Nicole Jordan – Şehvetin Esiri

Londra, K asım Î813 A d a m dalgaların arasından çıplak bir halde çıktı. İslak, p ü ­ rü zsü z kaslı vücudu Karay ip güneşinde parlıyordu. Parlak tu rku ­ va z denizin çevrelediği bedeniyi? bir pagan tanrısını andırıyordu. F akat o bir tanrı değildi. G enç k ızın nam usunu ve kalbini çalmış olan bir korsandı. Berrak bem beyaz kum salda bacakları iki yana açık, gördüğü her şeye hükm ederm iş gibi dim dik dururken etrafına sıcaklık, güç ve tehlike yayıyordu. T ahrik olnıuşluğunu açıkça gösteren erkeksi bedeni genç k ız ın nefesini kesmişti. K aranlık bakışları, genç k ızın içine çektiği titrek nefesi duymuşçasına ona sabidendi. G enç k ı z hatlarını seçemese de adam ona bakarken adeta kendinden geçiyordu. Y ü z ü n ü göremiyordu, tek gördüğü o yoğun ve yakıcı bakan kara gözleriydi. A m acı her çevik adım ında belli olan adam ona yaklaştı. O n u yere yatırıp aç dudaklarıyla onunkilere sataşırken, genç k ı z k u ­ m un sıcaklığını sırtında hissedebiliyordu. Ö püşü gücüyle değil am a etkisiyle tahrip edici, dokunuşları vahşi ve şehvetliydi. D udaklarının tadı damağında kalırken ellerini aşağı doğru kaydırdı, hem şefkatli hem de acımasızdı. Başını eğip genç k ız ın boynunu, omuzlanın, sonra ila çıplak göğüslerini öptii.


Dudaktan sıcacıktı, güneşten bile daha kavurucuydu. Bir göğüs ucunu kavradı t te genç kızın ztrktnı kıvranmasına neden olacak şekilde sertçe eındi. Genç kız inleyerek bacaklanııı onun için araladı. Adanı erkekliğini onun kadınsı yumuşaklığına bastırdığında ise uyluklan arasında hissettiği sızı daha da uyarıldı. “Lütfen…” di)t yalvardı. Adanı onun bu acil ihtiyacını anlayıp amansızca derinlerine gömüldü. Genç kız, erkekliğiyle tamamlanırken zevkten ağlamak istedi. Fakat sonra adanı kımıldamadı ve genç kızın şiddetle ulaşmak istediği doyum anım reddetti. Bakışlarının yakrcı karanlığı, adaleli vücudunun ağırlığı kadar etkiliydi ve kızı yere yapıştırmıştı. “,Nasıl evlenirsin onunla?’’ diye sertçe sordu. “Nasıl kendini ona vermeyi düşünebilirsin?” “Mecburum, Seçme hakkım yok. Kutsal bir yemin ettim. ” Adamın yoğun bakışları kızın içine işledi. “Senin dükün soğuk ve ihtirassız. Sana benim hissettirdiklerimi hissettiretnez.

K ınını benim gibi kaynatamaz.” Genç kız onun her söylediğinin doğru olduğunu bilerek başını yana çevirdi. Yaklaşan evliliğini düşündüğünde içini derin bir ümitsizlik kaplıyordu. Unutmak istemişti… Am a korsanı buna izin vermemişti. Adam dişlerini sıkarak kızın saçlarını kavradı. “Sen bana aitsin, sadece bana. Beııimsin sen, anladın mı? Ve ben de şeninim. Beni sen yarattın.” Sahipleniri tavrı genç kızı etkiledi ır heyecanlandırdı. “Evet,” dedi. Adam geri çekilip yeniden kuvvetli bir şekilde onun derinlerine doğru kaydı. “Ona gittiğinde hatırlayacağın ben olacağım. Sana istekli çığlıklar attıran benim dokunuşum, benim tadım, benim sertliğim.” 6 “Evet. Hır/… Sadece settin.

” Otıtı tatma ve hissetme arzusuyla adamın dudaklarım kendininkilere yaklaştırdı… Adam bıı yakınlaşma üzerine hareket etmeye başladı; ona vahşice salıip oluyordu. Kesinlikle nazik değildi, fakat kız da zaten öyle olmasını istemiyordu. Daha fazlası işin kalçalarını kaldırdı ve titreyerek oııuıı ritmine karşılık verdi. Adam. “Daha çok, * diyerek onu kışkırttı. “Daha fazla. Teslim ol…” Doyum anı genç kızın içini ktnlgan titremelerle doldurdu, ta ki adam kendi doyum anını yaşayana dek. Sonunda şiddetli açlıktan bastınlımştı, adam nefes nefese kalmış bir halde genç kızın üzerine yığıldı. Ipeksi dalgalar sıcaklamış tenini ıv aralarında tutuşan ihtirası serinletirken geııç kız tükenmiş bir lıaldc orada yatıyordu… Ravcn K endrick hayallerinden sıyrılıp yavaşça odasının farkına vardı. Bedeni hâlâ yaşadığı o güçlü doyum anının vc korsanının anısı ile sızlarken, sabahın erken saatlerinin ürpertici ışığı ipek perdelerden içeri süzülüyordu. O kanını kaynatan vahşi, tatlı bir yangındı… Vc sadece bir hayaldi… Ö zlem le içini çekerek yatağında döndü vc hâlâ sızlayan göğüslerinin üzerine bir yastık bastırdı. O sahip olabileceği tek gerçek tutkuydu. Âşığı bazı zam anlar etten kem ikten bir adam kadar gerçek görünse de sadece hayallerini süslüyordu. Bir kimliği ya da bir geçmişi yoktu. O ışıldayan bir Karayip sabahında, bedenini yağmalamak vc kalbini esir almak için rüyalarında kıyıya çıkm ıştı… Aralarında yaşananların etkisiyle genç kızın gözleri kapandı.

U yluklarının arası hâlâ sıcak ve nemliydi, fakat ger7 iliz b a n y o y ap m an ıza ve g iy in m e n iz e y a rd ım c ı o lm a k için y a rım saat iç in d e g eri d ö n e rim .” “T a m a m , te şe k k ü r e d e rim , N a n .” H iz m e tk â r o d a d a n çık tığ ı z am an R av en s o ru m lu lu k d u y g u su y la çatalın ı e lin e aldı, fakat te k ra r y e rin e b ırak tı, ç ü n k ü iştalıı ço k ta n k açm ıştı. B irkaç saat iç in d e seç m iş o ld u ğ u ad am la, so sy e te n in e n y ü k se k k a d e m e le rin d e saygı g ö re n b ir soyluyla e v len ecek ti. B u g ü n ü ay lard ır sab ırsızlıkla b e k liy o rd u – peki şim d i n e d e n k e n d i id a m ın a g id iy o rm u ş gibi h isse d iy o rd u ? G e lin le re ö zg ü asabiyet. G e rg in liğ i sad ece b u n a bağla n ab ilird i. D ü ğ ü n g ü n ü n d e h e r g elin k u ş k u lu o lu rd u . D ü ğ ü m le n e n m id e sin d e k i h ey ecan ı y atıştırm ay a k a ra rlı b ir şek ild e b aşını salladı. G ele c e ğ in e d a ir alm ış o ld u ğ u karar ü z e rin e $u anda kaygılanm ası ço k saçm ay d ı. H a lfo rd D ü k ü ’ylc yapacağı ev lilik sad ece a n n e s in in d ileğ in i – so y ­ lu la r arasın d a h a k ettiğ i k o n u m u g ü v e n c e altın a alm ak – y e rin e g e tirm e y e c e k aynı za m a n d a d ışla n m ış b ir yabancı o lm a m a sın ı da g aran tiley ecek ti. N ih a y e t bir yere ait olacaktı. B ir d ü şe s olarak so sy etey e k ab u l e d ile c e k ti… Y irm i y ıld a n d a h a u z u n b ir z am an ö n c e k ızg ın b ir baba ta ra fın d an Batı H in t A d aları’n a s ü rg ü n e d ile n a n n e s in in red d ed ild iğ i sosyeteye. R aven m id e b u la n tıs ın ı göz ard ı e tm e y e çalışarak fin canı d u d a k la rın a g ö tü rd ü . M ü sta k b e l kocası H a lfo rd D ü k ü g u ru rlu , d ik kafalı ve k e n d isin d e n iki m isli yaşlı o lab ilird i – ayrıca kaza eseri y aşan an tra je d ile r n e tic e sin d e iki genç eşi to p rağ a v e rm e talih sizliğ in i ta tm ıştı – am a R av en o n u n karısı o la ra k h a y a tın ın b ü y ü k b ir k ısm ın d a b aşın a m u sa lla t o la n ü m its iz y aln ızlık hissiyle m ü c a d e le e tm e k z o ru n d a kalm ayacaktı. K arşılaştığı d eza v an tajlar d ü ş ü n ü ld ü ğ ü n d e , H a lfo rd ’ı 10 c e z b e tm iş o ld u ğ u için şan slıy d ı.

B ir İn g iliz v a ta n d a ­ şı o lm a sın a ra ğ m e n B atı H in t A d aları’n d a d o ğ m u ş tu ve İn g ilte re ’ye ilk k ez g eçe n ilk b ah ard a a n n e s in in ö lü m ü n d e n b ir yıl so n ra g e lm işti. İstek sizliğ in i z o r da olsa s in d ire re k k e n d isin e y ab an cılaşm ış olan ailesiyle b arışm ıştı – baş b e ­ lası b ü y ü k b ab ası ve sosyeteye ilk kez ta n ıtılm a sın a d e ste k v e re n e jd e rh a b ü y ü k halası. R a v e n o z a m a n d a n b eri k a b u lle n ilm e n in k e n d isin e ne k ad ar ç o k şey ifade e ttiğ in i v e ait o lm a h issin i nasıl d e rin b ir şek ild e el ü s tü n d e tu ttu ğ u n u fark e d iy o rd u . R ah a tla m a sın a ve şü k ra n d u y m a sın a n e d e n o la n şey ilk s e z o n u n d a zafer k aza n m ış o lm asıy d ı. Sayısız h a y ra n tarafın d a n rağ b et g ö rm ü ş ve u y g u n s u z o la n p e k ç o ğ u n d a n da – ta h m in e n y a rım d ü z in e k ad ar – e v le n m e teklifi alm ıştı. A ğırbaşlı d u ra ra k e n saygın k işileri b ile ald atm ıştı. Y ü zlerin e karşı n a n ik y a p m a k n e k ad ar h o ş u n a g id ecek o lsa da so sy etey e d a h il o lm a sın a en g el teşkil e d e b ile c e k h e r şeyd e n k a ç ın m ıştı. O n la rd a n b iri o lm a k istiyorsa, ak sini yap am azd ı. R esm i o la m am a sı k esin lik le b ir e n g e ld i, R av en b u n u n fark ın d ay d ı. K aray ip ler’d ck i M o ııtse rra t A d ası’n d a y e tişm iş o lm a sı o n a ö z g ü rlü k ta n ım ıştı v e ç o c u k lu ğ u n u e rk e k gibi tc n lıa k o y la rd a y ü z e re k , k o rsaııcılık o ynayarak, dah ası ata b in e re k g e ç irm işti. İsm i b ile a lışılm ışın d ışın d a y d ı; b ab a sın ın İsp an y o l a ta la rın d a n b irin e b e n z e y e n saç re n g in e g ö re ism i k o n m u ş tu . A m a İn g ilte re ’ye g elin ce, u y u m sağlam ak u ğ ru n a h e r b ir tu tk u işa re tin i ö n le y e re k ve b o ğ u c u d av ran ış k u ra lla ­ rın a k atlan arak n eşesin i fre n le m e y e u ğ raşm ıştı, ç ü n k ü kab u lle n ilm e k o n u s u n d a k ararlıydı. H o ş n u ts u z lu ğ u n u h a fifle tm e y o lla rın d a n b iri d e sab ah ın e rk e n sa a tle rin d e park ta y ap tığ ı d ö rtn a l k o şu larıy d ı. İh tira s ö z le m i çek tiğ i z am an d a fa n te z ile rin e vc hayali k o r11 san âşığına g eri d ö n ü y o rd u . S ad ece b ir hayal o lm a sın a rağ ­ m e n k o rs a n ın ın – g e rç e k y aşam d a k i d iik iin yapam ayacağı ve y ap m ay acağ ı ö lç ü d e – açlığ ın ı b astıracağ ın d an e m in d i.

R av en a n id e n kış sa b a h ın ın se rin liğ in i h isse d e re k iirp e rd i. K u ru n tu la rın ı k afasın d an a tıp tepsiyi k en ara k o y d u vc y a ta k ta n kalktı. N o rm a ld e ta m şu an d a ata b in iy o r o lu r ­ d u , fakat b u g ü n h azırlan acağ ı b ir d ü ğ ü n vardı. K apısı v u ru ld u ğ u n d a y ü n sab a h lığ ın ı ü z e rin e h e n ü z g e ç irm iş ti. B ü y ü k h alası o n u şaşırtara k içeri girdi. C a th e r in e , Leydi D a lry m p lc , g ö rk e m li b ir b ay an d ı – ıızıııı b o y u , etk iley ici y ü z h a tla rı ve g ü m ü ş i saçlarıyla o ld u k ç a zarifti. “T e rs g id e n b ir şey m i v ar?” d iy e kaşların ı çatarak s o rd u R a v e n . A y lard ır b irlik te y aşıy o rlard ı v c b ü y ü k halası o n u b ir kez bile b u şe k ild e z iy a re t e tm e m iş ti. H a tta n o rm a ld e b u k ad ar e rk e n k alk m azd ı. C a th e r in e I lala z o r da olsa g ü lü m s e m e y i b aşard ı. “T e rs g id e n b ir şey yo k . S ad ece san a b ir d ü ğ ü n h ed iy esi g e tird im .” I liııt a ğ a c ın d a n b ir k u tu u z a ttı. “B u a n n e n e aitti. San ırım E lizab e th o n la ra sa h ip o lm a n ı is te rd i.

” R a v e n a n n e s in d e n b a h s e d ilin c e k a lb in in b u rk u ld u ğ u – n u h issetti. M e ra k la k u tu y u açtı ve iç in d e ç o k d eğ erli o ld u ğ u belli o la n b ir d izi inci vc b ir çift inci k ü p e g ö rü n c e n e fe si kesildi. G e n ç kız b u c ö m e rtlik g ö s te risin e n ey in seb ep o ld u ğ u ­ n u m e ra k e d e re k b ü y ü k h alasın a so rg u lay ıcı b ir bakış attı. L eydi D a lry m p lc o n a k arşı g e n e llik le h o ş la n m a m a s ın ırın ­ d a ih tiy atlı b ir şek ild e d a v ra n ırd ı. “ B u g ü n le ri g ö re c e ğ im iz e d a ir cid d i ş ü p h e le rim v a rd ı,” d e d i halası. “F ak at a rtık n ik â h ın eli k u la ğ ın d a o ld u ğ u n a g ö re b u n la rı alm ay a h a k k ın olduğunu d ü ş ü n ü y o r u m .” “Ç o k g ü z e lle r,” d iy e m ırıld a n d ı R aven. 12 “E liz a b e th g id e rk e n b u n la rı alm ayı reddetti.*’ d e d i C a th e rin e H a la k ın a y ıc ı b ir ses to n u y la . “ B u n la rı iyi b ir fiyata satabileceği d ü ş ü n ü lü r s e , karşı k o y m ası ç o k m a n tık sız d ı. A m a b e n d ü ğ ü n ü n d e o n la rı ta k m a k iste y eb ileceğ in i d ü ­ ş ü n d ü m .” H a la sın ın h e d iy e siy le şaşkın am a m in n e tta r o la n R av e n ö lç ü lü b ir şe k ild e cevap v erd i. “ E vet, te ş e k k ü r e d e rim . O n la rı ta k m a k ç o k h o ş u m a g id ecek .” C a th e rin e I lala o d a d a n ç ık m a k ü z e re y k e n , “ İtira f e tm e liy im ki b e n i e p e y şa şırttın , R a v e n ,” d ed i.

“ B ö y le sin e avantajlı b ir ev lilik yapacağını h iç d ü ş ü n m e m iş tim .” G e n ç kız k e n d isin i tu tam ay a rak , “N e d e n ? ” d iy e so rd u . “K ö k e n im in g a y rim e ş ru o ld u ğ u g ö z ö n ü n d e tu tu lu n c a b ö y le sin c ü s tü n b ir a m acım o lacağ ın a in a n m a d ığ ın ız için m i?* “Ş ü k ü rle r o ls u n ki k ö k e n in in sırrın ı b irk aç kişi biliyor. H ay ır, açıkçası, H a lf o rd ’ı k o can o la ra k k ab u l e tm e n i b e k ­ le m iy o rd u m . P e k ç o k ta lib in v a rd ı… B ize in a t o ls u n diye k ab u l e d ile m e z b irin i s e ç e b ile c e ğ in d e n k o r k tu m .” G e rç e k te n d e p e k ç o k ta lib im v ard ı, d iy e d ü ş ü n d ü R av en . H a tta iç le rin d e n b iri H a lfo rd ‘la n işa n ı ilaıı e d ild ik te n s o n ra b ile b ık ıp u s a n m a d a n p e ş in d e n k o ş m u ş tu , ö y le ki o n u n e re d e y se b ir sk an d ala b u la ştıraca k tı. N e y s e ki halası b u olası felak et h a k k ın d a h iç b ir şey b ilm iy o rd u . “A sla b ö y le sin e d ü ş ü n c e s iz c e d a v ra n m a z d ım , H a la … I Iak k ım d ak i tü m k a n ıla rın a ra ğ m e n .” “B elki d e . ” d iy e y a n ıt v erd i halası. “Y in e d e aran ızd ak i fark lılık tan ö tiirü H a lfo rd ‘la o la n n iş a n ın ın tü m b u aylar b o y u n c a d e v a m e d e c e ğ in d e n ş ü p h e liy d im .” D u d a k la rı titre k b ir g ü lü m s e m e y le k ıv rıld ı. “I la tta o n u n n e z a k e tin i b ir tü r k ib ir o la ra k y o ru m la d ım . E n a z ın d a n y a ra d ılış o la ra k s e n in için h iç d e d o ğ ru b ir cş g ibi g ö r ü n m ü y o r .

” “O k ad ar d a k ö tü b iri d e ğ il.” d e d i R aven sa v u n m a y a g c – 13 çerek. “H alford kesinlikle vakur ve görgü kurallarına bağlı bir adamdır.” “Güzel, aşk evliliği yapmak gibi gülün», fikirlere sığınmadığın için m em nun oldum . Aşk m utluluğu garantilem ez, annen sonsuz kederi keşfettiğine göre.” Raven kaskatı kesildiğini hissetti. “Evet, tam aksi. Aşk büyük bir ıstırap getirebilir. Bu dersi çok iyi öğrendim . C atherine Hala.” “A nnenden daha mantıklı olduğun çok açık.” Raven öfkesini saklamak adına bakışlarını indirdi. Annesi hakkında tartışmayı ya da acı anıları deşmeyi hiç istemiyordu. Yaşlı kadın dudaklarını büzdü. “En azından geleceğin Elizabeth’in istediği gibi olacak.

A nnenin akılsızlığından ötürü reddedildiği toplum da sana ait bir yer.” Raven dayanamayarak çenesini kaldırdı ve halasına keskin bir bakış anı. “Ailesi onu kovduğu zam an reddedildiği toplum dem ek istiyorsunuz sanırım ,” diye karşılık verdi. (‘atlıeriııc kaşlarını çattı. “Elizabeth’i evlenm eye zorlamaktan başka bir seçeneğimiz yoktu. T anı bir yıkımla karşı karşıyaydı. Davranışları skandal yarattı… Evli bir adamla görüşm esi ve ondan hamile kalınası…” A nnesinin günahlarının böylesine h o r görülerek sınırlandırıldığını duyunca Raven’ın tüyleri diken diken oldu. “Büyükbabam ın onu evlatlıktan reddedip okyanusun öteki ucuna yollaması gerekmezdi!” “Belki de gerekm ezdi.” C athcrine’in ifadesi daha da donuklaştı. “Fakat Jcrvis doğru kararı verdi. I Iiç kimse ondan kızının evlilik dışı bir çocuk dünyaya getirm esini lıoş görmesini bekleyemezdi.” “Bu nedenle mi onu sevmediği bir adamla evlenmeye ve gözden uzaklaşması için sürgüne zorladı?” “Seni tem in ederim ki Elizabeth o evliliğin kurtuluşu 14 olduğunu anladı. Kendrick’lc evlenm ek onu rezaletten korudu ve seni bir piç olarak doğmaktan kurtardı!” Raven içinde kıpırdanmaya başlayan o tanıdık suçluluk duygusuyla irkildi. A nnesinin yapmış olduğu fedakârlığın farkındaydı. Vc varlığının annesinin çöküşüne neden olduğunu.

Yine de evlilik zorunluluğu büyükbabasının ya da halasının bu kadar kalpsiz ve acımasız olması için bir mazeret değildi.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir