Edgar Wallace – İmdat Diye Bağır

KOMİSER MUAVİNİ, masasının üzerindeki telefonlardan birini kaldırdı: «Müfettiş Wembury’ye, gelip beni görmesini söyleyin,» dedi. Okuduğu kâğıtları masanın üzerinden aldı, bir dosyaya koydu. Alan Wembury’nin çok iyi bir sicili vardı. Şimdi buna bir ek daha yapılacaktı. Kapı açıldı. Boyu normalden uzun, ince, yüzü güneşten yanmış, gri gözlü bir adam girdi içeri. Komiser muavini Waldorf, oturduğu yerden başını kaldırdı: «Günaydın, Wembury!» «Günaydın, efendim!» Alan Wembury, otuz yaşlarında, atleƟk yapılı, spordan hoşlanan bir adamdı. İyi kriket oynardı. «Gelip beni görmeni istedim, çünkü sana verilecek iyi haberlerim var,» dedi, komiser muavini. Amirlerine karşı her zaman saygılı olan bu genci çok severdi. Poliste geçirdiği uzun hizmet yılları içinde hiçbir dedektife, ona öldüğü kadar güven duymamıştı. «Bütün haberler benim için iyi haberdir, efendim.» Waldorf, oturması için sandalyeyi işaret etti. «Bölüm Başmüfeƫşliğine terfi eƫn. Gelecek haŌa pazartesi gününden iƟbaren ‘R’ bölümünü devralacaksın.


» «Çok teşekkür ederim efendim. Açıkçası, böyle birşeyi hiç beklemiyordum, çünkü bu dereceye gelmek için sıra bekleyen pek çok insan vardı.» Waldorf başını salladı. «Seninle aynı fikirde değilim. Son zamanlarda Yard’da* büyük değişiklikler yapıyoruz. Bliss de Amerika’dan dönüyor; Washingtondaki elçiliğe tayin edilmişti, onu tanır mısın?» «Hayır!» Alan Wembury, Bliss hakkında duyduklarından başka birşey bilmiyordu. Tek bildiği, çok kabiliyetli bir polis olduğu ve buna rağmen Yard’da hiç sevilmediğiydi. «‘R’ bölümü de birkaç yıl önce heyecanlı bir yerdi.» «Heyecanlı bir yer miydi?» diye sordu, Alan. Deptford, yabancısı olduğu bir bölgeydi. Waldorf, ‘evet’ anlamında başını salladı. Yeniden konuşmaya başladığında, gözlerindeki neşe kaybolmuş, yüzüne çok ciddi bir görünüş yerleşmişti. «Ringer’i haƨrlar mısın? Ölümü hakkında gelen rapor ne dereceye kadar doğru, bilmiyorum. Avustralya polisi, geçen ay Sidney limanından çıkarılan cesedin ona ait olduğunu iddia ediyor.» Alan hatırlamıştı.

Ringer! Bu adı duyup da Ɵtremeyen yoktu. Alan Wembury cesur bir polisƟ, buna rağmen bu adda ölümü ifade eden bir anlam gizli olduğu için ürperdi. Bir kobranın soğuk ve duygusuz bakışlarını düşündü. Ringer adını duymayan mı vardı? Yapƨklarıyla bütün Londra’yı Ɵtretmiş, acımadan öldürmüştü. Ondan korkan, ondan nefret eden insanlar, evleri polis taraķndan korunuyor diye içleri rahat yatmışlar ve sabah ölü bulunmuşlardı. Ringer, sabaha karşı bir ölüm meleği gibi gelip geçmişti odalarından. «Şu anda Ringer hakkında fazla birşey bilmiyoruz. Bölgeni bu tehlikenin tehdit, edeceğini sanmıyorum. Yalnız Deptford’ta, ona karşı dikkatli olmanı tavsiye edeceğim biri var.» «Maurice Meister mi?» diye sordu, Alan.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir