Thomas Bernhard – Ses Taklitçisi

Oslo y akınl arınd a aş ağı yukarı altmış y aşında bir ad am la t anıştık, bize, H amsun’un son yıll arına ait notl arınd an bildi ğimiz o y aşlıl ar yurdu h akkınd a b aşka şeyler de anl attı, çünkü bu en büyük Norveçli y az ar or ada kaldığı sır ad a, o da bu y aşlıl ar yurdund a ç alışmış. Birkaç gün kaldı ğımız Os lo yakınınd aki otelin, o cum a gecesi de, her z am anki gibi gürültülü ol an lokant asınd a gördü ğümüz bu ad am suskunlu ğu ile uzun süre dikkatimizi çekmişti. Onun m as asın a oturup kendimizi t akdim ettiğimizde, ad amın eskiden felsefe ö ğrencisi oldu ğunu ve ö ğrenim am acıyla b aşka yerlerin yanı s ıra dört yıl da Göttingen’ de k aldığını ö ğrendik. Biz ise onun Norveçli bir gemi k apt anı oldu ğunu s anmış, deniz yolculukl arı h akkınd a d aha f azl a şey dinlemek için m as asına oturmuştuk, bıktığımız için Ort a Avrup a’d an kuzeye k açtığımız felsefe h akkınd a de ğil. Ad am bizi felsefeyle sıkmamış, gerçekten de felsefeden birdenbire v azgeçti ğini ve yirmi yedi yaşınd ayken kendis ini y aşlıl arın b akımın a ad ad ığını anl atmışt ı. Bu kar arınd an pişm anl ık duymamış. İlk görevi y aşlı bir ad amın y at ağınd an inmesine y ard ım etmek, onun y at ağını y apm ak ve onu gene yat ağına yatırm ak olmuş. Bu y aşlı adam Hamsun’muş. Hamsun’u ayl arc a her gün yaşlıl ar yurdunun ark asınd aki b ahçeye götürmüş ve H amsun’un son kit abını yazdı ğı k alemleri köyden s atın almış . Ölü H amsun’u ilk gören de o olmuş. O z am anl ar ölü yüzünü ç arş afl a örttüğü Hamsun’un kim oldu ğunu do ğal ol ar ak k avr ayamamış. 9 Ses Taklitçisi Dün akşam Operatör Doktorlar Birliği’ndeki ses taklitçisi, birliğin kendisini davet ettiği Pallavicini sarayındaki gösterisinden sonra bizimle birlikte Kahlenberg’ e gelmeye ve bizim oradaki tüm sanatçılara açık olan yerimizde sanatını göstermeye razı oldu, doğal olarak ücret karşılığında. İngiltere’ deki Oxford kökenli olan, ama Landshut’ da okula gitmiş ve aslında Berchtesgaden’ de teneke kutu yapımcılığı işinde çalışmış olan ses taklitçisinden, kendisini Kahlenberg’ de tekrarlamamasını, operatörler birliğinde sunduklarından tamamen ayrı şeyler sunmasını , yani Kahlenberg’ de, Pallavicini sarayında sunduğu programa hayranlık duymuş olan bizlere bambaşka sesleri taklit etmesini rica etmiştik, o da buna söz vermişti. Gerçekten de ses taklitçisi bize Kahlenberg’de Operatörler Birliği’nde taklit ettiği seslerden tamamen ayrı, az çok ünlü sesleri taklit etti. Biz başka isteklerde de bulunabildik, ses taklitçisi bunları seve seve yerine getirdi.


Ama biz sonunda ondan kendi sesini taklit etmesini istediğimizde, bunu yapamadığını söyledi. 10 Düpedüz iftira Haklarında kendi yazdıklarından daha fazla yazı yazılmış olan iki felsefeci birbirlerini y ıllar yılı görmemiş olmalarına karşın bir gün aksiliğe bakın ki Goethe’ nin W eimar’ daki evinde karşılaşırlar, doğal olarak ikisi de oraya kendi başlarına ve tamamen zıt yönlerden, Goethe’nin yaşam tarzını daha iyi anla ­ mak için gelmişti, ikisi için de bu yolculuk mevsim kış ve hava da oldukça soğuk olduğundan çok güç olmuştu, bu beklenmedik ve gerçekten ikisi için de tatsız olan karşılaşmada birbirlerine karşı duydukları o pek büyük saygı ve hayranlığı pekiştir ­ mek zorunda kalmışlar ve karşılıklı olarak evlerine döndüklerinde hemen, meslektaşlarının bunu hak eden değerli yazılarına özenle eğileceklerine söz vermişlerdi. Ama yazarlardan biri, kendi düşüncesine göre en iyi saydığı gazetede Weimar’daki Goethe evindeki bu rastlaşmayı, doğal olarak felsefi bir yazı biçiminde anlatacağını söylediğinde, öteki hemen buna karşı çıktı ve meslektaşının niyetini düpedüz iftira olarak adl andırdı. 11 Fourati Lem an gölündeki Montrö’ de kıyıd aki bir p arkt a b ankın üzerinde otur an bir b ay an dikk atimizi çekmişti, işte bu b ankt a z am an z am an çok çeşitli ziyaretçileri k abul ediyor, sonr a da onl arı gönderiyordu, hem de hiç kıpırd am ad an. Kıyıd a iki kez bir otomobil durdu t am b ay anın önünde ve üniform alı bir şoför indi ve ona g azeteleri getirdi ve sonr a gene gitti, biz özel şoförü olduğu k anısına v ardık. B ay an, yün atkıl ara s arılmıştı,yaşının yetmişin epeyce üzerinde olduğunu düşündük. B azen yoldan geçen birine el s allıyordu. İşleri dünyanın geri k al an bölgesinde kendiliğinden yürürken Lem an gölü kıyısınd a kışl arını geçiren o zengin ve kib ar İsviçrelilerd en olmalı diye düşündük. B ayan, bir süre sonr a öğrendiğimize göre gerçekten de Leman gölünde kışl arını geçiren o en zengin ve kib ar İsviçrelilerdendi ; yirmi yıldı � belden aş ağısı felçti ve bu yirmi yıl içinde hemen hemen her gün şoförü t ar afından Leman gölü kıyısına getiriliyor ve hep aynı b ank a oturtuluyor ve g azeteleri getirtiyordu. Montrö onl arc a yıld an bu y ana vergi gelirlerinin yüzde ellisini ona bor çluydu. Ünlü ipnotizm acı Four ati onu yirmi yıl ö nce ipnoti ­ ze etmiş ve bir d aha ipnotizmad an kurtar am amıştı. Four ati bununl a yalnızc a bu b ay anın yaş amını değil kendi y aş am ını da sonsuz a kad ar yıkmıştı anl aşıl ac ağı üzere.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir