Thomas Bernhard – Odun Kesmek

Herkes Yaban Ördeği oyunundan sonra, saat on bir buçuğa doğru Gentz Sokağı’ndaki akşam yemeğine katılmaya söz vermiş olan oyuncuyu beklerken, ben, ellili yılların başlarında neredeyse her gün oturduğum berjer koltukta oturmuş, Auersberger çiftini gözlemliyor ve Auersbergerler’in davetini kabul etmenin ağır bir hata olduğunu düşünüyordum. Auersbergerler’i yirmi yıl görmemiş, aksiliğe bakın ki, ortak arkadaşımız f oana’nın öldüğü gün onlara Graben’de rastlamış ve hiç düşünmeden, Auersberger çiftinin kendi deyimleri ile sanatsal akşam yemeği olarak adlandırdıkları akşam öğününe gitmeyi kabul etmiştim. Yirmi yıl Auersberger çiftinin adını duymak istememiş, yirmi yıl Auersberger çiftini görmemiş ve bu yirmi yıl içinde Auersberger çiftinin adı üçüncü kişiler tarafından anıldığında midem bulanmıştı, diye düşünüyordum berjer koltukta ve işte şimdi Auersberger çiftinin ellili yılları benim ellili yıllarımla karşılaşıyordu. Yirmi yıl Auersberger çiftinden uzak durdum, yirmi yıl boyunca bir kez dahi olsun onlara rastlamadım ve aksilik bu ya şimdi onlara Graben’de rastlamak zorunda kaldım, diye düşünüyordum, gerçekten de tam o gün Graben’e gitmek ne korkunç bir aptallıktı; hele Londra’dan Viyana’ya döndüğümden beri Graben’de birkaç kez bir aşağıya bir yukarıya gitmeyi alışkanlık edinmiş olmam, Auersbergerler’e günün birinde rastlamak zorunda kalacağımı hesaplamış olmamı gerektirirdi; hem yalnız Auersbergerler’le değil, son on yılda kendilerinden kaçtığım herkesle, ellili yıllarda kendileriyle, Auersbergerler’in deyişiyle sıkı sanatsal ilişki içinde olduklarımla, bu ilişkiye yirmi beş yıl önce son verip, yani Auersbergerler’den uzaklaşıp Londra’ya gittiğimden bu yana, o zamanlardan tanıdığım diğer bütün Viyanalı kişilerle de ilişkimi kesmiş, yani onları ne görmeyi ne de onlarla en ufak bir bağlantımın kalmasını istemiştim. Graben’e çıkmak Viyana sosyete7 si cehennemine gitmekten başka bir şey değildi ki, hele görmek istemediklerime, ortaya çıkışları ile tüm vücudumda ve beynimde kramplar yaratan kişilere rastlamak, diye düşünüyordum berjer koltukta, işte bu yüzden son yıllarda Londra’dan Viyana’ya gelişlerimde Graben’den kaçınmış, başka yollara sapmıştım, Kohlmarkt’a, hele Karntner Caddesi’ne hiç çıkmamış, Spiegel Sokağı ve Stallburg Sokağı’ndan uzak durmuştum, Dorotheer Sokağı’ndan da, her zaman ürktüğüm Wollzeile ve Opera Sokağı’ndan da; bu sokaklarda en çok nefret ettiğim insanların tuzağına düşmüşümdür sık sık. Ama son haftalarda, diye düşündüm berjer koltukta, Graben’e ve Karntner Caddesi’ne çıkmaya karşı birden büyük bir istek duymuştum, iyi havanın ve öğleden öncesi insan kalabalığının bana birden hoş görünmüş olması nedeniyle ve özellikle Graben ve Karntner Caddesi’ne gitmek istemiştim, belki de Wahringer’deki evimde geçirdiğim aylar boyu süren yalnızlığın beni budalalaştıran tecritinden kurtulmak, kaçmak istemiştim. Son haftalarda Karntner Caddesi ve Graben’de dolaşmayı gövdeyi ve beyni rahatlatıcı bir eylem olarak algılamıştım, Graben ve Karntner Caddesi’ne bazen geri dönüp geçmeyi; bu geri dönüş kafama, gövdeme geldiği gibi iyi geliyordu; sanki son zamanlarda Graben ve Karntner Caddesi’nden bu aşağıya doğru inişler dışında bir şeye gereksinmem yokmuş gibi, son haftalarda her gün Karntner Caddesi ve Graben’i bir aşağıya bir yukarıya gidiyordum; Karntner Caddesi ve Graben’de birdenbire, açıkçası, aylar süren bir kafa ve gövde zafiyetinden sonra, tekrar düzelmiş ve kendime gelmiştim; Kiirntner Caddesi ve Graben’de yukarı doğru yürüyüp sonra tekrar geri dönmek beni diriltiyordu; yalnız bu oradan oraya yürüyüş, diye düşünüyordum bu arada, oysa daha da fazlasıydı, yalnız bu oradan oraya yürüyüş, diye yineliyordum kendi kendime, gerçekten de yeniden düşünmemi, gerçekten de yeniden felsefe yapmamı, yeniden felsefe ve edebiyatla ilgilenmemi sağladı ki bunları içimde çok uzun zaman bastırmış, hatta öldürmüştüm. Hele bu hasta edici uzun kış, şimdi düşünüyorum da ne büyük bir talihsizlikti, onu daha önceki kışlar gibi Londra’da değil de Viyana’da geçirmiş olmam, içimdeki tüm yazınsal ve tüm felsefi duyguları öldürmüştü, diye düşünüyordum berjer 8 koltukta; Graben ve Karntner Caddesi’ndeki bu bir aşağıya bir yukarıya yürüyüşlerle onları yeniden kazanmıştım, gerçekten de benim bu Viyana’ya has düşünsel durumumu, yani birden kurtarılmış zihinsel durum adını verdiğim durumu bu GrabenKarntner Caddesi terapisine, Ocak ayı ortasından başlayarak kendimi zorladığım gezintilere borçluyum. Bu korkunç kent Viyana, diye düşünüyorum, beni derin düş kırıklığına ve gerçekten yeniden çıkışı olmayan bir uçuruma sürükleyen bu kent, birden kafamı yeniden çalıştıran, gövdeme yeniden canlı tepkiler gösterten motor oluyor; günbegün, tüm kış boyunca içimde çoktan ölmüş olan şeylerin kafamda ve gövdemde durmadan ilerleyerek canlandığını gözlemliyordum; tüm kış boyunca kafamın ve gövdemin ölmekte oluşunun suçunu Viyana’ya yüklemiştim, oysa şimdi, yeniden canlanmamı borçlu olduğum yer o aynı Viyana idi. Berjer koltukta oturmuş Karntner Caddesi’ni ve Graben’i övüyor ve beyinsel ve bedensel yeniden yapılanmamı Karntner Caddesi ve Graben terapime bağlıyordum; başka hiçbir şeye değil ve kendi kendime bu başarılı terapinin bedelini ödemem gerekecek diyor ve Auersberger çiftine Graben’de rastlayışımın başarılı terapinin bedeli olduğunu ve bu bedelin son derece büyük bir bedel olduğunu düşünüyordum, bundan çok daha büyük bir bedel de ödeyebileceğimi varsayıyordum, çünkü Graben’de Auersbergerler dışında daha da beter kişilere rastlamış olabilirdim, çünkü her şey bir yana, Auersbergerler en korkunçlardan sayılmazlar, gene de Auersberger çiftine Graben’de rastlamış olmam yeterince berbattı, diye düşündüm berjer koltukta. Güçlü bir insan ve de aynı derecede güçlü bir karakter onların davetini reddederdi, ama ben ne güçlü bir insanım, ne de güçlü bir karakter, ben hemen hemen bütün insanların eline kalmışım. Auersberger çiftinin davetini kabul etmenin ağır bir hata olduğunu yeniden düşündüm, çünkü ben yaşamım boyunca Auersberger çifti ile hiçbir ilişki içinde olmak istemiyordum, Graben’e gidiyorum ve orada onlar benimle konuşuyorlar, Joana’nın ölümünü duyup duymadığımı soruyor, Joana’nın kendini astığını söylüyorlar, ve ben söz veriyorum, davetlerini kabul ediyorum. Bir an için utanmaz biçimde duygusallaştığımı ve Auersberger çiftinin benim bu duygusallığımdan 9 hemen yararlandıklarını, davet etmek için de ortak arkadaşımız Joana’nın intiharından aynı şekilde yararlandıklarını, benim de bunu yıldırım hızıyla kabul ettiğimi düşünüyorum, oysa davetlerini reddetmek daha akıllıca olurdu; zamanım olmadı bunu yapmaya, diye düşündüm berjer koltukta, beni arkadan vurmuşlardı ve benim daha önceden bildiğim bir şeyi, yani Joana’nın kendini asmış olduğunu söylemişlerdi, Kilb’de, ana babasının evinde ve beni bir akşam yemeğine davet etmişlerdi, Auersberger çiftinin altını çize çize belirttikleri gibi, tamamen sanatsal bir akşam yemeğine, hepsi eski dostlar, demişlerdi. Tam yanımdan ayrılacakları sırada davetten söz ettiler ve ben evet dediğim anda, yani daveti, Gentz Sokağı’ndaki bu rezil evdeki akşam yemeğine gelmeyi kabul ettiğimde, yanımdan birkaç adım uzaklaşmışlardı. Auersberger çiftinin kollarında eski kentin ünlü dükkanlarına ait, paket kağıdına sarılı bir yığın kutu asılıydı, eski kente alışveriş amacıyla indiklerinde otuz yıldır giydikleri aynı İngiliz paltolar vardı sırtlarında, onların her şeyleri denildiği gibi asilane y1pranmışt1.


.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir