Douglas Down – Kapitalizm ve Kapitallizmin İktisadı

Yirminci yüzyıl sona erdiğinde iki iktisadi gerçeklik alanı keskin ve rahatsız edici bir zıtlık içindeydi. Bir yandan, mevcut kaynakların ve teknolojinin bir araya gelmesi, tarihte ilk kez, yeryüzündeki 6 milyar insanın –halihazırda ya da bir kuşak boyunca– hiç değilse yeterince beslenmesini, barınmasını, giyinmesini, eğitim almasını ve sağlıklı yaşamasını olanaklı kılıyordu. Öte yandan, aynı nüfusun yarısından fazlası, bunun tam tersine, kötü besleniyor, kötü barınıyor, gereğince giyinemiyor, kötü eğitim görüyor ve tehditkâr sağlık koşulları altında, sanayi devriminin –nüfusun 2 milyarı aşmadığı– o ilk dönemlerindeki bebek ölüm oranlarında ve ortalama ömür düzeylerinde yaşıyordu. Fiili durum ile olanaklar arasındaki bu uçurum, yüzyılın utanç veren gerçeklerini ortaya koyuyor. Ne var ki, bu satırlar yazılırken, kapitalizm –“piyasa mekanizması”– ve onun iktisadi teorisi, bu çirkinlikler karşısında aymaz ve kayıtsız, kol kola selâma çıkıyor, müşterek zaferlerini kutluyorlar. Oysa aynı gerçekler, kapitalist veya iktisatçı olmasa da, durumu bilen ya da sezenlerde zafer hissinden başka hisler uyandırıyor. Bu insanlar olup biten karşısında tetikte, ufukta beliren karşısında korku dolu, kafaları karışık, sersemlemiş, iktisadi akıl diye anlatılan şeye karşı öfke içindeler. İşte, huzursuz, önem verilmeyen bu insanlar, sadece sezgileriyle, günümüz kapitalizminin doğanın ve insanın tepesine binmeye hazır tehlikeler ürettiğinin farkındalar. Şunu fark etmeleri de uzak değil: İktisatçılar toplumun ekonomi doktorları olarak değil, iş ve finans dünyasının amigoları olarak hizmet vermektedir. Kapitalizm ile iktisat teorisi arasındaki dinamik bağın eleştirel analizini yapan bu kitap, bu çoğunluğun haklı olduğu savındadır ve bunun nedenlerini ortaya koyma amacı gütmektedir. Bu da, iki sürecin –yani, kapitalizmin tarihsel gerçekleri ve kapitalizmi destekleyen iktisat teorisi– arasındaki dinamik etkileşimin incelenmesini gerektiriyor. Bu çerçevede, her iki alanda uzun yıllardır yapılan çalışmalar, konuların akışı içinde, yeri geldikçe ele alınacaktır. Bizim ilgimiz, iki süreci tek tek ya da birlikte inceleyen çoğu çalışmanın pek de dikkate almadığı bir noktaya, aralarındaki etkileşime yöneliktir. İki sürecin birlikte ele alındığı çalışmalarda bile, söz konusu etkileşimin günümüzdeki haliyle uygunluğu yönünden önemli bir boşluk söz konusudur. Diğer tarih çalışmaları gibi, bizim çalışmamız da, mevcut meselelerin etkisindedir.


Nitekim bu iki süreci birlikte ele almanın en çarpıcı yönlerinden biri, kapitalizmi şu ya da bu şekilde kutsayan iktisatçıların ideolog olarak tasnif edilip, layık oldukları yere konulmasını mümkün kılmasıdır. Kitaptaki sosyo-ekonomik ve analitik tartışmalar, kapitalist tarihe ve ilgili iktisat kuramlarına yönelik amaçlar bakımından özetleyici ve seçici olmayı zorunlu kılmıştır: Makul bir kalınlığı aşmayacak kadar özetleyici; incelenecek ülkeler ve iktisatçılar bağlamında da seçici. Zaten yazımında ansiklopedik bir inceleme olma amacı güdülmemiştir. Kaldı ki başarısı da “büyük çoğunluğu” hâkim ideolojinin ve iktisat kuramının hipnotik etkisinden kurtarmaya olan katkısıyla ölçülecektir. Sınai kapitalizmin getirdiklerini başarı olarak görmek pekâlâ mümkündür. Bunlar, çalışmamızın ele aldığı dönemde, örnek olabilecek az sayıda iktisatçının dikkate değer çözümlemeleri olarak yer bulmuştur. Ancak bizim incelememiz, formel kültürümüzün bilimsel standartları ve sosyal değerleri açısından kapitalizmin trajedi, hatta çoğu durumda suç olarak değerlendirilmesi gereken geçmişini ve bugününü ortaya koymaktadır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir