Alev Alatlı – Schrödinger’in Kedisi – 1

Üç gündür hiç durmadan yağan yağmur, kafilenin Külliye’nin güney kapısında belirmesiyle birlikte tipiye dönüştü. Rüzgâr yön değiştirdi, karşılarına geçti, eğildi, yıldızdan, yere paralel olarak esmeye, fırlattığı buz tanecikleri yeni gelenlerin bacaklarını dalamaya başladı. Onları avlunun kubbeli revaklarının altına sığınmış seyreden Mağdurlar, Taliplerin şaşkınlıklarını utangaç gülücüklerle karşıladılar. “Bunlar da pek gençmişler, ayol!” dedi birisi. Bir başkası, “iki yüz kadar varlar mı?” diye sordu. “Daha fazlar “Yok, canım! Yüz elli ancak var!” “Eh, buna da şükür!” Kafile lideri Helsinkili Ingrid’in, “Bir zamanlar İkinci Beyazıt Külliyesi olarak da bilinen Adrianople Islahhanesi” diye başlayan standart tanıtım konuşmasına kadar oyalandılar. Yüreklerini dolduran duygudaşlık, hüzün ve o garip nafilelik hissi baş edilemez olunca, başlarını eğdiler, medresenin doğu kanadında kendilerine tahsis edilmiş sivri beşik tonozlu hücrelerine çekildiler. Hava hızla kararıyor, tipi artıyordu, ikinci Beyazıt Camisi’nin minareleri, iç avlunun heybetli kapısı gözden kayboldu. Kışlık dersanenin, talebe hücrelerinin ışıklan yerde arabesk gölgeler oluşturdular. Helsinkili Ingrid, konuşmasını kesti, ayak parmaklarının ucunda yükselip alçalan, avuçlarına hohlayan Taliplere neşeyle takıldı, Ama bu daha eksi dört bile değil! Trakya’da eksi yirmi dördü de göreceksiniz!” “O, yooo!” diye ünledi, kalabalık!

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir