Aksu Bora – Kadınların Sınıfı Ücretli Ev Emeği ve Kadın Öznelliğinin İnşası

Bu çalışmada pek çok insanın çeşitli biçimlerde katkısı oldu . Kitap, 2004 yılında lamarnianmış bir doktora tezine dayanıyor. Başta tez danışmanım Serpil Altuntek olmak üzere, doktora -jüri üyeleri Yıldız Ecevit, Balkı Aydın-Şafak ve Gülden Güvenç, ele ştirileri ve yüreklendirmeleriyle büyük bir itici güç oluşturdular. Necmi Erdogan, Aykut Çelebi, A yşe Saktanber, Nilgün Toker, Elif Ekin Akşit, Tansel Güney ve Asena Günal, çeşitli a şamalarda taslakları okudular, tartıştılar, eleştirdiler. Şirin Tekeli’nin cömertligini hiçbir zaman unu tamarn: Yazdıgım bölümleri okuyup eleştiriler yazdı, yaptıgım işin degerli o ldugunu hissettirdi. Gülnur Savran, bir kez daha, bilgisi, geniş u fku ve politik duruşuyla, söy lediklerime farklı bir açıdan bakmamı, eleştirmemi sagladı. Funda Şenol Cantek, llknu r Üstün, Sanem A tak, Akşit Özkural ve Refet Gürkaynak, görüşebilecegim hizmetli ve işverenler bulabilmem için bütün ilişkilerini seferber ettiler, dünyanın bir ucundan bana kitap ve makaleler taşıdılar . Se ­ vim Ateş, görüşme kase tlerini çözdü, aniatılar ortaya çıktık7 ça benim fark etmedigim nokta lara dikkatimi çek ti. Can Cankoçak, akademik bir dilde yazılmış tezi okunabilir dile çevi rmeme yardım e lli ve bazen zıvanadan çıkan im lamı düze lni. Gül Özyegin , benzer sorularla benden on yıl önce boguşmuş biri olarak sıcak ve candan i lgisini, dayanışmasını esirgemedi. Onun sayesinde, doktora tezini kitaba dönüştürme çabası, gerçek b ir ögrenme $ürec i ha line geldi. Görüştügüm 27 kadın, beni evlerinde agırladılar, zaman ayırdılar, keı:ıdilerininki de dahil pek çok hikaye anlattılar, bu hikayele;”Üzerinde beniıiileoirlil<:te· düşündü ler, yorumlar ve degerlendirmeler yaptı lar. Her bir karşılaşma, benim i çin ögretici ve zenginleştiriciydi.


Hepsine yürekten teşekkür ederim . Bu süre çte’hep yanımda o lan iki kişiye ise büyük bir gönü l borcu duyuyorum: Tanı! Bora ve Serpil Sancar, evdeki ve iş teki yükümü aza !tarak, anlamsızlık du ygusuna kapı ldıgımda yüreklendirip destekleyerek, ya zdıglm her saurı bık ­ madan okuyup benim le tartı şarak, büyük bir dostluk gösterdiler. B ÖN SÖZ “Kadınların kendilerini eve ba�layan zincirleri kırabilmeleri için, bu zincirlerin nasıl öruldu�Cınlı anlamak zorundayız.” Ann Oakley, The Sociology of Houscworlı (Ev Işinin Sosyolojisi), 1974. l980’lerin başından bu yan a, gelişmiş kapilalist ülkelerdeki ücretli ev hizmelleri konusunda ciddi boyuua bir literatür gelişti. Bu literatür neredeyse istisnasız biçimde, feminist akademisyenlerin eseri. Ev hizmetlerine olan bu ilginin ö nemli bir nedeni, feminisllerin kadınlar arasındaki sınıf, ırk ve elnisile farklarını görmek ve anlamak ihtiyacını daha çok duymalarıydı. Bu yazarlar, feminist sosyal bilimlerde ücretli ev emeginin analizine ilişkin bir dizi yaklaşım ve fikirden o luşan düşün�el bir çerçeve üreuiler. Yapukları çalışmalarda ev içindeki istihdam ilişkilerinin özel dogası laruşılıyor, ev işinin kültürel olarak degersizleşlirilmesi üzerinde duruluyor ve bu degersizleşlirmenin ücretli ev hizmetlerini başka işlerden farklı deger ve kura11ara tabi hale gelirdigini ileri sürüyorlardı: Ücretli ev hizmetinin kendisi ve bu hizmet üze:rinden sömürü son derece özgül konulardı . Hizmetçi ve yapugı iş, toplumsal iş bölümünün en alundaydı; o rla sınıf kadınlar, işçi sınıfından olanları ve ırk ya da mensup oldukları etnik grup nedeniyle ayrımcıhga maruz kalanları sömürüyorlardı. Bu nedenle de özel ev hiz9 melleri piyasasının varlıgı, cinsiyet, sınıf ve ırk ayrımcılıgı sistemlerini yeniden üretiyordu. Ücretli ev hizmetlerinin, toplumsal eşitsizliklerin ifade edilmesinde ve üretilmesindeki yapısal rolü, kritik bir roldür; çünkü ev hizmetiilerinin istihdamı, kadın işverenlerin, cinsiyete dayalı işbölümünde erkeklerin konumunu sorgulamadan cinsiyet baskısının bazı boyutlarının üstesinden gelebilmelerini saglar. Ev işi, ister ücretli ister ücretsiz olsun, “kadın işi” olarak tanımlanır. Ev hizmetiisinin yapugı işler, yani “yeniden üretim işleri”, onun tarafından yapılmadıgında, ev kadınları ve anneler tarafından, ücretsiz ·olarak-yeri ne getirilir. Ev işinin düşük statüsü -ister ev kadını ister hizmetli tarafından yerine getirilsin- bu işlerin fiziksel, ekonomik ve ideolojik görünmezligine neden olur. Evde yapılan işler ya elle tutulur, somut sonuçlara yol açmaz, ya da çok çabuk tüketilirler; özel alanda gerçekleşlirilirler, kar getirmezler, yaln ızca kullanım degeri üretirler, Bu işlerin insan ilişkileri ile sarıhp sarmalanmış olmaları, gerçek bir çalışmadan çok “sevgi emegi” olarak degerlendirilmelerine neden olur. Ücretsiz ev işi degersizleştirildigi ve görmezden gelindigi için, ücretli ev emegi de öyle yapılır; üstelik ev işlerini yapanların kendileri bile bu degersizleştirmeye kaulırlar.

Ev kadınından farklı olarak hizmetlinin işyeri kendi özel alanı degil, işverenininkidir. Bu nedenle de özel (ev) ve kamusal (iş) alanlar arasında, iki arada bir derede kalır. Işin işverenin mahrem alanında konumlanması ve yapılan işin dogasının da ailenin özel yaşamıyla yakından ilişkili olması nedeniyle, bu istihdam, digerlerinde olmayan bir “kişisel” nitelik kazanır. Çalışanlarda aranan kişisel özellikler ve davranışlar aslında kendilerinden yapmaları beklenen işlerle dogrudan ilişkili degildir. Kadınlıgın ve kadın cinsinin ev ve ev içi i le özdeşleştirilmesinin dogası nedir? Bunun cinsiyet ve sınıf çalışmalarıyıo la, kadın öznelligi ile bagı nedir? Ev hi�metlerinin alınıp sau lması sakıncalı mıdır? Ev hizmetlerhde alınan ve saulan nedir? Hizmet ve emek gücü mü yoks�hizmetlinin kişi olarak kimligi mi? Ev işlerinin metalaşımsı ile cinsiyete dayalı ezilmenin ve sınıf sömürüsü pratikleritin ilişkisi nedir? Bu kitap, feminist literalürde egeıren olan düşüncelere meydan okuyan boyutları da olan zen1in bir ampirik temel üzerinde bu karmaşı k soruları ortayakoyuyor ve araşurıyor. Aksu Bora, Türkiye’deki ücretli ev hizmetlerindeki cinsiyel ve sınıf ikilemleri ve karmaşıklıkarını anlamaya yönelik son derece iddialı bir iş yapmış. Ka::lınların öznelliklerinin yaratılmasında eve ve ev işlerine c:daklanması, feminist literalürde önemli bir dönüm noktası. Aksu Bora, ev işi ve yuva işi ile ilgil pratikler çevresinde kurulan cinsiyel kimliklerinin, aynı zananda sınıf, toplumsal slalü ve kişisel kimliklerin kurulm�ında dogrudan elkili oldugunu ileri sürüyor ve bu nedene de kadınların ev ve ev işi hakkındaki kişisel anlaularının , cinsiyel ve sınıfın kurulmasında işveren ve çalışan arasıncaki e lkileşimi analiz etmenin cinsiyel ve sınıf ilişkilerine bı:Kmak için çok uygun bir giriş noktası sundugunu söylüyor “Kadınların Sınıf ı”, derinlemesine görüşmeler yoluyla ev hizmetlerinde işçi ve işveren arasındaki elkileşimi inceliyoı; ona sınıf evlerinin ve bu evlerdeki işin sınıf eşitsizliklerili yeniden ürelirken aynı zamanda bu eşilsizlige karşı çıkı�arı da barındırdıgını söylüyor. Sonuçta, ev hizmetiileri ve iıverenlere ilişkin fazlasıyla basilleşlirici degerlendirmelern ötesine geçen, özgün ve güçlü bir analiz sunuyor. Ev işi ve kadın öznelligi arasındaki \agı araşurırken Aksu Bora evi bütünüyle taze ve içeriden bir lavrayışla ele alıyor ve Türk toplumunda cinsiyel ve sınıf ilişklerinde evin ve ev içi düzenin merkez·t!igini gösteriyor. Bu lilaplaki tanıklıkların her biri bizden sınıf ve kültüre ilişkin bkirlerimizi ve haneye 11 ilişkin işlerin ve hijyenin toplumsal anlamlarını gözden geçirmemizi talep ediyor. Kitaptaki kişisel aniatıları “ilginç” buluyoruz, çünkü bu tür hikayeler, sınıf ve cinsiyet ilişkilerinin kavramsallaşurılması sırasında genellikle dışarıda bırakılır. Aksu Bora için kadınların öznelliklerini kurmaları, yaşam boyu devam eden bir süreç. Kadınlık ve erkeklik çocuklukLa içine girilen sabit kalıplar degil; hem Lahayyülde hem de gündelik yaşamdaki karşılaşmalarda sürekli gözden geçirilen, sınanan, yeniden ele alınan şeyler. Bu süreçle iki farklı gruplan kadını bir istihdam sözleşmesinde biraraya geLiren ev ve ev iŞleri, yaşamsal bir rol oyttuyot.

Ev işinin cinsiyeLin kurulmasında kritik bir önemde oldugunu söylemekle birlikte, bunun sadece erkeklerle kadınlar arasındaki farka işaret etmekle kalmayıp, farklı kadın lık tarzlarının kurulmasında da rol oynadıgını ileri sürüyor. “Kadın” kategorisini eleşlirmeden kullan mak yerine, kadınlıkların sınıf ve kırsal/kentsel, elnisite gibi ayrımiara dayalı diger kimlik kategorileri ile farklt iaşarak nas ıl kuruldugurtu anlamaya, bu süreci ortaya çıkarmaya çalışıyor. Bu kitap, kadınların öznelliklerinin kurulmasında evin ve ev işlerinin rolünü araştırırken aynı zamanda yazarın feminist enlelektüel tarihini ve praksisini, LOplumu ve kişisel kimligi tahlil ederken kadın ların gündelik yaşamlarını bir bilgi kaynagı olarak görme kararlılıgını yansıtıyor. Aksu Hora aynı zamanda kadınların gündelik deneyimlerinin ancak bu deneyimlerin daha geniş toplumsal süreçler içine yerleştirilerek yeterince kavranabilecegini vurguluyor. Hu kitabın yöntemsel yaklaşımı, pek çok bakımdan örnek olacak nitelikte. Literalürde çogu çalışma, hikayenin sadece bi r tarafına bakar, ya çalışanların ya da işverenlerin tanıklıkianna başvurur ve istihdam il işkisinin karmaşık dinamiklerini yeterince görmez. Burada tersine, her bir gruptaki kadınların birbi rleri hakkındaki anlatı lan ve ilişkinin dinamikleri , 12 merkezde duruyor. Yazar, işveren ile hizmelli arasındaki ilişkiye gündelik yaşamın dokusu içinde sürekli müzakere ve mücadelenin yaşandıgı elkileşimsel bir süreç olarak yaklaşıyor. Daha da önemlisi, pek çok çalışmada “dala”nın nasıl Lahiii edildigine ilişkin yömemsel tanışmalar gizemini korurken ya da görüşmeden çıkan verilere larafsız bilgi kanalları olarak bakılırken, Aksu Bora g örüşmelerin kendisini gerçekligin yorumlanma ve ürelilme araçları olarak görüyor. Kişisel aniatıların yaraltlmasını biçimlendiren baglama ve bu anlauları besleyen dünya görüşlerine özel bir dikkal sarfediyor; gerçekligin araşnnlanlar, araşurmacı ve okurlar tarafından yorumlanan ve müzakere edilen bir şey oldugunu Leslim ediyor. Bu slraleji, okuru büyük ölçüde güçlendiriyor. Okur, başka biçimlerde de güçleniyor. Kendisini bu araşurmaya y öneiLen soruları ve bu soruları e le alma biçimini melin boyunca orlaya koyarak yazar bizi sadece çalışugı kadınlarla yapugı görüşmelerin mahremiyeline sakınakla kalmıyor, aynı zamanda, kendi kuramsal yaklaşımının inşasına da aklif olarak kaulmaya davel ediyor. Ev hizmeLlileri ve işverenlerin yaşamlarının böyle bir baglarnda analizi, Türk Loplumundaki karmaşık ve özgün cinsiyet ve sınıf düzenlemelerinin yogun bir biçimde içiçe geçLigi bir dokuma gibi algılanab ilir hale gelmesini saglıyor. Bu dokumanın ipliklerinin ev hizmellileri ve işverenlerinin ilişkileri üzerinden çözülmesi, sınıf yaş ve elnisile kırılmalarını hesaba kalmayan “kız kardeşlik” Lüründen yüzeysel varsayımların da ciddi biçimde sorgulanmasını saglıyor.

Bu lürden yaklaşımlar, erkek egemenliginin farklı biçimleri larafı ndan b içimlendirilmiş bir “kadın dünyası”nın varlıgı varsayımını paylaşırlar. Oysa kadınlar, ev işinin alaerkil bölünmesi alunda benzer bir baskıyla yüzyüzedir ama aynı zamanda sınıf konumlarının onlara verdigi farklı sınırlar ve imkanlarla da aynhrlar. 13 Orta sınıftan işveren kadınlar ve ücretli ev hizmeti ileri .ı.rasındaki karşılaşmalar, bu iki grubun birbirleriyle ilişki lerinin farklı patİkalarını gösterir. Aksu Bora’nın görüştü&ü işveren ve hizmet li kadınlar kendi aralarındaki sınıf farkl ılıklarının önemini sürekli inkar ediyorlar. Sınıfsal farka ilişkin yorumlan, farklı kişilik özellikleri üzerinden ve insanları kişisel nitelikleri ile degerlendirmenin öneminin vurgulanmasıyla ifade ediliyor. Bu nedenle, sınıfsal hiyerarşiyi kişilik eşitsizliklerine dönüştürmüş oluyorlar. Sınıftan kaçışın kadınlar olarak özsel bir aynılıgın iddia edilmesi çevresinde örgütlemniş-cilmadıgını gözlemek”ilgirfç- bunun onların bilinçlerindeki bir yanlışlık ya da çelişkiden kaynaklanmadıgını görmek de. Başka şekilde söylersek, mesele, cinsiyet ortaklıklarının sınıfsal farklılıkları eritmesi ile ilgili degil. Bu kadınların toplumda ve kendi yaşamlarında son derece göze çarpan bir şey olmasına karşın sınıfsal farklılıgı “görmeme” çabaları, yazara göre, Türk toplumundaki farkli bölünmelerin, kentli/köylü, modern/geleneksel ayrımlarının belirginligine baglanabilir. Aksu Bora her gruptaki kadınların birbirlerini nasıl tanımladıklarını ve bu tanımiann onların kendi kimliklerini oluştururken oynadıgı rolü başarılı biçimde tahlil ediyor. Zengin bir malzeme kullanarak fark· lılıkların cinsiyelin s ınıf-landırılması ve sınıfın cinsiyetiendirilmesi yoluyla kuruldugunu gösteriyor. Orta sınıftan kad ınlar, aşagı sınıftan kadınlarla karşıtlık içinde kadınlıgın belirli bir biçimini üstleniyorlar. Hizmetliler egitimsiz, köylü ve kültürel olarak geriyken, orta s ınıf kadınlar kentli, egitimli, modern ve zarifier.

Ancak, bu türden ikili ayrımla· rın, hangi kadınların kendi cinsiyetlerini gerçekleştirmekte başarılı hangilerinin başarısız olduguna ilişkin sözlerle, ev içi işlerin ayrımı ve yorumlanmas ı yoluyla sürekli müzakere edildigini de görüyoruz. İşveren kadınlar kendileri ile çalışanlar arasında katı bir sınırı sürdürüyorlar. Farklılıgı vur14 gulamak için, hizmetiiierin kadın olarak ezildiklerini vurguluyorlar, bu ezilme üzerinden pratikler kuruyorlar. Onlara göre hizmetliler, kendi evlerinde yoksullugun ve erkek baskısının kurbanı oluyorlar. Ama aynı kadınlar, işverenin evinde kendilerini güçlendirecek taktikler kullanıyorlar ve bu ilişki içinde “uyanık” fırsatçılara dönüşüyorlar. Ev hizmetlileri, bu sınır çizme pratiklerinin pasif katılımcıları degiller. Bazıları kendi yarariarına olacak biçimde bili nçli olarak sterotipleri oynuyor, bazıları ise kendileri ni benzerlerinden, başka ev hizmetiilerinden ayıracak anlaular kuruyorlar. Işveren kadınları ben merkezcilikle, bencillikle, tembellikle, kendi zevkleri için eş ve anne görevlerini ihmal etmekle eleştirerek kendi kadınlık becerilerinin üstünlügünü vurguluyorlar. Böylelikle ev hizmetlileri, işveren kadınları kadınlık rollerini yerine getirmekten aciz, eksik kadınlar olarak göstererek onların saygınlıgını zedeliyorlar. Hizmetli. kadınlar aynı zamanda kendi kadınlıklarını da işverenleri He ilişki, hatta rekabet içinde tanımlıyorlar. Kendilerini namuslu, becerikli, çocuklarının istikbali için agır koşullarda çalışan tutumlu kadınlar olarak görüyorlar. Bu da onları ataerkil cinsiyet normlann açısından ahlaken üstün hale getiriyor. Bu söylem, kadınlık kimliginin çekirdegini ev içine baglar ve kocanın ev işlerinden muafiyetine mazeret getirir; ev işini kadının bir yükümlülügü ve aile vazifesi olarak tanımlamaya devam eder. Bu söylem içinde kadın işveren ler cinsiyete dayalı ev içi ve annelik normlarını üstlenmeye devam ederler.

Sınıf ayrımları aynı zamanda her iki sınıftan kadını temizlik üzerinden böler. Işverenler, kirli, hijyene dikkat etmeyen kişiler olarak resmenikieri ev hizmetiilerinin ö tekiliginin potansiyel ihlaline karşı kendi sınırlarını vurgularlar. Bunu yaparken bir temizlikikirlenme ve bedensel denetim dilini kullanırlar. Ev hizmetiileri ise, ona sınıf kadınlarının evleri15 nin pisliginden söz ederler ve bu kadınların en basiL ev Lemizligi işlerini bile yapmaklan aciz olduklarını vurgularlar. Aksu Bora, ev işini ve kadınların öznelligini çalışmak için alternatif bir çerçeve gelişLirirken, Bourdieu’nun sınıfın yeniden O relimi ve habitus kavram larını ve Young’ın ev işVyuva işi ayrımını başarıyla bir araya geLiriyor. Bourdieu için egemenligin kaynagı yalnızca Orelim araçlarına sahip olmak degil, Loplumsal olarak onaylanan begenilere ilişkin ayrım haLlarını belirleme yetenegidir de. Bu nedenle de egemenlik, begeniler dolayımıyla kurulur, yani LükeLim dünyasını da l<apsayacak biçimde, yeniden. kavramsallaşurılmalıdır. Egemen grupların kendilerini yeniden OreLme ve meşrulaşurma kapasiteleri, Loplumun ayrım haLlarını nerelerde çizecegini belirleme yeteneklerine baglıdır. Egemen olmak, LOplumsal degerierin neler olacagını belirleme gucüne sahip olmak demektir. Egemen grup u yelerinin sergileyebildigi nitelikler, bu ayrım haLLinı belirler ve böylece kendi egemenliklerini “ayrım” olarak meş rula.şurıdar. Sınıfın yeniden üretiminde anahtar kavram, Bourdieu’nun “habitus” dedigi şey, üyelerinin kendi sınıflarının begenilerini “dogal” olarak içselleşlirmeleridir. KOILur içinde edinilen bir begeni, dogalmış gibi sunulur. Sınıfsal ayrım, sahip olunan ekonomik sermaye ile belirlenen sabiL bir sınır degil, s embolik mucadelelerin yürOLüldügu bir çauşma alanıdır- farklı LOplumsal gruplar, kuhurel ve sembolik sermayelerini kabul görecek norm ve degeriere ve Loplumsal bölümlenmeye ilişkin görüşlerini empoze elmek için işe koşarlar.

Sınıflar, kendilerini üyelerinin belirli begenileri içselleşLirmeleri ve sergilemeleri ile yeniden OreLirler. Bu begeniler, loplumsal ayrımların işareLierine d önuşur. Bu begenilerin kaynagında, beden ve ev vardır. Örnegin, begeni bedene yazılınışur ve bedenin boyutları, tavırları, yeme içme, yurume, oturma, konuşma ve jesLierinde görOnur hale gelir. Ev, 16 ister onu özgün b içimiyle yeniden üretsin ister bir başka sınıfınkini taklide kalkışsın, habitusu yansıtır. Feminist yazında ev işi genellikle tek tür b ir etkinlik olarak kavramlaştırılır. Ev işine yakından bakmak, ev işini oluşturan farklı faaliyetleri bi rbirinden ayırmak ve bu işlerin nasıl örgütlendigini, yönetildigini ve hizmetli ile ev hanımı arasında nasıl müzakere edildigini tahlil etmek, Aksu Bora’nın bu yazma katng1 en öneml i analitik stratejilerden biridir. Kadınlar a rasındaki iş bölümüne ilişkin tahlilinden sınıf ilişkilerine, evin orta sınıftan kadıniann habitusları ve kimlik inşalanndaki önemine dair dikkate deger bir perspektif elde ediyoruz. Aksu Bora ev işinin çeşitli bedensel ve zihinsel emek biçimlerini ve yeteneklerini gerektiren heterojen işlerin bir toplamı oldugunu öne sürüyor. Camların silinmesiyle patates soyulması ya da sofranın kurulması arasındaki farkları gösteriyor. Ü tü yapmakla fırını temizlemek ya da yerleri süpürüp toz aldıktan sonra “büfe”nin içini düz.enlemek. Bazı işler rutindir, bazıları törensel ya da tekrara dayalıdır. Ama daha önemlisi, ev işlerinin belirli faaliyetlerin digerlerinden, örnegin kirlerin temizlenmesi türünden bedensel emege dayalı olanlardan daha yüksek statüde oldugu kesin bir hiyerarşi içinde düzenlenmesidir. Kitaptaki bazı yorumlar, ev işlerinin ahlaki açıdan degeriendirilmesi üzerine kurulmuş.

Ôrnegin, iç çamaşırlarını yıkamayan bazı orta sınıftan kadıniann ev hizmetiileri tarafından tasvip edilmediklerini görüyoruz.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir