Arnavutluk Emek Partisi Merkez Komitesi 1. Sekreteri Enver Hoca Yoldaş, bu kitabında, iki kıtanın, Asya ve Afrika’nın Arap ve Arap olmayan halklarına ilişkin ve uluslararası arenada “Ortadoğu Krizi” olarak bilinen politik ve sosyal olaylar toplamını ele alı yor. 1979’da yayınlanan “Çin Üzerine Düşünceler” adlı iki ciltlik kitap gibi, bu da, “Uluslararası Sorunlar Üzerine Politik Gün […]
Kategori: Genel
Enver Ercan – Erkeklerin Aklından Geçenler
Enid Blyton – Gizli Ada
Mike, Peggy ve Nora çayırda oturmuş konuşuyorlardı. Çok mutsuzdular. Nora durmadan ağlamaktaydı. Tam o sırada birinin seslendiğini duydular. «Coo – ee!» «Bu Jack’in sesi,» dedi Mike. «Sil artık gözlerini, Nora. Jack şimdi seni neşelendirir!» Çalıların arasından bir oğlan koşarak gelip çocukların yanına oturdu. Yüzü güneşten adamakıllı yanmıştı, masmavi gözleri şeytanlık doluydu. «Selam,» dedi gözlerini silerek, […]
Engin Geçtan – Zamane
Karşıdan bir anne ve on yaşlarındaki oğlu geliyordu, konuşarak. Yanımdan geçerlerken çocuğun annesine “Türkiye adaletli bir yer değil,” dediğini duydum. Kesin olarak bilemesem de konuşması bana, büyüklerden duyduklarını tekrarlayan çocuklarınki gibi gelmedi ve duyduğum cümle beni düşündürdü. Konuşmanın öncesini ve sonrasını dinleyebilmiş olmayı istedim. Gerçekten o da ülkenin yükünü üzerinde hissediyor muydu? Eğer öyleyse, bu […]
Engin Geçtan – Varoluş ve Psikiyatri
BU KİTAPTA bir “süreç” olarak insanı anlatmak istedim ve bu amaçla, ona “varoluşçu psikiyatri” açısından yaklaşmayı denedim. İnsanın dünya içindeki varoluşu çeşitli yönlerden tartışılabilir. Alanım psikiyatri olduğu için düşüncelerimi bu çerçevede sınırlamayı yeğledim. Önceki yazdıklarımı okumuş olanlar, bu kitabın içeriğini geçmişte ortaya koyduğum bazı görüşlerden yer yer farklı, hatta onlarla çelişkili bulabilirler. İnsanın bir “durum” […]
Engin Geçtan – Kuru Su
Fırtına. Tipiyle birlikte giderek şiddetleneo poyraz bir süredir tekneyi zorlamaktayken motoru da stop edince kıyıya ulaşmasına az kala açık denize doğru sürüklenmeye başladı. On dokuz kişiydiler. Kaptan, yol ücretini toplayan genç ve on yedi yolcu. Şiddetle sallanan teknede dengelerini koruyabilmek için arada bir yaptıklan hareketler dışında gözleri boşluğa bakar halde yerlerinde oturan on yedi yolcu […]
Engin Geçtan – İnsan Olmak
insan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur. En gelişmiş canlı olan insanın yine insan tarafından incelenmiş olması bunun başlıca nedeni olsa gerek. Üstelik konu insan davranışları olduğunda, yansız bir değerlendirme yapabilmek daha da güç. Davranışlarımızın […]
Engin Geçtan – Hayat
Birazdan okuyacaklarınız, kendi akışında sürmekte olan bir yolculuğun şu sıralar gelinen yerinden bir şeyler anlatıp paylaşma ihtiyacından kaynaklandı. Geriye dönüp baktığımda, yola çıktığım yer ile vardığım yerin farklılığı önceleri bilinçli zihnime şaşırtıcı gelmişti, ama beni asıl şaşırtan, geçmişte, böyle bir yere doğru hareket etmeyi zaten beklemiş olduğumu fark etmek oldu. Çoğumuz gibi geleneksel bilim çerçevesinde […]
Engin Geçtan – Ergenlikten yetişkinliğe geçiş
Engin Geçtan – Dersaadet’te Dans
Konu yaşamın kendisi olduğunda hikâyeye neresinden gireceğiniz önemli olmayabilir. Yaşam sinema filminden farklıdır. Bir film başından izlenmediğinde, karakterleri tanımakta, olayları kavramakta zorlanırız. Oysa birbirimizin hayatına aradan bir yerden giriveririz. Şimdiki zaman, geçmiş ve gelecek, birlikte, hemen orada yaşanmaya başlar ve sürekli yeni hikâyeler yaratılır. Bazı durum lar dışında, insana kendi hikâyesini yaratma hakkı tanınmıştır. Hikâyesini […]
Enel Hak – Hallac-ı Mansur
Eb u’l Muğis el-Hüseyin bin Mansur el-Hallac, 857 yılında İran’ın Tur kasabasında doğdu. Dedesinin, Zerdüşt dininden olduğu söylenir. Tasavvuf eğitimi gördükten sonra Huzistan’da, Tanrıyla birleşme yolunu öğretmek amacıyla konuşmalar yapan Mansur, birçok yandaş topladı ama o kadar da düşman edindi. Kendisini yalancılıkla suçlamaları ve halkı kışkırtmaları yüzünden, Horasan’a gitti; orada beş yıl kalıp görüşlerini yaydıktan […]
Ender Gurol – Ataturk’un Kurt Politikasi
I. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkmışız.. Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek üzere.. 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Mütarekesi ile silah bırakmak zorunda kalmış ve ardından toprakları dört yandan düşman işgaline uğramış.. İstanbul’daki Padişahlık Hükümeti, milletin ve Halife’nin kaderini emperyalist işgalci düşmanların insafına teslim etmiş.. 10 Ağustos 1920’de imzaladığı Sevr antlaşması da bu teslimiyetin tescil belgesidir. O […]
Ender Gurol – Antroposen’e Hosgeldiniz
Birinci Dünya Savaşı’nın ortalarında bir zaman, Alman ve Avusturya ordu karargahları arasında cereyan eden bir telgraflaşmaya dair (muhakkak ki, sonradan uydurulmuş) bir anektod nakledilir. Almanlar, “Bizim cephede durum ciddi, ancak feci değil,” diye bir mesaj gönderir; Avusturyalılar da cevap verir: “Bizim cephedeyse durum feci, ama ciddi değil.” Çoğumuz, en azından gelişmiş ülkelerde yaşayanlar, içinde bulunduğumuz […]
Emre Koyuncu – Pornografi
Pornografi bir ey midir? Bir eyse nedir, ne deildir? Pornografi, eski Yunan dilinde fahieler hakkında yazılmı metinler için kullanılmı bir sözcük.Günümüzde ise daha çok cinsel bakımdan açık saçık yazı ve görüntüleri kastetmek için kullanılıyor. Pornografi tutucu kesim, liberaller ve feministlerin birbirleriyle ve kendi içlerinde oldukça ayrımalarına sebep olan bir konu; özellikle hukuki yaptırım söz konusu […]
Emre Kongar – Kizlarima Mektuplar
Sevgili kızlarım, Bir yıl önce Ebru’yu yolcu etmiştik. Biraz önce Elif de gitti. Aynen bir yıl önce Ebru’nun gittiği gibi. Yine annenizle birlikte. Anneniz onu, orada tutacakları eve yerleştirdikten sonra, geri dönecek. Aynen Ebru’yla gittiğinde olduğu gibi. İkiz babası olmanın garip cilveleri bunlar: Kimi olayları aynen, iki kez yaşıyorsunuz. Gökyüzünün de gözleri yaşlı. Aynen Ebru’nun […]
Emre Ergin – Dorduncu Dilek
Masalımıza ciddi bir başlangıç yapmak için diyelim ki Bismillah. Ciddi bir başlangıca gerek vardı, çünkü bundan sonrasında her şey sarpa sarar; biz neye inanacağımızı şaşırabiliriz. Hele ki buradan başka bir hikâyesi olmayan masal karakterlerinin ruh sağlığını düşünün. Hepsi dönüşsüz bir ruh hastalığına tutulabilir, ya da daha kötüsü nihilizm bataklığına hapsolabilirler. Elbette bizler, kitabı kapattıktan sonra […]