Turan Dursun – Kulleteyn

Kulleteyn, 1 2 yaşım a deği n ola n yaşamımı n İsterseniz “roman ” demeyin ; Kimi d e olduğu, adayları, okuna n gerçek . Kahraman ı ola n gerçekteki kesitinden alınm a gerçekle r hepsi . şeye ışı k tutaca k “Türko”, bende n başkas ı değil . Kiş i v e ye r adlarında n çoğ u gerçek . Tümüyl e belgese l nitelikte . Dinse l konular , dünyasındaki e n sağla m kaynaklar a dayalıdı r v e işlendiğ i gib i â n kanıtlanabilir . Yaşayı ş biçimi , “laki”lcr , yan i kitaplar , der s okum a biçimleri , baştan son a bire r gerçek . Adın ı kitab a verdiği m d e öyle. Doğ u Anadolu’nu n ço k öneml i bi r bulacaklardı r b u kitapta . v e araştırmacılar , ço k durum a getiriyo r v e Kurallarını binlerc e yıllı k ilkelliklerde n ala n v e bugü n in sanımıza, dahas ı tü m İnsanlığ a giydirilmey e çalışıla n esk i elbise , “Şeriat” nedir , n e değildir ? İnsanları , kitleler i kimlerin desteğiyl e bun u sağlıyor ? Kim i boşluklar ı şeyh , ağa , moll a üçlüsü nası l dolduruyor ? B u üçlü , güçlerin i resm i yönetimlerl e d e birleştirince, egeme n olduğ u yörelerd e nası l karanlı k üreti m merkezler i kuruyor v e ışı k sızması n diy e nası l önlemle r alıyor , nası l kalı n kalı n duvarlar örüyor ? B u sorular a v e dah a nic e nicelerin e cevaplar , ipuçlar ı b u zaten . Teme l ama ç Anlatılırken gerçekler i örtm e yolun a gidilmemiştir . Olduğ u gib i sunulmuştur he r şey . Bilindiğ i gib i dürüstlük , açıklıkta .


Ka – karanlı k olur . karanlıkt a yaşarlar . Yalan , sahte gü n zincirle r lik v e sayılamayaca k kada r kötülü k d e b u alanda . B u ışığına çıkarılmadıkça , ilkellikler , kafalara , kınlamaz v e dah a güze l bi r dünyanı n yol u açılamaz . Kulleteyn’ i hazırlarken b u yold a bi r katkıs ı olsu n istedim . Olacağın a d a e n küçü k bir kuşku m yok . Bu kitapl a birlikte , 2000′ e Doğru’d a v e başk a dergilerd e yayınlanmış, kim i d e yayınlanmamı ş ola n yazılarımda n oluşm a “Di n Bu” adl ı bi r kitabı m (Kayna k şey, dah a güze l bi r düny a için. elinizd e olacaktır . He r 5 1 Sıradan bi r gündü . Namaz hazırlığı . Abdes t gerekti . Temel ama ç “günahlarda n arınmak” . dörtge n Am a başk a türlüsü . çevresine . “Taharet ” v e çevresind e Bacakla r “abdest” için . Kim i yatakta , kolla r sıvalı . Kim i bir ye r bulm a çabasında , dolaşmakta .

Kim i yerin i bulmu ş olmanı n rahatlığı içind e kıçın ı açı p çökmüş ; kim i arasındakiler salkı m saçak . Hav a d a sıca k m ı sıcak . “Va y Kıçlarını açanla r kesiminde . Bira z sonra , bi r kulleteyne, bi r baca k arasın a gidi p gele n eller , başlattığ ı şapı r ta m bi r cümbüş e dönüştürecekti . He m d e n e cümbüş ! başlamıştı yırtıkları sallana n yamal ı y a d a çilel i yaşamd a Bacaklardakilerin tümü , çoğ u çulda n şeyler , te k tü k d e ols a kim i şanslılard a bulunan ak ı gitmi ş donla r n e vars a sıyrılmışt ı aşağıya . Cömcrlç c “Malla r meydanda”yd ı hep . Bacakla r arasındak i genellikle kara , kıll ı kokus u çevresin e yayılı r biçimd e terli . “Üçl ü takımlar, çalışırken , oturu p kalkarken , sıcakt a bacakların arasından , bi r sür e içi n d e ols a kurtulu p özgürlüğüne kavuşmu ş olmanı n keyfiyl e sarkmış ; bulabildiğ i havay ı soluyordu. Özgürlü k n e güze l şeydi . Yıkanma , serinleme . “Ohhh. ” Takımlar yıkanıyord u d a yıkanıyordu . değilse bil e terle r gidiyordu . Kulleteyni n suyunu n kirli , (sümüklü) oluşun a aldıra n yoktu . Hi ç d e olmamışt ı zaten .

Olsayd ı ço k yadırganırdı. He r nama z öncesini n doyulma z keyf i yaşanıyordu . gelen büyü k mutluluk . Şapu r mırıldanmalara , şapur . Kirle r konuşmalara , derinde n Bi r Kulleteyni n kendine gelme , bi r yenilenm e oluyord u he r ayrılmazları durumundak i kadın , çolu k çucukl a birlikt e paylaşıla n b u durum, yaşamı n ca n Ve işt e Husso . Tozuyla , toprağıyla , çerçöplü , sama n dolu , ir i m i 7 iri Bi r insa n azmanı . Kimin e gör e kimin e göreyse erkek” ! öylesin e sıyırmışt ı ki , takımları heme n tümüyl e meydanda . Koc a gövd e bükülü p Ama o takımlar , seyirli k m i seyirlik . kurba n Bakışları, oradak i he r şey i v e herkes i egemenliğ i altın a almış ; yanındakiler, kulletey n çevresindekiler , bira z ötedek i cam i ve kuUeteyn i çevreleye n arasınd a bölünmüştü . “Huss o ki Hussoü! ” Eğild i kuUeteyn e biraz . elin i soktu . “temi z su” dediğinde n alı p çarpt ı “taharet ” bölgesine . Takım ı üzerind e şaklattığı sul u elini n çıkardığ ı v e çevred e duyula n ses , he r zamank i gibi cümbüş e cümbü ş kaüyordu . Ayrıc a b u seste n anlatma k istediği d e belliydi . Bi r daha , bi r daha.

Çarpışla r gerçekte n görkemliydi. Kıll ı bacakla r arasındak i takım ı d a kuşkusuz . çığlık kopara n sular , önc e sersemliyor ; sonr a nerede n geldiğin i asıl yerin e yöneliyordu . Önc e açılı p sergilenmi ş ola n kıçın ik i tümseğin i v e deresin i doldurmu ş ola n arasında yürüyü p yayılıyor ; dah a sonr a d a akı p gidiyord u kulleteyne . Yani geldiğ i yere. Dörtgeni n kıyıları , b u tü r dökülü p akmalarl a ye r yer aşınmıştı . KuUeteynde n alma n sular , yin e kulleteyn e verilirdi . Suları eksilmesi n derecesine . Dipte n ço k a z kaynayı p çıkan , akağınd a bir sama n çöpün ü bil e sürükleyi p götüremeyece k ölçüd e güçsü z akması nedeniyl e durağa n (“râkid” ) sayıla n b u havuzdak i suyu n tükenmemesinde bunu n d a pay ı a z değildi . Bir ye l esti , kulleteyni n çevresindek i çöplükt e sıçtıkta n sonr a bokuna bakı p oynaya n bi r çocuğu n entarisin i çadırlaştırdı , oradak i v e çevredeki küllerden , çöplerde n bi r kesimin i toplayı p kulleteyn e doldurdu. He r zamank i gibi. Bir gürült ü patırd ı d a abdes t alanla r kesiminde . Yüzler e çarpıla n suların sesleri , kıçlar a yarışıyordu . Ayrıc a konuşmalar, kırı k dökü k Arapç a du a mırıldanmaları , burun a s u çekmeler, boğa z çalkalamaları , boğa z ayıklamalar ı v e gürültül ü kulleteyni n içindekiler i hede f ala n tükürmeler . Tümünden çıka n sesle r birbirin i tamamlıyor ; nama z hazırlığın ı yansıttığı içi n d e “kutsallık ” kazanıyordu .

(molla) diy e çağrılmas ı içi n küçü k bi r basamağ ı kalmı ş 8 oları Seyd o d a oradaydı . Abdes t arasında . Başınd a keçeleşmi ş terliğiyle (takke) , omu z başlarında n pamuklar ı çıkmı ş ceketi” , kirde n n e rengi n e d e mal ı bell i ola n işliğ i (gömlek) , paçalarını n bir i uzu n öbür ü kısa yamal ı şalvarı , ci n ci n bakışlar ı v e d e diyordu sanki . Gururluydu . ad ı verile n yükse k derecel i yan i di n öğrencileri ) arasındayd ı çünkü . Şeriat ı d a iyic e ezberlediği içi n herkes e işittir e işittir e bi r du a mırıldanıyordu . şivesin e v e fıkıhtak i kalıpların a uygu n Nicelerin i Kolla r sıvalı , abdest e girişmişti . Elin i uzattı , ama yetişemed i kulleteyne . Bi r ayağın ı aşağıdak i bi r taş a koydu , sarka r gibi eğildi , artı k yetişebiliyordu . Sa ğ elin i soktu . Şeriaü n s u dediğ i sıvının yüzündekiler i o yan a b u yan a itti . Abdes t suy u yer i açmakt ı çabası. Am a itilenler , hızl a ger i geliyo r v e heme n esk i durumun u alıyordu. tümü . Şeriatı n s u dediğ i şe y buharlaşara k uçu p gitmesin diy e güçbirliğ i etmişle r gibiydi .

Seydo , te k ell e savaş ı kazanamayacağını anlayınca , öbü r elin i d e soktu . Kürekleşe n v e süpürgeleşen elle r iş e yaramışt ı b u kez . Avuçl a “su ” alaca k ölçüd e ye r avuçladığı şeyl e suratın ı yıkadı . Bi r daha , bi r daha . Bi r avuç d a ağzın a götürdü . Avurtların ı dolduru p boşalttı . Boğazında n çıkardıkları, avuçladığ ı yerdekiler e eklenmişti . “Sünnet” i ta m yerin e getirmek içi n boğazın ı iyic e ayıklayarak , ü ç ke z yapmışt ı b u işi . He r işi ü ç ke z yapma k gerekliydi . Burnun a d a alı p boşalttı , Fırt ede n “fırtık”la r (sümükler) , fırlayı p kulleteyndek i yerin i alıyordu . Ustalıkla yapılıyord u b u da . Abdes t alm a yerinde n çevrey e itilenler ama n vermediğ i içi n he r yıkam a işin i çabu k yapmay a çalışıyordu. Seydo , yin e d e sünnet i yerin e getirmekt e titizdi , eksi k birşey bırakmıyordu . B i avu ç d a yüzün e alı p çarptı . eliyl e yüzünden sıyırdığ ı kirl i sular ı emere k ağzınd a toplad ı v e fırlattı .

Yin e ustalıkla, yin e kulleteyne . Abdestini n ötek i işlerin i d e yerin e getirdikten sonr a doğruldu . Isla k elin i cebin e soktu , içindekilerl e kabarıp torbalaşmı ş ola n cebin i karıştırdı , sümüklerl e sertleşmi ş kirl i mendilini çıkard ı sonunda . Bi r güze l silindi . Silini ş d e görkemliydi . Yüzünü kolların ı kuruttu . İşliğini n kolların ı indirdi , ilikledi . Heps i yerliyerindeydi, heps i Şeriatı n dediğin e uygundu . Artı k hazı r sayılırd ı namaza. Taharet v e abdes t içi n koşulu p üşüşülen , kim i zama n d a kap-kaca k 9 yıkamak y a d a yemekli k s u içi n uzanıla n “su ” Şeriatın belirlediğ i ölçüle r içindeydi . “Kulleteyn” , “ik i kule ” (yaklaşı k 13 ton ) s u demek . Durağa n bi r suyu n temi z içi n Şafii mezhebin e gör e b u kada r olmas ı yeterliydi . Dah a a z olamazdı . B u kadar old u mu , içind e n e bulunurs a bulunsu n “temiz”d i artık . “Pislik”lerle dol u bil e Doluyd u zâten .

görüşt e bataklı k bil e Görünüş öyleydi . Zama n zama n yıkana n bulaşıkların , s u almak içi n daldırıla n yağlı , isl i tencereleri n bıraktığ ı yağlar , isler , bulaşıklar v e atıla n türl ü pisliklerl e vıcı k vıcıktı . Yüzündeki , bez , tezek, odu n parçalan , kim i kanlı , kim i yeşilimsi , to p to p y a d a uzayı p şuraya buray a tutunmu ş (sümükler) , dah a bi r nic e şey ; kalınca bi r tabak a oluşturuyordu . Şeriatı n burad a s u dediğ i şeyse , b u tabakanın ye r ye r bölünü p parçalandığ ı kesimlerd e kendin i gösterebiliyordu ancak . Türl ü renkle r arasında . Am a made m k i Şeria t temiz demişti , temizdi . Şeria t ney e pi s diyorsa , pi s ola n d a oydu . Yani belirleyici , Şeriat’tı . Or a halkın ı ha k etmediği , belk i d e başlangıçta tiksindiğ i o durum a soka n da . Hemen yakınınd a küllükle r (çöplükler) . Küllüklerde n tepeler , tepecikler. Kuşakla r boy u dökülegele n küllerden , çöplerde n oluşm a alçaklı yüksekli . Çiğnen e çiğnen e iyic e bastırılmamı ş olsayd ı he r bir i koca bi r da ğ olurdu . Bire r soluklanma , dikilme , gezini p dolaşma , oturma , karşılıkl ı (şakalaşma) , “kaççe”le r (kızlar ) ve “kuro”la r (oğlanlar ) aras ı kaçama k bakışlarl a sevg i alışverişi , işaretleşme, ahbapla r aras ı söyleşme , dertlile r aras ı dertleşm e v e yan i kulletey n kesimiyle , ayrıc a cam i kaynaşıp bütünleşm e yerleri . Genellikl e yeri n dibin e gömülü, bir-ik i karı ş boynundak i v e kurusu n d a kışı n diy e to p to p y a d a yass ı yass ı hayva n duvarlardan , damlarında n v e bacalarında n bell i ola n evleri n halk ı Küllükler, evleri n heme n önünde .

Küllüklerd e all ı güll ü çocuklar, gençler , yaşlılar . Genellikl e ayakla r çıplak , yarı k yarıkla r küllerl e dolmuş . Yüzle r kavruk , uçuk , renkle r oluk. Kim i kadı n yaşmaklı , kim i kadı n yaşmaksı z am a ürkek . Entar i iye giyile n şeyle r ka t kat , topuklar a de k uzun . Kim i ezgin y a d a dünyay ı umursama z bakışlı , kim i canl ı v e küllükt e d e itebilir olduğun u kanıtla r türde n çiçekle r gibi . Kimini n durgunluğundan vurgunlu k okunmakta . Vurgu n olduğ u varamamaktan. Kimiys e cıvı l cıvıl . Cilves i bil e va r kendin e özgü . İşt e kara am a güzelc e bi r kaççe . Bakışlar ı kulleteyde . belk i d e “malın ı sergilemiş olan ” Husso’yl a ilgili . Belk i Huss o d a onunl a ilgilenmekte . de olabilirler , kimbilir .

Yin e küllüklerde , kovalanan , ta ş atılan, e l – çubu k sallana n tavuklar . Bunla r d a küllü k halkında n sayılır . Ama bi r başk a sınıf . Kim i yiyece k bulma k içi n küllüğ ü eşelemekte . Bulup çıkardıkların ı d a ived i ived i taşlığın a göndermekte. Kimiys e baya t yiyeceklerde n çok , tazeleriyl e ilgileniyor . Orada burad a taz e taz e dura n çocu k bokların a üşüşmüş . Daldırdıklar ı pençeleri v e gagalar ı kocama n kocama n olmu ş Çok dah a tazesin i eld e etmey e saldıranla r d a var : çocukları n kıçlarında n çıkanlara gö z dikmişler . Varı p varı p dol u bağırı p çağırmaların , sallamaların , koc a koca taşla r atmaları n hiçbi r zarar ı yok . İşt e ağlaya n bi r çocuk . Kıç ı didilip yaralandığ ı içi n ağlıyor . Yanın a koşa n annesi , bokl u v e kanl ı kıçın silinmesi , bağırmala r v e tavukları n kovalanmaları . Kim i çocuklar birlikte , ellerindekile r v e d e verimli v e işta h çekicidi r tavukla r için . Ellerinden , ağızlarında n alını p kaçırılmalar yüzünde n ağlaya n çocukla r d a eksi k değil . Am a olamazlar .

yaşamaktalar . Çocukları n çoğ u cılız , hemen tüm ü ayn ı görünüm ü sergilemekte . Kıçları , karınların a deği n açık. tümüyl e çıplak . Ser t havalard a Tümün e yakın ı son derec e kirli . Ağız , yü z d e öyle . Ye r ye r kurumu ş bulaşıklar , kirler v e islerl e kaplı . Öyleyke n seviml i çoğu . Kirlerine , bulaşıklarına bakmada n sevi p okşayanları , öpü p kucaklayanlar ı var . Her yan ı sara n bi r koku . dah a doğrus u türl ü kokular . Am a kims e rahatsız değil . Çünk ü kokula r d a oralı . Birkaç adı m öted e Kartall ı Köy ü Camii . V e camiin , çoğun u (molla) adaylarını n oluşturduğ u cemaati .

He r nama z vaktind e görüntü ayn ı olur . İnandıklar ı “kader”ler i gibi . Namaz a hazırlanı p gelmişler, Genellikl e di n üstüne , Kulleteyn – Küllükle r – Cami . Kartall ı Köyü’nü n önemlilerinden . Burala r v e buradakiler , kendin e bir dünya . Başk a dünyala r pe k bilinmediğ i içi n istekler , düşle r İnsanlar kend i içind e mutlu , kend i içind e mutsuz . Uçsu z bucaksı z v e 11 topraklarda, karınc a yuvalar ı gib i yerlerin e gömül ü ötek i köylerdekiler d e öyle . E n a z 8 ayla n kışt a geçe n b u dünyalard a dedeler , nineler nası l geli p gitmişlers e torunlar ı d a öyl e yaşamakta. Dünyalan n değişmes i içi n d e bi r nede n yok . Dilini çıkarmı ş “lehley e gele n bi r köpek . Bell i k i sıcaktan bunalmı ş v e susamış . Kulleteyni n çevresindekileri n iyic e seyrekleştiğini görmü ş olmalı . Yaklaşt ı kulleteyne . Önc e bi r sağm a soluna baktı . Sonr a başın ı uzattı .

Suyu n yüzündekiler i burnuyl a iti p yer açtı . N e d e iy i olmuştu . N e va r k i Seyd o görd ü onu . Bi r ta ş alı p attı zavallıya . Tutturmuştu . Zavallıcı k ac ı ac ı seslerl e uzaklaştı .

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir