Oliver Sacks – Sesleri Görmek

ü ç yıl öncesine kadar sağırların durumu hakkında hiçbir şey bilmiyordum ve bu duru’mun pek çok alanda, hepsinden öte de dil alanında bizlere ışık tuttuğunu düşünemezdim. Sağırların tarihini, onların olağanüstü (dilsel) mücadelelerini öğrenmek, bu arada tümüyle görsel bir dil olan işaret dili hakkında bilgi sahibi olmak beni derinden sarstı. Dil üzerine, kullandığımız dil üzerine fazla kafa yorm ayız; dilin harikalarının yeniden farkına varmak için başka bir dille, daha doğrusu başka bir dil biçimiyle karşılaşmamız gerekir. Sağırlar ve onların işaret dili üzerine yazılanları ilk kez okuduğumda, bir keşif yolculuğuna çıkma arzusu duydum. Bu yolculuk beni sağırlara ve onların ailelerine, sağırların okullarına, sağırlara mahsus bir üniversite olan Gallaudet’e, bir zamanlar kalıtsal sağırlığın yaygın olduğu, herkesin (işitenlerin de) işaret dili konuştuğu M artha’s Vineyard’a, Fremont ve Rochester gibi, sağırların işitenlerle kaynaştığı şehirlere, işaret dili ve sağırlar üzerine çalışmalar yapan parlak, işinden heyecan duyan araştırmacılara götürdü – bu büyük araştırmacılar coşkularını, keşfedilmemiş bölgelere, yeni dünyalara girme duygusunu bana da aktardılar.! Yolculuğum dile, konuşma ve öğretme işinin doğası na, çocuğun gelişimine, sinir sisteminin gelişimine ve işleyişine, toplumların, dünyalarm ve kültürlerin oluşumuna bambaşka bir gözle bakmamı sağladı; benim için eğitici ve değerli bir armağan oldu. Her şeyden önce, çok eski sorunlara yepyeni bir bakış açısı getirdi; dil, biyoloji ve kültüre yepyeni bir derinlik kazandırdı… bildik olanı yabancı, yabancı olanı bildik yaptı. Yolculuklarım beni hem büyüledi, hem de dehşete düşürdü. Birçok sağırın hayatı boyunca iyi bir dile -v e düşünme yetisine- sahip olamadığını, böylelerini her bakımdan kısır bir hayatın beklediğini öğrenince sarsıldım. Ama hemen ardından bir başka boyutun, biyolojik değil, kültürel kaygıların ön planda olduğu bir dünyanın farkına vardım. Tanıştığım sağırların çoğu yalnızca mükemmel bir dil edinmekle kalmamışlardı, bu dil tümüyle farklı bir türdendi, yalnızca düşünceyi güçlendirmekle (ve işitenlerin hayal bile edemeyeceği bir tür düşünme ve algılama aracı sağlamakla) kalmıyor, zengin bir kültürel ve toplumsal ortamı yeşertiyordu. Sağırların “tıbbi” açıdan nasıl bir konumda olduklarını hiç aklımdan çıkarmadım, am a artık onlardan yeni, “etnik” bir vurguyla, kendilerine özgü bir dilleri, kültürleri olan bir halk olarak söz ediyordum.2 Sağırların tarihi ve sağırlık üzerine yapılan araştırmalar bazılarına son derece sınırlı bir çalışma alanı gibi görünebilir. Ben kesinlikle böyle olmadığını düşünüyorum. Doğuştan sağırların, nüfusun yaklaşık yüzde 0,1’ini oluşturduğu doğrudur, am a bu gerçek, sağırlarla ilgili düşüncelerin işaret ettiği meselelerin son derece geniş kapsamlı ve önemli olduğu gerçeğini değiştirmez.


Sağırlarla yapılan çalışmalar bizlere, bizleri insan yapan şeylerin -d il, düşünme, iletişim kurma ve kültür oluşturma yeteneğim izin- otomatik olarak içimizde gelişmediğini, yalnızca biyolojik birer fonksiyon olmadığını, toplumsal ve tarihsel kökenli olduğunu göstermektedir; bunlar bir kuşaktan ötekine birer armağandır ve armağanların en harikasıdır. Kültürün de en az Doğa kadar elzem olduğunu görüyoruz. Görsel bir dilin, işaret dilinin varlığı, bu dilin edinimiyle birlikte algısal ve görsel zekânın artması bizlere, beynin pek az farkında olduğumuz potansiyellere sahip olduğunu gösterir; yeni ve uyum sağlanması gereken bir durumla karşılaşan insan organizmasının, sinir sisteminin esnekliğini ve yaratıcılığını gösterir. Bize zayıflıklarımızı, (çoğu zam an bilmeden) kendimize nasıl zarar verebileceğimizi ve aynı ölçüde de, bilinmedik ve beklenmedik güçlerimizi, hayatta kalmak ve dönüşüm geçirmek için Doğanın ve Kültürün birlikte bizlere sağladığı sonsuz zenginlikleri gösterir. Sağırlar ve aileleri, öğretmenleri, dostları bu kitaba özel bir ilgi göstereceklerdir, benim um udum sıradan okurun da kitabın sayfalarını çevirerek insanlık durumu üzerine beklenmedik bir bakış açısı kazanmasıdır. Bu kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm 1985 ve 1986 yıllarında, Harlan Lane’in sağırların tarihi hakkındaki When the Mind Hears (Zihin İşitince) adlı kitabını okuduktan sonra, bu kitap üzerine bir yazı yazm ak amacıyla kaleme alındı. Yayımlandığında {New York Reviezo of Books, 27 M art 1986) bir deneme şeklini alan bu yazıyı daha sonra gözden geçirip genişlettim. Ne var ki, bugün artık tam olarak katılmadığım bazı ifadeleri ve nitelemeleri olduğu gibi bıraktım, ne denli eksiklikleri olursa olsun, konü hakkında ilk düşüncelerimi olduğu gibi yansıtmayı tercih ettim. Üçüncü bölümü 1988 M artı’nda, Gallaudet’teki öğrenci boykotundan etkilenerek yazdım. 2 Haziran 1988’de New York Reviezv of Books’ta yayımlanan bu bölümü de kitap için yeniden gözden geçirdim ve büyük ölçüde değiştirdim. Son olarak, 1988 sonbaharında ikinci bölümü yazdım; birçok bakımdan bu bölüm kitabın kalbi, en sistematik, ama aynı zam anda en fazla kişisel görüşlerimi yansıttığım bölümüdür. Şunu da eklemeliyim ki, bir hikâye anlatırken ya da bir düşünce zincirini takip ederken sayısız yan yollara sapmak âdetimdir; bence yolculuğum , bu sapmalarla daha da zenginleşiyor.^ Bu alana tamamen dışarıdan bakan bir gözlemci olduğumu belirtmeliyim – sağır değilim, işaret dili bilmem, dil uzmanı ya da öğretmen değilim, çocuğun gelişimi benim konum değildir, tarihçi ya da dilbilimci de değilim. İleride görüleceği gibi bu, son derece hassas (bazen sıcak çatışmaların sürdüğü) bir alandır; yüzyıllardır ateşli tartışmalara sahne olmuştur.

Özel bir bilgim ya da uzmanlığım yok, ama aynı zam anda, öyle sanıyorum ki, bu alanda herhangi bir önyargım, bir hesabım, bir incinmişliğim de yok. Sayısız kimsenin yardımları ve verdikleri ilham olmasaydı, değil bu kitabı yazmak, yolculuğumu tam am layam azdım ; bunların başında sağırlar -hastalar, denekler, çalışma arkadaşları, dostlar- gelmektedir, içten bir bakışı ancak onların sayesinde elde edebilirdim; onlardan sonra da bu kimselerle doğrudan ilişkide olanlar, aile çevresi, çevirmenleri ve öğretmenleri gelir. Burada özellikle büyük yardımlarını gördüğüm Sarah Elizabeth ve Sam Lewis’e, kızları Charlotte’a, Georgetovvn Üniversitesi’nden Deborah Tannen’a, Fremont’taki California Sağırlar Okulu ve Lexington Sağırlar Okulu yöneticilerine, sağırlara hizmet veren pek çok okul ve kuruma, özellikle Gallaudet Üniversitesi’nd en David de Lorenzo, Carol Erting, Michael Karchmer, Scott Liddell, Jane Norm an, John Van Cleve, Bruce White, James VVoodvvard ve daha birçoklarına içtenlikle teşekkür ediyorum. Bütün hayatlarını sağırlar ve onların dilleri üzerinde çalışmaya, sağırları anlamaya adayan araştırmacılara çok şey borçluyum – özellikle düşüncelerini ve gözlemlerini benimle cömertçe paylaşan, benim düşüncelerimi şekillendiren Ursula Bellugi, Susan Schaller, Hilde Schlesinger ve VVilliam Stokoe’ye. Bana çocukların zihinsel ve dilsel gelişmeleri hakkında çok şey öğreten Jerome Bruner, yolculuğum boyunca eşsiz bir dost ve kılavuz oldu. Dostum ve meslektaşım Eikhonon Goldberg dilin ve düşüncenin sinirsel temellerini ve bunların sağırlarda aldığı özel biçimleri yeniden gözden geçirmeyi önerdi. 1986’da, yola ilk çıktığımda kitapları beni çok etkileyen Harlan Lane ve Nora Ellen Groce ile tanıştım, 1988’de de kitabından etkilendiğim Carol Padden ile – bu yazarların sağırlar üzerindeki perspektif­ leri benim düşüncelerimi genişletti. Ursula Bellugi, Jerome Bruner, Robert Johnson, Harlan Lane, Helen Neville, Isabelle Rapin, Israel Rosenfield, Hilde Schlesinger ve VVilliam Stokoe çeşitli aşamalarda bu metnin bazı bölümlerini okudular, eleştirilerini, desteklerini ve yorumlarmı esirgemediler, bu yüzden onlara müteşekkirim. Bu insanlara ve daha pek çoklarına, beni aydınlattıkları ve yeni bakış açıları kazandırdıkları için çok şey borçluyum (ama kendi fikirlerim -v e hatalarım – tümüyle bana aittir). Mart 1986’da University of California Press’ten Stan Holwitz gönderdiğim ilk yazıya derhal yanıt verdi ve bunu bir kitap haline getirmem için beni yüreklendirdi; önerisini gerçekleştirebilmem için geçen üç yıl içinde bana sabırla destek verdi ve beni yönlendirdi. Paul Cizmar taslak metni okudu ve değerli önerilerde bulundu. Shirley Warren basılma aşamasına kadar bana yardım etti, giderek artan dipnotları ve son dakika değişikliklerini sabırla düzenledi. Kitabın adını öneren yeğenim Elizabeth Sacks Chase’e müteşekkirim; Piramus’un Thisbe’ye “Bir ses görd ü m …” diyerek seslenmesinden esinlenilmiştir. Bu kitabı bitirdiğimden beri, belki de ilk başta yapm am gereken şeyi yaptım – işaret dilini öğrenmeye başladım. Öğretmenim, New York Society for the D eaften Janice Rimleı^a ve yardımcıları Amy ve Mark Trugman’a, benim gibi geç yaşta başlayan zor bir öğrenciyle başa çıktıkları ve hiçbir zaman çok geç olmadığına beni inandırdıkları için özellikle teşekkür ederim.

Son olarak en derin şükranlarımı, çalışmamın ve yazılarımın ortaya çıkmasında büyük rolü olan dört kişiye -iki meslektaş ve iki editör- sunmak istiyorum. Öncelikle, Harlan Lane’in kitabını bana göndererek, “Dil hakkında fazla düşünmemişsindir; bu kitap seni bu konuya yönlendirecek,” diyen ve haklı çıkan, New York Revieıv of Books’un editörü Bob Silvers’a. Bob Silvers, bir medyum gibi, insanların henüz düşünmedikleri şeyleri keşfeder; ve bir doğum uzmanı gibi, bu düşüncelerin dünyaya gelmesini sağlar

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir