Şimdi hırlama sırası ondaydı. Bu yabani, ilkel bir ses değildi. Aklın ve ahlakın, eskiden olduğu kişiden geriye kalan o küçücük kıvılcımın bir ürünüydü. Dilberin elini kavradı ve onu büküp çevirerek kendisinden uzaklaştırdı. Dilberin karşı koyarken gösterdiği güç adamın bütün hafızasını canlandırdı. Zira bu doğa üstü bir şeydi, kadının küçük vücuduyla başarabileceğinin çok ötesindeydi. Yine de […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 09 – Drizzt Do’Urden’in Maceraları – 3 – Karanlığın Kuşatması
Görünüş itibarıyla, Cehennem’in bu dumanlı katmanında girdap gibi dönen çamurlar arasında gezmeyecek kadar güzel bir yaratıktı. Çok güzeİdi. Yüz hatlan sanki bir oyma eseri gibi ince ve zarifti. Parlak abanoz renkli teni, bir tanar’riydi bu. Oldukça siklon görünen yaratık, tuhaf kafasını yukarı kaldırdığı elinin avuç içine koymuş, mantardan oyduğu tahtında oturuyordu. Pis, kıvrık pençeleriyle soluk […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 08 – Drizzt Do’Urden’in Maceraları – 2 – Yıldızsız Gece
Drizzt parmaklarım panter heykelciğinin detaylı kıvrımları üzerinde dolaştırdı. Heykelciğin kara oniks yüzeyi, kaslı boyun kısmında bile pürüzsüz ve hatasızdı. Guenhwyvar’a çok benziyordu, onun mükemmel bir tasviriydi. Şimdi iri panteri bir daha asla göremeyeceğinden emin olan Drizzt ondan ayrılmayı nasıl kaldırabilirdi? “Elveda, Guenhwyvar,” diye fısıldadı drow kolcu. Heykelciğe bakarken yüz ifadesi hüzünlüydü, hatta neredeyse acınacak haldeydi. […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 07 – Drizzt Do’Urden’in Maceraları – 1 – Miras
Haydut Dinin, Drowların şehri Menzoberranzan’ın karanlık bulvarları arasında dikkatle ilerliyordu. Yaklaşık yirmi yıldır ailesiz ve kanundışı biri olarak yaşayan deneyimli savaşçı, şehrin tehlikelerini çok iyi b Vandree Evinin baş muhafızının güvenini kazanması neredeyse bir yılını almıştı. Ve bu güvenin, Dinin’in hiçbir açıklaması olmadan ev sınırlarını terk etmesiyle birlikte feci bir tehlike altına gireceğine şüphe yoktu. […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 06 – Buzyeli Vadisi Serisi – 3 – Buçukluğun Mücevheri
Büyücü, genç kadına kararsızlıkla baktı. Kız ona sırtı dönük duruyordu; Adam onun kestane rengi buklelerle dolu gür saçlarının omuzlarına dökülüşünü görebiliyordu, parlak ve yaşam doluydular. Ama büyücü, kızın gözlerindeki kederi de biliyordu. Öylesine gençti ki, neredeyse bir çocuktu ve bir o kadar hoş bir masumluğu vardı. Fakat bu hoş kız çocuğu, onun sevgili Sydney’inin kalbine […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 05 – Buzyeli Vadisi Serisi – 2 – Gümüş Damarları
Kutsal mağaralar ve oyuklar kazdık Düşman goblinleri sığ mezarlara gömdük Bugün daha yeni başladı işimiz Gümüş damarların aktığı madenlerde Taşın altında metal ışıldar Meşaleler gümüş damarlar üstünde parlar Casus güneşin gözlerinin ötesinde Gümüş damarların aktığı madenlerde Çekiçler saf mithril üzerinde çınlar Evvel zaman içindeki cüce madenlerinde Bir ustanın işi asla bitmez Gümüş derlerin aktığı madenlerde […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 04 – Buzyeli Vadisi Serisi – 1 – Kristal Parçası
Gelin etrafıma toplanın Bozkırların sert halkı Ve hikayemi dinleyin Cesur kahramanlar ve sıkı dostlar hakkında Ve Buzyeli Vadisi’nin tiranı Bir grup dostun Hile ya da beceri ile Ozanlar için efsaneler yazdığı Feci kibrini, zayıf bir zavallının Ve dehşetini Kristal Parçası’nın. İblis, dev bir mantarın gövdesine oymuş olduğu koltukta arkasına yaslandı. Kayadan adacığın etrafında sulu çamurlar […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 03 – Kara Elf Üçlemesi – 3 – Göç
Kara elf, dağın çıplak yamacına oturdu ve endişe içinde kırmızı çizginin doğu ufkunda yükselmesini izlemeye koyuldu. Bu belki de onun yüzüncü şafağı olacaktı ve bu yarıcı ışığın onun lavanta rengi gözlerine nasıl acı vereceğini biliyordu…Karanlıkaltı’nda yaşadığı kırk yıl boyunca sadece karanlığı tanımış gözlerine. Ama drow gene de, parlayan güneşin tepesi ufukta yükselmeye başladığında, yüzünü başka […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 02 – Kara Elf Üçlemesi – 2 – Sürgün
Canavar, pullu sekiz bacağı ile zaman zaman taşı çizerek, Karanlıkaltı’nın sessiz dehlizleri boyunca ağır aksak ilerledi. Yankılanan kendi gürültüsünden irkilmiyor, çıkardığı sesten ürkmüyordu. Bir başka avcının saldırısını bekleyip, gizlenmek için telaş da etmiyordu. Karanlıkaltı’nın tehlikeleri içinde bile, bu yaratık güvenlik içinde olduğu duygusundan başka duygu bilmezdi; kim olursa olsun, her düşmanı alt etme becerisinden emindi. […]
R. A. Salvatore – Unutulmuş Diyarlar – 01 – Kara Elf Üçlemesi – 1 – Anayurt
Ne bir yıldız süsler bu ülkeyi bir şairin gizemli parıltısıyla, ne de güneş yaşam dolu ılık ışıklarını gönderir buralara. Burası Karanlıkaltı’dır; Unutulmuş Diyarlar’ın telaşlı yüzeyi altındaki gizli dünya. Burada gökyüzü acımasız bir kayadır. Duvarlar, ölümün, buraya gelme yanılgısına düşecek kadar budala yüzey canlılarının meşale ışığı ile grileşmiş rengini yansıtır. Burası onların dünyası değildir. Burası ışığın […]
R. A. Salvatore – Luthien’in Kumarı
Eriador’da karanlığın hüküm sürdüğü bir zamandı. Avon denizindeki bütün adalan baskı altında tutan Kral Greensparrow ve büyücü düklerinin, halka karşı yönetimin yanında yer alan, Praeto-rian Muhafızların, tepegözlerin zamanıydı. Zaman, Avon denizinde ruhani yaşamın abideleri olarak inşa edilen, yüce güçlere sadakatin timsali sekiz büyük katedralin çanlarının vergi toplamak için çaldığı zamandı. Ama, zaman umut zamanıydı da. […]
R. A. Salvatore – Bedwyr’in Kılıcı
İşte Avon Denizi’ndeki adalar; yalçın dorukları ve alçalıp yükselen tepeleri, tatlı yağmurları ve buzdağlarından aşağılara, Dorsal Denizi’ne doğru esen şiddetli rüzgarlarıyla. İşte biri, sakin Baranduine, köylülerin ve doğaüstü varlıkların adası, yeşilin ve gökkuşaklarının ana yurdu. İşte çorak tepeleri, koca boynuzlu sürüleri ve günbatımında ürkütücü bir kızıllığa bürünen rengarenk yosunlardan oluşan bitki örtüsüyle Beş Nöbetçi, diğer […]
George Orwell – Daralma
Bu düşünce aklıma yeni takma dişlerimi aldığım gün geldi aslında. O sabahı gayet iyi hatırlıyorum. Sekize çeyrek kala gibi kalkarak çocuklardan önce kendimi banyoya attım. Göğün kirli sarı boz bir renk aldığı, o berbat ocak sabahlarıdan biriydi. Banyonun küçük penceresinden aşağı bakıldığında, arka bahçe dediğimiz -eğer buna bahçe denilebilirse- etrafı kurtbağrı çitle çevrili, on yardaya […]
George Orwell – Burma Günleri
Yukarı Burma, Kyauktada Bölgesi Sulh Yargıcı U Po Kyin, verandasında oturuyordu. Saat daha sekiz buçuktu, ama aylardan nisan olduğu için uzun, boğucu öğlen saatlerinin habercisi olan bunaltıcı bir hava vardı. Arada sırada hafifçe esen rüzgâr bir serinlik duygusu veriyor, saçaklardan sarkan yeni sulanmış orkideleri kıpırdatıyordu. Orkidelerin arkasında bir palmiye ağacının tozlu ve kıvrımlı gövdesi görülebilirdi, […]
George Orwell – Bin Dokuz Yüz Seksen Dört – 1984
George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı, bende, yaşamımın farklı dönemlerinde değişik etkiler, farklı izlenimler uyandırmış kitaplardandır. İlkgençlik çağımda ilk kez okuduğumda neler düşünüp neler duyumsadığımı şimdi açık seçik anımsamıyorum. O güne kadar okuduklarıma hiç benzemeyen, yabansı, gizemli bir kitap mı? Ama Winston’ın başından geçenleri ya da başına gelenleri okurken, kendimi, yaşadığımız, en […]
George Orwell – Aspidistra
Saat iki buçuğu vurdu. Bay McKechnie’nin kitapçı dükkânının arka tarafındaki küçük büro bölümünde, Gordon –Comstock ailesinin son üyesi, yirmi dokuz yaşında ve de şimdiden yaşlanmış görünen Gordon Comstock– masanın üzerine yayılmış, dört penilik bir Player’s Weights paketini başparmağıyla açıp kapamaktaydı. Daha uzaktaki bir başka saatin –caddenin karşı tarafındaki Prince of Wales’in saatinin– ding dongları durgun […]