Evvel zaman içinde iki keçi varmış. Bu iki keçi, ormanlarda dolaşıyor, çayırlarda otluyormuş. Canları ne isterse yapıyorlarmış. Yine bir gün yeni otlaklar bulmak için yola çıkmışlar. Yeşilliklere doğru koşarak gitmişler. İki keçi; ıssız yerlere gitmiş, yolsuz ve geçitsiz alanlara ulaşmışlar. Dik kayalıklara çıkmışlar, hiçbir engel tanımamışlar, gönüllerince yürümüşler. İnsanlar bile buralara çok az uğruyormuş. İki keçinin keyfine diyecek yokmuş. Gittikleri yerler, yiyecek bakımından çok zenginmiş. Yemyeşil çayırlar, hiçbir hayvanın dokunmadığı otlar, bu iki keçiyi bekliyormuş. Zaten hiçbir hayvan, keçilerin çıktığı yerlere ulaşamıyormuş. İki keçi, sürekli dolaşmaktan da bıkmış. Bir gün, uçsuz bucaksız ormanları, çayırları paylaşamaz hâle gelmişler. Basit konular yüzünden bile tartışmaya başlamışlar. İki dost, yardımlaşıp hayatı daha güzel hâle getirebilirmiş. Ama onlar, tek başlarına hareket edip özgürce yaşamayı seçmişler. İki keçi, sonunda çayırları ve ormanları aralarında paylaşmış. Çayırın ve ormanın ortasından geçen derenin bir tarafını keçinin biri, karşı tarafı da diğer keçi almış. Çayırları ve ormanları paylaşmak, iki keçinin huzurunu sağlamamış. Hâlâ birbirlerinin ormanlarında ve çayırlarında gözü varmış. İki keçi arasındaki dostluk zamanla bozulmuş, yavaş yavaş birbirlerine kin beslemeye başlamışlar. Beyaz ayaklı bu iki keçi çayırları, otları bırakmış. Kavga etmek için birbirlerine doğru yürümeye başlamışlar. Kavga edebilmek için çayırın ortasında bulunan dereyi geçmeleri gerekiyormuş. Derenin üzerinde, köprü gibi kullanılan bir ağaç varmış. Ağaç köprü o kadar darmış ki iki gelincik yan yana zor geçiyormuş. Baharın gelmesiyle birlikte derenin suyu iyice artmış. Dereye düşen suya kapılır ve kendini kurtaramazmış. Bu kadar dar ve tehlikeli olan köprüden iki keçinin yan yana geçmesi mümkün değilmiş. Ama bu iki keçi, tehlikeye aldırmamış. Keçilerden biri adımını köprüye atmış. Diğer keçi de aynı şekilde hareket etmiş. Köprü üzerinde karşılıklı olarak ilerlemeye başlamışlar. Bir süre sonra iki keçi, burun buruna gelmiş, köprünün ortasında buluşmuşlar. Keçilerden biri: – Bana yol ver, köprüden geçiş hakkı benim, demiş. Diğer keçi: – Sen bu hakkı nereden alıyorsun? Köprüden önce ben geçeceğim, demiş. İnatları yüzünden başlarına gelecekleri hayal bile edemiyorlarmış. Artık karşı kıyıya geçme konusunu, onur meselesi yapmışlar. Hiçbiri, diğerine yol vermemiş. Sonunda kavgaya başlamışlar. Kavgayı kazanan, köprüden önce geçecekmiş. Köprü üzerinde bir süre tokuşmuşlar fakat birbirlerine üstünlük sağlayamamışlar. Kavga etmekten de vazgeçmemişler. Bir ara dereye düşme tehlikesi bile geçirmişler fakat akıllanmamışlar. Kavgaya devam etmişler. Bu sırada boynuzları birbirine takılmış, dengelerini kaybedip dereye düşmüşler. Her biri, derenin içinde ayrı bir yere savrulmuş. Derenin içinde birbirlerine tutunup kıyıya çıkmayı düşünmüşler fakat bunu başaramamışlar. İnatları yüzünden sulara kapılıp gitmişler. İki keçi, yaptıkları hatayı anlamasına anlamış. Fakat hatalarını anlamaları, canlarını kurtarmaya yetmemiş

Mustafa Akinci – Iki Inatci Keci
PDF Kitap İndir |