Aşkın Deniz – Kadim Halklar Coğrafyası

“Coğrafyanın tarihini bilmek, yaşanmış zamanı keşfe çıkmaktır. Bu keşfin doğru sonuçlarla olgunlaşabilmesi ise keşfedenin genel niteliklerine bağlıdır. Tarihi, tarih bilimi ön kabulüyle kavrayanlar ve tarihle ilişkilenmeyi de bilimsel metotlar temelinde ele alanlar gerçek anlamda tarihe, süreçlerine ve olgu/ara dakunabilenler olur. Böylece, yaşanmış zamanın üzerini, kendi kurgusal tarih yazımıyla örtrnek isteyenlerin karşısına, gücünü olgulardan alan gerçek bilgilerle çıkabilmenin koşullan ve dinamikleri de yaratılmış olur. ” Bilindiği gibi Anadolu ve Mezopotamya toprakları kadim halklarla simgeleşmiş; çok çeşitli kültürlere, dinlere, dillere beşik olmuş bir coğrafyadır. Sayısız soy, kabile, kavim, aşiret, topluluk, hanedanlık, prenslik, krallık, imparatorluk ya bu coğrafyada var olmuş ya sonradan gelip yerleşmiş ya da gelip geçerek izini bırakmıştır. Bu nedenle Mezopotamya ve Anadolu toprakları insanların ve toplumların zaman döngüsü gibidir. Günümüz siyasi sınırlarıyla ifade edilecek olursa Türkiye Cumhuriyeti devlet, ulus devlet niteliğiyle kendisine vatan ilan etmiş olduğu toprakları aynı zamanda Türk emisitesiyle de “tarihselleştirmiştir” Coğrafyanın “Türkleştirilmesi”ni amaçlayan ırkçı faşist politikalar, temelinde korkunç bir yıkım gerçekleştirir. Coğrafya bir anda binlerce yıldır üzerinde yaşam bulmuş ve yurtlan olmuş kadim halklardan arındırılmış; Ermeni ler, Rumlar, Ezidiler, Asur kökenli Süryani Nasturi-Yakubi ve Kildaniler binlerce yıldır yaşadıkları bu topraklardan katliamlar ve sürgünler eşliğinde sökülüp atılırken izleri dahi kalmasın diye her türlü zor- balıkla bütün varlıkları yakılıp yıkılarak yok edilmiştir. Kornpradar bürokrat burjuvazi ve büyük toprak ağalarından oluşan bir avuç Türk hakim sınıfı, emperyalizmle işbirliği içinde kendi pazarına hakim olmak hedefiyle, diğer ulus ve milliyetlere yönelmiş ve hem servetlerine el konulmuş hem de nüfus olarak önemli oranda ortadan kaldırılmıştır. Osmanlı Devleti ‘ nin yıkılışı ve TC devletinin kuruluşu sürecinde Türk hakim sınıflarının ulus devlet anlayışına dayalı bir devlet yaratma çabasının önemli bir parçası olan bu soykınının 100. yılında, Nisan Yayımcılık olarak coğrafyanın bugün artık çoğu azınlık statüsünde dahi değerlendirilerneyen Müslüman olmayan halkları üzerine yapılan çalışmayı yayımlıyoruz. Zira egemen sınıflann ideolojisinin ve çıkarlannın yön verdiği kurgusal-inkarcı tarih anlayışı, köklerinden kopardıkları coğrafyanın kadim halklarını düşman ilan ederek, hem gerçekleştirdikleri soykırımı meşrulaştırmakta hem de şovenizmi, halklar arasında düşmanlığı geliştirerek kendi bekasını sağlama almaya çabalamaktadır. Bu plana karşı geliştirilebilecek mücadele yöntemlerinden biri de, coğrafyanın gerçek tarihini ortaya ç ıkartmaktır. 20.


yüzyılın ilk soykırımı olarak kabul edilen Ermeni, Rum/Pontus, Süryani Soykırımının 100. yılında bu topraklarda katledilen tüm halkların anısına yayımladığımız bu çalışmada emeği geçen başta yazarı olmak üzere herkese teşekkür ediyoruz …

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir