Gore Vidal – Golgota’dan Canlı Yayın

Başlangıçta karabasan vardı, bıçak Aziz Paul’un elindeydi, sünnetse bir Yahudi kavramıydı, kesinlikle benim değil. Ben Timoti’yim, Yahudi Eunice ile Yunan George’un oğlu. On beşimdeyim. Ailemin Lystra’daki evinin mutfağındayım. Tahta bir masa üzerine anadan doğma uzanmışım. Altın sarısı sümbül buklelerim, peygamber çiçeği mavisi, unutmabeni gözlerim var ve Küçük Asya’nın bizim tarafımızdaki en büyük çüküne sahibim. Karabasan günlük yaşamda nasıl başlıyorsa öyle başlar hep. Babam George ve benim Tarsuslu Saul dediğim, daha çok, yurttaşı olduğu Roma dünyasında Paul olarak tanınan Aziz dışında, Yahudiler sarmış çevremi. Aziz en başında bir Yahudi’ydi tabii, o günlerde ikinci ya da üçüncü sıradaki Hıristiyan oldu sonunda; o günlerde derken Kurtarıcı’mızın doğumundan elli yıl sonrasını kastediyorum –sayanlar için söylüyorum– birkaç gün, olsa olsa bir hafta sonra döneceğini söyleyerek çarmıha gerilişinden on yedi yıl sonrası yani. Yani Efendimizin Kudüs varoşlarındaki eski Golgota Tepesi’ne ilk tırmanışından birkaç yıl sonra doğmuşum. Babam Hıristiyanlığa ilk dönenlerdenmiş, sonra da ben Hıristiyan oldum; bir tür eğlence gibi geliyordu insana bu, hem, Lystra gibi ufacık bir kasabada bir pazar günü yapacak başka ne olur? Hıristiyan olup da Aziz ve arkadaşlarıyla tanıştığımda, bedenimin –özellikle de kamışımın– henüz çocukluk çağındaki Hıristiyan Kilisesi’nde savaş halindeki iki hizbin savaş alanı olacağını pek anlamadım. Isǚ a’nın herkesin mesihi olarak, Yahudiler kadar Gentileler {1} için de, gelmiş olduğu kavramı, Aziz’in esinli bir düşüncesiydi. Çoğu Yahudi hâlâkabul etmez bunu ve tabii biz sabah, öğlen ve akşam onlar için duacıyız. Fakat Kudüs’teki Yahudiler –Efendimizin küçük kardeşi şişko James ile mutlak kalın kafalılığı yüzünden “Kaya” diye tanınan Peter gibi– sonunda Aziz’in düşüncesini kabul ettiler: Gentileler kirli olsalar da, Isǚ a bir tek kabileye fazla büyük gelecek bir girişimdi belki de; bu yüzden Paul’un, Mesajı –”müjdeler” diyorduk biz ona– Gentilelere iletmesine izin verildi. Daha çok Aziz’in ikna edici vaazı ve esinli para toplaması sayesinde Gentilelerin çoğu, babam Yunan George gibi, din değiştirmek için daha fazla beklemediler.


Böylece Aziz, Barnaby ve John Mark gibi kuzenlerin yardımıyla, genellikle de büyük şovlar eşliğinde kiliseler kurarak Küçük Asya’da dolaşmadık yer bırakmadı. Fakat Kudüs Yahudileri, Aziz’in merkeze göndermekte olduğu parayı sevseler de, Gentileleri yürekten sindiremiyorlardı içlerine, bu yüzden de aynı masada bizimle yemek yemeyi reddediyorlardı; çünkü bizim o kesilmemiş kocaman kamışlarımız akıllarından çıkmıyordu bir türlü. Sonunda Aziz, kanının ısındığı Titüs adlı genç bir dönme ve aygırı uzun bir hafta sonu eğlencesi için Kudüs’e getirince, her şey geri dönülemez bir noktaya gelmiş oldu. Titus, fazla miktarda Babil birası çektikten sonra, Roma askerlerinin yerleşmiş olduğu Antonia Kalesi’nin duvarına çövdürdü. Şansa bakın ki, o sırada oralarda gönül eğlendiren Yahudiler, Titus’un yılana benzeyen sünnet derisini dehşetle fark ettiler ve hahamlara, Tapınak’tan bir taş atımı uzakta, hizmet binalarının yanında bir Gentile’nin görüldüğünü haber verdiler. Merkez büro bunun üzerine, Tapınak’ın bir görevlisi olan James’e başvurdu; James de Aziz’e, ileride Isǚ a’ya katılacak olan goyim’in {2} sünnet edilmesi gerekeceğini söyledi. Bu da her şeyi altüst etmeye yetti.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir