Richard A. Knaak – Warcraft I Ejderhanın Günü

Küçük Dalaran diyarını yöneten büyücüler meclisi Kirin Tor’un bazı üyeleri, Azeroth dünyasının hiç bitme “Bilmediğimiz bir şey söyle,” dedi kulak tırmalayan bir sesle ikincisi. Diğerlerinden yaşça büyük bir kadındı; ama hâlâ güçlü bir iradeye sahipmiş gibi görünüyordu. Bir ay, bir an için cüppesini aydınlattı. “Kıyametçekici’nin savaşçıları ele geçirildiğine ve lidersiz kaldıklarına göre oradaki orklar için geri kalan birkaç dik kafalı gruptan biri diyebiliriz.” Birinci büyücünün bu sözlere içerlediği açıktı; ama yine de karşılık verirken sakindi: “Pekâlâ! Belki bu daha çok ilginizi çeker… Kanatlıölüm’ün tekrar harekete geçtiğini düşünüyorum.” 3 Bu diğerlerinde, yaşlı kadında bile, korku dolu bir ürperti yarattı. Gece birden gündüze döndü; ama büyücüler bu divan için sıradan olan bu duruma aldırış etmediler. Bulutlar, söylenenlere inanmayan üçüncü büyücünün başının üstünden süzüldü. “Kanatlıölüm öldü!” diye açıkladı tıknaz yapısı vücudunun şeklini belli eden üçüncüsü. “Aylar önce denizin dibini boyladı. Bu konsey ve en güçlülerimizden seçilenler ona ölümcül darbeyi indirdi. Hiçbir ejderha, o bile, böylesine bir kudrete karşı duramaz!” Diğerlerinden bazıları başlarıyla onay verdi; ama birinci büyücü devam etti: “Peki cesedi neredeydi? Kanatlıölüm hiçbir ejderhaya benzemezdi. Goblinler o pullu derisine adamantium levhalar yerleştirmeden önce bile, onun yarattığı tehdit Güruh’unkini gölgede bırakacak kadar büyüktü…” “Peki onun hâlâ var olduğunu kanıtlayacak ne var elinde?” Soru daha gençliğinin baharında olduğu belli olan bir kadından geldi. Diğerleri kadar deneyimli değildi; ama yine de-konseyde yer alacak kadar güçlüydü. “Ne var?” “Alexstrasza’nın iki kızıl ejderhasının ölümü.


Vücutlar sadece kendi türlerinden birinin -devasa yapıda birinin- başarabileceği şekilde parçalara ayrılmıştı.” “Başka iri ejderhalar da var.” Bir fırtına patladı, şimşekler ve yağmur büyücülerin üstüne boşandı; ama ne onlara ne de zemine değdiler. Fırtına göz açıp kapayana kadar dindi ve parlak bir güneş tekrar üstlerinde belirdi. Kirin Tor’un birinci büyücüsü bu ihtişamlı gösteriye en ufak bir ilgi göstermedi. ” Anlaşılan Kanatlıölüm’ün neler yapabileceğini hiç görmemişsin, yoksa böyle bir şey söylemezdin.” “Dediğin gibi olabilir,” diye araya girdi beşincisi, bir elf yüzünün belirsiz hatları fırtınadan bile hızlı görünüp kayboldu. “Ve eğer öyleyse, bu önemli bir durum sayılabilir. Ama 4 şu an için bununla ilgilenmemiz çok zor. Eğer Kanatlıölüm yaşıyor ve en büyük rakibinin soyundan olanlara saldırıyorsa bu sadece bizim yararımıza olur. Hepsinden öte, Alexstrasza hâlâ Ejderhaağzı kabilesinin tutsağı ve orklar yıllardır onun yavrularını kullanarak İttifak’ın her yerinde kan akıtıp yıkımlara neden oluyorlar. Hepimiz Kul Tiras’m Üçüncü Filosu’nun başına gelen faciayı bu kadar çabuk mu unuttuk?’ Bence Amiral Lord Daelin Proudmoore bunu asla unutmayacaktır. Sonuçta o en büyük oğlunu ve kırmızı devler onları gafil avladığında, o altı büyük gemide bulunan bütün diğerlerini kaybetti. Eğer Kanatlıölüm’ün gerçekten bu iki ölümün sorumlusu olduğu kesinleşseydi Proudmoore o siyah yaratığı madalyayla ödüllendirirdi her halde.” Buna kimse itiraz etmedi, birinci büyücü bile.

Azametli gemilerden geriye sadece bu dehşetli yıkımı gözler önüne seren tahta parçaları ve birkaç parçalanmış ceset kalmıştı. Amiral Lord Proudmoore’nin kararlılığını kaybetmeden, yok olanların yerine hemen yeni savaş gemilerinin yapılmasını emredip savaşa devam etmesi onun saygınlığını daha da artırmıştı. “Daha önce de belirttiğim gibi, şu anda hu durumla daha fazla vakit kaybedemeyiz, hele elimizde daha öncelikli olarak halletmemiz gereken bu kadar çok sorun varken.” “Alterac krizini kast ediyorsun, değil mi?” diye gürledi sakallı büyücü. “Lordaeron ve Strorngrade’nin hiç bitmeyen gizli kapaklı kavgaları neden bizi Kanatlıölüm’ün olası geri dönüşü kadar ilgilendirsin ki?” “Çünkü artık Gilneas duruma ağırlığını koydu.” Diğer büyücülerde tekrar bir hareketlenme oldu, hatta hiç konuşmamış olan altıncı büyücüde bile. Tıknaz sayılabilecek gölge, elfe doğru bir adım attı. “Diğer iki krallığın önemsiz bir toprak parçası için atışması Genn Griyele’yi neden ilgilendirsin ki? Gilneas güney yarımadanın ucunda, Alterac’tan İt-5 ittifak’taki diğer bütün krallıklar kadar uzakta!” “Bir de soruyor musun? Griyele her zaman İttifak’ın liderliğini ele geçirmek istemişti; sonunda orklar kendi sınırlarına saldırmaya başlayana kadar ordularını geride tuttuğu halde. Onun Lordaeron Kralı Terenas’ı harekete geçmek için cesaretlendirmesinin tek sebebi Lordaeron’un askeri gücünü kırmaktı. Şu anda Terenas, İttifak’ın liderliğini elinde tutuyorsa bu bizim çabamızın ve Amiral Proudmoore’nin açık desteğinin sayesindedir.” Alterac ve Stromgrade savaşın ilk günlerinden beri çatışma içinde olan iki komşu krallıktı. Thoras Trolcelladı, Stromgrade’nin bütün gücünü Lordaeron İttifak’ını desteklemek için kullanmıştı. Khaz Modan gibi bir komşusu varken dağlık krallığın yapacağı en mantıklı iş ortak bir hareketi desteklemek olabilirdi. Kimse de Trolcelladı’nın savaşçılarının kararlılığını yabana atamazdı. Onlar olmasaydı orklar savaşın ilk haftalarında İttifak’ın çoğunu istila etmiş ve şimdikinden çok farklı, tam anlamıyla acımasız bir sonuç ortaya koymuş olurlardı.

Öte yandan Alterac, her ne kadar cesaretten ve davanın erdeminden sık sık dem vursa da kendi birliklerini harekete geçirmek için pek istekli değildi. Gilneas gibi o da sadece sem-bolik bir yardım sunmuştu; ama Genn Griyele’yi engelleyen hırsken, söylentilere göre Lord Perenolde’nin bunu yapma sebebi korkuydu. Kirin Tor’da bile çok önceden beri İttifak’ın Güruh’un bitmek bilmeyen saldırısı karşısında dağılması halinde Perenolde’nin Kıyametçekici’yle anlaşma yapmayı düşünüp düşünmediği sorulur olmuştu. Bu korku doğru çıkmıştı. Perenolde gerçekten de îttifak’a ihanet etmişti; ama neyse ki bu aşağılık çabası kısa ömürlü olmuştu. Terenas durumu duyunca Lordaeron birlikleri hızla Alterac’ı işgal edip sıkıyönetim ilan etmişti. Savaşın devam ettiği bir zamanda kimsenin gücü bu duruma karşı çıkmaya 6 yetmezdi, özellikle de Stromgrade’nin. Artık barış sağlandığına göre Stromgrade’nin, hainlik yapmış olan eski sınır komşusunun doğudaki topraklarının tamamını hak ettiği gibi alması gerekirdi. Terenas duruma böyle bakmıyordu. O hâlâ Alterac’ı kendi krallığına ilhak etme ya da Alterac tahtına yeni ve daha makul bir hükümdar yerleştirme hakkını savunuyordu… tahmin edilebileceği gibi Lordaeron’un çıkarlarına uygun birini. Yine de Stromgrade savaş boyunca sadık bir müttefik olmuştu; herkes Thoras Trolcelladı ve Terenas’m birbirlerine duyduğu hayranlığı bilirdi. Bu da onların arasını açan siyasi sıkıntıyı daha da üzüntü verici kılıyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir