Kategori: Genel

Alev Alatlı – Or’da Kimse Var mi 1

Şairin cenazesi, mart ayının ortalarında, yağmurlu, sisi geniz yakan bir gün, öğle namazından sonra Şişli Camii’nden kalktı. Başta Emil Galip Sandalcı olmak üzere, herkes oradaydı. Herkes, yani, Oktay Akbal, Tarık Akan, Demirtaş Ceyhun, Onat Kutlar, Metin Deniz, Melih Cevdet, Zeynep Oral, İlhan Berk, Asena kardeşler, Özgentürkler ve ekipleri. Epeyce bir yıldır, açılışlar ve sanat etkinlikleri […]

Alet Alatli – Schrodinger’in Kedisi 1 – Kabus

Üç gündür hiç durmadan yağan yağmur, kafilenin Külliye’nin güney kapısında belirmesiyle birlikte tipiye dönüştü. Rüzgâr yön değiştirdi, karşılarına geçti, eğildi, yıldızdan, yere paralel olarak esmeye, fırlattığı buz tanecikleri yeni gelenlerin bacaklarını dalamaya başladı. Onları avlunun kubbeli revaklarının altına sığınmış seyreden Mağdurlar, Taliplerin şaşkınlıklarını utangaç gülücüklerle karşıladılar. “Bunlar da pek gençmişler, ayol!” dedi birisi. Bir başkası, […]

Alessandro Baricco – Emmaus

Kırmızı spor araba geri dönerek gence doğru yaklaştı. Direksiyondaki adam çok sakin bir biçimde kullanıyordu arabayı, hiç acelesi ve aklını kurcalayan bir düşüncesi yokmuş gibiydi. Başında şık bir bere vardı, arabanın üstü açıktı. Durdu ve güzel bir gülümsemeyle gence, Andre’yi gördün mü? diye sordu. Andre genç bir kızdı. Delikanlı yanlış anladı, adamın kızı genelde, yani […]

Alesker Aleskerli – Yuz Okuma Sanati

“Fizyognomi” terimi, Yunanca physis -doğa ve gnomon- yorum kelimelerinin birleşimidir. Giovanni Battista Della Por-ta (1535-1615)’ya göre gnomon, aynı zamanda yasa, kural anlamına gelmektedir; yani, fizyognomi “doğa yasası” demektir. Della Porta’ya göre, doğanın belli kurallarına uyarak “belli vücut biçimlerine göre belli ruh hallerini” öğrenebiliriz. Çok eski dönemlerden başlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir […]

Alenka Zupancic – Gerçeğin Etiği – Kant, Lacan

Günümüzün etik-politik tartışmalarında Immanuel Kant’tan bahsedildiğinde şüphesiz ilk çağrışım, – Hannah Arendt’den Jurgen Habermas’a; Luc Ferry ve John Ravvls gibi neoliberallerden Ulrich Beck gibi “ikinci modernité” teorisyenlerine kadar tüm farklı versiyonlarında – “Kant’a dönüş”ün post-Komünist liberal müdafaasıdır. Bununla birlikte, Lacan’ın “Sade ile Kant”mm temel iddiası, bir başka, çok daha anlaşılmaz bir Kant’ın gerçekleştirdiği etik devrimin […]

Aleksey Tolstoy – Azap Yolları 2 – Yil 1918

Her şey bitmişti. Petersburg’un çıt çıkmayan ıssız sokaklarında buz gibi bir rüzgâr kâğıt parçalarını koşturuyordu. Askeri komutanlık tebliğlerinin kalıntıları, tiyatro afişleri, Rus halkını “bilinçli ve yurtseverce” davranmaya davet eden çağrılar; kolaları kurumuş bu renkli renkli kâğıtlar kar birikintilerinin arasına karışıyor, iç karartıcı bir gürültüyle sürükleniyordu. Bütün bunlar başkentin sarhoş yaşantısında, gösterişli halinden, kargaşalığından arta kalanlardı. […]

Aleksey Tolstoy – Azap Yolları 3 – Kederli Sabah

İkisi de stepte, ateşin yanında oturmuşlardı; uzun süredir tanelenmiş olan buğday başaklarının arasında ıslık çalarak vadi yönünden esen buz gibi rüzgâra sırtlarını dönmüş olan bir erkekle bir kadındı bu iki kişi. Kadın ayaklarını eteğinin altında toplamış, ellerini çuha mantosunun kollarına sokmuştu. Gözlerine kadar indirdiği yün atkısının altından sadece muntazam küçük burnuyla, sıkılmış, inatçı dudakları görülüyordu. […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Erzurum Yolculuğu

Geçenlerde elime, 1834 yılında Paris’te basılmış, Fransız hükümetinin emriyle doğuya yapılan bir yolculuk, adlı bir kitap geçti. Yazar 1829 seferini kendine göre anlatarak sözlerini şöyle bitiriyor: Hayalinin zenginliğiyle tanınmış bîr şair gördüğü bütün büyük olaylarda bir şiir konusu, değil, yergi ko» nusu bulmuştur.* Türk seferinde bulunmuş şairlerden yalnız A. Ş. Homyakov ile A. N. Muravyev’i […]

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin – Dubrovski – Bir Intikam Hikayesi

Efendime söyleyim, o dana küçüklüğünden beri hikâye severdi Skotinin: Mitrofan, bana benzemiş. « Anasının Kuzusu.» Bu sefer halka sunduğumuz İ. P. Biyelkin’in hikâyelerini yayınlamak işine girişirken, merhum yazarının hayatını kısa da olsa bunlara eklemeyi, dolayısıyla da, ülke edebiyat severlerinin haklı merakını kısmen olsun gidermeyi arzuladık. Bunun için de ilkin îvan Petroviç Biyelkin’in en yakın akrabası […]

Aleksandr Fevralski – Nazımdan Anılar

Her yazar gibi, çalışmarnın sadece kendi dilimde değil, yabancı dillerde de yayımlanması benim için de hoş bir şey. Fakat bana özellikle sevinç veren, büyük Türk şair ve oyun yazarının anısına adanmış bu yapıtın, onun kendi yuı:-­ dunda yayınlanmakta oluşudur. Türk okurlanna, Nazım Hikmet hakkında henüz bilmedikleri ve özellikle onun Moskova’daki yıllarına ilişkin şeyleri anlatabileceğimden ötürü […]

Aleksander Sergeyevic Puskin – Butun Oykuler, Butun Romanlar

Rus ve dünya yazınına, aralarında “Ruslan ve Ludmila”, “Çingeneler”, “Bahçesaray Çeşmesi”, “Kafkas Tutsağı”, “Yevgeni Onegin” gibi anlatı-şiirlerin de bulunduğu ölümsüz bir şiir mirası bırakan Aleksandr Puşkin’in, “Byelkin’in Öyküleri”, “Dubrovski”, “Yüzbaşının Kızı” v.b. öykü ve romanları da şiir türündeki yapıtlarından daha az ünlü değildir. Hatta, şiir çevirisinin özel güçlükleri nedeniyle, kendi ülkesi dışında, şiirlerinden çok öykü […]

Alejandro Jambra – Agaclarin Ozel Hayati

Julián küçük kızı oyalamaya çalışıyor, vaktiyle onu uyutmak için uydurduğu bir dizi hikayeyle, “Ağaçların Özel Hayatı”yla. Hikayenin kahramanları bir kavak ağacıyla birbaobap ağacı, geceleri kimse onları görmezken fotosentez hakkında, sincaplar hakkında ve insan, hayvan ya da – kendideyimleriyle- aptal beton parçaları olmaktansa ağaç olmanıngetirdiği sayısız fayda hakkında konuşuyorlar. Daniela onun kızı değil ama Daniela’nın kendi […]

Alejandro Guillermo Roemmers – Genc Prens’in Donusu

Birkaç sene önce, Buenos Aires’te bulunduğum kısa süre içinde Alejandro Guillermo Roemmers ile tanışma fırsatı yakaladım. Saint-Exupery’nin yeğenleri olan kuzenlerim François ve Jean d’Agay’a Arjantin ve Şili’deki Aeropostal şirketinin kurulmasına yardım eden pilotların izini sürmek istediğimi anlatmıştım. Onlar da Roemmers’in varlığından bahsederek hiç zaman kaybetmeden kendisiyle iletişim kurmamı önerdiler. Arjantin’e vardığımda kendisini aradım ve akşam […]

Aldous Huxley – Maymun Ve Oz

Gandhi’nin suikasta uğradığı gündü;1 ama Calvary’deki2 turistler tanık olmak durumunda kaldıkları, sonuçta oldukça sıradan sayılabilecek bu olayın muhtemel öneminden çok, piknik sepetlerinin içindekilerle ilgiliydiler. Gökbilimciler ne derse desin, Ptolemaios kesinlikle haklıydı: evrenin merkezi bulunduğumuz yerdedir, başka yerde değil. Gandhi ölmüş olabilir; ama Bob Briggs, ofisindeki masasının arkasında ve Stüdyo Yemekhanesi’ndeki öğle yemeği masasının başında, sadece […]

Aldous Huxley – Cesur Yeni Dunyayi Ziyaret

Aklın ruhu, gerçekdışının tam da bedeni haline gelebilir. Ne kadar yalın ve akılda kalıcı olursa olsun, kısalık, eşyanın tabiatı gereği, karmaşık bir durumun bütün olgularına hakkaniyetli davranamaz. Böylesi bir izleği, bir kimse ancak eleyerek ve basitleştirerek özetleyebilir. Eleme ve basitleştirme, anlamamıza yardımcı olur, ama çoğu durumda, yanlış şeyi anlamamıza; çünkü biz sadece kısaltanın dikkatle formüle […]

Albrecht Koschorke – Hitler’in Kavgam’ı Üzerine Bir Analiz

Kavgam, Adolf Hitler’in “başyapıtı”. Onun ve nasyonal sosyalizmin beyannamesi. 1923’teki başarısız darbe teşebbüsünden sonra hapishanede -hayli konforlu koşullarda- yazdığı, l 925’te basılan ilk ciltte Hitler, kendi hayatını dramatize eder. Tahliyesinden sonra yazdığı, 1926 sonlannda yayımlanan ikinci ciltte, bağıra çağıra, nasyonal sosyalizmin temel fikirlerini anlatır. Karikatürize bir antisemitizm, hınç ve nefret dolu bir ırkçı-milliyetçilik, dehşetengiz komplo […]