Roger Norman – Aydağı

Aydağı halkının ülkesi kurak mevsimde sıcak ve kurak, yağışlı mevsimde sıcak ve yağışlıdır ve yükseklerde serin olabilir. Ağaçlar boyludur ve bahçeler çiçeklerle rengârenktir. Kuzeyde Sonsuz Kumsal ve En Uzun Nehir uzanır. Güneydeyse yolu bildiğini sananların bile, bazen sonsuza dek, içinde kayboldukları Geçitvermez Orman bulunur. Bu hikaye dört muhteşem hayvan çevresinde gelişir: Leoparlar, timsahlar, kobralar ve arılar. Leoparlar iyi avcılardır, özellikle de geceleri dallar arasında çıt çıkarm adan ağaçlara tırmandıkları zam anlarda. Pençeleri çok güçlüdür ve dişleri feci keskindir. En sevdikleri yiyecek maymundur, o yüzden m aym unlar ağaçların ta tepesinde dururlar. Timsahları zaten bilirsiniz. Anlaşıldığı kadarıyla ta başından beri gezegenimizdeler. Bir hayvan binlerce yıl boyunca öyle pek değişmezse, geliştirecek bir 9 yanı yok demektir. Bir timsahın zırhı daha sağlam, çenesi daha kocaman ya da dişleri daha korkutucu olamazdı. Timsah nehirlerin denizaltısıdır am a herhangi bir denizaltıdan daha hızlı m anevra yapabilir ve karşısında hiçbir şey duramaz. Filler bile timsahlar karşısında temkinlidir. Küçükleri de dâhil olmak üzere, her tür kobra tehlikelidir.


En güzelleri, kuyruğu üzerinde dimdik dururken pahalı bir pelerinin yakasıymışçasına boynunu kabartm asıyla ünlü Kral Kobradır. Aydağı halkının ülkesinde Kral Kobra yoktur, am a daha da tehlikeli olan, sonunu getirmek için avına yaklaşm ası gerekmeyen Tüküren Kobra vardır. Yapacak başka işleri yoksa kobralar otlar ve yapraklar arasında çok çok sakin uzanır, neredeyse görünmez olurlar, yalnız gözleri hareket eder. Sakın o n la rd a n birin in üzerine b a sm a yın ! Boyda, güçte ve vahşilikte dördü içinde en sondaki, canla başla ürettiklerinin mucizevi tatlılığı ile çalışkanlıkta birinci olan Arılardır. Dünyamızın şerbetleri içinde en doyurucusu baldır. Taze reçel gibi damlar, kendiliğinden sürülür ve tadı başka hiçbir şeye benzemez. Arıların önemi çiçeklerin, otların ve ağaçların onlar olm adan yaşayam ayacak olmasıdır. Peki ya biz çiçeksiz, otsuz ve ağaçsız ne yapardık? 10 Aydağı ülkesinde yaşayan daha başka bir sürü hayvan vardır: Çevik geyikler, koca balıklar, sevimli kuşlar ve aşırı yaşlı kaplum bağalar. Am a leoparlar, timsahlar, kobralar ve arılar özeldir, çünkü bu yerde yaşayan dört insan kabilesine adlarını vermişlerdir. Çocuklar yedi yaşm a gelinceye kadar canları ne isterse onu yaparlar. Yaşam evin dışında yaşanır ki bu da her şeyi kolaylaştırır. Yatma saati yoktur. Yoruluncaya kadar ateşin çevresinde oynar, sonra başlarını birinin dizine koyar, uykuya dalarlar. En sevdikleri oyuncakları çomaklar ve taşlar, çamur ve su birikintileridir. Nehirde yüzer, akıntıya bırakmak için küçük tekneler yaparlar am a nehir kıyısına ancak yanlarında onlara göz kulak olacak yetişkinler olduğu zam an gitmelerine izin verilir.

Bunun sebebi sırf tim sahlar değildir, leoparlar ve aslanlar da oradan su içer ayrıca büyük şebekler de ufaklıklar için korkutucu olabilir. Sekizinci yaş günlerinde, çocuklar gençliklerinin ikinci döngüsüne girerler. Bu andan itibaren hayvanları beslemek, sığırları otlatmak ve tarlalarda çalışmak gibi işleri yüklenirler. Oğlanlara ilk mızrakları, kızlara bir yay ve oklar verilir. Bu silahların kullanımı onlara özen ve adanm ışlıkla öğretilir, çocuklar da onları ustalıkla kullanm ayı öğrenir. Elbette silahlar arasında bir fark vardır ve çocuklar da bunun farkmı ı dadır. Oklar mızraklardan daha uzağa gidebilir am a ok atm ak daha uzun sürer ve yakın mesafelerde kullanılam az. Sekiz yaşında olm alarına karşın çocuklardan köyün çevresinde oynarken bile tehlikelere karşı gözlerini dört açm aları ve kendilerinden küçük ya da daha yavaş olan herkese göz kulak olm aları beklenir. Bu, aynı zam anda kabilelerini seçtikleri dönemdir. Bu, asla değiştirilemeyecek bir karardır. Leoparları seçerlerse, hep leopar olurlar. Timsahları tercih ederlerse, yaşam larının sonuna kadar timsah olacaklar demektir. Bir kere kobra oldular mı hep kobra, bir kere arı oldular mı hep arı kalırlar. Arkadaş tayfası, dans toplulukları, korolar, yarışm alar ve ittifaklar kabileye göre belirlenir. Kabilesiz bir kişi takımsız, ülkesiz ve bayraksız bir kişi gibidir.

Pek çok çocuk, anne ve babalarının ikisi de aynı kabiledense onların kabilesini seçer. Eğer baba bir Kobra, anne bir Arı ise, çocuklar kimsenin duygularını incitmemek adına Timsahları ya da Leoparları seçebilir. Bazen bir kabileyi hayran oldukları biri yüzünden seçerler: Bir ağabey ya da abla, yaşlı bilge bir büyükanne ya da büyükbaba ya da cesur bir avcı. Ya da büyük kedinin bir hayalet gibi çıt çıkarm adan h areket edebilmesine, timsahın gücüne, kobranın çevik saldırısına, arının adanm ışlığına hayran oldukları için seçerler. 12 Totem h ayvanları yataklarının başına duvara resimlenir, mızrak ya da yaylarına kazınır, giysilerine amblem gibi işlenir. Bazı çocuklar totemlerini adlarının bir parçası haline getirir. Adınızı değiştirmek zor değildir. Bir oğlan okula gelip adıyla çağrıldığında karşılık vermeyebilir. O zam an diğer çocuklar öğretmene der ki: “Öğretmenim, o Benjamin Ateş Çemberi değil, o Benjam in Muz Yaprağı.” Öğretmen de, “Peki, hadi bakalım Muz Yaprağı” der. Her kabilenin bir rengi vardır. Leoparlar sarı, Kobralar yeşil, Tim sahlar mavi ve Arılar kırmızıdır. Leoparlar postları ve gözlerinden dolayı sarıdır. Kobralar derileri yüzünden yeşildir. Timsahlar yaşadıkları nehrin rengini almışlardır.

Peki am a Arılar neden kırmızıdır? Belki de arıların geniş çeneleri, keskin dişleri ya da zehirleri olm adığı içindir. Arıların bir tanecik iğneleri vardır ve onu da tek bir kez kullanabilirler. Belki de Arı kabilesinin güçlü, parlak bir renge ihtiyacı olduğu içindir. Okul günlerinde çocuklar kabilelerinin renginde bir gömlek giyerler, böylelikle herkes kimlerden olduklarını bilir. Yarış günlerinde, Arı koşucular parlak kırmızı gömlekleriyle göz alırlar. Okulları sizinkiler gibi değildir. Dersler bardaktan boşanırcasına yağm ur yağdığı zam anlar dışında 13 açık havada yapılır. Yağmur yağdığında da yanları açık, çatısı sazdan bir binaya geçerler, am a o zaman bile çocuklar açık havada sayılırlar çünkü binada duvar ya da pencere yoktur, yalnızca arasından yağmur sızan sazdan bir çatısı vardır. Okulda pek fazla matematik öğretilmez çünkü Aydağı ülkesinde matematik kullanılmaz, aynı nedenle yazı da pek öğretilmez. Pek çok dil öğretilir çünkü diller Sonsuz Kumsal, En Uzun Nehir ya da Geçitvermez O rm anlar’la takas yaparken önemlidir. Çocukların yabancılara seslenebilecek maharette olm aları gerekir: “Selam !”, “Ne var ne yok?”, “Dost olarak geldim !” diyebilmelidirler. Çocuklar Ormanağzı, Kumsaldili ya da Nehirlisanında bu basit deyişleri öğrenir öğrenmez daha fazlasını öğrenmek isterler çünkü çocukların çoğu gibi yabancı dilleri ilginç ve hoş bulurlar. Hayvanlar ve bitkiler hakkında da bilgi sahibi olm aları gerekir, ders saatlerinin çoğu biyoloji ve botaniğe ayrılmıştır am a öğretim bilimsel olmaktan ziyade pratiktir. Bir yılanın uyanıp da hareket etmeye başlam ası için havaların ne kadar ısınması gerekir? İneklerin en sevdiği bitkiler hangileridir, nerede bulunurlar ve tarlada yetiştirilebilirler mi? Filler tuza ihtiyaçları olduğunda nereye giderler? Çatıları örtmeye en elverişli sazlar hangisidir? Hangi m antarlar 14 yenebilir? Karıncalar hangi ağaçlardan sakınır? Bu son bilgi yolunu kaybeder de geceyi dışarıda geçirmen gerekirse çok önemlidir. En son isteyeceğin şey bir ağacı asker karınca kolonisiyle paylaşmaktır.

Çocuklar aynı zam anda ağaç oymayı, heykel yapm ayı ve ev inşa etmeyi öğrenirler, son olarak bol bol resim yapm a, hikâye anlatm a ve şarkı söyleme de bir o kadar önemlidir. Kütüphane olmadığından, halkın tarihi yetişkinler tarafından anlatılan hikâyelerde canlı tutulur. Şiirlerle şarkılar tiyatro, pandomim ve dans eşliğinde söylenir. Dinleyicilerin dram atik anlarda alkış tutarak, yuhalayarak ve avazları çıktığı kadar bağırarak katılm aları beklenir. Geceleri, yıldızları izleyerek takımyıldızların adlarının, konumlarının ve hikâyelerinin öğretildiği astronomi dersleri olur. Bu hikâyeler eskilerin büyük avları, yolculukları ve cesaret destanları hakkındadır ancak asıl am açları yıldızların ve gezegenlerin gökyüzündeki yerlerini belletmektir. O sıralarda Aydağı halkında manyetik pusula ve gece göğünün haritası yokmuş ve sürüleriyle uzaklara açıldıklarından gece olunca kendilerini evden çok uzaklarda bulabilirlermiş, o zam an da yıldızlar eve dönüş yolunu bulm alarına yardım edermiş. Dinleyeceğiniz muazzam yolculuk bir cuma günü başladı. Hoş, basit bir gün olan cumanın ders prog15 ramı şöyleydi: Sabah erkenden bahçe işleri, ağaç dikimi, çapalam a ve sulama, sıcak bastırm adan önce koşu yarışları. Öğleden sonra boylu ağaçların gölgesinde çizim ve boyama.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir