Samih Nafiz Tansu – Iki Devrin Perde Arkası

Hüsamettin Ertürk, kitabının son sözünü “Şimdi gençlere sesleniyorum. Arkamda kalan 85 yılın, mutlakiyet, meşrutiyet, mütareke ve cumhuriyet devirlerinin içinde geçen yılların bende bıraktığı derin bir deneyim ve gözlem evresini onlara belirtmek istiyorum. (….) Yaşamının bu uzun yolunda ne mutlakiyetin baskısı, ne meşrutiyetin hareketli yılları, ne mütarekenin umutsuz günleri, ne de cumhuriyetin yeni bir sürü atılımlara gebe takvimi beni düşüncemden alıkoyabildi. Her zaman içimde ülke için çırpınan bir hareket ve enerji kaynağı hissettim. Yaşadığım bu dört devirden, tanıştığım birçok adamlardan, karşılaştığım çeşitli olaylardan bana kalan tek miras, insanın duruma göre düğümün çözülebileceğini düşünmesidir. Öyle gecelerim oldu ki yarına çıkacağımı hiç umut etmedim. Öyle gündüzlerim, sevinçli zamanlarım oldu ki, bütün günün böyle sürüp gideceğini sandım. Değişmeyen ideallerimiz amaçlarımızdır” diyerek, anılarını yayımlama nedenini anlatmaktadır. Toplumların geleceklerini sağlam temeller üzerinde kurabilmeleri için geçmişlerini çok iyi bilmeleri ve geçmişin yanlışlarından ders alıp, doğrularını geliştirmeleri gerekmektedir. Yanlış-doğru ekseninde bireysellikten uzak, evrensel normlarla, tarihin eleştirel değerlendirilmesinin yapılması zorunludur. Toplumların geçmişin olaylarını öğrenebilmesinde, o dönemi yaşamış kişilerin anlattıkları anılar önemli bir rol oynamaktadır. Anılar; anlatıcısının olaylara baktığı açıdan ve olayların içindeki yakınlık ve uzaklığından ötürü, tarihi gerçekler kişiden kişiye farklı bir boyutta görülebilir ve anlatılabilir. Tarih yazarı ve dikkatli okuyucunun çeşitli anıları okuyup ortak noktalarından faydalanmayla, tarih kültürünü geliştirmesinde büyük yarar vardır. Tarihsel olayların sağlıklı bir şekilde algılanması ve evrensel bir gerçeklikle yazılması sonucunda, toplumların tarihsel belleği gelişmesi, istenilen düzeyde ve geleceği aydınlatacak şekilde gerçekleştirebilir.


Yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü, toplumların dünü çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Bu gereği yerine getirebilmek için de yazılanları okumak ve anlamak sorununun aşılmış olması zorunluluğu bulunmaktadır. Özellikle gençlerin, günümüz Türkçesiyle bu kitapları okuyabilmesi için yazılmış anıların sadeleştirilmesi bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Biz de bu gereklilik nedeniyle Hüsamettin Ertürk’ün anılarını elden geldiğince sadeleştirerek, özellikle gençlerin daha rahat anlamasının ortamını yaratmaya çalıştık. Bu çalışma yapılırken, Osmanlıca yazılmış bazı isimleri aynen bırakıp, günümüzdeki karşılığını dipnot olarak verdik. Okuyucunun kitabı bir anı dinginliğinde okuyabilmesi ve kitabı akademik bir çalışmanın dipnotlarla zenginleştirilmiş havasından uzaklaştırmak için, bir çok kişi, örgüt ve kurum hakkında dip not verilmesi yönünde bir çalışma yapılmasından özenle kaçınılmıştır. Burada kolay okunabilmesinin yanısıra, okuyucunun, geçmişi biraz da kendisinin araştırarak, tarih kültürünü geliştirme çabası içinde olmasının sağlanması amaçlanmıştır.Sonuçta bu çalışma, özellikle meraklıları için, bir dönemi anlamalarını kolaylaştırmak, gençler için üzerinde yaşadıkları bu ülkenin ne gibi zorluklarla bugünlere getirildiğini anlamalarını sağlamak; Bu ülkeye hizmet etmiş olanların hatıraları için, toplumda duyulan saygıyı pekiştirmek; Gelecek kuşaklar için, bu ülkeye hizmet edenleri toplum unutmaz algısını yerleştirmek, toplumların, en karamsar oldukları dönemlerde bile umutlarını yitirmemeleri gerektiğini düşündürmek amacıyla yapılmıştır. Tüm kusurlarımızın bağışlanması dileğiyle. “İki Devrin Perde Arkası” eserinin yazarı olarak aziz okuyucularıma şunu belirtmek isterim ki, Cumhuriyet Gazetesi gibi ülkemizin övüncü olan bir gazetede yüz bine yaklaşan bir tiraj gücüyle tam dört ay yurdun her tarafında Aras’tan Meriç’e, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar her kent, her kasaba, hatta her köyde elden ele dolaşmış, büyük bir okuyucu kitlesini ilgilendirmiş bulunan bu anıları, bizzat yaşamış olan sayın Albay Hüsamettin Ertürk’ün anlattığı atmosfere sadık kalarak ve herkesin zevk alabileceği bir üslupla kaleme almak benim için çok güç olmuştur. Altı ay ara vermeden çalıştığım bu tefrikanın bir tarihçi olarak üzerinde çalışmaktaki isabeti de açıklamak isterim. Anıların dağınıklığı, olayların karmaşıklığı, isimlerin çokluğu ancak bu sayede durulmuş, bir berrak su haline getirilebilmiş; taşı, toprağı, kumu elendikten sonra ortaya altın madeni çıkabilmiştir. Hele yaşayanların hayatlarına her an değinen böyle bir tarihi ve siyasi anıyı alın açıklığı ve önemsiz bir-iki hatayla sonuçlandırmadaki zorluğun büyüklüğünü sayın okuyucularımın takdir edeceklerine hiç şüphem yoktur. Bu anılardan bize kalan, vatan hizmetinde hayatlarını feda etmiş nice kahraman Türk evladının kamuoyuna sunulması; okuyucularımdan aldığım yüzlerce mektupta yazıların üslubu hakkındaki övgülerinin bize verdiği sonsuz onurdur. Bu iki önemli etken, emeklerimizin karşılığını fazlasıyla ödemiş bulunmaktadır.

Bu nedenle okuyucularıma teşekkür etmeyi önemli bir görev bilirim. İki Devrin Perde Arkası Yazarı Samih Nafiz TANSU T.C. Büyük Erkân-ı Harbiye Reisliği XI Şube IV. Ks. Sayı 59516 SURET Ankara: 16.10.933 YÜKSEK BAŞVEKALET MAKAMINA Balkan Harbinden itibaren Teşkilât-ı Mahsusa’da hizmetleri sebkeden ve en son Milli Mücadele esnasında, İstanbul’da teşekkül eden ve muhtelif gruplardan ibaret bulunan gizli teşkilâtı taazzuv ettirerek Milli Mücadelenin başarılmasında da büyük hizmetleri görülmüş olan ve harp zamlarıyla 46 seneyi bulan hizmetine mukabil 340 senesinde ancak yirmi iki lira kadar çok az bir maaş ile tekaüde sevkedilmiş bulunan mütekait Süvari Kaymakamı Hüsamettin Beyin, işbu hizmetlerine mükâfaten, hidemat-ı vataniye tertibinden münasip bir miktarda ikramiye veya emval-i gayr-i menkule verilmek suretiyle terfihi için hükümetçe bir kanun layihasının ihzar ve Büyük Meclise sevkine emir ve müsaadeleri maruzdur ef. B.E.Rs. Müşir Fevzi YÜKSEK BAŞBAKANLIK MAKAMINA Balkan Savaşından itibaren Teşkilât-ı Mahsusa’da hizmetleri öne çıkan ve en son Milli Mücadele esnasında, İstanbul’da oluşan ve çeşitli gruplardan ibaret bulunan gizli teşkilâtı örgütleyerek Milli Mücadele’nin başarılmasında büyük hizmetleri görülmüş olan ve savaş kıdemleriyle 46 yılı bulan hizmetine karşılık 1340/… yılında ancak yirmi iki lira kadar çok düşük bir maaşla emekliye ayrılmış bulunan, emekli Süvari Yarbayı Hüsamettin Bey’e, işbu hizmetlerinin ödülü olarak vatana hizmet ödeneğinden uygun bir miktarda ikramiye veya taşınmaz mal verilerek rahat yaşamasını sağlamak için hükümetçe bir kanun teklifinin hazırlanması ve Büyük Meclis’e sevkine emir ve izinlerinize sunulmuştur efendim. Genel Kurmay Başkanlığı Mareşal Fevzi T.C. M.

M. V. Zat İşleri Dairesi Ş.: Sv. Sayı: 41886 Ankara: 12/1/1942 VESİKA SURETİ Türkiye Cumhuriyeti Ali Karar Heyeti Ankara 929/1/3 Mütekaid Süvari Kaymakamı Hüsameddin Beyefendiye Âli-kader Beyim, Ağır vazifemizi hamdolsun bitirmeğe muvaffak olduk. İfay-ı vazife esnasında çok kereler isminiz geçti. Zat-ı alinizi suallerimizle epeyce taciz ettik. Fakat verdiğiniz cevaplar kararlarımızda büyük ve kıymetli bir amil oldu. Hak ve adlin tecellisine çok yardım ettiniz. Bu cihetle teşekküratım pek kalbidir. Aynı zamanda düşman kahrı altında vatan hizmetlerinden dolayı da evlad-ı vatandan olmak itibariyle minnetdarlığım pek samimidir. İsminizi daima hayırla yadetmek borcumuzdur. Dünyada kalan ancak iyiliklerdir. Hepsi boştur. Sevgili vatanda emsallerinizin artması temenniyat-ı halisanemdir.

Temiz nasiyenizi ve gözlerinizi hürmet ve muhabbetle öperim efendim. Ankara Ali Karar Heyeti Reisi Doktor Süleyman Emin BELGE ÖRNEĞİ Emekli Süvari Yarbayı Hüsamettin Beyefendiye Çok değerli beyim, Zor görevimizi şükürler olsun sonuçlandırmayı başardık. Görev yapılırken isminiz çok geçti. Yüce kişiliğinizi sorularımızla epeyce rahatsız ettik. Fakat verdiğiniz cevaplar kararlarımızın oluşmasında büyük ve kıymetli bir etken oldu. Hak ve adaletin ortaya çıkmasına çok yardım ettiniz. Bu yönden teşekkürlerim çok içtendir. Aynı zamanda düşman baskısı altında yaptığınız vatan hizmetlerinden ötürü de bir vatan evladı olarak teşekkürlerim çok içtendir. İsminizi daima hayırla anmak borcumuzdur. Dünyada kalan ancak iyiliklerdir. Hepsi boştur. Sevgili vatanda sizin gibi insanların artması en içten dileğimdir. Temiz alnınızı ve gözlerinizi saygı ve sevgiyle öperim efendim. Ankara Yüksek Yargı Heyeti Reisi Doktor Süleyman Emin Metni: İşbu varaka zahrında muharrer bulunan 66 Numaralı Kanun mucibince verilecek olan İstiklal Madalyası vesikası Numara: 2765 Bilfiil vazife başında âsar-ı hamaset ve fedakârî gösterdiğinden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22/4/1341 tarihinde vuku bulan ikinci içtima senesi yüzdokuzuncu içtimaı üçüncü celsesinde zîrde hüviyeti muharrer Hüsameddin Beye bir kıt’a kırmızı şeridli İstiklal Madalyası verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti 24/5/341 Gazi M.

Kemal İstiklal Madalyası alan zatın hüviyeti: Mütekait Süvari Kaymakamı Hüsameddin Bey bin Eşref İstanbul 10 210 Metni: İşbu kâğıt arkasında yazılı bulunan 66 numaralı kanun gereğince verilecek olan İstiklal Madalyası belgesi Numara: 2765 Görev başında gösterdiği kahramanlık ve fedakarlıklardan ötürü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 22/4/1341 tarihinde yapılan ikinci toplantı yılı yüz dokuzuncu toplantısının üçüncü oturumunda aşağıda kimlik bilgileri yazılı Hüsameddin Bey’e bir parça kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı 24/5/341 Gazi M. Kemal İstiklal Madalyası alan kişinin kimliği: Emekli Süvari Yarbayı Eşrefoğlu Hüsamettin Bey İstanbul 10/210 Ankara: 29/1/934 Türkiye Cumhuriyeti Büyük Erkân-ı Harbiye Reisliği Şube 11 Kısım 4 Sayı 55188 YÜKSEK BAŞ VEKALET MAKAMINA 16/10/933 ve Şube 11 kısım 4 55916 Numaraya ektir. Balkan Harbinden itibaren Teşkilât-ı Mahsusada değerli hizmetlerde bulunan ve bilhassa İstiklal Mücadelesinde İstanbulda faaliyete geçirdiği gizli teşkilâtları taazzuv ettirerek bu savaşın başarılmasında çok büyük hizmetleri sebkeden mütekait Süvari Kaymakamı Hüsameddin Beyin de son defa emsalleri hakkında çıkarılmış olan kanun ahkamı misillü terfihi hususunu mumaileyhin yeniden vaki müracaatı üzerine tekrar arzeylerim efendim. Büyük Erkan-ı Harbiye Reisi Müşir Fevzi Balkan Savaşı’ndan itibaren Teşkilât-ı Mahsusa’da değerli çalışmalar yapan ve özellikle İstiklâl Mücadelesi’nde İstanbul’da çalışmalarını başlattığı gizli teşkilâtları örgütleyerek bu savaşın başarılmasında çok büyük katkıları olan emekli Süvari Yarbayı Hüsamettin Bey’in de son kez benzerleri (emsalleri) hakkında çıkarılmış yasa hükmünce ekonomik rahatlığının sağlanması konusunu adı geçenin yeni başvurusu üzerine tekrar sunarım efendim. Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Kararname: 18027 29/İkinciteşrin/332 tarihinde yedek yarbaylığa yapılan terfiinin muvazzaf olarak tanınması ve 1290 İstanbul doğumlu olduğuna göre 12/8/928 tarihinden itibaren yaş haddinden mütekaitliğinin icrası 23/Teşrin/9242 tarih ve 17681 sayılı kararname ile tensip edilmiş olan Süvari Yarbayı Hüsameddin Ertürk’ün (10-310) emsalleri 1/ Eylül/339 tarihinde (Albaylığa) terfi etmiş olduklarına göre mumaileyhin de bu tarihten (Albaylığa) nasbının kabul ve tesciline ve 1290 doğumlu (Albay) olacak olan mumaileyhin yaş haddi de (58) olacağından 12/8/931 tarihinde yaş haddine uğrayarak mütekaidliğinin icrası ve bu suretle yanlışlığın tashihi ile hakkının yerine getirilmesi için icabeden muamelenin Müdafaayi Milliyye Vekâletince icra ve ikmâli lüzumuna Büyük Millet Meclisi Arzuhal Encümenince 7/İkinci kanun/943 tarih ve 4416 sayı ile kararlaşmıştır. İşbu karara tevfikan Hüsameddin Ertürk hakkındaki 13-Birinci Teşrin/942 tarih ve 17681 sayılı kararname ile yapılan mütekaidlik muamelesinin iptaliyle 1/9/939 tarihinden itibaren muvazzaflığında (Albaylığa) terfii ve 1290 İstanbul doğumlu olduğuna göre de Albaylıkta yaş haddine uğradığı 12/8/931 tarihinde muteberen Albaylık üzerinde mütekaitliği tensip edilmiştir. İşbu kararname hükmünün icrasına Millî Müdafaa Vekili memurdur. Müdafaayi Milliye Vekili: Ali Rıza Artunkal Başvekil:Şükrü Saraçoğlu Reisicumhur :İsmet İnönü 29 Kasım 332 tarihinde yedek yarbaylığa yapılan terfiinin görevdeymiş gibi kabul edilmesi ve 1290 İstanbul doğumlu olduğuna göre 12.8.928 tarihinden itibaren yaş sınırından emeklilik işleminin yapılması 23 Ekim 942 tarih ve 17681 sayılı kararnameyle uygun bulunmuş olan Süvari Yarbayı Hüsamettin Ertürk’ün (10-310) benzerleri 1 Eylül 339 tarihinde (Albaylığa) terfi etmiş olduklarına göre adı geçenin de bu tarihten (Albaylığa) atanmasının kabul edilmesine ve kayda geçirilmesine ve 1290 doğumlu (Albay) olacak olan adı geçenin yaş sınırı da (58) olacağından 12/8/931 tarihinde yaş sınırı uygulamasından emeklilik işleminin yapılması ve böylece yanlışlığın düzeltilerek hakkının verilmesi için gerekli işlemin Milli Savunma Bakanlığı’nca yapılması ve tamamlanması gerektiği Büyük Milet Meclisi Dilekçe Komisyonu’nca 7 Ocak 1943 tarih ve 4416 sayı ile kararlaşmıştır. İşbu karara uyarak Hüsamettin Ertürk hakkındaki 13 Ekim 942 tarih ve 17681 sayılı kararname ile yapılan emeklilik işleminin iptaliyle 1/9/939 tarihinden itibaren görevdeyken (Albaylığa) terfisi ve 1290 İstanbul doğumlu olduğuna göre de Albaylıkta yaş sınırına takıldığı 12/8/931 tarihinden geçerli olmak üzere albay rütbesinden emekliliği uygun bulunmuştur. İşbu kararname hükmünün uygulamasından Milli Savunma Bakanı görevlidir. Milli Savunma Bakanı : Ali Rıza Artunkal Başbakan:Şükrü Saraçoğlu Cumhurbaşkanı: İsmet İnönü ALBAYIN M. M.

V. 1 SİCİLİ Emekli Sv. Yb. Hüsamettin Ertürk (310-10); Sv. 25 A. 4. bl. yüzbaşısıyken teftiş esnasında ve tatbikat talimlerinde çalışması ve yönetme gücü, adiletli disiplini ve gayreti görüldüğü, bundan dolayı takdirnamelerle taltif edildiği ve mızrak verilen bölüğünü bu silahla savaşa yetenekli bir surette yetiştirdiği kaldırılmış 2. Süvari Müfettişliği Kur. Baş. Alb. Reşit Galip’in 18/Aralık/329 tarihli raporuyla belgelenmiştir. Savaşlarda yararlığı görülenlerin ödüllendirileceğini duyduğundan konu açarak sunduğu 3. Kr. Kur.

Başk. lığından gönderilen dilekçesine bağlı 11/Aralık/329 XIV Tüm. K. General Galip ve XVII. Tüm. K. General Mustafa tarafından verilen belge suretlerinde İtalya Savaşı’nın devamı esnasında adı geçenin Urfani Körfezi’nden Kavale Limanı’na kadar sahilleri gözetlemeyle görevlendirilerek iki ay kadar devam eden görevini layıkıyla yaptığı ve 328 yılı Kasım’ının 3. ve 4. günlerinde Manastır’daki ordunun geri çekilme sınırını saklamak ve korumak amacıyla Kayalar civarında Kumana köyünde üç sınıftan oluşan Yunan kuvvetleriyle gerçekleşen çatışmada bölüğüyle savaşarak ve bizzat çarpışarak yararlılık gösterdiği ve sol kalçasından yaralı olduğu ve Soroviç Savaşı’nda keşif hizmetlerinde fevkalade yararlığı görüldüğünden kendisi gibi olanları yüreklendirmek için ödüllendirilmesi konusu yüce bakanlığa 17. Tüm. K. General Mustafa tarafından yazılan 22/ Mart/330 tarihli öneriyle ulaştırılmıştır. Balkan Savaşı’ndan evvel bulunduğu bölükte görülen çaba ve çalışmalarına karşılık bir daha övgüye değer bulunduğu gibi, Balkan Savaşı’nda Batı ve sonra Doğu ordularında hizmetleri ve yararlıkları görüldüğü ve savaşta yaralandığı dosyasında saklanan kayıtlı belgeler sunun yazılarıyla saptanmış olduğundan benzerleri gibi ödüllendirilmesi gerekirken tam tersi, yanlışlık sonucu olarak Balkan Savaşı’nın ardından geneline yapılan uygulama arasında 7. SV A. binbaşısıyken 2 Aralık 329 tarihinde emekliye ayrılmış olan adı geçenin emekli edildiğini öğrenmesi üzerine inceleme yapılarak savaşlardaki yararlıklarından ötürü ödüllendirilmesine ilişkin 9 Ocak 330 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu iki belge dışında, Selanik Hastanesi’nden verilmiş 22 Ocak 329 tarihli rapor suretinde de adı geçenin 8 Kasım 328 tarihinde Filorina’da yaralı olarak hastaneye geldiği, 22Aralık 328 tarihinde tam iyileşmeden hastaneden çıktığı Yunan subayları tarafından tasdik olunmuştur.

Aynı dilekçeye Sv. 7. A.K. tarafından yazılan 13 Aralık 329 tarihli notla Çatalca Meydan Savaşı’nın ikinci devresinde İmrahor köyünde bulunan alaya Aralık 328 sonlarında katılarak Alayın her türlü harekâtına katıldığı ve Edirne’ye doğru ileri yürüyüşte Lüleburgaz yöresindeki Kumsait ve Alacaoğlu köylerinde bulunan Bulgar sınır bölüğüne baskın uygulamasıyla subay ve erlerini tutsak aldığı ve Yanbolu yönündeki yürüyüşe katıldığından ödüllendirilmesi gerekenler arasında ismi olduğu belirtilmiştir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir