Etiket: Carlos Fuentes

Carlos Fuentes – Yanık Sular

Köpeklerin kendisini izlediğini söylediğinde kimse inanmadı ona, bütün gün tek başına konuşan yaşlı kaçık, deli kan, kötü karabasanlar görmüş olmalı, hele kızına yaptıklarını anımsıyorsa, hem de nasıl berbat geceler geçiriyordur kimbilir. Üstelik, yaşlıların beyinleri kurur, boş bir kafatası içinde bilya gibi şangırdayan buruşuk bir cevize dönüşür. Ama Dona Manuelita’nın sayısız erdemleri var, yalnızca kendi çiçek […]

Carlos Fuentes – Sefer

1810 yılının 24 Mayıs gecesi, arkadaşım Baltasar Bustos, Rio de la Plata Genel Valiliği Yüksek Mahkeme Başkanının karısı, Cabra Markizinin yatak odasına girdi, onun yeni doğmuş bebeğini aldı, o bebeğin yerine· de, kısa bir süre önce halkın önünde kırbaçlanmış bir fahişenin çocuğu olan Zenci bir bebek bıraktı. Bu öykücük üç arkadaş -Xavier Dorrego, Baltasar Bustos […]

Carlos Fuentes – Körlerin Şarkısı

Duyuruyu okuyorsun; böyle bir iş önerisiyle her zaman karşılaşılmaz. Bir daha, bir daha okuyorsun. Başka kimselere değil, yalnızca senin için yazılmış sanki. Dalgınlıkla puronun külü çay fincanına düşüyor; ucuz ve pasaklı bir kahvede oturmuş çay içiyordun. Bir daha oku hele: “Genç bir tarihçi aranıyor; dürüst, düzenli … Konuşulan Fransızca’yı kusursuz bilen. Bir süre sekreterlik yapabilecek. […]

Carlos Fuentes – Kaygı Veren Dostluklar

Wardour Sokağı’nın sonunda küçük bir apartman dairesinde oturuyordum. Wardour, Londra’nın ticaret, televizyon ve sinema yayınları merkezidir, benim görevim tek bir amaca ulaşmak için bir yönetmenin talimatlarını izlemekten ibaretti: Anlatımın akıcılığını ve filmin teknik açıdan kusursuzluğunu sağlamak. Pelikül. Dün gümüş nitrat, bugün selüloz asetat olan, günümü sürekliliği sağlamak için dijitalize ederek; karışıklıkları, çirkinliği, en kötüsü de […]

Carlos Fuentes – Aura

Duyuruyu okuyorsun; böyle bir iş önerisiyle her zaman karşılaşılmaz. Bir daha, bir daha okuyorsun. Başka kimselere değil, yalnızca senin için yazılmış sanki. Dalgınlıkla puranun külü çay fıncanına düşüyor; ucuz ve pasaklı bir kahvede oturmuş çay içiyordun. Bir daha oku hele: Genç bir tarihçi aranıyor, dürüst, düzenli … Konuşulan Fransızcayı kusursuz bilen. Bir süre sekreterlik yapabilecek. […]

Carlos Fuentes – Artemio Crus’un Ölümü

Uyanıyorum … o soğuk şeyin kamışıma değmesi uyandırıyor beni. İnsanın gün gelip farkına varmadan işeyebileceğini bilmezdim. Gözlerimi kapalı tutuyorum. Yanıbaşımdaki sesler bile duyulmuyor; gözümü açsam duyar mıydım acaba? Ama gözkapaklarım ağır, kurşun gibi ve dilim paslı ve kulaklarımda demir çekiçler gümdürdüyor ve soluğumda bir şey, bir şey, kararmış gümüş gibi bir şey; maden, her şey […]

Carlos Fuentes – Terra Nostra

Akıl sır ermez kendinden başka bir hayvan hayal eden ilk hayvana. Ne büyük bir çirkinliktir iki ayağının üstüne kalkmayı başaran ilk omurgalının, gayet normal bir biçimde yerde sürünerek, yaradılışa malzeme olan çamura yakın, mutlu mesut yaşamaya devam eden diğer yaratıklara dehşet saçması. Hayrete düşürüyor insanı ilk telefon görüşmesi, suyun ilk kez kaynaması, ilk şarkı, ilk […]

Carlos Fuentes – İnez’in sezgisi

“Kendi ölümümüz hakkında söyleyecek hiçbir sözümüz olmayacak.” Uzun zamandır Maestro’nun yaşlı zihninde dönüp duran bir cümleydi bu. Yazmaya cesaret edemedi. Cümleyi bir kâğıdın üzerine aktarmanın uğursuz sonuçlar doğurmasından korkuyordu. Bundan sonra söyleyecek söz kalmayacaktı çünkü: Ne ölüm bilirdi ölümün ne olduğunu ne de canlılar. Sözel bir hayalet gibi,peşinde dolaşan bu cümle hem yeterliydi hem de […]

Carlos Fuentes – Doğmamış Kristof

“Meksika, hüzünlü insanlarla mutlu çocukların ülkesi”, dedi babam, Angel (24 yaşında), tam benim yaratıldığım anda. Az önce, annem, Angeles (otuzunda yok), iç geçirerek, “Okyanus, tanrıların beşiği,” demişti. “Ama yakında mutluluğa zaman kalmayacak, genci yaşlısı hepimiz üzüleceğiz,” dedi babam gözlüklerini çıkararak; menekşe rengi, altın çerçeveli John Lennon gözlükleri. “Madem öyle neden çocuk istiyorsun?” dedi annem tekrar […]