İsmail Cem – Engeller ve Çözümler

Sosyal Demokratlar olarak, geriye çekilmemiz mümkün değil; bulunduğumuz mevzilerde direnmenin, ardından başlatacağımız gelişmeyle iktidara yürümenin günlerindeyiz. Toplum olarak kendi tarihimizi bizzat kendimizin yazması için, kendi kaderimizi kendimizin belirlemesi için başka çözümümüz yok… Türk solu, bizi yarını olmayan seçim başarılarına, kısacık bir süre pırıldadıktan sonra batıveren güneşlere alıştırdı. Ve bunlardan hafızalarımızda geri kalan, köklü bir iktidarsızlık duygusu ve kaçırılmış fırsatların tatlı-acı anıları oldu. 1974’ün, 1978’in yarım kalmış yetersiz deneylerini tekrarlamaya ve topluma tekrarlatmaya hakkımız yok… Sorumlu, adaletli, özgürlükçü, girişimci, eşitlikli bir toplumun nihayet oluşması için, hayatın, yaratıcılığın, değişimin nihayet üstün gelebilmesi için önümüzde yepyeni imkânlar var; elbirliğiyle gerçekleştireceğimiz yüce hedefler var. Sis bulutları içinde bu hedefleri kaybetmek ve önümüzdeki imkânları heder etmek lüksüne artık sahip değiliz. Bu kitabın, belirli bir amacı var: Türk sosyal demokrasisinin ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini incelemek ve bâzı alanlardaki alternatif politikalara, işaret etmek. Sosyal demokrat bir yaklaşımın doğrultusunda çeşitli sorunları ve çözüm ipuçlarını sergilemek… Bu noktadan hareketle, ideoloji, parti ve başlıca ülke sorunları kitapta ele alınıyor. Sosyal demokrat bir iktidarın ideolojik önkoşulları, siyasal araçları ve uygulama yöntemleri inceleniyor. Kitabımızın iddiası, Türk sosyal demokrasisinin “netleşmesine” katkıda bulunmak; ideolojik tutarlılığına, parti anlayışına ve uygulama projelerine ışık tutmak. Geçmişin tahlillerinden ve açıklamalarından çok, geleceğe dönük, yarınları kazanacak yöntemleri tartışmak. Bu kitabın bir de özelliği var: İçerdiği yazıların çok büyük bölümü, siyasal pratiğin içinde oluşmuş, siyasal mücadelede biçimlenmiş düşünceler ve konuşmalar. Cumhuriyet Halk Partisi’nde ve daha sonra Sosyal Demokrat Halkçı Parti’de yaşadığım deneyimler bu yazılarda yansıyor. [1] Engeller ve Çözümler, Türkiye’nin siyasetinde yer alan yahut yer alacak insanlara, Türkiye’nin geleceğiyle ilgilenenlere sunulmuş bir deneyim ve düşünce bütünü. Kitapta açıklandığı üzere, konumuz olan sol, “sosyal demokrat nitelikli” sol; ülkesine ve o ülkenin siyasal geleneğine göre “sosyalist”, “çoğulcu sosyalist”, “sosyal demokrat” gibi çoğulcu demokrasi bağlamında eşanlamlı kullanılan tanımlara sahip, aynı sosyal demokrat özü benimsemiş olan sol. Türkiye’nin geleceğinde sosyal demokrasinin belirleyici olacağı inancıyla hazırladığım bu çalışmanın, sosyal demokrat düşünceye ve pratiğe katkı getireceğini ummaktayım… Bunalımdan Çıkış Yolları … Sosyal demokrasinin ve Türkiye’nin geleceği, siz sosyal demokratların kararına bağlı.


Sosyal demokrasinin bölünmüşlüğünden, etkisizliğinden, politika üretmedeki yetersizliğinden endişelisiniz. Ben de öyleyim. Sosyal demokrasinin kendi gücünü kullanmayışı nedeniyle işsizliğin ve eşitsizliğin artmasından, Türkiye’nin dünya sahnesinde ikinci sınıf muamele görmesinden endişelisiniz. Ben de öyleyim. Doğru çözümlere, ancak doğru teşhislerden hareketle varılabilir. Değişik politikalar uygulamanın, sosyal demokrasinin üzerine serpilmiş toprağı silkip atmanın zamanıdır. Son yıllar halkımız için zor yıllar oldu. Sosyal demokrasiye gerçek gücünü kazandırmazsak, önümüzdeki yıllar daha da zor olacak. Ama gün, geçmişe hayıflanmanın günü değildir; karar günüdür. Size önermekte olduğum üç kelimede özetlenebilir: Sosyal demokrat dünyanın insanları olarak, tartışalım, uzlaşalım, birleşelim… I Türkiye, çağdaş, demokratik, barışçı toplumu yaratmaya, Türk milletinin farklı hassasiyet kümeleri arasında hoşgörüyü, kardeşliği, bütünlüğü sağlamaya mecburdur. Ve bunun öncülüğünü yapacak olan, sosyal demokrasidir. Türkiye, üretimsizlik, eşitsizlik, işsizlik belalarını yok etmeye mecburdur. Ve bunu gerçekleştirecek olan, sosyal demokrasidir. Türkiye, tarihi, kültürü ve insan birikimiyle, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde “iddialı” bir ülke olmaya mecburdur. Ve bu iddiayı taşıyabilecek, ona sahip çıkacak, hayata geçirecek olan, öncelikle sosyal demokrasidir.

Türkiye’nin bu üç büyük hedefi ancak Türk sosyal demokrasisinin öncülüğünde ulaşılacak hedeflerdir. II Sosyal demokrasinin dağınıklığı, bölünmüşlüğü ve var olan doğal gücünü ülke dengelerine aktaramayışı, sağ iktidarlar karşısında halkı daha korunaksız bırakmıştır; demokrasinin gücünü eksiltmiştir; uluslararası ilişkilerde, Türkiye “dostluğu aranmayan, düşmanlığı korkutmayan” bir konuma getirilmiştir. Cumhuriyet’in temel mantığı ve laiklik ilkesi zaafa uğratılmıştır; buna karşılık, halkımızın dinsel özgürlüklerinin demokratik ve barışçı ifade biçimleri önünde anlayışsızlık duvarları daha kolay yükseltilmiş, kamplaşmalar adetâ tahrik edilmiştir. Yaşamakta olduğumuz bu durumun oluşmasındaki önemli bir neden, solun kendine yabancılaşmasıdır; kimliğini ve işlevini şaşırmasıdır. Bir yanda, sosyolojik gücü, doğal gücü çok büyük olan Türk sosyal demokrasisi vardır. En talihsiz koşullarda bile yüzde 30’luk oy tabanı ile fevkalâde etkin bir muhalefeti Meclis’e gönderebilecek bir güçtür bu. Doğru değerlendirilmesi ve iyi kullanılması halinde, 1988’in tartışmasız ve bir numaralı iktidar adayını bu potansiyel ortaya çıkarır. Oysa günümüzün gerçeklerinde, kendi ideolojik belirsizlikleriyle ve bölünmüşlüğüyle gücünü dağıtmış, kendini yenileyememiş bir sosyal demokrasi vardır. 1988 seçiminde, toplam sol oyların bölünmesiyle adayları il barajlarında tükenmiş on beşer, yirmişer milletvekillik iki partili cılız bir sosyal demokrat muhalefet ufukta gözükmektedir. Bu görüntünün adını koymaktan çekinmeyelim: önümüzde sergilenen, sosyal demokrasinin bunalımıdır…

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir