Orada, o kapalı yerde yapayalnız oturuyordu. Dışarda yıldızlar vardı, özellikle de küçük dünyalarıyla bir yıldız. Onu, camı saydamlaştırdığı takdirde gerçekte göreceğinden daha iyi görüyordu kafasının içinde. Küçük bir yıldız, pembemsi kızıl, kan ve yıkım rengi ve buna çok uygun olarak adlandırılmış. Nemesis. Nemesis, İlahi intikam Tanrıçası. Gençliğinde duyduğu bir hikâyeyi düşündü yine, her şeye yeniden […]
Kategori: Roman
Isaac Asimov – Melezler Venüste
“Melezler Venüs’te – Half Breeds on Venus” Isaac Asimov’un kısa bilim kurgu hikayesidir. Astonishing Stories editörü Frederik Pohl tarafından, daha önce yazdığı “Melezler” isimli hikayenin devamı olarak Asimov’a ısmarlanmıştır. Asimov bu hikayeyi 1940 Nisan ve Mayıs aylarında yazmıştır. Islak, kasvetli atmosfer şiddetle çalkalandı. Çığlığa benzeyen sesler arasında yarıldı. Dış uzaydan yumurta biçimi roketler fırlarken çıplak […]
Isaac Asimov – Kan Damarlarında Yolculuk
Servisten çekilmiş, dört motorlu eski bir jet uçağıydı. Rotası ne ekonomik ne de güvenli sayılabilirdi. Roket güçlü süpersonik bir uçakla beş saatte alınabilecek yolu ancak on iki satte alabilmişti ve halen burnunu bulutlanıl içine sokmuş, süzülerek uçuyordu. Henüz bir saati aşkın gidilecek yol vardı. Uçaktaki ajan, yere inmedikten sonra işinin bitmeyeceğini biliyordu. Son bir saat, […]
Isaac Asimov – Jüpiteri Satıyorum
Tabii karşılarındaki üç boyutlu bir görüntüydü. Ama öyle ustalıkla oluşturulmuştu ki, onunla iş yapan insanlar uzun zaman önce gerçek enerji-varlıklarını düşünmekten vazgeçmişlerdi. Onların dünyadan kilometrelerce uzakta, kapalı alan ‘gemi’lerinde kızgın beyaz ışıkta beklediklerini düşünmekten de. Görkemli sarı bir sakalı ve koyu kahverengi iri gözleri olan üç boyutlu görüntü yavaşça, «Tereddütlerinizi ve şüphelerinizi anlıyorum,» dedi. «Size […]
Isaac Asimov – İşte Tanrılar
Lamont sert sert, “Hiç bir yararı olmadı,” diye açıkladı. “Onu etkileyemedim.” Sıkıntılı ve düşünceli bir hali vardı. Bu, çukura kaçmış gözlerine ve hafifçe çarpık, uzun çenesine uyuyordu. Zaten en keyifli sayılabilecek anlarında bile yüzünde yine böyle sıkıntılı bir ifade oluyordu. Ve şu anda lamont’un pek keyifli olduğu da söylenemezdi. Hallam’la yaptığı ikinci resmi konuşma birincisinden […]
Isaac Asimov – İmparatorluk #3 Uğursuz Gezegen Galactica
ÇOK iyi bildiği Dünya yüzeyinden temelli kaybolmadan iki dakika önce, Joseph Schwartz, Chicago banliyösünün sevimli sokaklarında Browning’ten mısralar okuyarak geziniyordu. Bir anlamda bu biraz garip bir şeydi: Bilmeyen biri sokakta rastladığı Schwartz’ın Browning’in hayranı olabileceğini asla tahmin edemezdi. Çünkü bütün hatlarıyla neyse, oydu Schwartz: Bugün genel kültür denmesi münasip görülen şeyden tamamen yoksun bir emekli […]
Isaac Asimov – İmparatorluk #2 Asi Gezegen Tyrann
Birinci Bölüm Oda, alçak bir sesle kendi kendine konuşuyor gibiydi. Ancak duyulabilen, kesintili bir sesti bu. Başka hiçbir sese benzemiyordu ve bu fısıltının bir tek anlamı vardı: Ölüm tehlikesi. Ama Biron Farrill’i huzursuz ve ağır uykusundan uyandıran bu ses olmadı. Yanı başındaki sehpadan gelen ses sinyaline karşı yatakta bir o yana, bir bu yana dönerek […]
Isaac Asimov – İmparatorluk #1 Tanrılar ve İmparatorlar
Düşünceler Arzlı adamın kafasında ağır ağır gelişƟ. Ama sonunda belirli bir hal aldı Ve Arzlı adam kararını verdi. Arzlı, içinde çok rahat eƫği gemisinden; gemisini çevreleyen ve uzay denilen o serin ve karanlık örtüden uzakƨ. Aslında “Yıldızlararası Uzay-analizi Bürosu”nun yerel ofisine çabucak rapor vermeyi istemişƟ. Ondan sonra daha da çabuk tekrar uzaya açılacakƨ. Ama kendisini […]
Irvine Welsh – Trainspotting
Eroinman Çocuklar, Jean-Claude Van Damme ve Başrahibe Sick Boy’un üzerinden ter boşanıyordu. Titriyordu. Ben televizyona odaklanmış, orospu çocuğunu fark etmemeye çalışıyordum. Moralimi bozuyordu, bütün dikkatimi Jean-Claude Van Damme filmine vermeye bakıyordum. Film, böyle filmlerde her zaman olduğu gibi, zorunlu dramatik bir açılışla başladı. Sonraki aşamada alçak kötü adamı devreye sokarak gerilimi artırmaya, zayıf öyküyü bir […]
Irvine Welsh – Porno
Croxy, hayatında belki de ilk defa uyuşturucu yaptığı için değil, fiziksel çaba harcadığı için ter dökerek, plaklarla dolu son kutuyla merdivenleri çıkmaya uğraşırken yatağa seriliyorum ve uyuşuk bir depresyon içinde krem rengi sunta duvarlara bakıyorum. Bu benim yeni evim. Dört metrekarelik küçük ve basık bir oda, mutfağa ve banyoya açılan kısa bir koridor. Odada kapıları […]
Irvin D. Yalom – Spinoza Problemi Nazi Subayının Paradoksu
Spinoza uzun zamandır ilgimi çekiyordu ve bu cesur 17. yüzyıl yazarı üzerine yıllardır yazmak isƟyordum. Dünyada yapayalnızdı, ailesi, cemaaƟ yoktu ve dünyayı değişƟren kitaplar yazmışƨ. Laikleşmeyi, liberal demokraƟk devleƟ ve doğa bilimlerinin yükselişini öngörmüş ve Aydınlanma’ya uzanan yolu döşemişƟ. Yirmi dört yaşındayken Yahudiler taraķndan aforoz edilmiş ve HırisƟyanlar taraķndan da hayaƨ boyunca yasaklanmış olması, muhtemelen […]
Irvin D. Yalom – Nietzsche Ağladığında
San Salvatore’nin çanları Josef Breuer’i daldığı düşüncelerden sıyırdı. Yeleğinin cebinden ağır altın saatini çıkardı. Saat, tam dokuz. Önceki gün kendisine ulaşan kenarları gümüş yaldızlı küçük karttaki yazıyı bir kez daha okudu. 21 Ekim 1882 Doktor Breuer, Son derece acil bir sorun için sizi hemen görmem gerekiyor. Alman felsefesinin geleceği sallantıda. Yarın sabah saat dokuzda Cafe […]
Irvin D. Yalom – Divan
ERNEST psikoterapist olmaktan çok memnundu. Her geçen gün hastaları, hayatlarının en mahrem kuytularına davet ediyorlardı onu. Her geçen gün Ernest onları rahatlaƨyor, onlara şeŅat gösteriyor, umutsuzluklarını hafifleƟyordu. Karşılığında ise el üstünde tutuluyor, hayranlık topluyordu. Para da tabii; gerçi Ernest sık sık düşünürdü de, paraya ihƟyacı olmasa bedava da yapardı psikoterapiyi. Ne mutlu işini severek yapana. […]
Irvin D. Yalom – Aşkın Celladı
Yaşamın bu gerçekleri arasında en açık olanı, sezgisel biçimde en kolay anlaşılanı ölümdür. Erken bir yaşta, çoğu kez sanıldığından çok daha erken çağlarda, ölümün geleceğini ve ondan kurtuluş olmadığını öğreniriz. Yine de, Spinoza’nın deyişiyle, –Her şey kendi varlığı içinde sürekliliğini korumaya çabalar.– İnsanın özünde, varolmayı sürdürme dileği ile kaçınılmaz ölüm bilinci arasında kesintisiz sürüp giden […]
Ira Levin – Cinayet Üçüzdü
ADAMIN planları öylesine güzel, öylesine şaheser biçimde yürüyorken şimdi kız bunların hepsini darmadağın edecekti, içinden yükselen nefret bütün vücudunu kaplıyor, yüzünü, çenelerini kıstıran bir kıskaç gibi sıkıyor. Neyse pek zararı yoktu bunun; ışıklar sönüktü. Kız da yanağını erkeğin çıplak göğsüne dayamış, soluğu alev alev yanaraktan karanlıkta zayıf bir sesle hıçkırıyordu. Adam onu itmek istedi yanından. […]
Lev Nikolayeviç Tolstoy – İnsan Neyle Yaşar
Vaktiyle karısı ve çocuklarıyla bir mujik kulübesinde yaşayan bir ayakkabıcı vardı. Ne ev kendinindi, ne toprağı vardı; ailesini de sadece ayakkabıcılıkla geçindirirdi. Ekmek pahalı, emek ucuzdu; kazandığını yiyeceğe yatırırdı. Ayakkabıcının karısıyla paylaştığı bir gocuğu vardı ama giye giye üstlerinde paralanmıştı; iki yıldır bir koyun postu alıp yeni bir gocuk dikmek için para biriktiriyordu ayakkabıcı. Sonbahara […]