Kategori: Psikoloji

Andre Gide – Ayrı yol

Genç ve zengin arkeolog Michel’in, karısı Marceline ile balayını geçirmek üzere gittikleri Tunus’ta vereme yakalanmasıyla başlayan ve hastalığının iyileşme süreci boyunca devam eden yaşama ilişkin derinlikli bir öz-sorgulama, yeni bir kimlik arayışı: Ahlakla cinsellik, düşünceyle duygu, beyinle kalp arasındaki sürekli çatışma hali. Kısaca geleneksel toplum düzenini zorlayan bir serüven… Bastırılmış cinsel dürtülerinin ve gizli homoseksüelliğinin […]

Gün Zileli – Ev (1946-1954)

İnsanlar da kediler gibidir, evlerine bağlanırlar. Ama hayat çoğunlukla bu bağlanmaya izin vermez. Üstelik insan ömrü, kedi ömründen çok uzundur. Bir eve taşıdığınızda, hemen yerleşmeye girişirsiniz, sanki bir daha hiç taşmmayacakmış gibi. Sonra “göç” gelip yine kapınıza dayanır. Üzüntüyle toplanmaya başlarsınız. Ayrıldığınız, basit bir mekân değildir. Ömrünüzden bir şeyler bırakırsınız o evde. Filistinli Ebu Suut […]

Guy De Maupassant – Güzel Dostlar

Kasiyer yüz meteliğinin üstünü verince Georges Duroy lokantadan çıktı. Yaradılış itibariyle ve eski bir astsubay oluşundan gelme fiyakası sayesinde yakışıklı bir adamdı, bedenini dikleştirdi, askeri ve alışıldık bir hareketle bıyığını burdu, yemek vaktini geciktirmiş insanların üzerinde hızla göz gezdirdi; atmaca bakışı gibi keskin, cazip delikanlı bakışlarından biriydi bu. Kadınlar başlarını ona doğru çevirmişti: Üç küçük […]

Gustave Flaubert – Ermiş Antonius ve Şeytan

Flaubert’in bu şaşırtıcı eserini çok eskiden okumuş ve pek tadına varamamıştım. Çevirmeye de, istemeye istemeye başlamıştım. Havasına girince anladım ki bu kitabı da, birçokları gibi, tadına varmadan ya da o yıllarda aradığım başka tatları bulamayarak okumuşum. Çeviri insanı öze gitmeye zorladığı için önyargı kabukları kırılıyor ve kitap geçici tutkunları aşan değeriyle çıkıyor ortaya, değeri varsa […]

Gustave Flaubert – Bir Delinin Anıları

Bu kitapla ilgili birkaç okuma yapmak mümkün. Birincisi, şüphesiz, Fransız ve dünya edebiyatını, tarzı ve konulara yaklaşımıyla kökten etkilemiş, önemli bir yazarın ilk gençlik eserini okumak; sonraki eserlerinin izlerini sürmek, düşünce kalıplarının temellerini araştırmak ve bildik bir şahsiyetin, gençliğinden ötürü kendini daha saflıkla ele verdiği satırlardaki insani yönlerini keşfetmek. İkincisi, daha “arkeolojik” bir çalışma: On […]

Stefan Zweig – Afrikanın Hiç Bir Yerinde

4 Şubat 1938, Rongai Benim Sevgili Jettelim, Önce eline bir mendil alarak rahat bir köşeye çekil. Şu anda eskisinden de güçlü olmalısın. Tanrı isterse, çok yakında görüşeceğiz. Hem de umduğumuzdan önce. Mombasa’ya gelir gelmez sana göndermiş olduğum son mektuptan bu yana pek çok şey oldu, bu yüzden kafam hâlâ karmakarışık. Nairobi’ye geldiğimin hafta, kimi gördüysem […]

Ken Kesey – Guguk Kuşu

Orada, dışarıdalar. Beyaz giysili kara oğlanlar… holde o biçim işler çevirecekler… cinsel dümenler… sonra, ben onları yakalamadan işi yerleri paspaslamaya çevirecekler… Koğuştan çıktığımda paspas yapıyorlar. Udžçüde her şeyden nefret ediyor; saatten, günden, çalıştıkları yerden, çevredeki insanlardan. Böylesi nefret doluyken en iyisi beni görmemeleri. Duvarın dibinden yürüyorum. Ayağımdaki lastiklerin kenarlarında biriken tozlar kadar sessiz atıyorum adımlarımı. […]

Grit Poppe – Milanin Düşleri

Bu, San Francisco’ya ilk uçuşum. Uçak Golden Gate Köprüsü üzerinde ağır, rahat bir dönüş yapıyor. Işıklar görüyorum. Gece. Bebeğim kol arımda, uyuyor ve terliyor. Kaptan pilot bizimle rahat bir ses tonuyla kısaca vedalaşmadan önce boğazını temizliyor. Sesi, az önce uykudan uyanmış gibi. Uçaktaki insanlar sessiz kalıyor. Kimse alkışlamıyor. Atlanta’dan bu yana beş saattir uçuyoruz. Amerikalı […]

Gregory David Roberts – Shantaram

Aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım. Beynimde yankılanan çığlıklar arasında, elim kolum bağlı ve tamamen çaresizken aniden farkettim, hala özgürdüm. Bana işkence eden adamlardan nefret etmekte ya da onlan bağışlamakta özgürdüm. Kulağa […]

Gore Vidal – Golgota’dan Canlı Yayın

Başlangıçta karabasan vardı, bıçak Aziz Paul’un elindeydi, sünnetse bir Yahudi kavramıydı, kesinlikle benim değil. Ben Timoti’yim, Yahudi Eunice ile Yunan George’un oğlu. On beşimdeyim. Ailemin Lystra’daki evinin mutfağındayım. Tahta bir masa üzerine anadan doğma uzanmışım. Altın sarısı sümbül buklelerim, peygamber çiçeği mavisi, unutmabeni gözlerim var ve Küçük Asya’nın bizim tarafımızdaki en büyük çüküne sahibim. Karabasan […]

Johann Wolfgang von Goethe – Genç Werther’in Acıları

Goethe, 28 Ağustos 1999 günü 250 yaşında olurken, onun dünya çapındaki erken ününün ilk temel taşı olan “Genç Werther’in Acıları” romanının ilk basımının üzerinden de tam 225 yıl geçmiş bulunuyor. Goethe, romanını 1774 yılının ŞubatMayıs ayları arasında yazdı. Aynı yılın güzünde ilk kez yayımladı. Okurlar üzerinde beklenmedik yoğunlukta etki yaratan roman, kısa sürede birçok Avrupa […]

Georges Perec – Yaşam Kullanma Klavuzu

Yapboz sanatı ilk bakışta küçük, öyle pek fazla önemli olmayan bir sanat, Gestalt kuramının basit bir öğretisi gibidir: bakışlarımızı yönelttiğimiz ya da ilgilendiğimiz şey – algısal bir edim, öğrenme, bir psikoloji sistemi ya da ilgi alanımızdaki ağaçtan bir yapbozönce ayrıştınlıp sonra incelenecek bir parçalar toplamı değildir, bir bütündür, yani bir biçim, bir yapıdır: Parça bütünden […]

Georges Perec – Uyuyan Adam

GÖZLERİNİ KAPAR KAPAMAZ, uykunun serüveni başlıyor. Belleğinin, bir yansıma sayesinde lavaboya, bir kitabın biraz daha açık gölgesi sayesinde etajere yeniden hayat vererek, asılı giysilerin daha koyu kütlesini belirginleştirerek, pencerenin ışık geçirmez karesi sayesinde binlerce kez katettiğin yolları yeniden çizerek onları zahmetsizce tanımladığı odada, ayrıntıların parçalara böldüğü o karanlık hacimdeki bildik alacakaranlığın yerini, bir süre sonra, […]

Georges Perec – Şeyler

Gözler önce yüksek, dar ve uzun koridordaki halı döşemenin üzerinde kayacaktı. Duvarlar, akağaçtan yapılma gömme dolaplardan oluşacak, dolap kapaklarının üstündeki bakırlar ışıldayacaktı. Birincisi Epsom’da galip gelen Thunderbird’ü, Ikǚ incisi Ville-de-Montereau çarklı gemisini, üçüncüsü Stephenson’un bir lokomotiϐini canlandıran üç gravürü geçtikten sonra, itmek için minicik bir hareketin yeteceği, damarlı karaağaçtan iri halkalarla tutturulmuş deri bir perdeye […]

Andre Gide – Ahlaksız

Bu kitap neyse, odur. O, acı küllerle dolu bir meyvadır; kavurucu bölgelerde yetişen ve susuzluğa daha dayanılmaz bir yakıcılık ekleyen, ama altın sarısı kumlar üzerinde güzellikten de yoksun olmayan çölün Ebu Cehil karpuzları gibidir. Kahramanımı örnek olarak verseydim, kabul etmek gerekir ki, hiç de başarılı olamazdım; Michel’in macerasıyla birkaç kişinin isteyerek ilgilenmesi, iyiliklerinin bütün gücüyle […]

Georges Bataille – Gözün Hikâyesi

Gözün Hikâyesi’nden bir yıl önce, W.C. başlıklı bir kitap yazmıştım, küçük bir kitaptı bu. Daha çok da çılgın bir anlatı. W.C. ne kadar hüzünlüyse, Gözün Hikâyesi de o kadar hoppadır. W.C.’nin elyazması yandı, şimdiki üzüntüm düşünülürse bu bir kayıp değildi: Bu bir korku çığlığıydı (kendimden duyduğum korku, ahlâksızlığım için değil, o günden beri düşünürüm aklımın […]