çarşaf, umut, emek, bezginlik, Nice yoksunluk, nice oynaş dilek Kadın astı ipe bunları bir bir, Kayıp gitti öteki uçtan bulutlara. 18 SABAHA KARŞI Yorgun argın çıktık gemiden, Bütün gece deniz korkuttu bizi, Demir tarar, fener sönmüş, mendirek, kaya, Bereket şarabımız vardı iki testi, Çiy balık yemiştik, zeytin, bazlama, Pompa çalışmaz, maşrapalarla boşalttık Dipteki suyu, karanlığı ve uykuyu, Sabaha karşı çıktı kırmızı ay. 19 BİR KAÇ KUŞ Pencerenin önünde dopdolu bir arsa, Gizlenmiş gibi ortasında kentin, Tamirhaneler vardı sağlı sollu, Geçen ay doğmuş kediler, çaycı, akasya, Bir yerleri bozulmuş arabalar gelir, Elleri belinde kadınlar ve ustalar, Sonra bir mescit, bir kilise ve gökyüzü, Ötede bulutlar, bir kaç kuş, tasa. 20 GÖRÜNÜ Şaşırdım, dümdüzdü görünü, Cansız bir kâğıdın üstünde gibi, Ardı yok, ne pürtük, ne oylum, Ağaç değil mi bu, duvar, yağmur değil mi? Ters yüz ettim, başaşağı getirdim, Elimle dokundum sonra, bilmiyorum ki, Hem yaşıyordum, hem yaşamıyordum, Yeşil gibi, dikey gibi, ses gibi. 21 OT Git, kırda bir ot bul kendince, Başka bir dünyada kökleri, Çiçek verince bakakalmış, Hani dingin vapur dumanını bilirsin, Köşe bucak duran rüzgârı sabahleyin, Gökten inen sessizlik gibi, Kutsa onu, hiç bir şey deme, İnsan öğrenmek için yaşar. 22 SALYANGOZ İşçi geliyor ağaç budamaya, O ne tafra, o ne kırallık, Bir omuzunda balta, ötekinde ıslık, Yer değiştiriyor kuşlar dallarda. Kente dönen çılgın mızıkacılar, Çiçek tozu içinde tunç bir davul, Borular arı gibi parlıyor güneşte. At da sallanıyor, sevinç de, Sokağa dökülen sesin demeti. Kadın çıkmış salyangoz toplamaya, Etekliğinde yılın beşinci mevsimi, Bakıyor gürültüsüyle memelerinin. Ve ağzında nar çiçeğiyle Çocuk gider tayı sevmeye. Yüreği tedirgin eden bilgelik. 23 SES Günlerin tümünü gördük, başka bir günü. Denizi, denizi bekleyeceğiz, Yengi oylumunda ağaç olan o sesi, Doğum mu öncedir ölüm mü, Bunun tarihi olamaz, başka bir günü, Tutukluyor düşüncemi sabah ve akşam, Başka bir günü, ben bendim, onlar onlardı, Sonra akşam oldu uyudum dalgın, Bu sabah uyandım başka bir günü.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir