Nejat Sezik – Degisim Kusagindakiler

Son yıllarda Anthony Robbins’in Sınırsız Güç kitabı ile başlayan daha sonra Stepnen Covey\n ‘Etkili Đnsanların 7 Alışkanlığı’ ile devam eden kişisel gelişim konusu, Ed-vard De Bono, Tony Buzan ve Og Mandino gibi kişilerin kitaplarıyla ülkemizde doruk noktaya ulaştı. Gerek bu kişilerin kitaplarını okuyanlar, gerekse onların düşüncelerinden esinlenenlerin seminerleri çığ gibi büyüdü. Etkilenip hayatını değiştiren, yeni alışkanlıklar edinen insanlarla sürekli karşılaşır olduk. Đşte bu durumda büyük pay sahibi olan kişiler var. Onların uğraştığı malzeme, insan. Đnsanın olduğu yerde sorunların olduğu da bir gerçek. Ancak onlar sorunlarla boğuşanlara çözüm buluyorlar, yol gösteriyorlar. Değişim yaşamalarında onların yanlarında bulunarak destek veriyorlar. Klasik ifade ile onlara balık tutmasını öğretiyorlar. Zaman zaman onların hayatlarından, kesitler bulacaksınız. Belgesel niteliğinde değerlendirilebilecek bu eser, aynı zamanda kişisel gelişimde değişim konusu üzerine yapılmış ilk çalışmadır. Yıllar sonra bile kişisel gelişimde ‘Türkiye’de kimler vardı?’ sorusuna cevap olabilecek nitelikte bir çalışmadır. Gazeteci olmam dolayısıyla benim üzerime düşen buydu. Ülkemizde kişisel gelişim konusunda söz söyleyen ve eser veren kişilerin değişim hakkındaki görüşlerini toplu halde sunmayı, üzerime bir vazife olarak görüyordum. Böylece bu çalışmayı kitaplaştırarak bu vazifeyi de yerine getirmiş oluyorum.


Değişim konusunda görüşlerini okuyacağınız kişiler, kişisel gelişim konusunda ülkemizdeki en önemli isimlerdir. Çalışmanın amacı, değişim arayışında olup, ne yapacağını bilemeyen, eski ifade ile ‘zuhurata tabi’ olanlara yol göstermek, kim veya kimlerden yardım alınabileceğine dair bilgiler vermektir. Ayrıca bu kitapta kişisel gelişimin seyrini de okuyacaksınız. Burada kişisel gelişim kavramına kıyısından köşesinden katkıda bulunanlara, olaylara ve yapılanlara yer veriliyor. Bu çalışmanın tarihe malzeme bırakma adına önemli bir katkı olacağını düşünüyorum. Umarım değişim ihtiyacını, düşüncesini uyarır; içinizde var olan o muhteşem gücü keşfetmenizde ilk kıvılcım vazifesi görür. Evrensel yasa Evrende koyulmuş, değiştirilemez ve tüm insanları bağlayan yasalar vardır. Diğer canlılar gibi insan da ister istemez bu yasalara tabidir ve değişim de bu yasalardan biridir. Doğduktan sonra hiç kimse büyümeme ve yaşlanmama gibi bir özelliğe sahip değildir. Dünyaya gelmekle, yani varolma savaşının içine girilmesiyle birlikte, gelişim ve dolayısıyla değişim de başlar. Değişimi Oğuz Saygın şöyle ifade ediyor: “Dünyada değişmeyen tek şey değişim, o halde biz durağan bir şekilde durduğumuzda çok şey kaybetmiş oluyoruz. Dünya dönüyor, hergün değişiyor. Biz değişmeden durduğumuz takdirde, o değişime ayak uyduramayız. Değişim bence bir mecburiyet. ” Đnsan, varolan evrensel yasaları keşfettiği, o yasaları uyguladığı ve onlardan yararlandığı sürece değişmeye mecburdur.

Yasaları keşfettiğinde artık onlara karşı durmak yerine, o yasalarla birlikte akmalı ve yaşamdan alması gerekenleri almalıdır. Tamer Dövücü de bir anlamda bunu hedeflemektedir: “Artık duyularımı açıp, günlük yaşamdan keyif almaya çalışan birisiyim. Kendi içimdeki çelişkileri çözüp, Anadolu literatüründe ‘hayatla birlikte akmak1 ya da ‘evrenle bir olmak’ ifadesiyle anlatılan, yaşanan her şeyde kendimizden bir parça bulmak ve yaşamın bir parçası olmak istiyorum. Hayatın doğal akışına kendimi 10 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAkiLER bırakmak, o doğal akışın içinde güzelliklerin tadını çıkarmak…” Böylece değişimle, hayat farklı anlamlar kazanmaya, zenginleşmeye başlar ve belki de mutluluk, bundan başka bir şey değildir. Tamer Dövücli Uluslararası Đlişkiler mezunu. Avrupa Toplulukları ve Uluslararası Đlişkiler konusunda master, Ekonomi alanında doktora çalışmalarında bulundu. Đngiltere’de bankacılık yaptı. Şu sıralar Türkiye’de NLP ve Sibernetik konularında, bireysel ve kurumsal çalışmalarda yer alıyor. Aynı zamanda Kişisel Gelişim ve Değişim Dergisi’nin editörlüğünü yapıyor. Taner Dövücü’nün “Türkiye’den NLP ve Sibernetik Uygulamaları” adlı yayınlanmış bir kitabı bulunuyor. O Değişim kavramt sizin için ne ifade ediyor? Ben değişime sibernetik anlamda bakıyorum. Değişim istikrarın karşıtını ifade ediyor. Sistem içinde yaşamın sürmesi için pekiştirici döngüler dediğimiz, değişim yaratan döngüler var. Bir hareket başlıyor, o domino taşı etkisiyle sistemin başka parçalarını etkiliyor. Sonuçta bir yerden başlayan hareket, eğer sistem yeterince karmaşıksa, farklı yer12 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAKĐLER de farklı etkiler doğurmaya başlıyor.

Bir süre sonra sistem insanlardan bağımsız hareket etmeye başlıyor. Eğer sistem insansa bu sefer değişim yaratan inançlar, değişim yaratan inanç sistemleri haline dönüşüyor. Siz belli noktalarda inisiyatifi başlatıyorsunuz. Đlk domino taşını yuvarlamaya çalışıyorsunuz ama onun nereye gidebileceği sistemin karmaşıkhğıyla bağlantılı. Her sistem si- _ bernetik anlamda dengeye öen değişme sibernetik anlamda ulaşmak zorunda. Ama o bakıyorum. Değişim istikrarın karşı- denge içinde küçük hare-tını ifade ediyor. ketlenmeler oluyor ve o 5===============SS==SB==^ eylem bir süre sonra yeni hareketleri doğuruyor. Buna sosyalist literatürde ‘diyalektik materyalizm1, NLP’de ‘kutuplaşma teorisi’ deniliyor. Sonuçta bakıyorsunuz iki farklı şey kendi içinde çatışıyor, oradan çeşitlilik üretiyor. Bu sonsuz çeşitliliği yaratan bir mekanizma yaşamın kaynağı oluyor. Bir çocuk doğuyor, emekliyor, adım atıyor, koşuyor, yürüyor, yetişkin oluyor, ergenliğe geçiyor, anne oluyor, baba oluyor, yaşlanıyor yani yaşamın her devresinde değişim bizimle. Ama değişimin içinde ki dengeler de bizimle. Bir süre sonra o denge ve değişim birbiri içinde bu çeşitliliği yaratıyor ve çok zengin bir manzara çıkıyor ortaya. G Siz şahsî değişimle neleri ve nereye ulaşmayı hedefliyorsunuz? Şahsî anlamda değişimle hedeflediklerimin zannediyorum çoğuna ulaşmış bir insanım.

Artık duyularımı açıp, günlük yaşamdan keyif almaya çalışan birisiyim. Kendi içimdeki çelişkileri çözüp, -buna Anadolu literatüründe ‘hayatla birlikte akmak’ ya da ‘evrenle bir olmak- yaşanan her şeyde kendinizden bir parça” bulmak ve yaşamın bir parçaEvrensel Yasa 13 sı olmak istiyorum. Doğal akışına kendinizi bırakmak. O doğal akışın içinde güzelliklerin tadını çıkarmak. Benimkisinde biraz bu var. Hepimiz doğduğumuz andan itibaren ölmeye başlarız. Bunun hızı bize bağlıdır. Yapacağımız şeyi yavaş yapıp keyif almak, hazzı artırmaya çalışmak, biraz o vardır. O Maddî anlamdaki hedefleriniz, somut hedefleriniz neler? Maddî anlamda hedefler olmak zorunda ama maddî anlamdaki hedefler gerçek anlamda hedef değildir. Onlar basamaktır. ‘Kişisel Gelişim ve Değişim’ dergisinin ilk sayısında bir öykü var: ‘Çocuk yarın sabah ölecek’. Orada, hedeflerin olması şarttır; yakın ve ulaşılabilir deniyor. Ben buna katılıyorum. Hedefleriniz olmazsa sürüklenir gidersiniz. Yakın ve ulaşılabilir hedefler benim için var.

Kendi çapımda bir sistem kurmaya çalışıyorum. Kitaplar bunun bir parçası, dergi bir parçası, kişisel gelişim kitaplarının editörlüğünü üstleniyorum bu bir parçası. Kurumlara verdiğim seminerler bir parçası. Şu anda büyük bir NLP sitesinin ön görüşmeleri sürüyor. Đnternet kuruluşlarından biri finansör olacak. Onlarla, belki birkaç psikologun da katılacağı online bir site hazırlama projemiz var. Bu parçaların hepsi birbirini tetikleyen bir sistem haline gelecek bir süre sonra. Ayrıca Erikson’un hipnoz kasetlerini Türkiye’ye getirmek istiyorum. Proje çok ama bunlar adım adım ilerliyor. Sistem halka halka işliyor. Birden bir taraflara atlamak gibi bir niyetim yok. 14 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAKĐLER NLP ve Değişim O Sizin kişisel değişiminizi yaşatan sebep neydi? Đlk çıkış noktanız ne oldu? Genellikle bunun ilk çıkış noktası, çocuksu bir meraktır. ‘Hayatta daha başka ne var?’ sorusunu soruyorsunuz. Bu soruyu hâlâ soruyorum. Bu soruyu sordukça cevaplarını bulmaya başlıyorsunuz.

Üniversite yıllarında meditasyonla başladım. ‘Daha neler yapabilirim?’ diyordum ama o zamanlar pek fazla bilmiyordum. Daha sonra kişisel gelişim konusundaki aşağı yu-kan bütün kitapları okudum. Bir sürü yöntem denedim; uzakdoğu sporları, Tai Chi, Karate, Aikido. Bunlardan bir şeyler bekledim. Bu arada iki master bir doktora yaptım. Ama bunların çok da faydası olduğu söylenemez. Bankacılıkta sistemlerin nasıl iç içe geçtiğini, kapitalizmin ne demek olduğunu öğrendim. Ama günün birinde hayatın çok da uzun olmadığına ve sevdiğim işi yapmam gerektiğine karar verdim. Geldiğim noktada sorgularken karşıma NLP çıktı. Önce yönetimde kullanırım diye, ilgili NLP kursuna katıldım. Daha sonra bu bireylere doğru kaymaya başladı. Önce kendimi, oradan şelf hipnoz ve Erikson hipnozunu öğrendim. Bunları uygularken başka şeyler çıktı; Reike, biyoener-ji gibi. Đşe yarıyorsa kullanıyorum.

Çok fazla sorgulamıyorum. Akupunktur işe yarar mı yaramaz mı? Bana iyi geliyorsa işe yarıyordur. Gerisi çok önemli değildir. Bilimsel olup olmamasına çok fazla bakmıyorum, kendim akademik kökenli olsam bile. NLP ile imkansızmış gibi görünen bir sürü şeyin yapıEvrensel Yasa 15 labildiğini biliyorum. Şu anda 400 civarında uygulama yaptım ve % 90 seviyesinde başarı oldu. O % 10 henüz keşfedilemedi. Zannediyorum o % 10 keşfedilirse dünyada problem kalmayacak. Sonuçta olay insan —-h-»-,—;,;-,—,,;^^ beyninde bitiyor. Đnsan Sonuçta olay insan beyninde biti-beynini daha iyi anladıkça, yor. Đnsan beynini daha iyi anladık-davranışlarınızın nedenleri- ça, davranışlarınızın nedenlerini, ni, kendinizi anlıyorsunuz kendinizi anlıyorsunuz ve insan do-ve insan doğasını anlıyor- ğasını anlıyorsunuz. Zenginlikleri sunuz. Zenginlikleri anlı- anlıyorsunuz. Ruhsal boyuta kıs-yorsunuz. Ruhsal boyuta men çıkıyorsunuz.

kısmen çıkıyorsunuz. = Kendini ifade etme veya kendin olma süreci ve ondan sonra da katkı boyutu başlıyor. ö Masloıv’un ihtiyaçlar hiyerarşisinden bahsediyorsunuz. Evet. Đkisi birbirini destekliyor. Şu anda o iki boyut arasında sıkışmış vaziyetteyim yani kendini gerçekleştirme ile katkı arasında bir yerlerdeyim. O Sizce değişim bir moda mı? Yozlaşmak ya da benzemenin değişimdeki yeri nedir? Değişim bir moda değil. Değişim, insan hayatında her zaman olan bir şey. Burada problem, bizim dünyaya adapte olmamızdan kaynaklanıyor. Beynin birinci fonksiyonu adapte olmaktır, öğrenmektir. Bunun amacı da kişiyi korumaktır, hayatta tutmaktır. Đlk 2 yaşına kadar duyular açılır. 11 yaşına kadar sinir sistemi yapılanmayı tamamlar. 21 yaşına kadar da kimlik oturmaya başlar, 25 yaşında da oturur. 16 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAKĐLER 25’inden sonra değişim durur.

Siz ilk 25 yılda yaşadığınız ortama adapte olmayı öğrenirsiniz. Bu durum 11 yaşına kadar iner çünkü alışkanlıklar 11 yaşına kadar oturur. O dönemde alışkanlıklarınızı değiştirmemek gibi kaideniz varsa, bu sizi biraz frenleyebilir. Bilinçaltının yaşı 11’i geçmez. Sizin içinizde de benim içimde de 11 yaşında bir çocuk vardır. 0 11 yaşma kadar öğrendikleriyle devam ediyor. Đyiyi, kötüyü ve zevk aldığı şeyleri öğrenmiş vaziyette. Bunlar belli ortamlarda işe yarıyorlar. Ama değişen bir ortama uyum sağlamakta zorlanıyor. Đşte burada değişimin olması gerekiyor. Yoksa bu yoz-=____=___=__===___==^^ laşmayı getirici bir şey de-Değişim bir moda olursa yozlaşma- ğil. Değişim bir moda olur-yı 5cürebilir. Değişimde benim sa yozlaşmayı getirebilir. kastettiğim şey, daha fazla adap- Değişimde benim kastetti-tasyondur. Adaptasyonsa problem- ğim şey, daha fazla adap-leri çözebilme, öğrenme dediğimiz tasyondur.

şeydir. 5izim amacımız insanların Adaptasyonsa problemleri sağ beynine ya da bilinçaltına öğ- çözebilme, öğrenme dedi-renmeyi öğretmek. ğimiz şeydir. Bizim amacımız insanların sağ beynine ya da bilinçaltına öğrenmeyi öğretmek. Kişinin 11 yaşına kadar öğrendiği, alışkanlık haline getirdiği programları değiştirmek. O Değişim bir süreç mi yoksa aniden bir seferde olup biten bir eylem midir? Değişimin iki yönü var. Bizim NLP’de yaptığımız daha çok şuna benzer: Durgun bir suyun önündeki barajı çatlatırız. Ondan sonra taşmaya, o durgun sular akmaya başlar. Önerdiğimiz şey, kişilerde bu tür tıkanmışlıklar varsa orayı çatlatmaktır. Ondan sonrası kendiliğinden gelir. Olaya böyle 17 bakarsanız bu çok ani bir eylem. Ama o suyun sürekli akması lazım. Đlerde bir yerde kendine yeniden bir havuz oluşturabilir. Orada yine böyle bir şey oluyorsa, tekrar akıtmak gerekir yani tek bir uygulama yetmeyebilir. Süreç olan tarafları da vardır.

Çünkü sürekli devam eden bir şey. Ama belli dönemlerde o havuzun içinde dengeye ulaştığı zamanlar da var. Zaten bütün mesele bu ikisi arasındaki dengeyi kurmak. Ne zaman denge olmalı ne zaman hareket olmalı, ne zaman eylem olmalı, ne zaman sindirmeliyiz. Sindirmeden yapflan değişimler bir şeyler öğretmez. O Değişim kişinin içinden mi yani içerden mi yoksa çevreden ya da dışardan mı olmalıdır? NLP’de altılı bir dünya modeli var. Çevre boyutunda değişim dışardan gelir ve burada biz tepkisel olarak değişiriz. Đstanbul’dan Oslo’ya tayini- ¦ niz çıkarsa, hava şartları Daha üst boyuttaki değişimler bi-değişmiştir, giyinme alış- ^ <Çin önemlidir. Đnanç, yetenek kanlığınız otomatik olarak v« kimlik boyutundaki değişimler değişecektir. Bu değişim içerden gelir. Dışarısı bunu çok dışardan kaynaklanır ve fazla zorlayamaz.______________ adaptasyon gerektirir. ‘ Ama bunlar çok değerli değişimler değildir. Daha üst boyuttaki değişimler bizim için önemlidir. Đnanç, yetenek ve kimlik boyutundaki değişimler içerden gelir.

Dışansı bunu çok fazla zorlayamaz. Belli bir eşiği vardır bu değişimlerin. Genellikle dışarının zorlamaları o eşiğin altında kalır. Orayı geçerseniz çok özel şeyler olur. Ancak 25 yaşından sonra bir kişinin değiş18 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAKĐLER mesi için ruhi şoklar, aşırı stres yaşaması veya deprem olması, boşanması, baba olması ya da anne olması, çocuğuna bir şey olması, yakınını kaybetmesi gibi çok ciddi olayların olması gerekir, bunlar dışında kolay değişemez. Ama NLP ile değişebilir. O Size gelenlere özellikle ne yapıyorsunuz da bu insanlar değişmek ihtiyacı hissediyorlar? Đnsanlar değişmeye karşı değildirler, değiştirilmeye karşıdırlar. Biz insanları değiştirmiyoruz onlar değişmek istedikleri için değişiyorlar. Biz onlara nasıl değişeceklerini öğretiyoruz. Đstemeyen kişiyi değiştirmemiz”zor. Ben bunu bir veya iki sefer yaptım. Birisinde, o kişiye rağmen yaptım. Çok ciddi sağlık sorunları vardı; bir alkol bağımlısıydı. Mecburen yaptım yoksa siroz başlangıcı vardı. Onun dışında böyle bir şeyler yapmadım.

Đnsanlar buraya değişmek isteyerek geliyorlar. fj Tanıdığınız insanlar var. Bu insanları değişim arayışına iten nedir? Bu biraz meta programlarla alakalı. Türk insanı genellikle uzaklaşmacıdır yani acıdan karar. Bu insanları çoğunlukla bize getiren şey, işlerin yolunda gitmemesidir. Çok az bir kısmı Đşler yolunda ama daha fazla ne yapayım’ diye gelir. Bizi çoğunlukla motive eden şey, problemler ortamı olduğu için gelenler de bu doğrultuda geliyorlar. Yoksa onların içlerinden geldiği için değil, değişmek zorundalar. Adapte olamazlarsa, bir şeyler ters gidiyor. Đnsanlar şunu fark ediyor: ‘Hayatım kötü, ben mutlu değilim, eve kapanıyorum, depresyon geçiriyorum. Sabah kalkamıyorum, işe giderken Evrensel Yasa 19 kendimi motive edemiyorum. Evde suratım asık, bu halimi nasıl değiştireceğim.’ Onun için geliyorlar. Ama çok az bir kısmı da ‘Daha ne yapabilirim?’ düşüncesiyle geliyor. G Richard Bandler’tn ‘Üretken Değişim’ dediği bir durum var.

Biraz ona benziyor. Siz ne dersiniz? NLP’de Design Human Engineering diye bir dal var. Bu onunla ilgilidir. ‘Başka ne var?’ sorusu sorulur. Burada bütün duygular dijital hale getirilir. Buradaki uygulamalarda daha alt boyutlarda bunu yapabiliyorum. ‘Change Anc/ıorlarla bunu yaparız. Anchor, belli duygu durumunu belli bir hareketle birleştirmek ve kişinin onu kontrol etmesini sağlamaktır. Bir problemle karşılaştığınızda, bu problem üç veya dört aşamada çözülür. Önce kişide merak, ardından meydan okuma, arkasından yaratıcılık düğmesini açarsınız. Zaten bu süreçte kişinin içinde yeterince kaynak varsa çözer. Bu yaz modelleme kursuna gideceğim. Buna master practioner ve yukarısı katılabiliyor. Orada da kendimizi ve başkalarını modellemeyi öğreneceğiz. Kendinizi kontrol etmeyi öğreniyorsunuz.

Dışarıda ne olduğu çok önemli değil. Bu büyük depremde sakin ruh haline ulaşmam bir saniye sürdü. O kadar kontrol edebiliyorsunuz kendinizi. Beyin o duyguyu, o ruh halini otomatik yaratabilecek kadar mükemmel hale gelebiliyor. Değişimin Aşamaları n Değişimde belli aşamalar var. Önce çok hızlı oluyor. Arkasından biraz yavaşlıyor ve 20 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAKĐLER ardından bazılarında ilk başladıkları yere dönüş oluyor. Böyle durumlarda ne gibi önerileriniz var? Değişim yükselerek başlıyor. Ama dengeleyici döngü bir yerde devreye girmek zorunda. O dengeleyici döngü devreye girdiği anda, değişim bir yerde ya şu şekilde (eliyle yukarı doğru oval bir biçimde artan eğriyi işaret ediyor. NS) dengeye oturur ya da gecikme nedeniyle biraz geri yön almaya başlar. Eğer ısrarla devam ederseniz tekrar yukan doğru ama yine bir yerde dengeye oturur. Ondan sonra adım adım daha yukarılara çıkabilirsiniz. O tür uygulamalarda değişimin tamamen geri gelmesi, inanç sisteminin değişimi geri çekmesidir. O yüzden biz kendi kendimize değişemeyiz.

Sizin içinizde sizi sınırlayan yüzlerce inanç varsa, siz ‘Bu hafta bu özelliğimi değiştireceğim’ deseniz bile, o hafta değiştirirsiniz de ikinci haftaya kalmaz. Sigarayı bir hafta bırakırsınız, ikinci hafta yeniden başlarsınız. Đşte o derindeki inanç sistemini çözmek gerekiyor. Bunu da değiştirirseniz, değişim bu sefer çevre boyutuna takılmaya başlıyor. Çok örneğim oldu. Kişideki bütün kısıtlayıcıları kırdık ama ada–a—s-—-——-_————^ mın sermayesi yoktu, işinizin içinizde «izi sınırlayan yüzler- de başanlı olamadı. Çevrece inanç varsa, siz ‘5u hafta bu sel bir sınır var. Etki alanı özelliğimi değiştireceğim’ deseniz içinde fevkalade şeyler ya-bile, o hafta değiştirirsiniz de ikin- pabiliyorsunuz. Ancak o ki-ci haftaya kalmaz. siyi etki alanını yavaş yavaş = büyüterek geliştirebiliyorsunuz. Yoksa etki alanının dışındaki hedefler için hayal kırıklığı kaçınılmaz. NLP ile ne yaparsanız yapın. Ona hayal satmak diye bakıyorum ben. Evrensel Yasa 21 O Đnsanların değiştirmek istemedikleri alışkanlıkları, düşünceleri ve inançları var. Böyle durumlarla karşılaştığınızda ne oluyor? Böyle durumdaki kişileri kabul etmiyorum.

Kişi buraya gelip ‘Ben sigarayı bırakacağım ama sigarayı bırakmak istemiyorum’ diyorsa, ‘Sigarayı bırakmak istediğin zaman gel’ diyorum. Bu güç mücadelesi değil. Beni değiştirirsin, değiştiremezsin yansı değil, istemiyorsan gelme diyoruz. Daha genel boyutta da öğretebiliyoruz. Kişi kendini nasıl değiştirebileceğini öğrenebiliyor. Seminerlerde daha çok yapılan şey budur. O Kişi, değişim geçirdikten sonra bunu birileriyle paylaşmak istiyor. Büyük ihtimalle de bu siz oluyorsunuz. Size ne gibi tepkiler veriyorlar? Çok enteresan tepkiler alıyorum. Geçenlerde 23 yaşında bir kızcağız geldi. Kendisi alkol bağımlısıydı. Alkol bağımlılığı sebebiyle sosyal bozukluk, içine kapanıklık gibi durumları vardı. Son seansa kadar alkolle hiç uğraşmadık, tamamen kişiliği değiştirdik. Evvelsi gün aradı ‘Kendimi çok cesur hissediyorum. Hayatta yapmayacağım şeyleri yapıyorum.

180 derece değiştim. Çevremdekilerde buna alıştı.’ dedi. Bunlar bizde çok sık olur. O tür bir bağımlılıkta bütün kimliği değiştirmeniz gerekebilir. Bazen ileri gittikleri de oluyor. Öğretim üyesi bir hanım gelmişti. Oğlunu getirmişti. Çocuk depresyondan dolayı evden dışan çıkmıyordu, ikinci seanstan sonra eve girmemeye başladı. Annesi aradı ‘Biraz geri alabilir misiniz? dedi. Bu seviyede değişenler olabiliyor. Aldığım tepkilerin çoğu olumlu. 22 DEĞĐŞĐM KUŞAĞINDAKĐLER Algı Filtrelerinin Değiştirilmesi D Kişiler, içlerindeki gerçek potansiyele ulaşabilmeleri ve kendi iç güçlerini harekete geçirebilmeleri için neler yapmalıdırlar? Đki noktadan hareket etmek lazım; bunlardan bir tanesi algı filtrelerini değiştirmek. Đnsanlar dünyayı, birtakım filtrelerden geçirerek algılar. Gerçek dünya ile zihinlerinde oluşturdukları dünya modeli birbirinden farklıdır.

Ama onlar kendi dünya modellerine göre kendilerini yönetirler. Sonuçta zihinlerindeki dünya modeli gerçek dünyadan ne kadar farklıysa, kişi o kadar çok duygusal davranmaya başlıyor. Psikolojik problemlerin kökeni de burasıdır. Bu algı filtrelerini kaldınrsak ve kişi gerçek dünyaya ne kadar adapte olursa problemler o kadar azalır. Doğada yaşayan insanlarda bu tür problemler pek olmaz; onları kısıtlayan birtakım inanç, kültür gibi filtreler yoksa. Doğada yaşamayı öğreniyor. Neyi öğreniyor; ekersen biçersin, çalışırsan kazanırsın. Çalışsan da bazen kaybedebilirsin, yağmur yağar ekinin gidebilir, sel olabilir, fırtına çıkabilir. Hiç beklemediğin anda don olabilir. Bu, insanlan gerçek dünyayı olduğu gibi kabul etmeye itiyor. Zaten dinler de bu konuda uyuştuğu için, ‘Allah’tan geldi’ diyor sorgulamıyor. Bu ruhsal boyutta da birtakım değişiklikler yapıyor. Doğadaki insanda ruhsal problem pek fazla olmuyor. Çünkü onlar yapay düşüncelerle doldurulmuş vaziyette değiller. Her şeyin doğalının doğru olduğuna inanıyorum.

O filtreleri kaldırdığımızda, kişiler kendi kendilerini sınırlayan inançlardan uzak durmaya başlıyorlar. Mesela bir bey gelEvrensel Yasa 23 misti. Küçükken ağbisi bu kişiyi dolaba kapatmış ve kafasında bir genelleme oluşmuş: ‘Đçinden çıkamayacağın şeye girme.’ NLP’de bu tür programlar içeriksizdir; içinden çıkamayacağın ne varsa girmelisin. Uçağa binemiyordu, nasıl çıkacağını bilemediği için. Kapalı odada kalamıyordu, transa girmiyordu. Evlenmiş, çocuk yapmıyordu. Çocuk olursa, boşanamayacaktı, içinden çıkılamayacak bir durum olacaktı. O yüzden eşiyle problemliydi. Bunların hiçbirinin o olaydan kaynaklandığını bilmiyordu. Olayı çözdük, hepsi birden düzeldi. Tek bir genelleme insan hayatında bir sürü sınırlamalara yol açıyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir