Kategori: Fantastik

Stanislaw Lem – Solaris

Gemi saatiyle 19.00’da Prometheus’un fırlatma bölmesine gittim. Başlığın çevresindekiler yana çekilerek yol verdi, kollarımdan güç alarak kendimi aşağıya, kapsüle bıraktım. Daracık yolcu bölmesinde kıpırdayacak yer yoktu. Uzay giysimin üstündeki musluğa hortumu yerleştirdim, giysim şişiverdi. Artık hiç kımıldayamaz durumdaydım. Şişme giysime gömülmüş, geminin madeni gövdesine boynumdan bağlı, ayaktaydım sözde. Aslında oracığa asılıydım. Gözlerimi yukarı kaldırdım. Saydam […]

Gore Vidal – Golgota’dan Canlı Yayın

Başlangıçta karabasan vardı, bıçak Aziz Paul’un elindeydi, sünnetse bir Yahudi kavramıydı, kesinlikle benim değil. Ben Timoti’yim, Yahudi Eunice ile Yunan George’un oğlu. On beşimdeyim. Ailemin Lystra’daki evinin mutfağındayım. Tahta bir masa üzerine anadan doğma uzanmışım. Altın sarısı sümbül buklelerim, peygamber çiçeği mavisi, unutmabeni gözlerim var ve Küçük Asya’nın bizim tarafımızdaki en büyük çüküne sahibim. Karabasan […]

Stanislaw Lem – Ölümlü Makineler

(…) Ne olduğunu bilmiyor, ne yapaca ğından emin değilmiş gibi görünüyordu. Pirx’in anlamakta hiç zorlanmadığı bu tereddütte, bu kararsızlıkta öylesine âşinâ, öylesine insanca bir şey vardı ki boğazında bir düğümlenme hissetti. Ölümlü Makineler, bilimkurgu türünün duayeni Stanislaw Lem’in robotlar, başka bir deyişle “demir melekler” üzerine yazdığı on dört öyküden oluşuyor. ” Robot Masalları” adlı derlemeyi […]

Stanislaw Lem – Kör Talih

Sonuncu gün hepsinden daha uzun ve gergin geçti. Sinirli veya korkmuş olduğum için değil; öyle olmam için bir neden yoktu. Kendimi, çeşitli dillerin konuşulduğu bir kalabalığın ortasında, çok yalnız hissediyordum. Kimsenin bana aldırdığı yoktu; eskordanın bile ortada görünmüyordu. Zaten hiç tanımadığım kişilerdi. Bir gün sonra sahte kimliğimden kurtulacağımı bilmek gerçekte beni rahatlatıyor olmalıydı. Zira, bir […]

Stanislaw Lem – İnsanın Bir Dakikası

Bu kitap, dünyadaki tüm insanların, bir dakikalık süre içinde aynı anda ne yaptıklarından söz etmektedir. Giriş, işte böyle başlıyor. Bu fikrin daha önce kimsenin aklına gelmemiş olması şaşırtıcı. İlk Üç Dakika, Guinness Rekorlar Kitabı, Kozmoloğun Bir Anı gibi kitaplardan sonra bu kitabın yazılması artık farz olmuştu; özellikle de adı geçenler, çok satılanlar arasına girdikten sonra. […]

Scott Lynch – Centilmen Piç #1 – Locke Lamora’nın Yalanları

İlk kez kitabım yayımlandığında, insanlar beni ve Scott Lynch’i defalarca kez karşılaştırdı. Cümlelerin ana fikri çoğunlukla, “Pat Rothfuss yeni Scott Lynch olacak!” şeklindeydi. Durum şu ki, Locke Lamora’nın Yalanları benim ilk kitabım Rüzgârın Adı’ndan neredeyse bir sene önce yayımlandı. Bu hem Scott’ın hem fantastik serisinin ilk kitabıydı. Yarattığı dünya cesur ve gerçekçiydi, ayrıca bu kadar […]

Salman Rushdie – Utanç

Havadan bakıldığında her şeyden ziyade kötü oranƨlı bir hal teri andıran ücra sınır kasabası K.da bir zamanlar üç sevimli, sevgi dolu kız kardeş yaşardı. İsimleri… ama gerçek isimleri asla kullanılmazdı, ƨpkı evdeki en iyi porselenler gibi; üçünün de yaşadığı o trajedi gecesinden sonra porselenler zamanla yeri unutulan bir dolaba kilitlenmiş, böylece Çarlık Rusyası’nda Gardner Seramik […]

Salman Rushdie – Geceyarısı Çocukları

BEN BOMBAY’DA DOĞDUM… evvel zaman içinde. Yok, bu yetmez, tarihi söylemeden olmaz; 15 Ağustos 1947’de Doktor Narlikar’ın Doğumevinde dünyaya geldim. Ya saati? Saat de önemli. İyi öyleyse: geceleyin. Yok yok, biraz daha ayrıntılı… Aslına bakılırsa saat tam geceyarısını vurduğunda. Ben dünyaya gelirken akreple yelkovan saygıyla tokalaştılar. Söyleyiver gitsin, söyle hadi; tam Hindistan’ın bağımsızlığına kavuştuğu anda […]

Salman Rushdie – Floransa Büyücüsü

Günün son ışıklarıyla parılda biri değildi. “Sırrın senin olsun,” dedi. “Sırlar çocuklara, bir de casuslara göredir.” Yabancı, bütün yolculukların sonu ve başlangıcı olan kervansarayın önünde arabadan indi. Boyu şaşılacak kadar uzundu, omzuna bir heybe asmıştı. “Ayrıca büyücülere göredir,” dedi kağnı sürücüsüne. “Bir de âşıklara. Ve de krallara.” Kervansaray ana baba günüydü. Atlar, develer, öküzler, eşekler, […]

Ronny Laws – Uzay Şeytanları

KOZMİK Güvenlik Kuvvetleri başkumandanı Yan Paterson hiç de şakacı bir adam değildi. Bunu anlamak için Başkumandanın çalışma odasına bakmak yeterdi. Bu türlü bürolarda bulunması âdet olan radar ekranlarının, dahili televizyonların, küçük bellek şeritlerinin (mikroband) ve elektronik tabloların yerlerini bir tek cihaza bıraktığı görülüyordu. Son derece basit görünüşlü kocaman bir cihaz… Ve kumandanın çalışma masasını kaplayan […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları (1-10 Tek Cilt)

Bana neredeyse sonsuzluk gibi gelen bir sürenin ardından, bitiyordu artık. Ayak parmaklarımı oynatmaya çalıştım, başarılı oldum. Bir hastane yatağında boylu boyunca yatıyordum ve bacaklarım alçıdaydı, yine de hâlâ bana aittiler. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve açtım, üç kez. Oda duruldu. Hangi cehennemdeydim? Sonra sis ağır ağır dağıldı ve adına bellek denilen şeyin bir kısmı geri döndü. […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #10 – Kaos Prensi

Bir taç giyme töreni görmüşseniz hepsini görmüş sayılırsınız. Kulağa alaycı bir ifade gibi geliyor ve muhtemelen de öyle, özellikle başrol oyuncusu en iyi dostunuz ve kraliçesi de elinizde olmadan aşığınız olmuşsa. Ama genellikle bir geçit alayında, bol bol ağır müzik, rahatsız, renkli giysiler, tütsüler, konuşmalar, dualar ve çalınan çanlar vardır. Usandırıcıdırlar, genellikle sıcak olurlar ve […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #9 – Gölgelerin Şövalyesi

Adı Julia’ydı ve her şeyin başladığı 30 Nisan’da öldüğünden adım gibi emindim. Korkunç kalıntılarını bulduktan sonra, onu öldürdüğünü düşündüğüm köpeksi yaratığı yok edişim her şeyi başlatmış gibi görünüyordu. Ve sevgiliydik, olayları asıl başlatanın bu olduğunu düşünüyorum. Uzun zaman önce. Belki ona daha fazla güvenebilirdim. Belki onu, onu benden ayıran inkarlara yol açan, karanlık yollara ve […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #8 – Kaos İmgesi

Kendimi huzursuz hissediyordum, ama neden kaynaklandığını kestiremiyordum. Arkamdaki duvar resminde manzara tuhaf bir şekilde resimden gerçekliğe, gerçeklikten resimliğe kayarken Beyaz Tavşan, Bertrand Russel’a benzeyen kısa boylu bir adam, sırıtan bir Kedi ve İrlanda balatları söyleyen eski dostum Luke Raynard’la içki içmek tuhaf gelmiyordu. Dev bir mantarın tepesinde nargile içen kocaman, mavi Tırtıl’dan çok etkilenmiştim, çünkü […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #7 – Amber Kanı

KRİSTAL BİR MAĞARADA DÜŞÜNCELER, Yaşamım sekiz yıl boyunca nispeten huzurlu geçmişti. Birinin beni öldürmeye çalıştığı 30 Nisanlar hariç. Bunun dışında, bilgisayar bilimine yoğunlaştığım akademik kariyerim hayli ilerlemişti ve Büyük Tasarım’daki dört yıllık çalışma hayatım iyi bir deneyim olmuş, bir yandan kendime ait bir projeyle uğraşırken, diğer yandan öğrendiklerimi dilediğim şartlar altında uygulamama olanak tanımıştı. Aynı […]

Roger Zelazny – Amber Yıllıkları #6 – Kıyametin Koz Kartları

Birinin sizi öldürmeye çalışmasını beklemek kadar feci bir şey yoktur. Ama bugün Nisan’ın 30’uydu ve elbette, her zamanki gibi olacaktı. Anlamak zamanımı almıştı, ama şimdi en azından ne zaman geldiğini biliyordum. Geçmişte, bu konuda herhangi bir şey yapamayacak kadar meşguldüm. Ama artık işim bitmişti. Buralarda yalnızca bunun için oyalanmıştım. Gitmeden önce bu işi halletmem gerektiğini […]