Önceden söyleyeyim ki, bu yazı bir öykü değildir. Hiç bi şey katmadan, hiç bi şey çıkarmadan, hiç bi şey değiştirmeden o geceyi olduğu gibi, bütün düşündüklerimle, bütün duygularım, duyarlılıklarım, hatta duygusallıklarımla anlatmak istiyorum. Üstünden otuz altı gün geçti. Bilmiyorum olduğu gibi yazabilecek miyim. Ama yazmaya çalışacağım. Bir öykü değilse nedir bu yazı? Bir anlatı, belki bir anı: Bir ölüm yolculuğu gecesinin bir iki saat süren duyarlılıkları… 91 yılının son günü ve 1991 yılını 1992 yılına bağlayan ilk gece… Benim için her yılın son günü, her günkünden çok daha yorucu oluyor. Çünkü o gün, her günkü işlerime ek olarak Nesin Vakfı’ndaki çocuklarıma ve Vakfın çalışanlarına gece verilmek üzere armağanlar hazırlamalıyım. Bu öyle dışarıdan sanıldığı gibi pek de kolay iş değildir. şu işi son güne bırakmayayım, önceden armağanları yavaş yavaş hazırlayayım diye düşünürüm her zaman da bi türlü yapamam yine. Otuz çocuğum var, çalışanlarla, konuklarla yılbaşı gecesi kırk, kırk beş kişi oluruz. Hepsine ayrı ayrı armağanlar vermeliyim, çocuklarıma üç, dört beş armağan vermem gerekir. Yaşları küçük olanların armağan sayıları çoktur, armağanları büyüklerinki kadar değerli değilse de… Bu armağanlar, büyüklüklerine ve biçimlerine göre ayrı ayrı kutulara konulacak, paketlenecek, süslü ve renkli kağıtlara sarılacak, kordelalarla ya da o renkli parlak -ne deniyor adına- bağlarla bağlanacak fiyong yaparak…
Aziz Nesin – Sizin Memlekette Eşek Yok Mu
PDF Kitap İndir |