Etiket: Italo Calvino

Italo Calvino – Görünmez Kentler Üzerine

Görünmez Kentler bildik kentler değil; kurmaca kentlerdir. Hepsine birer kadın adı verdim; kitap kısa kısa bölümlerden oluşuyor. Bu bölümlerden her biri, her kent için ya da genel anlamda kent kavramı için geçerli olan bir ipucu sunmalı. Tıpkı kâğıt parçalarına yazdığım şiirlerim gibi, bu kitap da geniş bir zaman dilimi içinde, birbirinden farklı esinlenmelerimden yararlanarak, parça […]

Italo Calvino – İkiye Bölünen Vikon

Türklerle savaş vardı. Dayım, Terralbalı Medardo vikontu Bohemya Ovası’nda Hıristiyanların ordugâhına doğru at sürüyordu. Peşinden de emir eri Curzio gidiyordu. Leylekler alçaktan uçuyor, beyaz sürüler oluşturarak, donuk, dingin havayı yarıyorlardı. — Niye bu kadar çok leylek var, diye sordu Medardo, Curzio’ya. Nereye gidiyorlar? Savaşa katılmış olan komşu dükleri hoşnut etmek için henüz gönüllü yazılmış olan […]

Italo Calvino – Bir Kış Gece Eğer Bir Yolcu

Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu ilk olarak 1979 Haziranında Ei- naudi Yayınevi tarafından yayımlandı. Kitabın çıkmasından sonra Calvino pek çok gazete ve dergiyle söyleşi yaptı. Kitabın yapısı ve anlamı üzerinde düşünmek ve tartışmak için en doğru fırsat ona eleştirmen Angelo Guglielmi tarafından sunuldu: Calvino 1979 Aralık ayında Alfabeta aylık dergisinde “Eğer Bir Kış Gecesi […]

Italo Calvino – Örümceklerin Yuvalandığı Patika

Bu, yazdığım ilk roman; birkaç öyküm bir yana bırakılırsa, yazdığım ilk şey olduğunu bile söyleyebilirim. Şimdi elime aldığımda, nasıl bir etki yaratıyor üzerimde? Onu kendi yapıtlarımdan biri gibi değil de, daha çok, Ikǚ inci Dünya Savaşı sona erdikten sonra, bir çağın genel ikliminden, ahlaki bir gerilimden, bizim kuşağımızın benimsediği bir edebiyat beğenisinden anonim olarak doğmuş […]

Italo Calvino – Öyküler

Kişi kendi yapıtları üzerine hiçbir şey söylememeli. Sözü onlara bırakmakla yetinmeli. Odžyküleri derleyip bir kitap oluşturmak, onlara bir düzen vermek, onları gruplandırmak, sıralanışında bir anlam aramak, başlıklar, genel tanımlar bulmak bile; yaratıcı yapıtın sesi üzerine -bu ses ister gür, ister cılız olsun- açıklayıcı türden bir ses, farklı bir niyet oturtmak, okurun özgürlüğüne müdahale etmek, kısacası, […]

Italo Calvino – San Giovanni Yolu

Çocukluğumda, İtalya’nın kalanından değişik sayılacak küçük bir kentte büyüdüm: San Remo’da o zamanlar henüz yaşlı İngilizler, Rus grandükleri, sıra dışı ve kozmopolit kimseler yaşardı. Benim ailem de, gerek San Remo için, gerek o zamanın İtalya’sı için alışılmadık türdendi: Annemle babam gençliği geride bırakmış kimselerdi, bilim adamıydılar, doğaya taparlardı, özgür düşünüşlüydüler, kişilikleri birbirinden çok ayrıydı, her […]

İtalo Calvino – Varolmayan Şövalye

Masallarımızın kapısını aralayan «bir varmış, bir yokmuş» deyişi îtalo Calvino’nun bu yapıtına pek uygun bir başlangıç olurdu: Bir varmış, bir yokmuş, bir varolmayan şövalye varmış; soylulardan soylu, yiğitlerden yiğitmiş, ama hem varmış, hem yokmuş. Derken bir gün bu şövalye…» Masalın gerisini anlatıcısına, bırakıp, biz öncesine, yazarının yaşam ve sanat öyküsüne değinelim. îtalo Calvino kültür, özellikle […]

Italo Calvino – Üç Deneme

Coğrafya haritasının en yalın biçimi, bugün bize en doğal gibi görüneni, yani yerin yüzünü yeryuvarlağı dışındaki bir gözün göreceği gibi gösteren harita değildir. Harita üzerinde yer saptanması yolunda duyulacak ilk gereksinim, yolculuğa bağlıdır: Harita, konakların dizilişinin andacıdır, bir güzergâhın çizimidir. Dolayısıyla bir çizgisel imge söz konusudur; ancak uzun bir tomar üzerinde gösterilebilecek türden… Roma haritaları, […]

Italo Calvino – Palomar

İ lk düşüncem Bay Palomar ve Bay Mohole diye iki karakter yaratmaktı. İlkinin adı Kaliforniya’ daki ünlü bir gözlemevinden, Mount Palomardan geliyor. İkincisininki ise, yerkabuğunun delinmesiyle ilgili bir projenin adı; eğer gerçekleşebilseydi dünyanın merkezine doğru hiç ulaşılmamış derinliklere kadar inilebilecekti. İki karakter de bir yerlere doğru; Palomar yukarıya, evrenin dışına, çokbiçemli yüzüne, Mohole ise aşağıya, […]

Italo Calvino – Klasikleri Niçin Okumalı

Öncelikle Stendhal’i severim, çünkü yalnızca onda bireysel ahlaki gerilim, tarihsel gerilim, yaşam atılımı bir bütün oluşturur: Romanın çizgisel gerilimidir bu. Puşkin’i severim, çünkü berraklık, ironi ve ciddilik demektir. Hemingway’i severim, çünkü yalınlık, abartısızlık, mutluluk arzusu, hüzün demektir. Stevenson’u severim, çünkü sanki uçar. Çehov’u severim, çünkü gittiğinden daha öteye gitmez. Conrad’ı severim, çünkü derin sularda seyreder […]