Thomas Bernhard – Amras Watten

Ebeveynimizin intiharından sonra iki buçuk ay, sadece güney istikametinden yukarı eski taşların oraya çıkan büyük elma bahçesinden, ki yıllar önce babamızın mülküydü burası, geçerek ulaşılabilen banliyömüz Amras’ın sembolü olan kulede kilitli kalmıştık. Dayımıza ait olan kule bu iki buçuk ay içinde bizi insanların erişiminden koruyan, hep kötü niyetle hareket eden ve kavrayan dünyanın bakışlarından koruyan ve gizleyen bir sığınak oldu. Tirol’ün intihar ederken bulunanlar, hayatlarını cefa içinde sürdürmeye mahkum edilenler ve bundan ötürü şekli kaçanlarla ilgili katı sağlık mevzuatına aykırı olarak akıl hastanesine yollanmayıp; akıl hastanesinde hepten onulmaz ve perişan haldeki Oberinntal, Karwendel ve Brennerdorf yörelerinden gelen birçok insanın, benim de bildiğim o korkunç kaderini paylaşmak zorunda kalmayışımızı sadece dayımızın nüfuzuna borçluyuz. Ailemizin komplosu babamın alacaklısı Imstli bir tüccar tarafından iki saat önceden keşfedilip ortalığa yayılmıştı: Ebeveynimizden farklı olarak biz hala ölmemiştik. … hemen ve, dayımızın söylediğine bakılırsa çırılçıplak, iki örgü battaniyenin, bir de köpek postunun içine sarılarak, sağlık makamlarından önce davranmak için, aynı gece ve henüz şuursuz bir durumda, dayımızın gönderdiği hızlı bir arabayla Innsbruck’taki baba evinden Amras’a ve böylelikle emniyete, itham ve gevezelik ve iftira ve rezaletin uzağına götürülmüştük. Biz de, ebeveynimiz gibi, intiharı arzulamış ve aramızda konuşmuştuk … ve üçüncü seferinde kış boyunca hep son anda ve her defasında annemizin itirazlarıyla kabul etmeye mecbur kaldığımız gibi başka bir erteleme daha duymak istememiştik. 9 Ebeveynimizin ardında kalmış, onlar tarafından yalnız bırakılmış halde Walter’le ben, herkesin utanç verici olarak tasvir etmesiyle bizim için karanlıkta kalan o günlerde, kısaca intihar gecesinden sonra, daha kuledeki ilk anlardan itibaren, kulenin zemininin ortalarında herhalde bizim için alelacele yeni nevresim geçirilmiş saman çuvallarında, önce bilinçsiz, sonraları susarak ve kulak kabartarak ve daha sonra da sıklıkla nefesimizi tutarak, ilk haftanın sonu itibariyle artık sadece volta atarak, tamamen çökmüş, aldatılmış, henüz yirmisinde bile olmayan genç tabiatımızla meşgul, yatıyorduk … Kuleye çocukluğumuzdan Tirol’deki başka hiçbir binaya veya zindana olmadığı kadar aşinaydık … merdivenin yukarısında ve aşağısında devamlı, tir tir titreyerek ve üşüyerek, her yönden hadsiz hesapsız bir atılganlıkla tahrip olmuş düşüncelerimizde, berbat ama yüksek seviyeli kardeş zırvalarımıza itaat ediyorduk. Uyanık kalmak yüreğimizi sıkıştırıyor ve aklımızı kısıtlıyordu … Pencerelerden dışarı bakmıyorduk ama korkacak kadar gürültü işitiyorduk … Dışarı uzatırsak başlarımız lodos fırtınasının fenalığına maruz kalıyordu; hava kitlelerinin içinde neredeyse nefes alamaz oluyorduk … Mart başıydı … Kuşları duyuyor ve ne tür kuşlar olduklarını bilmiyorduk … Sill Nehri önümüzde aşağı akıyor ve bizi gürültüyle baba ocağı Innsbruck’tan, böylelikle de bizim için artık dayanılmaz olan dünyadan ayırıyordu … Dayımızın, biz henüz baygın, muhtemelen tamamen kendinden geçmiş ve bilinçsiz – ölümcül haldeyken, büyük özenle seçtiği, Herrengasse’den Amras’a taşıttığı, ikimize ait, benim Walter’e anlaşılmaz gelen doğa bilimleri, Walter’in bana anlaşılmaz gelen müzik kitapları ve yazılarını karıştırarak, kendi tarihimiz ve yabancı, genel, bizi çıldırtan büyük tarih hakkında düşünerek, milyonlarca kar fırtınası gelişmesi hakkında -ezelden beridir bize zor geleni sever, kolay olandan tiksinirdik- kafamızın gittikçe daha derinlerine çekilerek kulemize hüzün tıkıştırıyorduk. Babamızın bir arkadaşı olan Meran psikiyatrı Hollhof’un kulede bulunduğumuzun üçüncü günü elimize ulaşan bir mektubunu şöyle cevaplıyorduk: 10 Saygıdeğer Beyefendi, Size, isteğiniz üzere, ebeveynimizin ölümüne yol açan şartları bildirmemizin, size bilhassa ebeveynimizin (ve bizim) intihar kararıyla onların intihar edişi arasında geçen zamanı ve, bize gelince, bizim ‘intihara nasıl alıştırıldığımızı’ anlatmamızın vakti henüz gelmedi; şu an için rahat bırakılmaktan başka şey arzu etmiyoruz. Alakanız için teşekkürler. K M.


W. M. İkinci bir cevap mektubunu da aynı gün Kufstein’a gönderdik: Pek saygıdeğer hanımefendi, babamızın işleriyle ilgili, tarafınızdan gelen tüm talepler, sizin de tanıdığınız dayımıza yöneltilmelidir. Yüksek saygılarımızla K M. W. M. Bizi haftada iki defa, her salı ve pazar -başka günlerde de gelmesine işleri müsaade etmiyordu- hep, gördüğümüz kadarıyla, keyifle ziyaret eden dayımızın ilgisiyle neşelenen bize, bizi sadece ve sadece sarsan gazeteler, haberler ve havadislerle, fakat korkunç, ezelden beri yaralı, uyanık, dayanıksız mizaçlarımıza muhtaç, bize karşı gittikçe daha fazla komplo hazırlayan, yürüme ve oturma ve yatma ve dikilme yeteneğimizi, elbette düşünme ve konuşma yeteneğimizi, genel idrak yeteneğimizi de şaşırtan, bizim için yüzyıllar değil, binyıllar yaşındaki kulenin karanlığında aniden yaşadığımızı fark ediyorduk. Walter kulenin içinde de, hayatı boyunca olduğu gibi, düzenli olarak, bir dahiliyecinin, tüm Tirol’de meşhur ve adı çıkmış bir sara doktorunun, azman, gürbüz, kırk yaşında, ihtimal ki başlarda hırs, sonraları ise açıkgözlülükle tıbben kimsenin olmadığı kadar eğitimli, kendisinden hep tiksindiğimiz, annemizi de tedavi etmiş bir adamın kendisi için önemli ve kıymetli ziyaretlerini kabul ediyordu … Kulede dünyadan neredeyse tamamen ve ebeveynimizle onların temkinli nüfuzlarından ansızın uzakta kalınca, farklı merhalelerinden anlaşılacağı gibi, Walter’in onu do11 ğumundan beri hep bunaltan, başta sadece ruhunu, ama sonraları aklını da gittikçe derine gömen, görünüşe bakılırsa ona karşı mantık gaddarlığıyla gizliden ve açıktan işe koyulan, bugün bile tamamıyla araştırılmamış, büyük bir hızla periyodik olarak şiddetle fenalaşmış ve sonucunda bizim karşılıklı, kardeş güvenine ve kardeşlerin aşırı dikkatine dayanan birbirimizle ilişkimizi de imkanlarımızın sınırlarına kadar vahimleştirmişti … Ama birlik olmamız lazımdı, ve böylece birbirimize katlandık .

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir